Kılıçdaroğlu: Türkiye'de terörü sonlandırabiliriz

Terörün bir siyasal partinin çözeceği bir olay olmanın ötesinde çözülmesi gerekin milli bir mesele, ulusal sorun olduğunu söyleyen bir partiyiz. Bir partinin tek başına çözebileceği bir şey değil.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 19 Mart 2016 13:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Terör biteceği yerde terör azgınlaştı. Neden? Eğer siz bir devleti gayrimeşru bir organla muhatap ederseniz, Birleşmiş Milletler'de tanınan bir devleti, anayasası olan bir devleti, parlamentosu olan bir devleti, hukukun üstünlüğüne inanan bir devleti gayrimeşru bir organla muhatap ederseniz, bugünkü tabloyu yaratırsınız." dedi.

Antalya'da temaslarını sürdüren Kılıçdaroğlu, Turizm Bölgesi Kundu'da bir otelde düzenlenen partisinin "Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin kritik bir süreçten geçtiğini belirtti.

Türkiye'deki yaşanan terör sorunu nedeniyle, demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü açısından kaygıları sadece CHP'nin bütün dünya taşıdığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bütün uygar dünyanın "Türkiye'de ne oluyor" diye kendisine soru sorduğunu aktardı.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu koşulların oluşturduğu bir atmosferde Antalya'da hep birlikteyiz. Sorun artık bir Türkiye sorunudur. Sorunun çözümü konusunda görevi üstlenen organ sadece CHP değil, Türkiye'nin aydınlık geleceğini düşünen bütün organların ortak hareket etmesi gereken bir süreçtir ve soruna böyle bakmak gerekir." diye konuştu.

Dün, Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 101. yılı olduğunu, babalarımızın, dedelerimizin o savaşta vatan için mücadele ettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:"Bugün Çanakkale'de onlar kucak kucağa yatıyorlar. O kadar derin bir hoşgörü vardır ki o tabloda. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Avustralya'dan gelenlere bile 'Onlar artık bizim evlatlarımızdır, bizim topraklarımızda yatıyorlar. O anneler hiçbir kaygı duymasın diye' Avustralya'ya mesaj göndermiştir. Şimdi düştüğümüz şu tabloya bakın. Daha sonra Kurtuluş Savaşı oldu. Şanlıurfa, Gaziantep, Afyon'la, İzmir'le beraberdik. Şimdi 20. yüzyılın başında ayrışma sürecine girdik. Neden? Neden, bize bırakılan mirası daha yukarı taşımak varken, neden ülke bir ayrışma sürecinin içerisine sokuluyor. 14 yıldır Türkiye'yi bu noktaya kim ve kimler getirdi? Hangi politikalar getirdi? Bunu bütün yurttaşlarımın düşünmesini isterim."

- "Antalya turizminin yıllık 10 milyar dolar geliri var"

İnsanı, denizi, doğasıyla Antalya'nın dünyanın en güzel kentlerinden biri olduğunu anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, kentin turizm açısından da bir başkent olarak tanımlandığını bildirdi.

Dün turizmcilerle bir toplantı yaptığını ve turizmcilerin ağızlarını bıçak açmadığını, sadece dert dinlediğini aktaran CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, turizmcilerin başarılarıyla övünmek yerine geleceğe ilişkin kaygıların ağır bastığı bir görüşme gerçekleştiğini kaydetti.

Türkiye'nin bugüne kadar turizmde hep önemli adımlar attığını vurgulayan Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti:"Türkiye, turizmde dünyada altıncı sıradaydı. Bu başarıyı aslında turizmcilere borçluyuz. Onların çabalarına borçluyuz. Onların mücadelelerine, özverilerine borçluyuz. Turizmciler 550 bin kişiyi bir gecede yatırabiliyor. Olağanüstü güzel bir potansiyel. Eğer turizmi bu noktaya çektiysek, turizmcilerin, yatırımcıların başarısına borçluyuz. Turizm, sadece Antalya'da 120 binin üzerinde istihdam yaratıyor. Olağanüstü bir rakam. Antalya turizmi yıllık 10 milyar dolar civarında bir gelir getiriyor. Çok güzel bir rakam. İnsanlar buraya gelip döviz bırakıyorlar, burada eğleniyorlar, günlerini geçiriyorlar, tatillerini yapıyorlar ve ülkelerine geri dönüyorlar."

Antalya turizminin, 10 milyar doların üzerinde bir gelir getirdiğini, Türkiye'deki toplam turizmin yüzde 41'ini Antalya'nın gerçekleştirdiğini açıklayan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:"Gecelemenin üçte ikisi yine Antalya'da oluyor. Bu başarıyı sağlamanın temel nedeni fiyat ve kalite konusunda turizmcinin gösterdiği dikkat ve özveridir. Fiyatı ve kaliteyi koruyarak, sürekli çıtayı yükseltmiştir. Turizm sadece turistlerin gelip geceledikleri bir şey olmanın çok daha ötesinde bir anlam ifade ediyor. 54 sektör turizme katkı veriyor. Otomotivden tutun, gıdaya kadar 54 sektör turizmden besleniyor."

- "Örtü altı tarımın yüzde 45'i tek başına Antalya'dan"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Antalya'nın aynı zamanda bir tarım kenti olduğunu ve 265 bin dekarlık alanda, örtü altı tarımın yüzde 45'ini tek başına Antalya'nın gerçekleştirdiğini ifade ederek, bu tür tarımın aile işletmeciliği bazında yapıldığını bildirdi.

Ailelerin temel geçim kaynağını örtü altı tarım yani seracılıktan sağladığını, günlük yaş sebze ve meyve üretiminin 300 bin tona yakın ortaya çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bu turizmle tarımın nasıl iç içe geçtiğini, nasıl karşılıklı bir birini beslediğini gösteren çok önemli bir rakamdır. Antalya'nın nüfusunun yüzde 30'u tarımla geçiniyor. Tek gelir kaynakları tarım. Tarım ve turizmin bu kadar iç içe geçtiği bir süreçte, Türkiye'ye önemli gelirler getirdiği bir süreçte, izlenen yanlış politikalarla turizmle tarım can çekişmeye başladı. İki alanda da ciddi sorun var. Hükümet, 'Efendim gübrede KDV'yi yüzde bire indirdik. Yemde de yüzde bire indirdik". Yüzde bire indirdiniz doğru ama hiçbirinin fiyatı düşmedi. Çiftçiye hiçbir yararı olmadı. Tam tersine fiyatlar arttı. Eğer Sayın Davutoğlu bana inanmıyorsa, çiftçilerin söylediklerine inanmıyorsa, hemen bir arkadaşına söylesin, bir telefonla fiyatları öğrenebilir. Yüzde bir indiriminin hiçbir şekilde çiftçiye yansımadığını görecektir. Turizmde de izlediğimiz dış politikanın getirdiği fatura, çok ağır olmuştur. Dün turizmcilerle yaptığımız toplantıda bize söylenen, istihdamda yüzde 25-30 civarında bir düşüş olacak. Mayıstan sonra gerekli önlemler alınmazsa, turizm sezonunda 75-80 bin kişi işsiz kalacak deniliyor. Çok önemli bir rakam. Bu sorunu dile getirirken 'Biz çalışanlarımızla bir aile gibiyiz. Her yıl turizm sezonu açıldığında onları davet ederiz. Biz sadece çalışanımızı değil, onun ailesini de tanıyoruz. Dolayısıyla iş vermediğimiz zaman onların yüzüne bakamıyoruz'. Böyle bir dostluğun bozulduğu bir süreci yaşadıklarını ifade ediyorlar."

Turizmcilerin, önlem alınmazsa iflas erteleme taleplerinin yoğunlaşacağını, ödenemeyen çeklerin artacağını söylediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, turizmcilere istediklerini sorduğunda, "Ne olursunuz şu soruyu hükümete sorun' diyorlar. Ben de aynı soruyu şimdi izninizle hükümete sormak istiyorum. Ey hükümet bugüne kadar turizmciye ne verdin? 'Evet kriz var, bir afet hali var ve bize ne verdiler' diyor. Ey hükümet sen bugüne kadar turizmciye ne verdin diyorlar. Evet bu sorunun yanıtını hep beraber bekliyoruz. Turizmciler de merak ediyorlar. 'Bize ne verdiler' diye." dedi.

Kılıçdaroğlu, turizmcilerin Sayın Ahmet Davutoğlu'nun sosyal güvenlik primlerinin indirileceğine ilişkin sözü bin kişinin önünde verdiğini ve sözünü tutmadığını söylediklerine işaret ederek, "Biz de bekliyoruz. Madem ki bu ülkenin başbakanı, madem ki bin kişinin önünde söz vermişse, o ülkenin başbakanı verdiği sözün arkasında durabilmelidir." ifadesini kullandı.

- "Turist niye gelmiyor"

Turizmcilerin, ihracatçılara tanınan bazı avantajlardan yararlanmak ve iç turizmin canlandırılması için kamu personeline düşük faizli tatil kredisi imkanının sağlanmasını istediğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, iç turizmle istihdamdaki kayıpların önlenmesini talep ettiklerini belirtti.

Kemal Kılıçdaroğlu, turizm sektörünün bankalara ciddi borcu olduğunu ve bu borçların, kredilerin ertelenmesinin istendiğini anımsatarak, Rusya'da kalan 200 milyon dolarlık alacaklarına güvence, uçaklarda koltuk desteği getirilmesi taleplerinin bulunduğunu kaydetti.

Turizmcilere "Turist niye gelmiyor?" diye sorduklarını aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:"Bunun iki temel nedeni var diyorlar, Türkiye'nin dışarıda bozulan imajı. Türkiye'yi uygar dünyanın bir parçası olarak görmemeye başladılar. Avrupalılar, 'Türkiye, özgürlüklerin olmadığı, kadın erkek eşitliğinin olmadığı, demokrasinin sürekli kan kaybettiği, bir Orta Doğu kimliğine büründü' diyorlar. Gazetelerde sürekli olarak Türkiye aleyhine yazılar ve yayınlar çıkıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bozulan bir imajı var. Bu imaj değişmediği sürece Türkiye turizmde sürekli kan kaybedecektir. İmajın değişmesi, demokrasiye bağlı. Onun gelmesi de öyle görülüyor ki bir hayli zor olacak. İkincisi de terör. Güvenlik nedeniyle insanlar Türkiye'ye gelmek istemiyor."

- "Türkiye'de terörü sonlandırabiliriz"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, terörden en çok şikayet eden partilerden biri olduklarını belirterek, şu görüşlerini paylaştı:

"Terörün bir siyasal partinin çözeceği bir olay olmanın ötesinde çözülmesi gerekin milli bir mesele, ulusal sorun olduğunu söyleyen bir partiyiz. Bir partinin tek başına çözebileceği bir şey değil, bütün siyasi partilerin bir araya gelip çözebileceklerini bir sorun olduğunu söyleyen bir partiyiz. Eğer bunu yapabilirsek, Türkiye'de terörü sonlandırabiliriz. Ama terörü çözerken aklı ve mantığı kullanacağız. Başka ülkeler bu sorunu nasıl çözüyorsa gidip öğreneceğiz. Aynı yolları ve yöntemleri bulmaya çalışacağız. Bizim üstümüze düşen bir görev varsa o görevi de yerine getireceğiz. Bunu açıkça ifade ettik ama terör biteceği yerde terör azgınlaştı. Neden? Eğer siz bir devleti gayrimeşru bir organla muhatap ederseniz, Birleşmiş Milletler'de tanınan bir devleti, anayasası olan bir devleti, parlamentosu olan bir devleti, hukukun üstünlüğüne inanan bir devleti gayrimeşru bir organla muhatap ederseniz, bugünkü tabloyu yaratırsınız. Defalarca söyledik, 'Bunu yapmayın, bu yanlıştır. Bir devleti gayrimeşru bir organla muhatap edemezsiniz' dedik. Bizi dinlemediler. 'Biz bildiğimizi yapacağız, biz sorunu çözeceğiz' dediler. Sorunu çözün, ilk başta ben gelip sizi tebrik edeceğim dedim ama bu yöntemle, bu sorunu çözemezsiniz, dedik. Bugün geldiğimiz nokta çözemediler

Türkiye'de 2,5 milyonu aşkın Suriyeli var. Bir anlaşma imzaladılar, Türkiye açıkça bir tampon bölge haline gelmiş oluyor böylece. Açıkça bir tampon bölge. Bütün mülteciler gelecek, hepsi burada kalacak." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin "Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, terörün çözümü noktasında daha önce önerilerde bulunduklarını söyledi.

"Efkan Ala İçişleri Bakanı, ne diyor biliyor musunuz? AK Parti ile PKK görüşüyor. Evet, bunu söylüyordu. Bir siyasal partiyle bir terör örgütünün görüştüğünü İçişleri Bakanı söylüyor. Şimdi geldiğimiz noktaya bakın, kim bu işin sorumlusu? Her yerde söyledim, yine söylüyorum. Adalet ve Kalkınma Partisinin yöneticileri, tepe yöneticileri, bakanları, terör örgütüne yardım ve yataklık yapmışlardır." diyen Kılıçdaroğlu, terör örgütünün şehirlere silah depolamasına izin verildiğini, güvenlik güçlerinin operasyon yapmasına engel olunduğunu belirtti.

Gelen her şehidin sorumlusunun AKP ve parti yöneticileri olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gayet net, gayet açık söylüyorum. Ben terör örgütüne yardım ve yataklık yapmışlardır derken sıradan söylemiyorum. Siyaset olsun diye de söylemiyorum. Bakın bu bir belge, operasyonların durdurulması gerektiği talimatını veren bir belge. Evet, 'Dokunmayın onlara silah depolasınlar. Dokunmayın onlara kentleri silah deposu haline getirsinler' diyor. Bir başka belge, 'Operasyon yapacağız izin verin diyorlar, silahlı terör örgütleri var.' Vali altına not düşmüş 'Gerek yoktur' diyor. Kimin izniyle bir vali bunu yapabiliyor? Merkezden talimat gitmeyince, bunu bir vali tek başına yapabilir mi? Yapamaz. Dolayısıyla terör örgütünün bugün şehirleri silah deposu haline getirmesini sağlayan temel aktör Adalet ve Kalkınma Partisinin yöneticileridir. Dönemin başbakanıdır, şimdiki bakan ve başbakanlarıdır. Önümüzdeki günlerde her bir il başkanımdan rica ediyorum, gideceksiniz cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunacaksınız."

Kılıçdaroğlu, "Şimdi bağırıyorlar 'Neden böyle oldu' diye sen yaptın, sen bu hale getirdin ülkeyi. Bunun üzerinde durmayacak mıyız? Yaptıkları suçu örtecek miyiz, görmezlikten mi geleceğiz? Bunların tamamını çok iyi anlatmamız lazım, halkımıza da çok iyi anlatmamız lazım, her vatandaşımıza anlatmamız lazım. Gelen her şehidin sorumlusu iktidarda olanlardır, o koltukta oturanlardır. Bunu herkesin çok iyi bilmesi lazım." diye konuştu.

- Türkiye'nin dış politikası

Bu tablonun turizmi vurduğunu, yeni şehitlerin gelmesine yol açtığını, Türkiye'nin ekonomisini, demokrasisini etkilediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, dış politikanın yanlış olduğunu defalarca söylediklerini belirtti.

Dış politikanın 180 derece değişmesi gerektiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bizim yaptığımız doğrudur' dediler, sizin yaptığınız doğruysa Türkiye neden bu halde. Türkiye'de 2,5 milyonu aşkın Suriyeli var. Bir anlaşma imzaladılar, Türkiye açıkça bir tampon bölge haline gelmiş oluyor böylece. Açıkça bir tampon bölge. Bütün mülteciler gelecek, hepsi burada kalacak. Avrupa verecek 3 milyar avro, arkadan bir 3 milyar avro daha siz bunlara bakın deniyor. Siz niye bakmıyorsunuz? Siz niye kaçıyorsunuz? Onlar buraya değil, oraya gitmek istiyorlar. Bizimkiler de paşa paşa altına imzayı attılar. Ne olacak o Suriyeliler? Arkadan gelecekler ne olacak, Türkiye bunlara nasıl bakacak? Bu çocuklar yarın ne olacak? Göreceksiniz, Türkiye'nin bütün huzuru bozulacak. Geleceği görmeyen bir siyasetçi ülkeyi yönetiyor şu anda. Çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Bunu bir tarafa herkesin not etmesini isterim."

Kılıçdaroğlu, yanlış politikalar izlendiğini, bunun faturasını 78 milyonun ödeyeceğini savunarak, "Avrupalı kendisini kurtardı, 'Gelirse sana geri göndereceğiz' diyor. 'Sen bu işin jandarmalığını yap' diyor. Bu bizim ağrımıza gidiyor, faturayı sokaktaki çocuk dahil herkes ödeyecek, göreceksiniz." dedi.

- Milletvekilliği dokunulmazlığı tartışmaları

Kılıçdaroğlu, milletvekilliği dokunulmazlığı tartışmalarına değinerek, kendilerinin öteden beri ilkeli bir tavırlarının olduğunu belirterek, kürsü dokunulmazlığı hariç bir milletvekillinin ister parlamentoda ister parlamento dışında siyaset yapabileceği bütün söylemlerine saygı duyulması gerektiğini söyledi.

Milletvekilinin düşüncesini özgürce açıklayabilmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bundan ötürü hiçbir parlamenter şu veya bu nedenle yargılanmamalı, hapse atılmamalı. Buna hiçbir tereddütümüz yok. Gelsinler bu çerçevede dokunulmazlığı yeniden düzenleyelim. Anayasa'nın 83. maddesini yeniden düzenleyelim. İlkemiz, tavrımız, tutumumuz bu. Neden diyoruz bunu? Çünkü yolsuzluk yapanların, ihaleye fesat karıştıranların, hırsızlık yapanların, iş takipçiliği yapanların TBMM'de yeri yok. Biz buna inanıyoruz. Ne işi var, yolsuzluk yapan birinin TBMM'de?" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, siyasi ahlak yasasını da bunun için istediklerini belirterek, geçici bir maddenin önerildiğini dile getirdi. Düzenleme yapılıp, Türkiye'nin bu ayıptan kurtarılması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Niçin çifte standart? Yani eski hırsız kötü de yeni hırsız mı iyi olacak, eski dalavereci kötü de yeni dalavereci mi iyi olacak? Neden böyle bir anlayışın tutsağı haline getiriyoruz TBMM'yi? Bundan ayıralım, kuralı koyalım, 83. maddeyi de getirelim o kural çerçevesinde gerçekleştirelim ve parlamentodan geçirelim. Hatta istiyorlarsa Avrupa'da pek çok ülkenin milletvekili dokunulmazlığıyla ilgili anayasaları var. O düzenlemeleri getirelim, onları örnek alalım. 'Hayır' diyorlar, geçici madde olacak. Eskileri göndereceğiz, yenileri koruyacağız. Bu çifte standart doğru değil. Diyorlarsa ki illa biz bunu getireceğiz, illa getiriyorsanız, biz de hodri meydan diyoruz. Getirin bütün dokunulmazlıkları, hepsini kaldıralım. Şöyle bir kaygı var, 'Acaba bu kalkarsa, yargı da bağımsız değil. Birileri talimat verecek, CHP milletvekillerini hapse atarlarsa ne olacak? Böyle bir kaygı var bazı çevrelerde, bizde öyle bir kaygı yok.

Açık ve net şunu söylüyorum, bir haksızlık sade bir vatandaşa yapıldığı zaman tepki gösteriyoruz. Aynı haksızlık milletvekiline yapıldığı zaman da tepki göstereceğiz. Ama şunun altını özenle çizmek isterim. Eğer bir bedel ödenecekse demokrasi adına bedeli önce siyasetçi ödeyecek. Hani var ya büyük ozanımızın söylediği, 'Sen yanmazsan, ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.' Gerekirse bedel ödeyeceğiz, gerekirse iktidarın sopa olarak kullandığı mahkeme kararına göre hapse gireceğiz. Asla ve asla demokrasi yolundan dönmeyeceğiz ve yılmayacağız."

- "Geçici değil kalıcı madde olsun ve Türkiye'yi bu ayıptan kurtarmış oluruz"

Ahlakın çifte standart kaldırmadığını, eskinin hırsızı ile yeni hırsız arasında fark olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Siyasette ilkeli, tutarlı, ahlaklı olmak çok önemlidir, siyasette hukukun üstünlüğüne inanmak, yönetici olan kişinin vesayeti kabul etmemesi çok önemlidir. Vesayet altında bir başkanlık olmaz. Ülke vesayet altında yönetilmez. TBMM Başkanı'nın parlamentoya sahip çıkması gerekir. Bizim önerimiz Sayın Başkan'ın da dile getirmesi gerekiyor. Niye çifte standart getiriyoruz. Bir kural getirelim, geçici değil kalıcı madde olsun ve Türkiye'yi bu ayıptan kurtarmış oluruz." diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu'nun kendilerine arada bir soru sorduğunu ve bu soruları cevapladıklarını belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bütçe görüşmelerinde kendisine iki soru sormuştum. Sayın Davutoğlu, bu kaçak sarayın maliyeti kaç liradır? Bunun çık bu kürsüde söyle, bugüne kadar söylemedi. Sarayın maliyetini açıklamaktan korkan bir başbakan olmaz. Bu vergi ödeyen 78 milyona hakarettir. Onlara saygı duymamaktır, çünkü o saray birilerinin parasıyla yapılmadı, 78 milyonun parasıyla yapıldı. İkinci sorum da Kaddafi, Erdoğan'a 250 bin dolar para vermişti, bu 250 bin dolar para ne oldu? Bu iki sorunun cevabının alamadım, cevabını bekliyorum, Sayın Davutoğlu. Bak çıkıyorum ilkeli olarak, bütün düşüncelerimi açıklıyorum. Sen de ilkeli ol, şu iki soruya çık adam gibi cevap ver, ben de bir göreyim."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber