'Merkez Bankası büyümeye destek olmaya gayret ediyor'

Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Mülteci meselesi uluslararası hukukta bütün insanlığın sorunudur ve bütün insanlığın omuz vermesi gereken bir sorundur. Dolayısıyla bu insani duruma dünyanın çok daha yakın ilgi göstermesini bekliyoruz" dedi.

Yılmaz, G20 Ekonomi Bakanları ve Merkez Bankaları Başkanları Toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Toplantılar sırasında gündeme gelen göç ve sığınmacılar konusunun Antalya'da yapılacak G20 Zirvesinde liderlerin önüne konulacak taslak raporda yer alıp almayacağının sorulması üzerine Yılmaz, bu konuların özellikle B20 toplantılarında gündeme geldiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bölgede yaşanan sorunları çok ayrıntılı bir şekilde aktardığını söyledi.

Bu konunun artık Avrupa'nın da büyük meselesi haline geldiğine işaret eden Yılmaz, şunları kaydetti:

"Bir insan trajedisi yaşanıyor. Şunu hepimizin görmesi lazım, buradaki bazı milletler, ortaya çıkan durum sadece Türkiye'nin sorumluluğunda görülmemeli. Bu bir insani durum ve bütün insanlığın aslında buraya katkıda bulunması gerekiyor. Mülteci meselesi uluslararası hukukta bütün insanlığın sorunudur ve bütün insanlığın omuz vermesi gereken bir sorundur. Dolayısıyla bu insani duruma dünyanın çok daha yakın bir ilgi göstermesini bekliyoruz. Tabii liderler, Antalya'da bir araya geldikleri zaman, eminim bu tür meseleleri de kendi aralarında ikili görüşmelerde veya çok taraflı görüşmelerde gündeme getireceklerdir."

Bugün bakanlarla yapılan toplantıda, finans konuları, yapısal reformlar, diğer konuların ele alındığını belirten Yılmaz, mülteciler konusunun ise daha jeopolitik riskler ve bunların doğurduğu insani meselelerle ilgili olduğunu ifade etti. Yılmaz, "Dolayısıyla liderler düzeyinde siyasi bir şekilde mutlaka bunlar ele alınacaktır" diye konuştu.

Bunların, dünyanın büyümesini de etkileyen meseleler olduğuna işaret eden Yılmaz, "Bugün Irak'ta, Suriye'de yaşanan istikrarsızlık, Kuzey Afrika'da yaşanan meseleler, bir çok ülkenin, Ukrayna'nın yaşadığı sorunlar, bir taraftan da dünyanın ekonomik büyümesini olumsuz yönde etkileyen hadiseler" ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Yılmaz, bu konularda bulunacak siyasi çözümlerin, siyasi ortamın iyileşmesi ve dünya ekonomisinin büyümesine de mutlaka katkı sağlayacağını vurguladı.

-Çin'in büyümesi

G20 Toplantıları sırasında Çin'in son dönemde gerçekleştirdiği devalüasyon ve bunun piyasalara etkisinin gündeme gelip gelmediğinin sorulmasına karşılık Yılmaz, Çin'in içinde bulunduğu durumun gündeme geldiğini ve toplantılar esnasında değişik üyeler tarafından değerlendirmeler yapıldığını söyledi.

Yılmaz, "Özet olarak şunu söyleyebilirim, Çin'in yüzde 7 civarında bir büyümeyle, büyüme performansının devam edeceği konusunda bir temel kanaat var. Yüzde 7'ler civarında bir büyüme ile Çin'in orta vadede bu performansını devam ettireceği yönünde bir kanaat var. Bu da belli oranda, bu alana ilişkin kaygıları rahatlatıcı bir durum" değerlendirmesinde bulundu.

-Fed'in faiz kararı

Yılmaz, Amerikan Merkez Bankasının (Fed) faiz kararına ilişkin bir soru üzerine de bunun dünyada, kamuoyunda tartışılan, bilinen bir konu olduğunu söyledi.

Fed'in ne zaman ne yapacağını, Bankanın resmi açıklamalarından takip etmenin daha doğru olacağını dile getiren Yılmaz, G20 platformunda daha serbest bir değerlendirme yapıldığını ifade etti.

Fed'in alacağı kararlara ilişkin farklı yorumları duyduklarını, tek bir beklentinin söz konusu olmadığını belirten Yılmaz, "Bir an önce karar alınmasının faydalı olacağını düşünenler olduğu gibi, bunun ertelenmesinin yararlı olacağını düşünenler de var. Ama bu tür konuları öyle çok taraflı ortamlarda serbest tartışmalar yerine ilgili kurumların resmi açıklamalarından takip etmek daha sağlıklı olacaktır." dedi.

Türkiye'nin yüksek enflasyon, düşük büyümeye ilişkin kısa vadede ne gibi önlemler alabileceğine dönük soruya karşılık da Yılmaz, Merkez Bankasının elindeki bütün enstrümanlarla, fiyat istikrarını sağlamaya, bununla çelişmemek kaydıyla büyümeye destek olmaya gayret ettiğini söyledi.

Merkez Bankasının uluslararası ortamdaki gelişmeleri de yakından izlediğine işaret eden Yılmaz, "bu konuda alınması gereken tedbirleri, durumun özelliklerine göre, elindeki enstrümanları, durumun özelliği neyse ona göre kullanmaya devam edecek" görüşüne yer verdi.

-"Ekonomi ve siyaset birbiriyle yakından ilişkili"

"Siyasi problemlerin hem yurt içinde, hem de yurt dışında, dünyada özellikle yeni gelişen piyasalarda ne kadar büyük sorunlar oluşturacağını düşünüyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Yılmaz, ekonomi ve siyasetin birbiriyle çok yakından ilişkili olduğunu vurguladı.

"Siyasi istikrar olmaksızın ekonomik istikrara sahip olamazsınız, belirsizlikleri azaltmazsanız ve öngörülebilir iş ortamı hazırlamazsanız, bu konuda ekonomik istikrara sahip olamazsınız" diyen Yılmaz, bir ülkedeki siyasi sorunların bir takım ekonomik zorlukları da beraberinde getireceğini söyledi.

Yılmaz, şöyle devam etti:

"İşte bu nedenle bir takım kırılgan bölgelere baktığımız zaman, dünyada her zaman dikkatli olarak, siyasi gelişmelere bakmamız lazım. Eğer siyasi sorunlarda bir gelişme varsa, bu da hem küresel büyümeye hem de istihdama katkıda bulunacaktır. Bu problemler kötüye giderse bunun olumsuz tesirleri olmaktadır. Bu da küresel ekonomik durum açısından bir risk teşkil etmekte. Tabii ki G20 üyesi ülkeler olarak, işbirliği yaparak, siyasi alanda da işbirliğimizi geliştirerek, bu jeopolitik riskleri azaltmaya çalışmak, mümkün olduğu hallerde bizim görevimizdir.Tabii ki bunu yapmak çok kolay bir şey değil"

Dünyanın çeşitli yerlerinde çok farklı sorunların olduğunu belirten Yılmaz, bunları dikkatle takip etmek gerektiğini söyledi.

Bunun daha çok siyasi liderlerin siyasi diyaloglarına dayandığını ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:

"Mesela Bakanlar toplantısında, Merkez Bankası toplantılarında bu siyasi konular artık sanki çantada keklik olarak görülebilmektedir. Yani bu problemler 'evet bizim bölgemizi etkiler ama bu bizim sorumluluğumuzda değil, biz bunu veri olarak değerlendirir o şekilde ele alırız' gibi görülebilir. Fakat liderler bir araya geldiğinde, onların bir siyasi diyalog zemini içerisinde bu konuları halledebileceğini düşünüyorum, bu konulara cevap verilebilir."