Gıda firmalarına dur demek!

Hastalarımızın aklındaki en büyük soru işaretlerinden biri, ne yaparlarsa yapsınlar tip 2 diyabet, obezite, hipertansiyon, uyku apnesi ya da kalp-damar hastalıklarından veya kanserden korunmanın günümüzde imkansız olduğu düşüncesi.

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 04 Nisan 2016 08:50, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Gıda firmalarına dur demek!

Çünkü hastalarda; yediğimiz, içtiğimiz hiçbir şeyi aslında kendilerinin seçemeyeceği, etraflarının genetiğiyle oynanmış ve katkı maddeleri ile raf ömrü uzatılmış gıda maddeleriyle sarıldığı, bu cenderenin içinden çıkmanın da imkansız olduğu düşüncesi hakim.

Ne yazık ki bu durum gerçek, ama o kadar da çaresiz değiliz. Eğer aldığımız gıdaların etiketlerini okuma alışkanlığı kazanırsak daha sağlıklı beslenmemiz mümkün. Yani "ne alırsam alayım zaten hepsi hastalık yapıyor" önyargısı yerine, aldığımız gıdaların ambalajlarındaki bilgileri okuyabilirsek daha iyi korunabiliriz. Unutmayın ki "her şey hastalık saçıyor" önyargısı bile ciddi bir reklam çalışmasının sonucu. Bu önyargı sayesinde aldıklarımızın içeriklerine dikkat etmeden alışveriş yapıyoruz. Hastalıklarla ilgili insanları bilinçlendirme çabaları ne yazık ki "3 beyazdan uzak durun!" düsturundan pek de öteye gidemiyor. Ama bu içerikleri öğrenmek için kimya bilgisine ihtiyacınız yok. Eğer aşağıda yazdığım içerikler gıdanızda mevcutsa metabolik sendroma ya da kansere yakalanma riskinizi arttıracaktır.

Peki, bu içerikleri nasıl öğrenirim diye düşünmeden ben size uzak durmanız gereken gıda içeriklerini kabaca 6 başlıkta özetleyeyim:

- PDA (Phospho Diesteral A: Fosfo Diesterol A)

- Sonu "ol" ile biten her türlü yapay tatlandırıcılar

- Palm yağı, doymuş yağ ve İnter-esterleşmiş yağ

- Kereviz ekstresi (İşlenmiş et ürünleri)

- Nitrit-nitrat-nitrozamin (İşlenmiş et ürünleri)

- Fruktoz veya fruktozlu mısır surubu içeren ürünler

Aslında tükettiğimiz gıdaların ambalajında içerdikşeri maddeler yazmak zorunda. Fakat bunları yazmak her firmanın işine gelmeyebiliyor. Ancak elinizin altında internet var, kullanmaktan çekinmeyin.

Televizyonlardaki uzmanların birçoğu "şunu yiyin, bunu yemeyin" tarzı açıklamalarda bulunuyorlar. Aslında hangi gıdayı tüketip tüketmediğinizin hiçbir önemi yok. Örneğin; lahmacunda kullanılan etin daha kırmızı ve canlı görünmesi için nitrat içeriği yükseltilmişse, kanser olma riskiniz artıyor. Yani kendimizi korumamız için daha derin bilgiye ihtiyacımız var. Artık "şunu yiyin, bunu yemeyin" konusunu aşmamız ve daha derinlere inerek kimyasallardan bahsetmemiz gerekiyor. Emin olun internette araştırma yaptığınızda yazdıklarımdan çok daha fazlasına ulaşacak ve sadece kendimize değil, dünyaya neler yaptığımızı da göreceksiniz. Mesela palm yağı uğruna yağmur ormanlarının nasıl katledildiğini...

Sağlıklı günler dilerim.

DOÇ. DR. ALPER ÇELİK

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber