Davutoğlu: Rusya'nın ihlalleri örtmesi mümkün değil

Başbakan Davutoğlu, "Hava sahası ihlali olmuşsa saklamak da, olmamış bir hava sahası ihlalini var diye göstermek de mümkün değil. Rusya'nın işlediği bazı ihlalleri örtmesi mümkün değil" dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 31 Ocak 2016 18:17, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Davutoğlu: Rusya'nın ihlalleri örtmesi mümkün değil

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Suriye'de hem katliam yapan rejim hem de barbarca cinayetler işleyen DEAŞ aynı ölçüde suçludur. Biz, Suudi Arabistan ile birlikte Suriye ılımlı muhalefetine vereceğimiz desteği sürdüreceğiz. Aynı şekilde Irak, Yemen, Lübnan, Libya'da yaşan iç çatışmalar ve gerilimlerle ilgili olarak da bölgenin iki istikrar ülkesi olarak ortak çalışma yapma konusunda mutabık kaldık" dedi.

Suudi Arabistan'da temaslarda bulunan Başbakan Davutoğlu, Kraliyet Sarayı'nda basın toplantısı düzenledi. Mekke ve Medine'de kutsal mekanları ziyaret ettiklerini, yerel yetkililerle görüşmeler gerçekleştirdiklerini, bugün de Riyad'da temaslarda bulunduklarını ifade eden Davutoğlu, ziyaretin amacının Türkiye ile Suudi Arabistan arasında son zamanda artan siyasi istişarelerin takibini yapmak ve yeni bir başlangıç olarak ilişkileri yüksek düzeyli stratejik işbirliği çalışması düzeyine yükseltmek olduğunu belirtti.

İki ülke arasında çok köklü tarihi ilişkilerin olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu çerçevede geçen ay Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve bugün kendisinin yaptığı ziyaret ve görüşmelerde ortak stratejik perspektifin daha da yapılandırılmış şekle dönüşmesi konusunda mutabık kaldıklarını ifade etti.

Suudi muhataplarıyla yüksel düzeyli stratejik işbirliği mekanizmasının temel ilkeleri ve mekanizmanın nasıl ilerleyeceği konusunda fikir teatisinde bulunduklarını anlatan Davutoğlu, "İnşallah bu anlaşma son çalışmalarla birlikte Kral'ın nisan ayındaki Türkiye ziyaretinde imzalanacak hale gelecek. Bu, ilişkilerin derinlik kazanmasıdır. Bu ilişkilerin siyasi boyutu en üst düzeyde yürürken bunun iktisadi ve bölgesel boyutlarını da istişare ettik. Özellikle bölgesel alanda Suriye, Irak ve Yemen'deki gelişmelerin bölge istikrarına yaptığı olumsuz etkileri ele aldık. Türkiye ve Suudi Arabistan'ın bu konuda benzer yaklaşımları var. Bu yaklaşımları gözden geçirdik" diye konuştu.

Davutoğlu, iktisadi çerçevede ise dünyada en çok yatırım yapan yaklaşık 30 önemli Suud şirketi ve yatırımcıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdiklerini dile getirdi.

Bu toplantıların İngiltere ve İsviçre'nin Davos kasabasında geçtiğimiz hafta yapılan toplantıların devamı niteliğinde olduğunu aktaran Davutoğlu, burada elde ettikleri sonuçları Kral Selman ile de paylaştığını, ilgili bakanlara gerekli talimatları verdiklerini bildirdi.

Bu yatırım alanlarının savunma sanayi ve konut inşasına yönelik olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Suudi Arabistan'da 2 milyona yakın konut inşası planlanıyor. Yine tarımdan sağlık turizmine, ulaştırmadan altyapı imkanlarına kadar çok geniş alanda Suudi Arabistan'ın Türkiye'deki yatırımları 2 milyar dolar civarında. Bu, potansiyelin çok gerisinde. Bunu en kısa zamanda önce 10, sonra 20 milyara çıkarmak için ortak bir perspektifimiz var. Suudi yatırımcılardan görmüş olduğum ilgi beni memnun etti" ifadelerini kullandı.

Cidde Ekonomik Forumu'nun Mart ayında yapılacağını hatırlatan Davutoğlu programının el vermesi halinde foruma katılıp yatırımcıları daha fazla teşvik edeceklerini aktardı.

Davutoğlu Kral Selman'ın Türkiye'yi ziyaret edeceği nisan ayına kadar stratejik ve ekonomik hedeflerin genel çerçeveye oturacağını vurguladı.

Bölgesel gelişmeler bağlamında, Türkiye ile Suudi Arabistan'ın Suriye ve Irak politikalarının hemen hemen ortak bir perspektife dayandığını ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Takip ettiğiniz gibi Suriye Ulusal Koalisyonu, Suriye muhalefetinin, Cenevre Müzakerelerini koordinasyonuyla görevlendirdiği Sayın Riyad Hicabi ile görüştüm. Cenevre'ye giden heyetle ilgili kendisi bilgi aktardı, kaygılarını iletti. Bu konuları hem Suriye muhalefetinin hem de Hicabi'nin arkasında olduğumuzu, desteklediğimizi de kendisine vurguladım. Suudi Arabistan ile Suriye muhalefetine destek vermeye devam edeceğiz. Suriye'de hem katliam yapan rejim hem de barbarca cinayetler işleyen DEAŞ aynı ölçüde suçludur. Biz, Suudi Arabistan ile birlikte Suriye ılımlı muhalefetine vereceğimiz desteği sürdüreceğiz. Aynı şekilde Irak, Yemen, Lübnan, Libya'da yaşanan iç çatışmalar ve gerilimlerle ilgili olarak da bölgenin iki istikrar ülkesi olarak ortak çalışma yapma konusunda mutabık kaldık. Bölgesel gelişmeleri de ele alma imkanı bulduk. Bu verimli işbirliğinin önümüzdeki dönemde daha da artarak devam edeceğini, ekonomik ve siyasi, kültürel ilişkilerin yoğunlaşarak iki ülke arasında bölgesel istikrarın sağlanması açısından istişarelerin devam etmesi konusunda prensip kararına vardık. Önümüzdeki aylarda da bugün kabul ettiğimiz mekanizmalar çerçevesinde dışişleri bakanlıkları, güvenlik ve istihbarat birimleri ile askeri yetkililer arasında bir ortak istişare zemini geliştirilecek ve bu mekanizmayla sürekli olarak olayları takip ederek birlikte atacağımız adımları kararlaştıracağız."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Şimdi artık dünyada hiçbir ülke izole değil, dolayısıyla herhangi bir yerde hava sahası ihlali olmuşsa bunu saklamak da mümkün değil, olmamış bir hava sahası ihlalini var diye göstermek de mümkün değil. Dolayısıyla, Rusya'nın şu veya bu gerekçeyle işlediği bazı ihlalleri örtmesi mümkün değil" dedi.

Suudi Arabistan'da temaslarda bulunan Başbakan Davutoğlu, Kraliyet Sarayı'nda düzenlediği basın toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin "Suudi Arabistan, İslam ittifakı kurmuştu. Türkiye'nin bu ittifaka desteği söz konusu mu?" sorusu üzerine, Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Şimdi bunları şöyle ayırt edelim. Bölgede iki büyük tehdit var. Bu konuda mutabıkız. Bir tanesi terör, birisi de mezhep ve etnik temelli çatışmalar. Terör ve mezhepçiliğe karşı Türkiye ve Suudi Arabistan'ın birlikte hareket etmesi konusunda mutabakatımız var. Zaten Türkiye terörden en çok ızdırap duymuş bir ülke olarak her türlü çalışmaya destek vermiştir. Bu, hani bir askeri ittifak gibi bu çerçevede salt böyle görülmemeli. Teröre karşı işbirliği anlamında dünyanın her yerinde atılacak her olumlu adımı destekleriz. Yine mezhep temelli çatışmalar konusunda da yine ortak bir tavır geliştirmek ve özellikle DEAŞ terör örgütünün ortaya çıkardığı yanlış İslam algısına karşı birlikte çaba sarfetme konusunda da ortak bir perspektifimiz var. Diğer, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki askeri işbirliği ise salt bu boyutla sınırlandırılamaz. İki ülke arasında eskiden beri süren askeri işbirliği söz konusudur. Sayın Genelkurmay Başkanımız da burada dün muhatabıyla görüşmeler yaptı. Bugün görüşmelere de katıldı. Bu ilişki kendi doğal seyri içinde devam edecektir. Bahsettiğiniz terörle mücadele ve ittifak konularından bağımsız olarak Türkiye ile Suudi Arabistan arasında işbirliği anlamında bir zemin var. Son dönemde özellikle Türkiye ile dayanışma için Suudi Arabistan'ın Türkiye'ye bazı uçakları gönderme teşebbüsü de vardı bu anlamda dayanışmayı ifade etmek üzere Suriye'den gelen riskler konusunda. Bütün bu konularda ortak anlayışla hareket ediyoruz. Özellikle savunma sanayi konusunda birikim ve tecrübeleri birleştirme konusunda önemli bir mutabakat var. Bütün bunları birlikte değerlendireceğiz."

- "Rusya'nın şu veya bu gerekçeyle işlediği bazı ihlalleri örtmesi mümkün değil"

Davutoğlu, bir gazetecinin bir Rus savaş uçağının Türk hava sahasını ihlal etmesini hatırlatarak, "Bu süreç nasıl gerçekleşti, bundan sonraki süreçte nasıl adımlar atılabilir?" sorusu üzerine şöyle konuştu:

"Dün öğle saatlerinde bir ihlal söz konusu oldu. Bana da hemen arkadaşlara bilgi aktardılar. Gerek Genelkurmay Başkanımız tabii o sırada Türkiye'deydi. Gerek Dışişleri Müsteşarımız da ilgili ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarımızla birlikteydik. Ondan gelen bilgileri derleyip toparlayıp takip ettiğiniz gibi gerekli girişimlerde bulunuldu. Akşam saatlerinde Sayın Cumhurbaşkanımızla da bir istişare telefonda gerçekleştirdik. Bu çerçevede Türkiye hem müttefik ülkelerin dışişleri bakanlarını bilgilendirdi, hem Rus büyükelçisini bakanlığa çağırarak gerekli bildirimde ve uyarıda bulunduk. Hem de bütün ilgili uluslararası, NATO başta olmak üzere bu konu aktarıldı."

"Şimdi artık dünyada hiçbir ülke izole değil, dolayısıyla herhangi bir yerde hava sahası ihlali olmuşsa bunu saklamak da mümkün değil, olmamış bir hava sahası ihlalini var diye göstermek de mümkün değil" diyen Davutoğlu, "Dolayısıyla, Rusya'nın şu veya bu gerekçeyle işlediği bazı ihlalleri örtmesi mümkün değil. Tekrar vurgulamak istiyorum. Evet. Dün, bu çerçevede kısa süreli, çok kısa süreli bir ihlal söz konusu olmuştur. Ve bu ihlal hem bizim radarlarımızca hem NATO radarlarınca hem de ilgili bütün uluslararası havacılık kuralları çerçevesindeki kuruluşlarınca tespit edilmiş bir husustur. Türkiye hiçbir şekilde Rusya ile olan gerilimi artırmak düşüncesinde değildir" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin hava sahasını koruma konusunda gerekli hassasiyeti her zaman göstereceğini söyleyen Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bu hava operasyonunun devam ettiği yerlere bakıldığında, Rusya'nın niyetinin hiç de iyi olmadığı, Türkiye'ye dönük kast etmiyorum. Suriye içindeki niyetin iyi oladığını gösteren hava operasyonlarıdır. Son günlerdeki hava operasyonları bir taraftan Türkmendağı civarında yoğunlaşıyor. Diğer taraftan da ılımlı muhalefetin ilerlemekte olduğu Türkiye sınırı boyunca ilerlemekle olduğu Mare Celablus-Harcele hattı çerçevesinde yoğunlaşıyor. Şimdi DAEŞ'e karşı mücadele ettiğini iddia ederek Suriye'de bulunan Rus kuvvetleri ise ılımlı muhalefetin gücünü zayıflatmak ve DAEŞ karşısında zaafa düşürmek için bir de Cenevre'de süren görüşmelere bir anlamda ipotek koymak için bu tür hava operasyonlarına davam ediyor. Uluslararası toplum bir samimiyet testiyle karşı karşıyadır. Dün Yamali kampından Türkiye'ye sığınmak zorunda kalan Türkmen kardeşlerimiz Halepten, Azaz'dan Rus hava saldırıları dolayısıyla DEAŞ'la mücadele etmek yanında bir de Rus hava saldırılarıyla boğuşmak zorunda kalan Arap, Kürt, Türkmen ılımlı muhalefet unsurlar, hepsi Rusya'nın yaptığı bu operasyonlardan muzdarip olan unsurlardır. DEAŞ ise Rusya'nın yaptığı operasyondan memnun olan taraftır. Dolayısıyla Rusya'yı bir kez daha uyarıyoruz, gerek Suriye'deki muhalif unsurlara, ılımlı muhalefete verdikleri zarar, gerekse Türk hava sahasına yönelik sürdürdükleri tehditkar tutum Rusya'nın menfaatine değildir. Bütün bu kayıtlar eldedir. NATO'nun gösterdiği dayanışma ve müttefik ülkelerin gösterdiği dayanışma dolayısıyla da teşekkürlerimi ifade ediyorum."

"Bütün sınır boyumuzca gerekli tedbirler alınmıştır" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Rus uçağı sınırımız boyunca yaklaşırken 5 mil ve 10 mil de iki kez İngilizce ve Rusça uyarılmıştır. Artık 'dilde bilmiyoruz, İngilizce bilmiyorlardı bizim pilotlarımız' diye bir argümanda doğru değil. Rusya bütün ülkelerin sınır güvenliğine özen göstermek zorundadır ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin almış olduğu kararlar çerçevesinde Suriye'de sivillere zarar vermek yerine Suriye'de özellikle belli bölgelerde yoğunlaşan insani suçlar konusunda da gerekli çabayı göstermek durumundadır. Bu çerçevede Cenevde'de yapılan görüşmeler bir samimiyet testi olacak Rusya içinde. Bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz."

Bir gazetecinin "Rusya'nın tutumu Cenevre görüşmelerini etkiler mi?" sorusu üzerine Davutoğlu, "Sayın Riyad Hicabi ile bugün görüştük. Bildiğiniz gibi muhalefetin uzun süre bir tereddütü oldu, haklı bir tereddüttür açık ifade edeyim. Maden barış görüşmeleri başlıyor, kuşatılmış yerlerdeki insani durumun iyileştirmesi için oralara insani yardım ulaştırılması gibi talepleri vardı muhalefetin. Ve bu Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyi'nin 2 bin 254 sayılı kararı ile bir teminat altına alınmış bir taahhüttü. Ama maalesef uluslararası toplum, rejimin, Rus ve İran unsurlarının işlediği insanlık suçlarına dönük olarak hiçbir adım atmamakta hala devam ediyor" ifadesini kullandı.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bu çerçevede muhalefetin bu talepleri. İki talebi vardı, biliyorsunuz. Bir insani yardımların ulaşması. İki muhalif unsurların tek ve bölünmez bir bütün olarak Cenevre görüşmelere katılması ve sahte muhalif diyebileceğimiz rejimin ürettiği muhalefet ile PYD'nin bu görüşlerde muhalif safında olmaması. Nitekim bu konularda Türkiye'nin de katkısıyla muhalefet muhaliflerin tek bir grup olarak katılması konusunda önemli kazanım elde etti. Ancak insani yardımların ulaşması konusunda hiç adım atılmadı. Buna rağmen bizim de tavsiye ve telkinlerimizle Suriye ılımlı muhalefeti ve heyeti Cenevre'ye katılmaya karar verdi. Bugün Sayın Riyad Hicabi de bu konudaki taleplerini Cenevre'de gündeme getireceklerini ifade ettiler. Biz de kendilerine Cenevre'ye katılmalarının doğru bir karar olduğunu ancak Cenevre görüşmelerinde bütün bu talepleri gündeme getirmeye devam etmelerinin olumlu bir tavır olacağını paylaştık. Bir kez daha kendisine ifade ettim, Türkiye, her zaman Suriye halkının yanındadır. Türkiye her zaman ılımlı muhalefetin yanında, DEAŞ'ın, rejimin ve Suriye'yi işgale yönelen yabancı güçlerin, yabancı devlet unsurlarının karşısındadır, böyle olmaya da devam edecektir."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber