Polis ve öğretmenin ağzından geçim sıkıntısı...
Çocuğa dondurma alsak bütçemiz açık veriyor!
Elime geçeni kiraya, yol parasına veriyorum. 2 çocuk var, ne görse istiyorlar. Dondurma alsam, bütçe açık veriyor. Anadolu'da masraflarımız yarı yarıya azalır, hiç olmazsa çocuğuma göğsümü gere gere dondurma alırım
A .T., 7 yıllık polis memuru. İlk görev yeri İstanbul çıkınca
"Bu şehirde yaşamak zor, ne yaparım" diyerek gözyaşlarını tutamamış. Tam 7
yıldır İstanbul'da görev yapıyor. Ama o şanslı memurlardan. Zira, duaları birkaç
gün önce kabul olmuş ve bir Anadolu kentine tayini çıkmış. Evdeki eşyaları
toplayıp, bugün-yarın İstanbul'dan gidecek olan A.T., çok mutlu: "Elime ayda
1,200 YTL geçiyordu. Bunun 550 YTL'si kiraya gidiyordu. Anadolu'da parayı
harcayacak yer olmuyor, kiralar da ucuz. Bundan sonra hiç olmazsa, geçim derdi
olmadan yaşarız" diyor. İstanbul'da yaşadıkları sürece T. Ailesi, memleketten
gönderilen bulgur, fasulye, nohutla beslenmiş. Eşi de tencereyi kaynatabilmek
için türlü çareler bulmuş. Örneğin yazın ucuza aldığı sebzeleri kurutmuş ya da
konserve yapmış ki kışın yiyebilsinler. Etin yüzünü görmekse ancak ayda bir
nasip oluyormuş.
Fix mönü: Pilav ve menemen
Evlerinde en çok pişen yemek ise menemen, pilav ve makarna.
A.T, en çok 5 ve 6 yaşlarındaki iki çocuğu için İstanbul'dan tayin olmayı
istemiş. "Akşam eve döndüğümde çocuklar ellerime bakıyor onlara ne getirdim
diye, utanıyorum" diyen polisin sözleri, memur bütçesinin durumunu özetliyor:
"Onları alıp şöyle dışarı çıkıp gezdirmeye korkuyorum. Çocuk ne de olsa, ne
görse istiyor. Ama ben çocuğuma dondurma alsam evin yolunu bulamayız, bütçem
açık verir. Anadolu'da masraflarımız yarı yarıya azalır, hiç olmazsa çocuğuma
göğsümü gere gere dondurma alırım."
Oğlum halime bakıp 'Öğretmen olmam' diyor
Öğretmen Rıza Zeyrek, 35 yıldır eğitim camiasının bir neferi.
O da binlerce öğretmen gibi iki yakasını bir araya getiremiyor. Kirası düşük
diye Ümraniye'nin Namık Kemal Mahallesi'nde yaşıyorlar. 235 YTL kira verdiği
için kendini şanslı sayıyor ama yine de ay sonunu getiremiyor. 980 YTL maaşa,
girdiği etüdlerin 790 YTL'lik ek ücreti de eklenince ayda eline 1.770 YTL
geçiyor. İki çocuğun okul, dershane masrafları, mutfak giderleri, faturalar
derken o da daha ayın ortasında kara kara düşünmeye başlıyor. Aynı zamanda
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Eğitim-Sen'in Kadıköy 2 No'lu Şube Başkanı
olan Rıza Zeyrek, sendika üyesi olduğu için kültürel etkinliklere katılma imkanı
bulduklarını ancak pekçok meslektaşının sinemaya, tiyatroya gidemediğini
söyledi. Geçinebilmek için eşi Songül Zeyrek, evde penye üzerine boncuk işleyip
satmış, "Bu şehirden gidelim diyorum ama eşim sendikalı, memlekete faydası olsun
diye kalıyoruz" diyor. 13 yaşındaki oğlu Mert de büyüdüğünde geçim şartları zor
diye öğretmen olmak istemiyor. Rıza Zeyrek ise "Şehirden kaçmak çözüm değil.
Dört kişilik ailenin geçinebilmesi için belirlenen yoksulluk sınırı ortadayken,
öğretmenlere değer verilmiyor. Halbuki öğretmenlerin gelecek kuşakları
yetiştirdiğini unutuyorlar" diyor.
Kahveye gitmem, içki içmem
Zeyrek mesleğe bunca yılını vermiş. Ama hâlâ bir evi
olmadığını söylüyor. Masraf olmasın diye kahveye gitmiyor, alkol kullanmıyor.
Özel ders vererek ya da ikinci bir iş yaparak para kazanma yoluna gitmemesinin
tek nedeni ise çocuklara daha iyi eğitim verebilmek. Bu yıla kadar okulda
öğrencilere yönelik etüt derslerine de direnmiş ama bıçak kemiğe dayanınca o da
etütlere girip ek ücretle ayakta kalmaya çalışıyor. 17 yıldır evli oldukları
halde eşini koluna alıp Taksim'e yalnızca bir kere gezmeye gittiklerini
belirtiyor. Rıza Zeyrek "Bütün bunları niye yaşıyoruz?" diye sorup yanıtını yine
kendi veriyor: "Çünkü kaderci bir toplumuz, öğretmenler maaş kesintisi ve
soruşturma açılır diye en demokratik hakkı olan eylemlere bile katılamıyor,
katılanların davaları yıllarca sürüyor."
Korkudan çocuk bile yapmıyoruz
10 yıllık polis memuru K.R., "İstanbul'da yaşamak zor mu zor"
diyor: "Polise sahip çıkan yok. İşe resmi üniformayla gidip geliyoruz, görev
gece 24.00'te bittiğinde servis bile verilmiyor. Hırlısı hırsızı var diye
korkumuzdan taksi tutup eve gidiyoruz. Buna bir de düşük maaşlar eklenince
belimiz bükülüyor." K.R., beş yıllık evli ama geçim sıkıntısı yüzünden çocuk
yapamamışlar. Bebeğin maması, bezi, doktor masrafı derken onları bekleyen
sorumluluğun altına giremiyorlar. Eve çifte maaş girse de bellerini
doğrultamıyorlar. K.R.'nin eşi bir şirkette muhasebe elemanı, 550 YTL maaş
alıyor, aldığını doğruca götürüp ev sahibine veriyor. 10 yılık polis memuru
K.R.'nin aldığı 1.000 YTL ile ise ay sonunu bile getiremiyorlar. K.R. tayinini
istemiş ama çıkmamış. "İstanbul, çalışma saatlerinin yoğunluğu ve hayat
pahalılığı yüzünden bize göre değil. Ya bizim maaşlarımızı iyileştirsinler ya da
bizi bu şehirden alsınlar" diyor.
Yarın: Aynı evde yaşayan dört devlet memuru anlatıyor:
* 2 odalı evde dört kişi kalıyoruz
* Dışarıda yemiyoruz, evde yemek yapıyoruz. Yine de yetmiyor
* Kenara iki kuruş atamıyoruz, böyle giderse bekar öleceğiz...
Memurların büyük şehirde yaşadığı geçim sıkıntısıyla ilgili görüşlerinizi
aşağıdaki e-mail adresi ve telefon numaralarına bildirebilirsiniz: E-mail:
[email protected] Faks:(0212)2162756 Tel: (0212) 354 54 87
vatan