Eş durumundan nakillerde sıkıntı devam ediyor
Yetkililer 'sıkıntı yok' diyor ama özellikle öğretmenler ve sağlık çalışanları uygulamadan şikâyetçi.
Türkiye'de kamu kesiminde istihdam edilenlerin sayısı 2 milyon 750 bin kişi. Nüfusun yüzde 4'üne ulaşan kamu kesimi çalışanlarının 1 milyon 750 binini ise memurlar oluşturmakta. Bir bölümü Anadolu'ya yayılmış halde bulunan ve çoğunluğunu eğitim ile sağlık çalışanlarının oluşturduğu memurların atamaları her yıl önemli sorunları beraberinde getiriyor. Tayin kararlarını hazırlayan birimlerin esas olarak atama yapılacak bölgelerin ihtiyaçlarını gözetmesi, atancak kişinin ailevi durumuna dikkat etmemesi bu sorunları her geçen gün artırıyor. Her ikisi de memur olan pek çok eş ayrı yaşamak zorunda kalıyor. Her ne kadar bu konuda yönetmelikler parçalanmış ailelerin birleşmesine olanak tanımış olsa da çoğu kez ortaya çıkan kadro yetersizliği, görev alanı bulunmaması gibi şartlar sorunun çözümünü olanaksız kılıyor.
YÖNETMELİK YETERSİZ KALIYOR
Bu konuda yaşanan açmazlar nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı devlet memurluğunda
"memur doğduğu yere atanmaz" kuralını askıya almak durumunda kaldı.
İl ve ilçe milli eğitim müdürleri haricindeki Milli Eğitim Bakanlığı personelinin,
2004 yılı sonuna kadar nüfusa kayıtlı oldukları il ve ilçelere atanabileceğini
karara bağladı. Tüm bu gelişmelere karşın memurların eş durumundan tayini konusunda
sorunların giderildiğini söylemek güç. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık
Bakanlığı bünyesinde çalışan memur aileleri bu sıkıntıyı daha çok yaşıyor.
EN SIKINTILI ÖĞRETMENLER
Öğretmenlerin atama ve yer değiştirme işlemlerinin her hükümet döneminde bir
biçimde yeniden düzenlendiğini ifade eden Türk Eğitim- Sen Başkanı Alaattin
Dinçer, en büyük sıkıntının eş durumu tayinlerinde yaşandığını kaydediyor. Yasaya
göre çalışan eşlerin ayrı tutulamayacağını belirten Dinçer "Buna rağmen
zaman zaman öğretmen arkadaşlarımızın çok sıkıntı yaşadıklarını biliyoruz"
diyor. Dinçer şöyle konuşuyor: "Ailenin birliği, bütünlüğü önemli. Bu gibi
durumlar öğretmende umutsuzluğa neden oluyor. Hiç de gözünün yaşına bakılmaksızın
öğretmenler sürgün denen çağdışı uygulamaya da tabi tutuluyorlar. Hükümetlerin
değişmesiyle birlikte ortaya çıkan kadrolaşma hareketlerinde çok basit nedenlerle
ailelerin parçalanmasına yol açan tayinler gerçekleştiriliyor." Yeni atanan
ya da tayin edilen bir öğretmenin sırf ailesini bir arada tutabilmek için istifayı
tercih ettiğini vurgulayan Dinçer şöyle konuşuyor: "Atama yönetmeliklerinde
sık sık yapılan değişikliklerle öğretmenler sıkça mağdur oluyor. Bunların artık
Türkiye'de öğretmenlerin gündeminden çıkarılması gerekiyor. Öğretmen evlenmesin
mi? Yoksa zorunlu hizmeti bittikten sonra mı evlensin. Böyle bir anlayış olabilir
mi? Öğretmen olan birisi bir yıl eşinden çocuklarından ayrı yaşamayı göze almak
durumunda. Bu neredeyse şart koşulmuş oluyor. Öğretmenin önüne iki yol konuluyor.
Ya bu şartları kabul ederek köle gibi çalışacaksın ya da öğretmen olmayacaksın.
Öğretmen böyle bir tercihe ne yazık ki zorlanıyor."
DOKTORLAR DA SIKINTILI
Eş durumundan ya da sağlık sebebiyle tayinlerin özüre bağlı tayin olarak değerlendirildiğini
kaydeden Türk Sağlık-Sen Başkanı Önder Kahveci de bu atamaların mevzuata göre
her zaman ve ivedilikle gerçekleştirilmesi gereken bir işlem olduğunu belirtiyor.
Buna rağmen bu konuda çok sayıda sıkıntılı durum yaşandığına işaret eden Kahveci
şunları anlatıyor: "Örneğin Sağlık Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı
arasında yapılmış bir protokol var. Bu protokole göre Milli Savunma Bakanlığı
bir eşi herhangi bir yere atadığında, o memurun eşi boş kadro olup olmamasına
bakılmaksızın tayin ediliyor. Yani bir sıkıntı yaşanmıyor. Ancak diğer kurumlar
sözkonusu olduğunda bu aynı derecede kolay olmuyor. Bunlar arasında sağlık çalışanlarının
sayısı bir hayli fazla."
VERİMLİLİK DÜŞÜYOR
Türk Sağlık-Sen Başkanı Önder Kahveci kendilerine ulaşan şikayetler arasında
eşinden, ailesinden, çocuklarından ayrı olarak bir iki yıl farklı kentlerde
çalışan doktorlar, hemşireler, sağlık memurları ya da ebelerin bulunduğunu söylüyor.
"Haliyle böyle bir durum o memurun çalışma verimliliğini çok kötü yönde
etkiliyor" diyen Önder Kahveci konuşmasına şöyle devam ediyor: "Hatta
sadece kendisi değil eşi ve çocukları da bundan olumsuz etkileniyor. Her iki
memur eşin de çalışma verimliliği düşüyor. Oysa bu tür konuların çözülmesi anayasanın
emri. Anayasa aile birliğinin korunmasından sözediyor. Dolayısıyla bu konu devletin
birinci öncelikle halletmesi gereken konulardan."