'Şeyh rüyalı' dilekçenin sonu

Haber Giriş : 03 Mart 2006 15:36, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Milli Eğitim Bakanlığı Personel ve Atama Genel Mü-dürlüğü'nün hemen her karan yargıdan dönüyor. Bir genel müdürlüğün, kendi teşkilatını bu kadar zor duruma düşürecek uygulamalarının bir örneği diğer bakanlıklarda yaşanmıyor. Bu genel müdürlüğün yetkilileri de, bazı siyasiler gibi "Danıştay siyasi karar veriyor" sözlerinin arkasına sığınmaya devam ediyor.

Bu bakanlıkta öteden beri konuşulan, ancak bir türlü çıkarılamayan yasalar çıkarıldı, uygulamaya konuldu, işin ilginç yönü,ögretmen sendikalan daha önce çıkarılmasını istediği konulan mahkemelere taşıyor. Bakanlığın yönetmelik, genelge ve bazı uygulamalan yargıdan dönüyor. Kuşkusuz, bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı bürokratla-nnın da ağır sorumluluğu var. Hangi yönetmeliği Danıştay'a sormuşlar, hangi kritik genelge konusunda hukukçuların görüşüne başvurmuşlar...

Haksız bir biçimde görevden aldıklan bürokratlar, mahkemeden yürütmeyi durdurma karan alınca buna da "siyasi karar" diyenler, unutmasınlar o "siyasi" diye niteledikleri mahkemeler, günü geldiğinde onlann da sığınacaktan, güvenecekleri yerler olacaktır.

GÖREVDEN ALMAK İÇİN BİR TAKTİK Mİ?

Milli Eğitim Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) ilişkileri dışardan "çok olumsuz" gözüküyor ama YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlannın ilişkilerinin son derece sıcak olduğu da biliniyor. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Tcziç'in en yakın çalışma arkadaştan, YÖK'deki mesaiden sonra Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlanyla bir araya geliyor, karşılıkla fikir alış-verişinde bulunuyor.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın üst düzey bir yetkilisi, "YÖK ile kavganın en şiddetli olduğu günlerde bile YÖK'te olup bitenleri, Rektörler toplantısında kimin ne konuştuğunun tutanağını bize getiriyorlardı" diyordu. Bu durumda ya YÖK, ya da Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri samimi davranmıyor. Hatta, yakın bir gelecekte YÖK- Milli Eğitim ilişkilerinde neler olduğu, hangi taktiklere başvurulduğu kitap konusu bile olacak...

Bu ilişkileri bilince, Milli Eğitim Bakanlığında sonuçlandın-lan soruşturmaya da kuşkuyla bakılmaya başlandı. Çünkü, Milli Eğitim Bakanı Çelik'in daha önce görevden aldığı, ancak mahkeme karanyla göreve dönen bürokrat, Başbakanlıktan gelen yazıyı, YÖK'e havale ettiği için yeni bir cezayla karşı karşıya. Bu kişilerin savunmalannı Personel Genel Müdürlüğü de istedi. İşte bunun sonucunda, bürokrat 'ceza aldığı için gitti' diye görevden alınırsa buna da kimse şaşırmasın...

"ŞEYH RÜYALI" DİLEKÇE VE SONUCU

Milli Eğitim Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı arasında "Devlet ciddiyetine uymadığı" gerekçesiyle krize yol açan "Şeyh Rüyalı mektup" konusunda, müfettişler, 4 bürokrat suçlu buldu. Ancak, bu mektubu Başbakanlıktan Milli Eğitim Bakanlığına gönderen bürokratlar hakkında ise işlem yapılmadı.

Mektubunda kendisini "Prof.Dr" olarak tanıtan İsmail Tuncay Uslu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, gönderdiği dilekçede Nakşibendi Şeyhi Mehmet Zahit Kotku'yu rüyasında gördüğünü, şeyhinin, Başbakan'a iletilmesini istediği konulan mektubunda yazdığını belirtti. Uslu, şeyhinin iletilmesini istediği "emirleri" arasında YÖKle ilgili bölüm şöyle yer aldı:

"Gerek YÖK teşkilatının gerekse Sağlık Bakanlı-ğı'nın yaptığı uygulamaların çok yanlış olduğu yine evliyamız tarafından ben fakire ikaz edilmektedir. Görevim size duyurmaktır."

Başbakanlığa ulaştinlan bu dilekçe, "ilgisi" nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığına, bakanlık yetkilileri ise yazıyı YÖK'e gönderdi. "Şeyh Rüyalı dilekçe"nin aynı gün Hürriyet ve Radikal gazetesinde yayınlanması üzerine, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "kasıtlı davranıldığını" öne sürüp bürokratlar hakkında inceleme, daha sonra "soruşturma onayı" verdi.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından YÖK'e "gereğinin yapılması- ilgili şahsa" notu yazılarak gönderilen dilekçe üzerine, YÖK konuyu sert tepki gösterdi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, bu tür bir dilekçenin resmi yazışmaya konu edilmesine tepki gösterdi ve Bakanlığa dilekçeyi iade ederken üst yazısında şunlan belirtmişti:

"Bakanlığınızca, YÖK Başkanlığı'na gönderilen ve incelenerek bilgi verilmesi istenilen yazınız ekinde yer alan, Prof.Dr.İsmail Tuncay Uslu'ya ait dilekçe, Türkiye Cumhuriyeti Devlet düzeninde, uhrevi anlayışın hurafelere dayalı taleplerine resmiyet kazançlına niteliktedir. Bu husus, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, devletin laik niteliğine yönelik eşi görülmemiş vahim bir durumdur. Bakanlığınızın, Kurulumuzdan işlem yapılmasını istediği konularda, Devlet ciddiyeti ve sorumluluğu çerçevesinde duyarlılık göstermesini temenni ederim." Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişleri Erhan Aktaş ve Cemal Aşıcı, "Şeyh rüyalı dilekçe"nin Milli Eğitim Bakanlığından üst yazıyla YÖK'e gönderilmesi olayını araştırdı. İki müfettişin önce inceleme, ardından soruşturma onayı alarak yürüttüğü çalışma sonuçlandırıldı ve 4 bürokrat idari yönden suçlu bulundu. Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim Genel Müdür Yardımcısı Kamu Zengin, Daire Başkanı Hasan Gazi Alnın, Müsteşarlık Bürosu Daire Başkanı Fatih Atalık, Şube Müdürü Ayfer Çakıroğlu hakkında "Bakanlık hakkında yanlış imaja yol açtıkları" gerekçesiyle "kınama" cezasına çarptınlması önerildi.

MÜFETTİŞLER 4 BÜROKRATI SUÇLU BULDU

Personel Genel Müdürlüğü, ise 4 bürokrattan son savunmalannı yapmalannı istedi. Bürokratlar, müfettişlere verdikleri ifadeleri tekrar etti ve Başbakanlıktan gelen dilekçeyi, havale ettiklerini, bunda bir kasıtlannın olmadığını öne sürdüler. Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlannın disiplin cezasına çarpbnlması kararlaştinlmaşjna karşın, Başbakanlık'ta dilekçe Müsteşar yardımcısı Ruhi Özbilgiç imzasıyla Milli Eğitim Bakanlığına gönderilmesine rağmen, Başbakanlık bürokrattan hakkında işlem yapılmadı. Bu işin sorumluluğu, Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarına yıkılıyor ama Başbakanlık bürokratlanna dokunan yok...

Saygı ÖZTÜRK/ Gözcü

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber