'Hakim ve Savcıların üçte biri terörün odağı olmuş'
Yargıtay Başkanı Cirit: Tamamen bir güven mesleği olan hakimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin yaklaşık 1/3'ünün terörist faaliyetlerin odağında yer alması, halkın gözünde yargıya olan güveni elbette sarsacak bir durumdur. Toplumun en çok güven duyması gereken meslek mensuplarının bir terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket etme ihtimali dahi, tek başına bir toplumun şaşkınlık ve sarsıntı yaşamasına yeterlidir
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) mensuplarının yurt dışına kaçmaları ve bulundukları devletlerin, bunları, suçluların iadesine ilişkin kuralları hiçe sayarak iade etmemelerinin, meselenin oldukça farklı ve derin boyutlarını ortaya koyduğunu belirterek, "Adil yargılanmadan söz eden uluslararası kuruluşların ve devletlerin öncelikle Türk adaletine yardımcı olmaları gerekir. Bir yandan şüphelileri iade etmeyerek adil yargılamaya engel olurken, diğer yandan adalet ve hukuk nutukları atanların samimiyetleri son derede sorunlu görünmektedir. Bu nedenle, kanun kaçaklarını iade etmeyen, aksine onları himaye eden devletlerin, öncelikle kendilerinin hukuka saygı duyması gerektiğini vurgulamak istiyorum." dedi.
Adli yılın başlaması dolayısıyla Yargıtay Konferans Salonu'nda tören düzenlendi. Törene, Başbakan Binali Yıldırım, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz ile yüksek yargı üyeleri katıldı.
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, törende, vicdan kavramının, günümüzde iyi bilindiği ve uygulandığını söylemenin güç olduğunu, yakın çevre ve dünyada yaşanan sonu gelmeyen çatışmaların, savaşların, yüzlerce göçmenin batan tekneleriyle kıyıya vuran cesetlerinin, açlık, yoksulluk ve çocuk yaştaki askerlerin görüntülerinin bu yüzyılda vicdandan ne kadar uzaklaşıldığını gösterdiğini söyledi.
Kırmızı tişörtü, kısa pantolonu, minik ayakkabısıyla Bodrum sahilinde yüzükoyun yatan ve herkesin hafızalarında yer alan Suriyeli Aylan bebeğin fotoğrafının aslında insanlığın 21. yüzyılda terk ettiği vicdanının resmi olduğunu ifade eden Cirit, bu konuda Türkiye'nin aldığı sorumluluk ve Türk halkının yaptığı maddi, manevi fedakarlıkların, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyaya verilen bir vicdan dersi niteliğinde olduğunu belirtti.
Cirit, demokrasinin önündeki en büyük engellerden birinin terör olduğunu vurgulayarak, Türkiye ve dünyada süren terör olgusunun, insan hakları ve demokrasiler için tehdit oluşturduğunu dile getirdi.
Terör örgütlerinin kullandıkları araç, gereç, silah ve mühimmatın devletlerin tekel ve denetiminde olduğunun saklanamaz bir gerçek olduğuna dikkati çeken Cirit, "Terörle mücadelede bütün devletlere görev düşmekte olup, devletler özellikle silah ve mühimmatın terör örgütlerinin eline geçmesini önleyici tedbirler almak zorundadır. Bu önlemleri almamak, teröre açıkça destek vermekle eş değerdir. Ancak teröre destek veren ülkeler, bu silahların bir gün kendilerine çevrileceğini bilmelidir. Teröre doğrudan ve dolaylı destek veren ülkelerin, uluslararası sözleşmelere ve uluslararası hukuka uygun davranmalarını bekliyoruz." diye konuştu.
Ülkede terörün, dış destekli olarak varlığını sürdürdüğünü, teröre karşı mücadelenin Türkiye'nin en meşru hakkı olduğuna işaret eden Cirit, "Devletimiz, hukuk kurallarından vazgeçmeden terörle mücadeleyi sürdürmekte ve sürdürecektir." dedi.
- Demokrasi ve hukuk devleti açısından Türk yargısı
Demokrasi ve hukuk devleti açısından Türk yargısının tarihsel sürecini irdeleyen Cirit, Türk demokrasisinin, askeri darbelerle geçmişte hemen hemen on yılda bir kesintiye uğradığını ve kan kaybettiğini anımsattı.
Bu süreçlerde yargı teşkilatının da iyi bir sınav veremediğini vurgulayan Cirit, özellikle HSYK yetkisini elinde bulunduran yüksek yargı mensuplarının, sanki ceza kanununda anayasal düzene karşı işlenen suçları yasaklayan hükümler yokmuş gibi gayrimeşru fiillere sessiz kaldıklarını, bunları desteklediklerini, adeta meşruiyet kazandırdıklarını anlattı. Cirit, "Memnuniyetle ifade etmek isterim ki yargı teşkilatımızdaki bu sakil anlayış günümüzde değişmiş, 15 Temmuz hain darbe girişiminde ilk derece yargı teşkilatımızdan başlayarak yargı kuruluşlarımız, HSYK ve Yargıtayımız darbeye karşı direnmiş, darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren gerekli kararları alarak, halkımızın ve demokrasinin yanında yer alışmışladır." değerlendirmesinde bulundu.
- Yurt dışına kaçan FETÖ mensupları
Yargıtay Başkanı Cirit, FETÖ mensuplarının yurt dışına kaçmaları ve bulundukları devletlerin, bu örgüt üyelerini, suçluların iadesine ilişkin kuralları hiçe sayarak iade etmemelerinin, meselenin oldukça farklı ve derin boyutlarını da ortaya koyduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Firari FETÖ/PDY mensuplarının iade edilmemesi, soruşturmalarda gerçeğin ortaya çıkması konusunda bazı engeller oluşturmaktadır. Adil yargılanmadan söz eden uluslararası kuruluşların ve devletlerin öncelikle Türk adaletine yardımcı olmaları gerekir. Bir yandan şüphelileri iade etmeyerek adil yargılamaya engel olurken, diğer yandan adalet ve hukuk nutukları atanların samimiyetleri son derede sorunlu görünmektedir. Bu nedenle, kanun kaçaklarını iade etmeyen, aksine onları himaye eden devletlerin, öncelikle kendilerinin hukuka saygı duyması gerektiğinini vurgulamak istiyorum."