Kayseri Şeker'de tarihi süreç başladı

Kayseri Şeker Fabrikası, Kayseri Erciyes Üniversitesi ile karşılıklı "İşbirliği Protokolü" ve Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü ile "Sanayi ARGE İşbirliği" Ek Protokolü imzaladı.

Kayseri Şeker Fabrikası Toplantı Salonu'nda düzenlenen imza törenine, Kayseri Erciyes Üniversitesi Rektörü Profesör Doktor Fahrettin Keleştemur, Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay, Erciyes Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı Abdulhakim Coşkun, bazı fakültelerin dekanları, öğretim üyeleri, Şirket Genel Müdürü Levent Benli ve çok sayıda davetli katıldı.

Hüseyin Akay, imzalanacak olan bu protokol ile Kayseri Şeker Fabrikasının tarihi bir sürece girdiğini belirterek, ''Kayseri Şeker Fabrikası sadece Kayseri'nin değil, Orta Anadolu ve ülkemizin de sayılı kuruluşlarından bir tanesidir. Elbette Kayseri Şeker Fabrikası'nın bir üretim, zirai ve sanayi sorumlulukları var, ama aynı zamanda sosyal sorumlulukları da var. Tabi belki de bugüne kadar bir gündem oluşmamasına rağmen çok önemli bilimsel sorumlulukları da vardır. İşte biz bu projelerin insana hizmet eden bu sorumluluğumuzu da keşfetmeye çalıştık. Bu konuda Üniversitemizin değerli hocalarını bizlere çok destekleri ve rehberlikleri oldu, onlara buradan teşekkür ediyorum'' dedi.

Bu çalışmanın Türkiye'deki eksikliklerin giderilmesi adına atılmış çok önemli bir adım olduğunu ifade eden Akay, şunları kaydetti:

''Ben şöyle bir araştırma yaptım, biraz önce hocamız açıkladı. Kayseri'de böyle bir araştırma merkezi yok. Sivas dahil olmak üzere pek çok ilimizde olmasına rağmen maalesef Kayserimizde böyle bir araştırma merkezi yoktu. Bu ARGE merkezleri aşağı yukarı 20-21 tane değişik sektörde var ve 24 tane değişik şehirlerde kurulmuş durumda. Yani toplamda 130 ya da 140 adet seviyesinde değişik ARGE merkezi var. Bu merkezin asıl şartlarından bir tanesi de en 50 tane mühendisin olmasıdır. İşte bu noktada biz de şirket olarak bünyemizde değişik meslek gruplarından 81 tane mühendis barındırıyoruz. Dolayısıyla bu ihtiyacı karşılayabilecek bir konumda ve yapıdayız. İşte bu nedenle bu bilimsel sorumluluğu yerine getirmesinde ortak kanıya vardık ve bunun çalışmalarına başladık. Bu proje çalışmalarını başlatmadan yaklaşık 2 buçuk ya da 3 ay kadar önce Almanya'ya bir ziyaretimiz olmuştu. Almanya'da bizi bir firma davet etti ve firma CEO'su firmalarını tanıtıcı bir sunum yaptı. Sunumda firmanın yıllık cirosunun 1 milyar 150 milyon Euro, elde ettiği karın 150 milyon Euro, yıllık ARGE harcaması için ayırdığı para miktarının ise 140 milyon Euro olduğunu öğrendik. Bu firma neredeyse yıllık ettiği kar miktarı kadar ARGE çalışması yapmış. Aslında bu firma sadece kar ettiği için bu kadar ARGE çalışması yapmamış, ARGE çalışması yaptığı için kar etmiş ve dolayısıyla kar ettiği için de ARGE çalışması yapmaya devam etmiş. Ve bu sadeye de firma kendi geleceğini de inşa etmiş. Bizler ise hep başkalarının icat ettiklerini kullanmak zorunda kalıyoruz, başkalarının bize verdiklerini değerlendirmek zorunda kalıyoruz maalesef. İşte artık Türkiye'nin bundan kurtulması lazım diye düşünüyorum. Buna örnek vermek için söylüyorum, bize sunum yapan bu firmada, gelecekte yani 2020 yılında kullanmayı planladıkları; kuraklığa ve soğuğa dayanıklı olarak ürettikleri pancar tohumlarının da şimdiden hazır olduğunu öğrendik. Şimdi Türkiye'de de bu araştırmaları ve bu geleceğe dönük üretimleri gerçekleştirmesi gereken aslında biz olmamız lazım. Çünkü Avrupa'nın kuraklık gibi bir sorunu yok. Biz, biraz su fakiri bir ülkeyiz. Fakat işte bahsettiğim gibi kış aylarında soğuğa dayanıklı tohumları bizim üretmemiz gerekirken maalesef ülkemizde böyle bir çalışma ve araştırılma yapılmamış. İşte bu bizim açımızdan büyük bir eksikliktir. İşte biz böyle bir eksikliği gidermek ve çiftçimizin ihtiyaçlarını karşılamak adına böyle bir protokole imza atarak, önemli bir çalışmayı başlattığımızı düşünüyoruz. Bu yolda değerli bilim insanlarımızın da bizlere yapacağı rehberlik ile atacağımız bu adımları; şirketimiz ve çiftçimiz adına tarihi bir süreç ve tarihi bir adım olarak görüyorum."

Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasında yer aldığını kaydeden Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur ise,"Gelişmekte olan ülkeler arasında olan bir Türkiye olarak, geri kalmamıza etken nedenleri ortadan kaldırmak için bilimsel alt yapıyı en kısa zamanda oluşturmamız gerekiyor. Burada temel görev de Üniversitelerimize düşmektedir. Ve Üniversitelerimiz ile işbirliği yapacak olan Şeker Fabrikamız gibi sanayi kuruluşlarıdır. Erciyes Üniversitemiz gibi diğer üniversitelerimiz de kendilerini bu farkındalık ile artık daha fazla geliştiriyor ve daha fazla yol almaya başlıyor. Erciyes Üniversitesi, bu konuda şanslı üniversitelerimizden bir tanesidir. Anadolu'daki konumu ve Kayseri'deki sosyo ekonomik yapı ve hayırseverlerimizin de bizlere verdiği destek ile üniversitemiz çok daha iyi yerlere gelmiştir. Biz son yıllarda bilgi üretme ve bunu teknolojiye dönüştürme noktasındaki eksiklerimizi önemli araştırma merkezleri yaparak ve bunları çalışır duruma getirerek görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Türkiye'nin bu alanlardaki birçok önemli merkezlerini el birliği ile kurduk. Artık Kayseri Erciyes Üniversitesi sadece eğitim veren bir üniversite değil, ileri araştırmalar yapan da bir üniversite haline gelmiştir. Bizim önemli fakültelerimizden bir tanesi de Ziraat Fakültemizdir. Çok hızlı gelişen bir şekilde gelişen Ziraat Fakültemiz, özellikle uluslararası düzeyde çok iyi bilimsel ilişkileri olan Öğretim Üyelerine sahip bir Fakültemizdir. Bu fakültemizin araştırma laboratuarları da çok hızlı gelişmektedir. Dolayısıyla bu önemli özellikleri ile birlikte Kayseri Şeker Fabrikası gibi önemli sanayi kuruluşları ile işbirliği yapabilecek bir duruma gelmiştir. Bu nedenle bugün burada imzalanacak olan protokol hem üniversitemiz hem de Kayseri Şeker Fabrikası için çok önemlidir" diye konuştu.

Konuşmaların ardından Erciyes Üniversitesi ile Şeker fabrikası arasında 'İşbirliği Protokolü' ve 'Sanayi ARGE İşbirliği' sözleşmesi imzalandı.