Van depremi Konteyner'a mahkum etti

Van’da 2 yıl önce meydana gelen depremde evsiz kalanlar buraya mahkûm.

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 23 Ekim 2013 11:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Van depremi Konteyner'a mahkum etti

DAMLA YUR

Van'da 2 yıl önce meydana gelen depremde evsiz kalan ve konteyner kentlere yerleştirilen vatandaşlar maddi imkansızlıklar nedeniyle buraya mahküm. Elektrikleri de kesilen vatandaşlar soğuk ve hijyenik olmayan ortam nedeniyle artan sağlık sorunlarıyla boğuşuyor.

İki depremle sarsılan Van'da aradan geçen 2 yıla rağmen yaralar tam olarak sarılamamış. Kentin hemen hemen her caddesinde yıkılmış ve onarımı süren binalar depremin izlerini taşıyor. Herkesin dilinde deprem var. Yıkımın en büyük mağdurları ise 20 metrekarelik konteynerlerde yaşamak zorunda olan 160 aile. Elektrikleri kesildiği için karanlığa gömülen yaşamları soğuk bir kış bekliyor. Konteyner kent o kadar karanlık ki, bayılan bir çocuk için gelen ambulansın ışığı çocukların 'elektrik dansı'na neden oluyor. Makineden oksijen desteği almak zorunda olan KOAH hastaları ise, elektriğe ulaşmak için günlerinin büyük kısmını çevredeki marketlerde geçiriyor.

Van, 23 Ekim 2011'de 7.2, 9 Kasım 2011'de de 5.6 büyüklüğünde iki depremle sarsıldı. Yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği depremlerin ardından evsiz kalanlarsa konteyner kentlere yerleştirildi. Konteynerlerde hala 160 aile var. Deprem öncesi konutları olmadığı için devletin yaptığı kalıcı konutlara yerleştirilmeyen ailelerin 66 gündür elektirikleri de kesilmiş durumda. Konteyner kenti terk etmeleri istenen ve bunun için dönüşümlü 'açlık grevi'ne başlayan depremzedeler, "Kış geliyor ve üşüyoruz, bari elektriğimizi verin" diyor.

Oksijensiz kaldı

Anadolu kontenyer kentte 120, Tahirpaşa'da 25, Kayaçelebi kontenyer kentte ise 15 aile kalıyor. Konteynerlerde iki aile babası var ki adeta yaşam mücadelesi veriyor. Tahirpaşa'da 3 çocuğu ve eşiyle birlikte yaşayan Şirin Yıltaş yüzde 82 oranında KOAH hastası ve günde 15 saat elektrikle çalışan bir makineden oksijen desteği almak zorunda. Elektriklerin kesilmesinden sonra Yıltaş, oksijen desteği almak için bazen hastaneye bazen de çevredeki esnafın işyerine gitmek zorunda kalmış.

Konuşmakta güçlük çektiği için 66 gündür yaşadıklarını Şirin Yıltaş yerine eşi Arzu Yıltaş anlatıyor; "Bayram sebebiyle açık esnaf bulmak zordu. Eşim bu süreçte düzenli oksijen alamadı. 11 yıldır KOAH hastası. Son 3 yıldır hijyenik olmayan bir ortamda yaşamını sürdürüyor. Yaşanılan elektrik problemi ise onu resmen ölüme sürüklüyor. Oğlum epilepsi hastası, kızımın ise tek gözü görmüyor. Benim de bir böbreğim yok. Her şey mi bizi bulur diye sormuyorum? Çevreme baktığımda konteynerlarda hasta olmayan kişi yok. Yine de tutunmaya çalışıyoruz. Kızımı okutuyorum. Oğlum Enes kasap dükkanından aldığı günlükle evimize ekmek getiriyor."

'Eve çıkmak zor'

Bir diğer KOAH hastası da Anadolu konteyner kentte yaşayan İbrahim Hakkı Ceylan. Ceylan, "Belediyede temizlik işçisi olarak çalışıyordum. Rahatsızlığımdan dolayı beni bekçi yaptılar. Asgari ücretle geçiniyorum. Oksijen desteği gerektiği zaman iş yerinin veya arkadaşlarımın dükkanlarının elektriğini kullanıyorum. Ama hemofili hastası oğlumun iğnelerini buzdolabı çalışmadığı için muhafaza etmekte zorlanıyoruz. Bu maaşla buralarda eve çıkmak artık zor" diyor.

Tahirpaşa konteyner kentte kalan kadınların ise en büyük sorunu sıcak su olmaması. Yıkanamadığı için birçok kişinin hasta olduğunu söyleyen kadınlar, "Mikrop kaptığımız için konteynerlerde kadın hastalıkları da çok fazla" diyor.

Konteynerinin önünde yaktığı ateşte yemek yapan Perihan Karakaya 1,5 yaşındaki oğlu Samet Karakaya'nın yanan kolunu göstererek, "Karanlık bir yer burası. Ateş ışığını da farketmemiş yanmış. Benim ciğerim her gün yanıyor" diye konuşuyor. Songül Gülüm ise oğlu Berrat Gülüm'ün konteyner kente yerleştiği 3 yılda 3 defa havale geçirdiğini belirterek, "Ambulans istedik gelmedi. Yürüyerek götürdük. Çocuğum akıl sağlığını kaybetti" diyor.

AMBULANS IŞIĞINDA 'ELEKTRİK DANSI'

Anadolu konteyner kentte sorunları dinlerken, 11 yaşındaki Dilber Çiçek bir anda bayılıp yere yığılıyor. Dilber'i hastaneye götürmek için gelen ambulansın ışığı ise konteynerlerdeki çocuklarca elektrik zannediliyor. 'Elektrik geldi, elektrik geldi' bağrışmalarının ardından başlıyor çocuklar dans etmeye.

Van'da 2 yıl önce meydana gelen deprem felaketinin unutulmasını istemeyen Fırat Baylar, Erciş karayolu üzerindeki marketine 7.2 ismini verdi. Baylar, "Bazı vatandaşlar bu isme tepki gösterirken, bazısı hatıra fotoğrafı çektiriyor" dedi.

Kiralar 2 kat arttı

Deprem öncesi ev sahibi olanlar ise kent merkezinin uzağındaki TOKİ konutlarında kalıyor. Taksitle aldıkları yeni evlerine yerleşen depremzedeler, iş ve okulların uzaklığından yakınıyor. Kent merkezinde ise kiralar bir hayli yükselmiş depremden sonra. Camlarda az da olsa 'kiralık ev ilanları' mevcut. Merkezdeki ev kiraları 400 liradan başlayıp bin liraya kadar çıkıyor.

'Bakımsızız diye iş de verilmiyor'

Esine Erez ile Halime Kaçmaz da konteynerlerde yalnız yaşayan genç kadınlar. İş bulamamaktan yakınan Erez ile Kaçmaz, "Kim burada kalmak ister? Bir iş bulsak gideriz ama konteynerda yaşadığımız için bize iş de yok. Satış elemanı dediğiniz temiz, bakımlı olur. 'Konteynerli' denilerek işe alınmıyoruz" diyerek konteynerda yaşayanların ötekileştirildiklerini belirtiyor. Astım, kalp ve romatizma hastası 89 yaşındaki Hatice Zeyrek ise 2 yıldır yaşadıklarını şöyle anlatıyor; "Depremden önce maaşımla ev kiralamıştım. O zamanlar böyle değildi, yeterdi param ev tutmaya. Depremde oradan çıktım kızımın yanına gittim. Damadım beni istemeyince de eli mahkum bu konteynerlere geçtim. Kızım her sabah akşam evinden çıkar gelir bana yemek yedirir, tuvalete götürür, evine gider. Böyle yaşamaktan mutsuzuz"

'Soruşturmalar sürüyor ama sadece 1 kişi ceza aldı'

Van'da 23 Ekim 2011'de meydana gelen depremde yıkılan ve 54 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan Erciş ilçesindeki Sevgi apartmanının sahibi Salih Ölmez hakkındaki soruşturmanın halen devam ettiği bildirildi.

20 kişiye mezar olan Safa apartmanının sahibi Nezir Baş'la ilgili dava ise Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinde sürüyor. Baş, tazminat davalarında da binanın enkazında yaşamını yitiren 3 kişi için yasal faizleri hariç 684 bin lira tazminat ödemeye mahkum edildi.

Van Barosu avukatlarından Mustafa Aladağ, depremin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen hukuki açıdan önemli bir ilerleme kaydedilmediğini öne sürerek, ceza davalarından yalnızca 9 Kasım 2011'de meydana gelen depremde yıkılan Bayram Oteli'nin sahibi Tevfik Bayram'la ilgili karar çıktığını anımsattı.

Azra uyurken 'Baba' diye sayıklıyor

Van'da 2 yıl önce 23 Ekim'de meydana gelen depremden 47 saat sonra mucize eseri enkaz altından çıkarılarak depremin simgesi olan Azra bebek, depremin 2'nci yıldönümünde ailesi ile birlikte Sivas'a yerleşti. Babası Sinan Karaduman'ı depremde yitiren Azra'nın, geceleri rüyasında 'Baba' diye sayıkladığı belirtildi.

Henüz 14 günlükken yakalandığı 7.2 büyüklüğündeki Van depreminde Erciş'te çöken apartmanın enkazında hayata tutunan Azra bebek, 2 hafta önce annesi Semiha, babaannesi Gülsade ve çocuk doktoru dedesi Ahmet Karaduman ile birlikte 2'nci yaş gününü kutladı. Sivas'a yerleşen Karaduman ailesinin 'göz bebeği' minik Azra'nın, oturduğu evde 'baba' kelimesinin hiç kullanılmamasına özen gösterildiğinin belirtilmesine rağmen 'baba' dediği dikkat çekti.

Babaanne Karaduman gözyaşları içinde, torunu Azra'nın zaman zaman uyku sırasında 'Baba' diye sayıklayıp ağladığını anlattı.

Annesi Semiha Karaduman, enkaz altındayken sütü kuruduğu için Azra'yı tükürüğü ile besleyerek yaşama tutunmasını sağlamıştı

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber