Vergi denetmenleri çok başlılıktan şikayetçi...

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 06 Ağustos 2006 02:03, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Gerçekten İşveren Çalıştırdığı İşçiden Az mı Kazanıyor?

Gelir İdaresi Başkanlığı'nca açıklanan 2005 yılı gelir vergisi beyannamelerine göre Noterler, Eczaneler, Sanatçılar, Deterjan İmalatçıları, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler en çok kazanç beyan eden grupta yer alırken, ihracat ve ithalat işiyle uğraşanlar, Avukatlar, Doktorlar, Mimar ve Mühendisler, Akaryakıt ticaretiyle uğraşanlar ile Müteahhitler gibi iş ve meslek grupları yoksulluk sınırı olan aylık 1.829­_YTL' nin altında gelir beyan ederken, Diş Hekimleri açlık sınırı olan aylık 561 YTL' nin altında gelir beyan etmişlerdir.

Asgari ücretlinin aylık geliri olan 531 YTL'nin altında gelir beyan edenler ise altın imalatı ve ticaretiyle uğraşan Kuyumcular, Fırınlar, Deri Tüccarları, Mobilyacılar, Konfeksiyon ve İnşaat Malzemesi Ticaretiyle uğraşanlar başta olmak üzere pek çok iş ve meslek grubudur. Bu grupta yer alan iş ve meslek mensupları yanlarında çalıştırdıkları asgari ücretli kadar gelir elde edememiş, dolayısıyla işçisinden daha az vergi ödemişlerdir.

Vergi sistemimiz beyan esasına dayanmakta, mükellefler de beyanları doğrultunda vergilendirilmektedir. Burada devlet aygıtına düşen görev, beyanların doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.

Bu ise vergi inceleme birimlerinin söz konusu mükelleflerin hesap ve işlemlerini incelemesi ile yapılabilecek bir durumdur.

2005 yılında Maliye Bakanlığı'na bağlı denetim birimleri ve idari makamlar yurt çapında 104.578 vergi incelemesi yapmışlardır. Bu incelemelerin 50.700'ünü tek başına Vergi Denetmenleri gerçekleştirmişlerdir.

İncelenen mükellefler devlete 32.548.467.217 YTL gelir beyan etmişlerdir. Buna karşılık aynı mükelleflerin 38.715.354.158-YTL tutarındaki kazançlarını devletten gizledikleri tespit edilmiştir.

2004 yılında her 100 YTL' lik beyana karşılık 84.6 YTL' nin devletten gizlendiği tesbit edilmişken 2005 yılında her 100 YTL' lik kazanca karşılık 119 YTL' nin devletten kaçırıldığı tesbit edilmiştir.

Buna göre kaçak oranı 2005' de bir önceki yıla göre % 42 oranında artmış olmaktadır.

2005 yılında incelenen mükelleflerimizin tesbit edilebilen toplam kazançları 71.263.821.375 YTL iken beyan edilen kazançları 32.548.467.217 YTL' dir. Buna göre incelenen mükellefler kazançlarının % 54,3' ünü beyan dışı bırakmışlardır.

Buradan hareketle kayıtdışı ekonominin ülkemizdeki boyutlarının Başbakanımızın da ifade ettiği gibi en az %55 olduğu tahmin edilebilir.

Ancak burada çarpıcı olan bir husus vardır. 2005 yılında (Aralık ayı itibariyle gelir vergisi mükellef sayısı; 1.691.499 kişi, kurumlar vergisi mükellefi sayısı; 593.166 olmak üzere) gelir ve kurumlar vergisi mükellefi toplamı; 2.284.665'dir. Diğer mükellefiyetleri (GMSİ, MSİ gibi) göz ardı etsek dahi incelenebilen mükellef sayısı mükelleflerimizin ancak % 4'üdür. Bu mükelleflerin tamamına yakınının hesaplarının sınırlı incelendiği düşünüldüğünde, kayıtdışının boyutlarının tahminlerinde ötesinde olduğu söylenebilir.

Sınırlı inceleme mükelleflerin matrah unsurlarından bir veya birkaçı üzerinde belirli konularda yapılan incelemedir. Tam inceleme ise, mükelleflerin bütün inceleme safhalarını ve matrah unsurlarını içeren ve mükellefin tabi olduğu bir vergi karşısındaki durumunu bir vergilendirme dönemi itibariyle tespit etmeye yönelik olarak yapılan vergi incelemesidir. 38.715.354.158 YTL' lik vergi kayıp ve kaçağının tamamına yakını sınırlı incelemeler sonucunda bulunmuştur.

Yani incelemesi yapılan 104.578 mükellefin hesap ve işlemleri tam incelemeye tabi tutulsaydı, karşılaşılacak olan vergi kayıp ve kaçağı çok daha fazla olacaktı.

Yine geçtiğimiz günlerde kurumlar vergisi mükelleflerinin beyanları da kamuoyuna yansımıştır. İlk yüze giren mükelleflerin 17'si bankacılık sektöründe faaliyet gösteren şirketlerdir. Bunlardan ilk sırada olanda bir kamu bankasıdır. İlk yüzdeki diğer mükelleflerin önemli bir kısmı kamu kurum ve kuruluşları ile düne kadar kamu kuruluşu olup yakın zamanda özelleştirilen şirketlerdir. Detaylı açıklama yapıldığında kurumlar vergisi alanında da gelir vergisi mükelleflerindeki çarpık tabloyla karşılaşacağımız aşikardır.

Bu çarpık tablonun pek çok sebebi olmakla beraber biz Vergi Denetmenleri'ni de doğrudan ilgilendiren en önemli sebeplerinden biri vergi denetim sistemindeki dağınıklık ve koordinasyonsuzluktur. Vergi denetimindeki çok başlılığın önlenmesi adına Başbakanımız Nisan-2005'de altı ay süre vererek gerekli talimatı vermiştir. Ancak pek çok kurumun birleştirildiği, (en son sosyal güvenlik kuruluşları ve bağlı denetim birimleri birleştirilmiştir) bazı bölge örgütlenmelerinin bir kalemde kaldırılabildiği ülkemizde, sıra vergi denetimine geldiğinde maalesef beklenen adımlar bir türlü atılamamaktadır. Birbirini içten içe kemiren ve güçsüzleştiren çok başlı yapının iyileştirilmesine dönük bir ilerleme kaydedilemezken kayıt dışı ekonomi her yıl daha yüksek boyutlara ulaşmakta, kamu kaynak ihtiyacını dolaylı vergileri artırmak suretiyle gidermeye çalışmaktadır. Dolaylı vergiler zengin ile fakirin aynı oranda vergilenmesi anlamına geldiğinden vergide adalet ve eşitlik prensipleri de ağır yara almaktadır. Bir tarafta çalıştırdığı işçisinden daha az vergi ödeyen patronlar, diğer tarafta gelirinin tamamı tüketime gitmek suretiyle yüksek dolaylı vergi oranları üzerinden vergi ödemek durumunda kalan asgari ücretliler. Kayıt dışı ekonomi ile etkin bir mücadele yapılamazsa her yıl beyan dönemlerinde aynı haberleri okumak zorunda kalacağız. Bu ise başta kayıtlı çalışan işverenler olmak üzere tüm kesimlere yönelik haksızlığın devamı anlamına gelecektir. Yine üzülerek belirtelim ki Gelir Vergisi Kanununa ilişkin yeniden yazım çalışmalarının hızlandığı şu günlerde ?Hayat Standardı Esası?nın yeniden getirileceğine dair söylentiler, etkin bir vergi denetimi yerine yine bildik usullere dönüleceği izlenimi vermektedir.

Vergi Denetmenleri olarak denetim gücünün %80'ini oluşturmamıza rağmen denetim birimleri arasında incelemelerin hemen her yıl ortalama %90'ını gerçekleştirmek suretiyle üzerimize düşeni fazlasıyla yaptığımızı ancak çok başlı yapıdan kaynaklanan nedenlerle;

- Özlük hakları vasıfsız memur statüsünde belirlenen,

- Yoksulluk sınırının çok altında maaş alan,

- Atama, yer değiştirme ve geçici görevlendirilmelerinde objektif kriterlerden uzak, tam bir keyfilik yaşanan, (Son beş yılda yapılan bu tür işlemlere bakılması yeterlidir)

- Özellikle bu yıl yapılan ve hangi kriterin gözetildiği bilinemeyen tayinlerle yer değiştirme suretiyle atanmaları objektiflikten uzak bir şekilde bürokratın insafına terk edildiği anlaşılan,

- Kendileri dışındaki üç denetim biriminin işleri dahi geçici görevlendirmelerle kendilerine yaptırılan, (Bir müfettişin inceleme için bir Denetmen talep ettiği, Kontrolörlerin zamanaşımlı işlerden başlanmak üzere işlerini yaptırmak için Denetmen istediği yazılar GİB arşivindeki yerini almıştır.)

- Kayıt dışı ekonominin %70'leri aştığı ülkemizde dolaylı vergiler %75'i bulmuştur. Vergi adaletinden oldukça uzaklaşıldığı anlaşılan bir ortamda, vergi denetim gücünün %80'ini oluşturan Vergi Denetmenleri'nin inceleme yetkilerini iç genelgelerle (en son 2006/1) kısıtlayan; Vergi Denetmenleri'ni tam tastiğini yaptığı mükellefinden yüksek tutarlarda kazanç sağlayan Yeminli Mali Müşavirlere, ?hesap vermeye? zorlayarak inceleme yapamaz hale getiren,

- Verimli olarak incelemesi yapılabilecek pek çok mükellef varken, verimsiz işlerle uğraştırılan (2004 yılında verimsizlik nedeniyle tasfiye edilen iş sayısı 18 binden fazladır),

- Bölge düzeyinde denetim yaparken, (Gelir İdaresi Başkanlığı'nın kurulması ile yeniden yapılanma sonucunda) tekrar il düzeyinde bir teşkilata ataması yapılarak etkin, verimli ve bağımsız inceleme yapmaları engellenen,

- Atandığı teşkilatlarda en üst amire bağlı olarak çalıştırılırken tarihlerinde ilk kez atandığı birimin üst amirine bağlı bir müdürün emrine verilmek suretiyle bir denetim elemanından çok bir memur gibi konuşlandırılıp, çalıştırılmaya başlanılan,

- Mesleki eğitimleri yıllardır kendi meslektaşları (olması gereken diğer denetim birimlerindeki gibi Vergi Denetmen Yardımcıları'nın Vergi Denetmenleri tarafından eğitilmesidir) veya diğer denetim elemanlarınca verilmesine karşın, son promosyonda büyük bir keyfilik sergilenerek, eğitimleri denetim elemanı olmayan kimselere havale edilen ve eğitim süreleri kısaltılan,

Vergi Denetmenleri olarak elimizin kolumuzun bağlandığı ve daha etkin ve verimli bir çalışma ortamının bizden esirgendiğini, denetim birimlerinin tek çatı altında birleştirilmesi sağlanana kadar da bu durumun maalesef devam edeceğini düşündüğümüzü kamuoyunun bilgisine arz ederiz.

VERGİ DENETMENLERİ DERNEĞİ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber