Soma'da 128 aile kenetlendi

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan, Soma'da polis, asker ve madenci şehitliklerini ziyaret ederek gaziler ve şehit yakınları ile bir araya geldi. Polis ve asker şehitliğini ziyaret eden Davutoğlu ve Gürcan, daha sonra aynı mezarlıktaki Madenci Şehitliği'ne geçti ve mezarlara karanfil bıraktı.

TRAVMA DEVAM EDİYOR

Uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sare Davutoğlu, "Soma Dayanışma Projesi" hakkında açıklamalarda bulundu. Soma'daki ailelerin psiko-sosyal desteğe ihtiyacı olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Sizin ailenizden bir maden şehidi olmasa da toplumsal bir travma yaşanıyor. Herkes etkileniyor, etkilenmemesi mümkün değil. Onlara bir psiko-sosyal destek sağlamaya çalışıyoruz" dedi. 1 yıl süreyle yerinde ve uzaktan istikrarlı görüşmelerle ailelere psiko-sosyal ve hukuki destek sağlamayı amaçladıklarını belirten Davutoğlu, şöyle devam etti: "Biz başlangıçta bir yönerge hazırladık. Yardım temelli çalışan sivil toplum örgütleriyle ailelerin bir araya gelmesi sağlandı. Böylece, 7 ilden 24 STK ve 128 aile bir araya geldi."

ŞEHİTLERE İSTİHDAM HAKKI

Soma'da şehit onların eşleri, çocukları veya kardeşleri tarafından kullanılmak üzere bir istihdam hakkı verildiğini belirten Davutoğlu, "Diğer terör şehitlerimizde, güvenlik güçlerimiz şehit olduğunda iki hak veriliyor. Şu anda Soma'daki 301 şehidimizin 87 yakını yerleşti. Bu Soma'ya has bir şey oldu" diye konuştu. Projede çalışma yapanların tamamının kadın olduğunu belirten Davutoğlu sözlerini şöyle tamamladı: "Çalışma yapanların tamamı kadın. Çünkü kadınlarla ilgileneceğiz ve çoğu çok genç kadınlar. 432 yetimin yüzde 75'ininin çocukları 12 yaşın altında. Hanımlar çok genç 19-20 yaşında. Dolayısıyla tüm çalışanların hanım olması gerekiyordu. Şimdi 1 yıl geçti. Biz artık projeyi sonlandırıyoruz."

Teröre karşı birlik olalım

Teröre karşı yapılan yürüyüşlere de değinen Sare Davutoğlu şu açıklamalarda bulundu: "Yürüyüşler, herkesi bir araya getirmesi açısından önemliydi. Çünkü hep beraber bir şey söylememiz gerekiyor. Herkes kendi bakış açısından bir şey söyleyince ortak hissiyat; güçlü duruş gerçekleşemiyor. Bu açıdan çok önemliydi. Aslında mutlaka bir çok ülkede de bu tür şeyler olmuş. Yürüyüşe herkes katılmalı. Teröre karşı tavır almak seçim stratejisi olarak yapıldığını düşünmüyorum. Bir önem derecesi vardır hayatımızdaki her şeyin. O çok basit bir düşünce olur bence. Bu kadar acı, bu kadar ölüm, bu kadar problemimiz varken şu anda birinci önceliğimiz yaraları sarmak."