'Toplu iş'siz sendika olmaz

Kaynak : Radikal
Haber Giriş : 18 Aralık 2006 18:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), Tüm Bel-Sen üyesi K. Demir ile Genel Başkan V. Baykara'nın yaptığı bireysel başvuruyu, 21 Kasım 2006 tarihli kararıyla başvuranlar yararına sonuçlandırırken, kamu görevlileri sendikalarının imzaladıkları toplu iş sözleşmesinin, üyelerinin çıkarlarını korumak ve geliştirmek amacıyla kullandıkları başlıca araç olduğunu, sendika hak ve özgürlüğünün, toplu iş sözleşmesi hakkını da içerdiğini açıkça kabul etti. Başvurunun temelinde, Tüm Bel-Sen ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin 1993'te imzaladıkları bir toplu iş sözleşmesi vardı.

İşveren belediyenin, toplu sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine sendikanın açtığı davada; Gaziantep Asliye 2. Hukuk Mahkemesi, Anayasa'nın 90. maddesine dayanarak ILO sözleşmelerini 'doğrudan' uygulayıp sendikayı haklı bulmuştu. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, bu kararı bozmuş ise de, mahkeme ilk kararında direnmiş ve 28 Mart 1995 tarihli kararında, 'sendika hakkı ile toplu iş sözleşmesi hakkı arasındaki yaşamsal bağlantı'yı vurgulamıştı. Ne yazık ki, Strasbourg Mahkemesi'nin kararını önceleyen bu örnek karar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 6 Aralık 1995 tarihli kararıyla, sendika ve toplu iş sözleşmesi haklarının, ulusal yasal düzenleme olmadan 'doğrudan' kullanılamayacağını ileri sürerek bozulmuştu.

Başvuranlar, 8 Ekim 1996'da, bu uyuşmazlığı İnsan Hakları Avrupa Komisyonuna götürdü. İHAM, yeniden yapılandırılmasının ardından, bu başvuruyu, 10 yılı aşkın bir süre sonra, ancak İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin (İHAS) 11. maddesine ilişkin önceki içtihatlarını pekiştirerek ve daha ileri bir noktaya taşıyarak sonuçlandırdı.

Kısaca anımsatmak gerekirse 11. madde, 'herkes'e, 'çıkarları korumak için' sendikalar kurma hakkı tanımış; silahlı kuvvetler, polis ve kamu görevlileri içinse, bu hakkın kullanılmasına 'haklı kısıtlamalar' getirme olanağı vermiştir. Kısıtlama rejiminin; yasayla öngörme, sözleşmede sayılan nedenlere dayanma ve 'demokratik toplum için zorunlu önlemler' niteliği taşıma olmak üzere üç koşulu var. Üçüncü koşul, 'sınırlamanın sınırı' olması yönünden çok önemlidir. Strasbourg Mahkemesi, 11. maddede geçen 'çıkarları koruma' amacına dayanarak, sendika hakkının "toplu eylemler"e başvurmayı içerdiğini, bu kararında da yinelemiştir.

Önemli bir kazanım

Mahkeme, ILO Uzmanlar Komisyonu ile Sosyal Şart Komitesi'nin yerleşik içtihatları doğrultusunda, iki sendikal hak arasındaki yaşamsal bağlantıyı, toplusözleşme hakkından yararlanmadıkça sendika hakkının bir anlam taşımayacağını kabul etmiştir. Bu nedenle karar, kamu görevlilerinin toplusözleşmeli toplu pazarlık hakkı açısından son derece önemli bir kazanım. İHAM'ın yerleşik yaklaşımına göre 11. madde, devlet için sözleşmedeki haklardan yararlanılmasını sağlama yükümlülüğü getirir. Devlet, sendikaların üyelerinin çıkarlarını korumak ve geliştirmek için başvuracağı toplu eylemlere izin vermeli, bunların kullanılmasını sağlamalıdır. Devlet; yasama, yürütme ve yargı organlarıyla, sendika hakkının kullanılması karşısında seyirci ya da suskun kalamaz. Kısacası devlet için 'olumlu yükümlülük' vardır. Yargı, yasamanın olumlu yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmasına sığınamaz. Yasal boşluk, özür sayılamaz. Yasakları kaldırmak, boşlukları doldurmak, haklardan eylemli olarak yararlanılmasını sağlamak devletin görevidir. Bunu yerine getirmemesi, onun kusurudur. Bu da, 11. maddenin ihlali anlamına gelir.

Toplu iş sözleşmesi hakkının sendika özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayan kararın, yürürlükteki Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası'na etkisi ne olacaktır, ne olmalıdır?

Öncelikle, hemen masaya yatırılması gereken bu yasanın sendika ve toplusözleşmesiz toplugörüşme haklarına getirdiği yasak ve kısıtlamalar kaldırılmalı; kesin grev yasağı da Devlet Memurları Yasasından çıkarılmalıdır. Değişiklikler, denetim organlarının kararlarını da kapsamak üzere, hem 87 ve 98 sayılı ILO sözleşmelerine ve hem de Sosyal Şart'a uyum sağlayıcı içerikte olmalıdır. Sosyal Şart'ın sendikal haklarla ilgili 5. ve 6. maddelerine konulan çekincelerin de, artık bir anlamı, etkisi ve önemi kalmamıştır. Çünkü, İHAS'ın 11. maddesinin güvenceye aldığı sendika hakkı, toplu iş sözleşmesi hakkını da içermektedir. Kamu görevlilerine toplusözleşme hakkının tanınmaması ya da imzaladıkları toplu sözleşmelerin geçersiz sayılması, 98 sayılı sözleşmenin yanı sıra, 11. maddenin de ihlalini oluşturur. Yasama, yürütme ve yargı, özellikle de Yargıtay ve Danıştay, Strasbourg Mahkemesi'nin kararını çok iyi okumalı, 'ulusal mevzuatçı' katı ve biçimsel yaklaşımlarını değiştirmelidirler. Mayıs 2004'te Anayasa'nın 90. maddesine eklenen kuralla, onaylanan insan hakları sözleşmelerinin iç hukukta 'ulusalüstü' hukuksal değer taşıdığını ve yasal düzenleme yapılmasını beklemeksizin 'doğrudan' uygulanmaları gerektiğini unutmamalıdırlar.

Prof. Dr. Mesut Gülmez: Türkiye Ortadogu Amme İdaresi Enstitüsü'nde (TODİE) görevli

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber