Bakan Mehmet Ali Şahin: Dindarları biz laikleştirdik
Bakan Şahin: Artık halkımızın başta laiklik olmak üzere
Cumhuriyet'in temel ilkeleriyle hiçbir sorunu yoktur
* Bakanlar Kurulu'nda Orgeneral Yaşar Büyükanıt konusunda oybirliği var mıydı?
Tabii. Genelkurmay Başkanı olabilecek 13 generalimiz var ve
içlerinde en kıdemlisi Org. Büyükanıt. Silahlı Kuvvetlerimizin öteden beri
özenle koruduğu teammüllere uygun davranmanın doğru olacağını düşünerek böyle
bir tasarrufta bulunduk. Hükümet doğru olanı yapmıştır.
* Orgeneral Büyükanıt aleyhinde yoğun bir kampanya yürütüldü, mesajlar
yollandı...
Benim cep telefonuma gelmedi ama Özel Kalem Müdürlüğüme de
gelmiş. Böylesine önemli görevlere talip olanların önünü kesme gayreti
gösterenler bulunabilir. Genelkurmay Başkanlığı'na gelene kadar birçok önemli
görevlerde bulunuyor insanlar. Bu sürede herkesi memnun edememiş de olabilir.
Silahlı Kuvvetler'den emekli olanlardan, erken emekli olmanın nedeni olarak
Büyükanıt Paşa'yı görenlerden bazılarının böyle bir şey yapması bile mümkündür.
Ama biz bunları ciddiye almayız. Önemli olan o kişinin sicil dosyasıdır.
* Bu kampanyalar aylardır sürüyor. Bir nevi psikolojik harp gibi...
İnternet sitelerinde yazılanları okumadım. Son derece
maksatlı şeyler olduğunu düşünüyorum. Kamuoyunun, hatta kendisinin de ciddiye
aldığını sanmıyorum. Kendisiyle ilgili "falan kökenden geliyor, Türk değildir"
deniyor. Saçma şeyler. Yok "dedesi İsrail'de gömülü" imiş. Dedesi Osmanlı
döneminde asker olarak orda şehit düşmüşse, mezarı ordaysa, bu eleştirilecek bir
şey midir, Allah aşkına! Bunlar görgüsüzlükten de öte şeyler.
İslam devleti olmaz
* Üç buçuk yılda sizden ürken kesimlerin vehimlerini yendiniz
mi?
Çok olumlu değişimler var ama yüzde yüz yendiğimiz kanısında değilim.
* Bu noktada laiklik konusunda yapmanız gereken şeyler olduğuna inanıyor
musunuz?
Laikliğin gerekliliği ve ona sahip çıkma konusunda, hem
hükümet, hem parti olarak kamuoyuna gerekli mesajları veriyoruz. Bazı
hafızalarda hâlâ laiklik konusunda tereddütler olabilir. Bir kere laiklik,
devletin, herhangi bir dinin kurallarıyla yönetilmemesidir. Zaten İslam dininin
muhatabı devlet değil, insandır. İslam insanı olur ama İslam devleti olmaz.
Bunlara özellikle parti toplantılarında sürekli söylüyorum. Aslında laiklik
herhangi bir dine veya mezhebe inanan birinin en büyük teminatıdır. Yani siz bir
dine inanıyorsunuz, bir başkası "siz niye o dine, mezhebe inanıyorsunuz?"
diyemez. Ama laiklik olmasa diyebilir.
* Bu sözleri 1980'lerde, 1990 başlarında söylüyor muydunuz?
Siyasi hayatımda bu konularla ilgili bazı tereddütler
geçirdiğim doğrudur. Ama bu düşünceye deneme-yanılma yoluyla ulaştım. Benimki
"tahkiki laiklik"tir, "taklidi" değil. Tahkik ederek devletin laik karakter
taşıması gerektiği sonucuna vardım ve bunu her yerde, en radikal uçların
bulunduğu yerde söylerim. İtiraz eden olursa ona derim ki "söylediğin tipte bir
toplumda herkes din adına birbirini keser. Yakın bölgemizde bunu görüyoruz.
Bırak bunları." Genel Başkanım başta olmak üzere tüm arkadaşlarımın da bu
düşüncede olduğunu görmekten menuniyet duyuyorum. Bu nedenle bazılarının AK
Parti iktidarını, cumhuriyeti, onun temel kurumlarını ve ilkelerini zayıflatmak,
hatta ortadan kaldırmak ister gibi göstermeye çalışmalarından rahatsız oluyorum.
Onların iddia ettiği gibi cumhuriyet ve laiklik sahipsiz kalmamıştır; son derece
güçlüdür ve halkımıza daha fazla mal olmuştur. Halk bizi eskiden beri tanıyor ve
destekliyor. Bu düşünceleri özgürce, inanarak açıklamamız toplumda birtakım
tereddütleri ortadan kaldırıyor. Yani cumhuriyet şimdi daha güçlüdür, ilkeleri
teminat altındadır.
* Yani "muhafazakâr kesimlerin laiklikle ilgili tereddütlerini giderdik" mi
diyorsunuz?
Evet giderdik ve artık halkımızın cumhuriyetle, başta laiklik
olmak üzere onun temel ilkeleriyle hiçbir sorunu yoktur. Pek az bir kesim vardır
ki onlar da cumhuriyet için ciddi bir tehdit değillerdir. Onların da bu çizgiye
geleceklerine inanıyorum. Büyük Atatürk, arkadaşlarıyla birlikte cumhuriyeti
kurarken ve onun temel niteliklerini belirlerken son derece isabetli hareket
etmiştir. Bugün geldiğimiz noktada bunu çok açık bir şekilde görüyorum.
Cumhurbaşkanı illa bir vekil olacak değil ki
* Şimdi cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda kriz bekleyenler
var. Burda da yine "sıfır kriz" mi olacak?
Artık Türkiye'de demokrasi yerleşti, halkımız da demokrasiyi içselleştirdi.
Siyasi kriz bekleyenler avuçlarını yalarlar. Bu parlamento kendi içinde
cumhurbaşkanını seçer. Bunu derken "illa bir milletvekili cumhurbaşkanı olacak"
anlamında söylemiyorum. Bu Meclis, cumhurbaşkanlığı vasıfları taşıyan birini
seçer demek istiyorum. Tekere çomak sokmak isteyenler olur. Halkımızın bize
yüklediği sorumlulukların bilincindeyiz. Bu bakımdan, gerginliklere yol açarak
bindiğimiz dalı kesecek değiliz.
Arslan, Ağca'nın günümüz versiyonu
* Danıştay saldırısı ardından "sürprizlere hazır olun"
dediniz ama pek bir şey çıkmadı...
Çıkmaz olur mu! Bu olaya "yeni bir Kubilay" olarak bakılmıştı. Bense o
konuşmada, bunun bireysel bir hareket olmadığını, ekip-çete işi olduğunu
kastettim. Eğer Alpaslan Aslan yakalanmasaydı, saldırının ardından başlayan
olaylar daha da tırmanacaktı. Onların amacının bu olduğunu düşünerek o cümleyi
söyledim. Bunun sadece "ideolojik bir cinayet" değil, hükümeti zayıf düşürmeye
yönelik bir eylem olduğunu düşünüyordum, hâlâ aynı görüşteyim. Alpaslan bence
Ağca'nın günümüzdeki versiyonudur. Ağca neden hâlâ muammaysa bu çocuğun
arkasında kim olduğu da bir muamma.
vatan