YÖK tarihi bir adım attı
Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) Cumhurbaşkanına sunduğu 'Türkiye'nin Yükseköğretim Stratejisi' aldı raporunda, 'Rektör belirlemesinin üniversitelere bırakılması amacıyla Anayasa'nın ilgili maddesi değiştirilmeli ve konu Anayasa'dan çıkarılmalıdır. 1982 Anayasası ve 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası, YÖK'e aşırı geniş yetkiler vermiştir. YÖK'ün bugünkü yetkilerinin bazılarının Üniversitelerarası Kurul'a, bazılarının da doğrudan üniversitelere devredilmesi gerekir. Ülkemizde üniversiteler ile üniversite dışı paydaşların ilişkilerinin oldukça zayıf olduğu ve ancak zaman içinde güçleneceği göz önüne alındığında rektör seçiminin üniversite içinde gerçekleştirilmesi daha uygundur' yönündeki ifadeler kamuoyunda memnuniyetle karşılandı.
Basın Yayın Merkez i- Ankara: 2 Mart 2007
Kısa adı TES olan Türkiye Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Eğitim Başkanı Gürkan AVCI, YÖK'ü ve Sayın YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'i hazırladıkları bu rapordan dolayı kutluyorum. Raporun hem demokratik hem de özeleştiri açısından dikkate değer nitelikte olduğunu vurgulamak istiyorum. Söz konusu adım tarihi bir adımdır, dedi.
Üniversitelerin demokratik iklimlerde yeşerebileceğini, daha verimli ve daha başarılı ürünler ortaya koyabilmeleri için gerektiğinde özeleştirilerinde yapılması gerektiğini ifade eden AVCI, "Üniversitelerimizin birçok sorunu vardır. Bunların en önemlilerinden birisi de rektör, dekan ve bölüm başkanlarının atanmasında nesnel, objektif ve demokratik süreçlerin olmamasıydı. Sayın YÖK yöneticilerinin bu adımını sevindirici bir gelişme olarak görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanına sunulan bu raporun en kısa zamanda mecliste sunulup, gurubu bulunan tüm partilere de verilmesi gerekir.
Toplumsal sıkıntıların hafifletilmesine ve yüksek öğretimimize dönük yeni bir umut kapılarının açılmasına zemin hazırlayacak olan bu girişimlere, öncelikle YÖK'ün destek vermesi özgür ve bağımsız üniversite idealine doğru atılan olumlu bir adımdır. Sendikamız öteden beri, YÖK ve ÜAK gibi kuruluşların bir siyasi parti gibi hükümetin karşısında yer almasını demokrasimiz ve üniversitelerimiz açısından sağlıklı bulmamaktaydı. Hükümetinde YÖK'ü hedef tahtasına oturtmasını gerçekçi ve makul saymamaktaydı. Üniversitelerimizin bilimsel gelişmelerle, teknolojik buluşlarla, akademik ürünlerle isimlerinin anılması gerektiğini her fırsatta dile getirmekteydi.
Umarım bu adımın bir sonraki noktası, YÖK yasasının nesnel ölçütler etrafında, kolektif aklın önderliğinde, yüksek sorumluluk bilinci içerisinde hazırlanması, yöneticilerinin şeffaf davranması, çözümcü ve uzlaşmacı tutumlarla ve ortak konsensusla bu işi biran önce bitirmesi, bu iş çağdaş dünyada nasılsa bizde de öyle olması yönündeki samimi, istikrarlı ve nitelikli adımlar olur.