Kan bağışlama alışkanlığımız yok

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 16 Nisan 2007 11:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürol Emekdaş, Türkiye'de kan bağışlama alışkanlığının yerleşmediğini, kan ve kan ürünleri konusunda sıkıntı çekildiğini belirterek, gelişmiş ülkelerde kan bağışı oranı yüzde 5-6 oranındayken Türkiye'de bu oranın yüzde 1.5 oranında kaldığını söyledi.

Kan bağışının önemini anlatmak ve toplumda kan bağışını yaygınlaştırmak amacıyla kurulan MEÜ Kan Bağışı Gönüllüleri Öğrenci Topluluğu tarafından "Kan Bağışının İnsan Sağlığı İçin Önemi ve Etkileri" konulu panel düzenlendi. Tarsus Meslek Yüksek Okulu'nda iki oturum halinde gerçekleştirilen panele; MEÜ Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürol Emekdaş, Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Çilem Yıldız, Kızılay Kazanım Donör Uzmanı Yıldız Karacaoğlu, MEÜ Kan Bağışı Gönüllüleri Öğrenci Topluluğu Başkanı Tolgahan Tuncal konuşmacı olarak katıldı.

Kan olgusunun günlük dildeki kullanımından yola çıkarak, tarihsel süreç içerisinde kan bağışının gelişimini anlatan Prof. Dr. Emekdaş, kan ve kan ürünlerinin insan için yaşamsal önemi bulunduğunu ve yerine hiçbir maddenin ikame edilemeyeceğine dikkat çekti. Türkiye'de kan bağışlama alışkanlığının yerleşmediğini, kan ve kan ürünleri konusunda sıkıntı çekildiğini belirten Emekdaş, gelişmiş ülkelerin, kan ürünlerinin güvenilir ve süreklilik sağlanmasında nüfuslarının yüzde 5-6'sı oranında bağış sağlayabildiğini söyledi. Emekdaş, "Türkiye'de bu oran yüzde 1.5 oranında kalmıştır. Kan bağışı bir insanlık görevidir. Kan bağışında gönüllülük esastır, zorunluluğun olmadığı bu bağışta, 'deniz yıldızı' gibi kan vermek yerine, çevremizi bu konuda bilinçlendirmek gerekiyor. Yarınlara hazırlıklı olabilmek için kan bağışlarının merkezlerde birikimi yapılmalıdır" dedi.

Kan Bağışı Gönüllüleri Öğrenci Topluluğu Başkanı Tolgahan Tuncal ise, güvenilir, düzenli ve gönüllü kan bağışçıları edinmeyi temel amaç edindiklerini söyledi. Kanın, kaza, savaş, afet, cerrahi müdahale ve talasemi gibi bazı kronik hastalıklarda yaşamsal öneme sahip olduğuna dikkat çeken Tuncal, kan bağışçısı olabilmek için 18-65 yaş arasında, en az 50 kilogram ağırlığında olunması gerektiğini anımsattı. Tuncal, geçmeyen öksürüklerin, sürekli karın ağrısının, ateşli olanların, AIDS hastalarının, para karşılığında cinsel ilişkide bulunanların, eşcinsellerin, uyuşturucu kullananların ve daha önce cinsel yolla bulaşan hastalıklar yüzünden tedavi görmüş olanların kan bağışında bulunmamaları gerektiğinin de altını çizdi.

Gönüllü ve sürekli kan bağışı sağlamak için 2005 yılından bu yana çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Kızılay Kazanım Donör Uzmanı Karacaoğlu, Türkiye Kızılay Derneği'nin 2005 yılında 'Gönüllü, sürekli kan bağışı kazanmak için neler yapmalıyız' düşüncesiyle başlattıkları proje ve kampanyalar hakkında bilgi verdi. Türk Kızılay'ı olarak kan alma birimlerinde nitelik ve nicelik olarak artışlar yaşandığını ve kan alma birimlerinin sayısının 24'ten 57'ye çıkarıldığını ifade eden Karacaoğlu, kan alma birimi bulunmayan illerde faaliyete başladıklarını kaydetti. Gönüllü ve sürekli kan bağışı için herkese görev düştüğüne işaret eden Karacaoğlu, şöyle konuştu:

"Kan kemik iliğinde üretiliyor. Normal insanda 5-6 litre kan bulunmaktadır. Toplumumuzda A Rh (+) en yaygın bulunan kan grubu, AB Rh (-) ise en az bulunan kan grubudur."

Panelin ardından öğrenciler ve öğretim elemanları kan bağışında bulundu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber