Başbakan'dan son nokta:YÖK yasa taslağı rafa kaldırıldı

Haber Giriş : 01 Haziran 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Erdoğan: 'Kimse AK Parti'ye millet tarafından verilmiş çoğunluk gücünü yok saymaya kalkışmasın.'

Başbakan Erdoğan, "YÖK Yasası halkın vicdanında değerlendirilecektir. Bunu zaman gösterecek. ." diyerek yasa tasarısının şimdilik beklemeye alındığının sinyalini verdi. Erdoğan, YÖK Yasası'nın vetosunun ardından hükümetin tavrını 'Hassasiyetlere dikkat, yola devam' sözcükleriyle açıkladı.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa kıtasında artık Türkiye'nin AB'ye üye olup olmayacağının değil, müzakere sürecinde nasıl bir performans göstereceğinin konuşulduğunu belirterek, ''Türkiye, son 18 ayda ortaya koyduğu aktif diplomasi ile bütün ön yargıları yıkmış, üyelik konusundaki kararlılığıyla AB ülkelerini etkilemeyi başarmıştır'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, takvim yaprakları Aralık ayına doğru ilerledikçe kendilerinin AB mesaisinin de giderek yükselen bir tempoda arttığını kaydetti.

Bir yandan AB'ye uyum sürecinin gereklerini yerine getirmenin, diğer yandan Avrupalı dostlarıyla temasları sıklaştırmanın yoğun gayreti içinde olduklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: ''Geçtiğimiz hafta yaptığımız İngiltere ziyaretinde Türkiye'nin AB konusundaki kararlılığını bir kere daha ifade etme imkanı bulduk. Bu dış temaslarımız sırasında müşahede ettiğimiz çok önemli bir husus var: Avrupa kıtasında artık Türkiye'nin AB'ye üye olup olmayacağı değil, müzakere sürecinde nasıl bir performans göstereceği konuşuluyor.

Gelinen bu nokta, Türkiye'nin bu yolda çok önemli mesafeler almış olduğunun açık göstergesidir. Türkiye, son 18 ayda ortaya koyduğu aktif diplomasi ile bütün ön yargıları yıkmış, üyelik konusundaki kararlılığıyla AB ülkelerini etkilemeyi başarmıştır. Bu sonucun ortaya çıkmasında halkımızın AB üyeliği konusundaki açık ve net desteği kadar; sizlerin bu çatı altında günler ve geceler boyu sürdürdüğünüz hummalı çalışmaların payı da büyüktür. Aralık ayında bütün bu gayretlerin semeresini göreceğimize bütün samimiyetimle inanıyorum. Türkiye'nin gerek stratejik değeri, gerek ekonomik potansiyeli ve gerekse tarihsel birikimiyle Avrupa Birliği'ne neler katabileceği,dünya kamuoyunda giderek daha yaygın bir biçimde anlaşılmaktadır. Türkiye'nin büyük bir ülkedir.'' Erdoğan, ''Türkiye'nin içinde bulunduğu Avrupa Birliği ile Türkiye'yi geri çeviren bir Avrupa Birliği asla aynı değerde ve güçte olamaz. Bu noktadan sonra çıkabilecek bir negatif sonucun, dinsel ve kültürel farklılıklar dışında bir açıklaması olmayacaktır'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bir yanıyla Asya'nın, bir yanıyla Akdeniz havzasının, bir yanıyla Ortadoğu'nun ve bir yanıyla da Avrupa'nın parçası olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: ''Kültürel, etnik ve dinsel farklılıklarla birbirinden ayrılan bu geniş coğrafyanın tek köprüsü, tek bileşkesi, tek bağıdır. Avrupa Birliği'ni bir kıta ittifakı olmaktan çıkarıp, dünyaya yön verecek bir değerler bütünü, bir uygarlık platformu haline getirecek olan imkan da budur. Türkiye'nin içinde bulunduğu Avrupa Birliği ile Türkiye'yi geri çeviren bir Avrupa Birliği asla aynı değerde ve güçte olamaz. Bu imkan AB için bir altın anahtardır. Çünkü Türkiye'nin üyesi olduğu bir Avrupa Birliği, temel yöneliminin uygarlaşma olduğunu kanıtlayacaktır.

Türkiye, bugün üye yapılan ülkelerin hepsinin geçtiği yollardan geçmiş, uyum sürecinin gereğini her alanda yerine getirmenin samimi gayretini göstermiştir. Uyum yasaları hızla çıkarılmış, yapısal düzenlemeler hayata geçirilmiş, demokratik standartların yükseltilmesi konusunda da çok önemli adımlar atılmıştır. Müzakere sürecini başlatmaya engel teşkil edecek hiçbir gerekçe ve mazeret bırakılmamıştır.

Bu noktadan sonra çıkabilecek bir negatif sonucun, dinsel ve kültürel farklılıklar dışında bir açıklaması olmayacaktır. Doğrusu böyle bir sonuç beklemiyor ve bir değerler bütünü olarak gördüğümüz Avrupa Birliği'nin böyle anlaşılması güç bir karara imza atacağına inanmıyoruz.''

BERHAVA ETMEK

Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin sınavı geçtiğini, Avrupa değerler bütününün bir parçası olmak konusundaki iradesini bütün unsurlarıyla gür bir şekilde ortaya koyduğunu vurgulayarak, ''Şimdi sıra Avrupa Birliği'ndedir'' dedi.

Avrupalı dostların ya Türkiye'ye kapıları açarak AB değerlerine inanmakta ne kadar samimi olduklarını göstereceklerini ya da dünyanın geleceğinde çok önemli roller oynaması muhtemel bir değerler zeminini berhava edeceklerini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Kendileri de sıklıkla dile getiriyorlar ki Türkiye'yi AB kapısından geri çevirmenin mantığa ve hakkaniyete sığan bir gerekçesi yoktur, olamaz. Türkiye'yi Avrupa Birliği'nin dışında bırakmak, olsa olsa yine bizzat Avrupa Birliği'ni zayıflatacak bir karar olacaktır. İnanıyorum ki AB ülkeleri kendi bindikleri dalı kesmeyecekler ve Aralık ayında atılacak ilk müzakere adımını hep birlikte kutlayacağız. Türkiye geleceğe dair planlarını tek seçenekli planlara ipotek edecek bir ülke değildir. AB konusundaki kararlılığımızı her vesileyle dile getiriyor, ama bununla da yetinmeyip somut adımlar atıyoruz. Ancak bu yoğunlaşmamız, Türkiye'nin tek hedefinin AB üyeliği müzakerelerine başlamak olduğu şeklinde algılanmamalıdır. Herkes bilmelidir ki Türkiye; kendi büyüklüğünün farkında olan bir diplomatik güce ve itibara mutlaka ulaşacaktır.

Daha bundan 18 ay önce ekonomik krizlerle sarsılan, bütün piyasaları dibe vurmuş, enflasyonu tavan yapmış, siyaseti gözden düşmüş bir ülke idik. Bugün aradan 18 ay gibi çok kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen dimdik ayaktayız, ekonomimizi rayına geri oturttuk, enflasyonu dize getirdik, siyasete güvenilirliğini yeniden kazandırdık. vBu sonuç sadece hükümet olarak bizim değil; canını dişine takarak geleceğini kurtarmaya ahdetmiş cefakar milletimizin de eseridir.''

"YÖK'ÜN 90 MADDESİ DEĞİŞTİ, FIRSAT EŞİTLİĞİ SORUNU ÇÖZÜLDÜ MÜ?"

Tayyip Erdoğan, YÖK Yasası ile ilgili tartışmalara değinerek, ''Millet iradesini temsil eden Meclis çoğunluğunu küçümsemekle ülke yönetilmez. Parlamentolarda azınlığın çoğunluğa tahakküm ettiğini hiç duydunuz mu?'' dedi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in takdirini kullandığını, yorumlarını da ekleyerek yasayı Meclis'e geri gönderdiğini belirten Erdoğan, ''Bu bir haktır, istediği gibi yorumlayabilir. Ben bunun üzerinde fazla konuşacak değilim'' diye konuştu. Erdoğan, partisinin TBM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bazı maddelerini yeniden görüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderdiği YÖK Yasası'na değindi. Halkın arzusunun eninde sonunda gerçek olacağını, ülkeyi halkla birlikte güçlü ve müreffeh kılacaklarını belirten Erdoğan, devlet ile milleti her alanda buluşturmanın siyasetçilerin en önemli görevi olduğuna işaret etti.

''Devlet ile toplum arasında yaralı alan kalmamalıdır'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin tarihi ve stratejik önemine yaraşır bir itibar ve güç kazanmaya başladığını, dünyada kazanılan bu itibar ve içeride kazanılan istikrarın gözlerinde ışık olmayan, halkla aynı yöne bakmayan, halka benzemeyen, halkın sevgi ve üzüntüsünü paylaşamayan bazılarını üzebileceğini söyledi. Bu kesimlerin demokrasiyi adalet değil, ayrıcalık olarak gördüğünü savunan Erdoğan, bunu üzülerek ifade ettiğini vurguladı. Oxford Üniversitesi'nde ve dün 88 ülkeden İstanbul'a gelen bin 500 gazeteciye hitaben yaptığı konuşmada, demokrasi yolunda dev adımlar atan Türkiye'nin tezlerini anlatırken Ankara'dan duyduğu haberlerin kendisinin bu üzüntülerini beslediğine işaret eden

Erdoğan, şöyle konuştu: ''YÖK ile ilgili olarak TBMM'nin gönderdiği yasa, Cumhurbaşkanlığından geri dönmüştür. Cumhurbaşkanı, takdirini kullanmıştır, yorumlarını buna ilave etmiştir ve yasayı Meclis'e iade etmiştir. Tabi, bu bir haktır. İstediği gibi de yorumlayabilir. Ben bunun üzerinde fazla konuşacak değilim. Bu yorumun üzerine kalkıp da (Niye şöyle dendi, niye böyle dendi, niye böyle bir yorum yapıldı) bunları da ifade edecek değilim. Çünkü, ülkenin yönetimlerinde, devletin tepesinde kalkıp bu tür kişiselleştirilmiş veya satır aralarına sıkıştırılmış bazı atışmaların doğru olmadığına inanıyorum. Bunu, ülkemin geleceği açısından da böyle düşünüyorum.

Ancak, şunu sormadan da geçemiyorum; Peki şimdi ne olacak? 20 yıllık YÖK sorunu çözüldü mü? Çocuklarımızın önündeki haksız rekabet açıldı mı? Yoksul Anadolu çocuklarının önü açıldı mı? Türkiye'nin mesleki eğitim sorunu, eğitim sorunu mu çözülmüş oldu? Devletin kurumları arasında ihtilaf çıkararak, halkın demokratik insani karakterini dondurarak kehanetlerle halkımızın bir bölümünü, zan ve töhmet altında bırakarak bizler bu ülkeye iyilik yapamayız.''

''SEÇİMLER NİYE YAPILIYOR?'' Erdoğan, millet iradesini temsil eden Meclis çoğunluğunu küçümsemekle ülkeye istikrara hizmet edilmeyeceğini ifade ederek, ''Milletim adına bir gerçeğin altını çiziyorum; seçimler niye yapılıyor?'' diye sordu. Seçimlerin, millet iradesinin TBMM'ye yansıması ve bu Parlamento'da çoğunluk esasına göre karar alınsın diye yapıldığını kaydeden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: ''Acaba parlamentolarda azınlığın çoğunluğa tahakküm ettiğini hiç duydunuz mu? Parlamento içinde az oyla çok oyun alt edildiğini duydunuz mu? Böyle bir şey var mı? Bizler, uluslararası arenalarda ne kadar coşkuyla ülkenin başını göğe erdirmek istiyorsak, maalesef birileri de bu başarıdan rahatsızlık duyuyor. Bu başarının bizim kar hanemize yazılacağını kalıcı olduğunu düşündüklerinden midir, istikrarsız siyaset günlerinden kalan alışkınlıklardan mıdır, bunları bilemiyorum. Ama milletin sevinci kursağında kalsın diye, sanki bir çevrede özel bir gayret sarf ediliyor. Onların kimlikleri ve sıfatları üzerinde durmuyorum. Benim üzerimde durduğum; ileri sürülen tezler, konulardır. Bu yazılı ve görsel medyada da vardır, siyasilerin arasında da vardır, belli sivil toplum örgütlerinin başında olanlarda da vardır. Tüm bunlarda ortaya maalesef ön kabullerin, önyargıların çıkmasıyla ne kadar yanlış olduğunu görüyoruz.''

''ZAMAN KAYBETTİRİLİYOR''

Konuşmasına, ''Türkiye'nin büyük yürüyüşüne zaman kaybettiriliyor'' diyerek devam eden Erdoğan, ''Biz, kaybettiğimiz şu sinerjiyi dışarı verebilsek, kaybettiğimiz mesafenin çok daha ilerisinde olurduk. Bir bardak suda fırtına koparmak isteyenler, bekledikleri fırtına kopmayınca vehimler, korkular, öcüler, heyulalar üretmeye çalışıyorlar. Oysa hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü, hiç kimseye hukukun üstüne çıkma hakkını vermiyor. Bu böyle bilinsin. Hukuk devletinde hiçbir makam ve mevki hukukun üstünde değildir'' görüşünü kaydetti.

Erdoğan, ''Avrupa kıtası, zamanın bizi getirdiği bu kritik kavşakta verebileceği en doğru cevabın ne olduğunu hassasiyetle düşünmelidir'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, devlet-millet bütünleşmesinden parlayan iradeyle bugün dünyanın 22. büyük ekonomisi haline geldiğini belirtti. Ülkeyi bu kadar kısa bir zaman içinde karanlıklardan aydınlıklara çıkaran gücü ve potansiyeli herkesin iyi düşünmesi gereğine işaret eden Erdoğan, ''Milletimizin bu büyük dinamizmini dikkate almayanlar, Türkiye'nin yakın bir gelecekte ulaştığı büyüklüğü gördüklerinde bu yaptıklarından çok pişman olabilirler'' dedi.

Türkiye'nin, AB ülkeleri ile ekonomik ilişkileri sürdürecek ve dünyanın her köşesiyle ekonomik ilişkilerini geliştirme imkanına sahip bir ülke olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu: ''AB'nin ekonomimize katacağı ilave değerleri elbette istiyoruz; ama bizi üyelik fikrine sevkeden asıl dinamik bu değildir. Bizim AB üyesi olmaktan asıl muradımız; gelişme yolunda Avrupa kıtasının birikimlerinden azami ölçüde faydalanmak ve kendi rengimizle Avrupa renklerini zenginleştirmektir. Böylesi beraberliklerin, dünyanın bugün en çok ihtiyaç duyduğu şey olan barış ve demokrasi kültürünün yaygınlaşmasında çok önemli işlevler üstlenebileceğine inanıyoruz.

Avrupa kıtası; zamanın bizi getirdiği bu kritik kavşakta verebileceği en doğru cevabın ne olduğunu hassasiyetle düşünmelidir. Türkiye, özünde temsil ettiği insani değerler ve uygarlık yolundaki parlak hamleleriyle dünyanın yakın geleceğine damgasını vuracak bir konuma mutlaka ulaşacaktır. Bugün bu milletin aydınlık ideallerine inanmayanlar da o günler geldiğinde kuruntularında ne kadar haksız olduklarını görecek ve üzülecekler.'' Erdoğan, içeride ve dışarıda ülkeyi yükseklere taşımak için çetin ve bir o kadar onurlu bir mücadeleyi bakan, milletvekili, teknokrat ve bürokratlarla birlikte yürüttüklerini, işadamlarının buna katkıda bulunduğunu ifade etti.

Erdoğan, konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: ''Şunu iftiharla söyleyeyim ki attığımız her adımda milletimiz ile birlikte, eleleyiz. Bu kutlu birliktelik, inşallah Türkiye'nin ertelenen rüyalarını gerçekleştirecektir. Bu yolculuğumuz da bu kutlu rüyayı gerçekleştirinceye kadar devam edecektir. Türkiye'nin ertelenen rüyası, tam ve sağlıklı bir demokrasidir. Bunu başarmaya mecburuz. Hukuktur, adalettir, eğitimden iş alanlarına, ekonomiden uluslararası ilişkilere kadar halkın rüyası, haksız rekabetin önlenmesi, her alanda herkese fırsat ve imkan eşitliği sağlanmasıdır. Halkın bu arzusu eninde sonunda gerçek olacaktır.''

aa

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber