MEB, paydaşları sisteme katmalıydı
Yönetici görevlendirme de okul içi paydaşların etkisi okul dışı paydaşlara göre az olunca sistemin kadrolaşmak, istediğini seçmek ya da seçmemek üzerine kurulduğu ortaya çıkıyor
Baştan beri yanlış olan, felsefesi yanlış oturtulup kamuoyuna hoş görünmek adına hareket edilen bir mevzuat söz konusu.
Sistemde öğretmen, öğrenci temsilcisi ve veli temsilcisi bulunması elbet ki doğru fakat buradaki etkililik çok önemlidir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi okul içi paydaşların etkisi okul dışı paydaşlara göre az olunca sistemin kadrolaşmak, istediğini seçmek ya da seçmemek üzerine kurulduğu ortaya çıkıyor.
Müdürün göreve devam edip etmeyeceği konusunda bakanlığın yaklaşımı şudur: verilecek puanlarla yöneticilik vasfına sahip mi değil mi? Bunun için 75 puan alması gerekiyor.
Oysa ki kurumda çalıştığı paydaşlar ki bunlara memur ve hizmetli çalışanlar
da katılmalıydı... Onlar neden yok bu sistemde. Fakat bu kurgulanırken ve gerçekten
demokratik bir yaklaşım sergilenmek isteniyorsa böyle yüzlerce kriter koymaya
da gerek yoktu.
Kriterlere baktığımızda aslında bu kadar özele inmeye gerek yoktu. Genel hatları
ile ele alınabilirdi. Genel bir bakışla (değiştirmek tabii ki mümkün) okul paydaşlarına
değerlendirme yaptırılabilirdi. Yapılacak bir sene sonu toplantısında aşağıdaki
kriterler bir kağıda yazılır ve bu kriterlere 100 üzerinden puanlama yapılması
istenirdi. Bu değerlendirme sonucunda çıkan puanların ortalaması alınır ve sonuçlar
ilan edilirdi. Böylece müdürün okul karnesi ortaya çıkardı.
1- Demokratik yönetim anlayışına sahip olma
2- Öğretmen, Öğrenci ve okul başarısını önemseme çalışmalar yapma ödüllendirme
3- Sosyal, kültüreli sanatsal etkinliklere önem verme
4- Bilimsel yarışmalar, projelere katılımı ve teşvik etme
5- Okul düzeni ne önem verme (temizlik, tertip, düzen, ders planlamaları, disiplin)
Burada öğretmenler de, veli temsilcileri de öğrenci temsilcileri de okulun diğer paydaşları da değerlendirme yapmış olurdu. Süreci de Şube müdürü, en kıdemli öğretmen, kurulda seçilecek bir öğretmen, bir veli temsilcisi ve bir öğrenci temsilcisinden oluşan seçim kurulu yönetebilirdi.
Buradan çıkacak puan yüz üzerinden kaç ise belirlenirdi. Bunun adı okul puanı olurdu.
Denilecek ki ilçe müdürünün ya da şube müdürünün hiç mi etkisi olmasın? Elbet
ki olsun da adaletli olsun. Önemli olan okul içi ortam ve huzur ise etkili olan
da orası olsun. İlçe Müdürü ya da şube müdürleri de bu noktada bir değerlendirme
yaparlar ve verdikleri puanların yüz üzerinden değerlendirmesi yapılmış olurdu.
Bunun da adı İlçe puanı olurdu. Sonuçta ilçe puanının %40'ını Okul Puanının
%60'ını alırdınız ve bu değerlendirmeden 50 ve üzeri puan alanların görevi devam
edebilirdi.
O zaman MEBBİS'e de ihtiyacınız olmazdı.
Bu tabii ki bir yöntem ama demokratik yaklaşımlara önerilebilecek bir yöntem.
Bakanlıkça konulan onlarca kritere baktığımızda (9-14 yaşındaki )bir öğrencinin bunu değerlendirebilmesi ne kadar mümkün siz düşünün.
MEB bu noktada şunu düşünüyor: biz bu kadar uğraştık, çalıştık ve mevzuat yaptık
takdir edileceğimize eleştiriliyoruz. Oysa ki kanun bize yetki vermiş ve hiç
yönetmelik düzenlemeden valilere istediğinizi atayın diyebilirdik.
Evet kanunun verdiği yetkiye dayanarak bunu yapabilirdiniz ve aslında yapmalıydınız
çünkü getirilen sistemle İlçe dışındaki paydaşları tabir caizse maşa olarak
kullanmış oluyorsunuz. Asıl acı verici olan burası.
Maksut BALMUK
Öğretmen