Öğretmenlerin, Bu Feryadına Kulak Asılmadı
Öğretmenlerin isteğe bağlı tayinleri, kılavuza göre, 05 - 30 Mart 2007 tarihleri arasında yapılacak. Ancak, bir ay önce 'Öğretmenler, 30 Eylül'ü İstiyor' başlıklı bir haber yayımlamış olmamıza rağmen MEB taslakta 30 Haziran olarak belirlenen tarihi 30 Temmuz olarak düzenlemiş, dolaysıyla 2003, 2004 ve 2005 yıllarında, bu aylardan sonra atanan öğretmenleri mağdur etmiştir. Bu düzenlemeyle, doğudaki öğretmen açığını kapatılabilecek fakat öğretmenlerin en doğal hakkı olan tayin hakları elllerinden alınmış olacaktır. Devamı için başlığa tıklayınız.
MEB'e tepki dolu aşağıdaki yorum, memurlar.net forum sayfasından alınmıştır.
M.E.B doğudaki öğretmen açığını, kadro sayısını arttırmak yerine iller arası yer değiştirme kılavuzunda öğretmenlerin haklarını ihlal etmek pahasına kurnazca yollara başvurarak kapatmaya çalışıyor.
Derdimizi kime anlatacağız bizleri bu şekilde çaresiz bırakarak meslekten de soğuttunuz kurumdan da bizleri manik depresif kişilikler haline getirdiniz bu ruh haliyle öğrencilerimize de ne denli faydalı olabileceğimizi herhalde yaptığınız hesaplara katmışsınızdır. Zaten her konuda günah keçisi öğretmenler oluyor.
Bu öğretmenler hangi şartlarda çalışıyor, ne sıkıntılar çekiyorlar kimsenin derdi değil zaten, derdiniz olmasın ama bu yapılan nedir öldürdüğünüz öğretmenin canı çıktıktan sonra bu yönetmelik değişikliğiyle adeta gözlerini çıkarıyorsunuz.
Basit ve empatiden yoksun hesapların elbette dönüp dolaşıp sizlere yol köprü ve elektrik olarak döneceğini unutmayın... "Gün ola devran döne"... Bu söz tarihin hiç bir aşamasında güncelliğini yitirmemiştir. Tarihin çoğu noktada tekerrür olduğunu unutmayın.
Bu kadar mı çaresiz bırakılır güya toplumun mühendisi, baştacı teraneleriyle kandırılmaya çalışılan öğretmen camiası.
Artık söz tükendi bizleri dinleyen görüşlerimizi paylaşan bize destek veren yine bizden başka kimse değil. Vicdan sahibi birileri, yetkili, etkili birileri bu satırları okuyorsa şayet halimizi biraz anlamaya çalışsın, gençliğimizin baharında, umutlarımızı, ruh sağlığımızı siyasi çıkarlar uğruna günübirlik hesaplar uğruna yok saymak hak mıdır, adalet midir?
Ey vicdan sen de mi sesini soluğunu yitirdin.Duyun artık bu kimsesiz
sesleri duyun artık duyun duyun...