Bakan Çelik: Devlet malını yiyen domuzun ta kendisidir
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, vakıf malının çarçur edilmesi halinde ''adamı
çarpacağını'' kaydederek, ''Devlet malı deniz bile olsa, hak etmeden yiyen domuzun
ta kendisidir'' dedi.
Milli Eğitim Vakfı 4. Olağan Temsilciler Kurulu, Çelik'in başkanlığında Başkent
Öğretmenevi'nde toplandı.
Milli Eğitim Bakanı ve Vakfın Başkanı Çelik, toplantının açılışında yaptığı
konuşmada, Türk Milleti'nin vakıf medeniyetine sahip olduğunu, bugüne kadar
çok değişik amaçlarla vakıflar kurulduğunu anlattı.
Vakfın esprisinin, varlıklı insanların malını mülkünü yoksullarla paylaşmasına
dayandığına işaret eden Çelik, Türkiye'deki kamu vakıflarının bu esprinin biraz
dışına kaçtığını kaydetti.
Bağışın gönüllülük esasına dayandığına ve zorunlusunun olamayacağına dikkati
çeken Çelik, okullarda da zorunlu bağışın zamanla gündeme geldiğini, buna karşı
çıktıklarını söyledi.
Çelik, Mevleviler'in sema ederken bir elinin yukarıda, diğer elinin aşağıda
olduğunu, bunun yukarıdan alıp aşağıya verme anlamına geldiğini vurgulayarak,
Türkiye'deki bazı kamu vakıflarının ise aşağıdan alıp yukarıya aktardığını söyledi.
Çelik, son vakıflarla ilgili yasal düzenlemenin bu nedenle çıktığını ifade etti.
VAKFIN GELİRLERİ
Eğitimin konsolide bütçenin merhametine teslim edilemeyeceğini ifade eden Çelik,
bakanlığının Cumhuriyet tarihinin en büyük bütçesine sahip olarak ilk sırada
yer aldığını, ancak 20 milyon öğrenci kitlesine hitap edilmesi nedeniyle bunun
yeterli olmadığını bildirdi. Çelik, çağdaş medeniyet seviyesine çıkılması için
eğitimin desteklenmesinin şart olduğunu dile getirdi.
Bakan Çelik, Milli Eğitim Vakfı'nın gelirlerine de değinerek, asıl başarının,
zengin kesimden vakfa kaynak sağlanması olacağını kaydetti.
Çelik, vakfın gelirinin yüzde 31.6'sının Milli Eğitim Bakanlığı okullarındaki
kantinlerden, yüzde 30.5'inin eğitime katkı payı altında zorunlu bağış olarak
toplanan paralardan, yüzde 17'sinin iktisadi işletme, yüzde 11.1'inin faiz ve
yüzde 8.9'unun kiradan geldiğini bildirdi.
...AKLINDAN BİLE GEÇİRMEMELİDİR
Vakfın büyük bir özveri ve iyi niyetle kurulduğunu belirten Çelik, sözlerini
şöyle sürdürdü:
''Vakfın statüsü şu veya bu olabilir ama kimse bir senet değişikliği yoluna
giderek, milli eğitimin malı olan şu veya bu şekilde feshi söz konusu olduğunda
milli eğitime dönecek olan gayrimenkul, menkul veya nakdin bir başka tarafa
gidebilmesinin yolunu açmamalıdır. Bunu aklından bile geçirmemelidir. Çünkü
bu halkın, Türk milli eğitimin parasıdır.
Eğer bu bir nimet kabul ediliyorsa -ki bu vakfın nimetinin olduğu kanaatinde
değilim-, zahmet ve külfettir. Eğer bir nimet varsa, diyelim 10 yıl bu nimetten
yararlandıysa, 11. yıl nöbet değişikliği ile başkası yararlanmalı, eğer bu bir
hizmetse başka insanlara da hizmet edebilme şansı tanınmalıdır.''
HALKIN AHI TUTAR
Çelik, kendisine, ''Sayın Bakan, kendisine yakın kişileri vakfın başına getirerek,
örtülü ödenek olarak kullanmak istiyor'' şeklinde eleştirilerin bulunduğunu
anımsatarak, bu yakıştırmaları ''iğrenç'' bulduğunu söyledi.
Devlet malına özen göstermenin kendisinin karakteri olduğunu anlatan Çelik,
keyfi olarak vakfa talepte bulunmanın, örtülü ödenek gibi kullanmanın kendisinin
inancı ve partisinin felsefesiyle örtüşmediğini belirtti.
Çelik, ''Vakıf malını eğer çarçur ederseniz, adamı çarpar. Eğer bu halkın malıysa,
halkın ahı tutar. Bizde bir felsefe oturtulmuştur: Devletin malı deniz, yemeyen
domuz... Devletin malı deniz filan değil, denizin bittiğini hep birlikte gördük.
Devletin malı deniz bile olsa, hak etmeden yiyen, domuzun ta kendisidir'' diye
konuştu.
Kamu malını çarçur eden, halkın malını hortumlayanların halinin görüldüğünü,
Varan-1, Varan-2'lerin ardından 3 ve 4'lerin de geleceğini belirten Çelik, bir
zamanların ''prenslerinin'', şu anda hangi duruma düştüğünün görüldüğünü ifade
etti.
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün olağan denetimi sonucunda, mevcut vakıf yönetim
kurulunun azli talebiyle dava açıldığını, kendisine denetim yapılmasının bildirildiğini
anlatan Çelik, bu denetim sonucunda da suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.
Çelik, alınganlık gösterilmemesi gerektiğini belirterek, ''Sirke içmeyenin,
mide ekşimesinden korkmak gibi bir derdi yoktur'' dedi.
Çelik, hukuka karşı boyunlarının kıldan ince olduğunu dile getirerek, hukuk
devletinde herkesin icraatlarından dolayı yargının denetiminde olduğunu belirtti.
CEMİL ÇETİN
Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Çetin de, Çelik'ten sonra kürsüye çıkarak,
4 dönemdir yönetim kurulu başkanlığı yaptığını, her dönemde Vakıflar Genel Müdürlüğü
denetimlerinde bir iki konunun yakalanarak azil isteminde bulunulduğunu ancak
hepsinden beraat ettiğini söyledi.
Çetin'in konuşmasına salonda bulunan bazı üyelerin, ''bunlar bizi ilgilendirmiyor,
genel kurulda konuşulsun'' şeklinde tepkisi üzerine Çetin, kendisinin, bugüne
kadar kürsüde bulunan kimsenin sözünü kesmediğini söyledi.
Cemil Çetin sürdürdüğü konuşmasında, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi'nin, haklarında
yasal işlem yapılmasına gerek olmadığına karar verdiğini söyledi.
Bugünkü toplantıda, 13 kişilik temsilciler kurulu seçilecek. Bu kurula seçilenler,
yarın yapılacak genel kurula katılacak ve yeni yönetimi belirleyecek.
aa