Türkiye'nin Abdullah Gül'ü harcama lüksü yok...
Ertuğrul Özkök'ün yazısı:
48 saattir bekleyen cümle
GEÇEN pazar günü Ankara Temsilcimiz Enis Berberoğlu'nun yazısında çok ilginç bir ayrıntı vardı.
Bu yazının gözden kaçmış olması imkánı yoktu.
Hürriyet'in birinci sayfasında spotlanmıştı.
O yazının üzerinden 48 saat geçti ve şu ana kadar kimseden itiraz gelmedi.
Enis Berberoğlu şunu yazdı.
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in yaptığı açıklamada bir ifade çok dikkat çekiciydi.
Hükümet, askerlere, "Aramızı bozanlar var" diyordu.
Berberoğlu çok açık bir dille şunu yazdı:
"Bu cümle, hükümet açıklamasına askerlerin isteği üzerine kondu."
Peki kimdi bu hükümet ile askerin arasını bozanlar?
Hükümet bildirisindeki o cümlenin muhatabı kimdi?
Berberoğlu bunu da açıkça yazdı.
Arayı bozan kişi, TBMM Başkanı Bülent Arınç'tır, dedi.
* * *
Aradan 48 saat geçti ve ne askeri kanattan ne de hükümet kanadından "Böyle bir şey yok" açıklaması gelmedi.
Bu saatten sonra gelecek bir açıklamanın düzeltme anlamına gelmeyeceğini de Ankara'da gazetecilik yapmış herkes bilir.
Öyle sanıyorum ki, Arınç böyle bir açıklamanın gelmediğini görünce, kendisi bir düzeltme yapmak zorunda hissetti.
Dikkat edin, o da "Bildiride kastedilen kişi benim" demiyor.
Sadece geçen hafta kendisine "atfedilen" bazı "diretmeleri" yapmadığını söylüyor.
Oysa aynı Arınç'ın çevresi geçen hafta, onu, Cumhurbaşkanlığı denklemini bozan adam olarak sunan bütün senaryoları büyük "keyifle" herkese anlatıyordu.
Çankaya'ya "türbanlı bir first lady"yi onun çıkardığı havası bilinçli bir şekilde yayılıyordu.
48 saattir süren sessizlik, bu konuda AKP içinde duyulan rahatsızlıkların da zımnen kabulü anlamına geliyor.
Nitekim Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener de önceki gün bu konuda sorulan bir soruyu "Olabilir" diyerek, dolaylı biçimde doğruladı.
Şurası artık açıkça biliniyor.
AKP'nin mantıklı ve ılımlı üyeleri, Arınç'ın bitip tükenmek bilmeyen "provokasyonlarından" rahatsızdır.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin en kritik anında, "Çankaya'ya dindar bir cumhurbaşkanı çıkacak" diyen kişinin bu tavrından rahatsızlık duymamak mümkün mü?
Bir TBMM Başkanı, Çankaya'da oturacak kişiyi tarif ederken, hiçbir kanunda, hiçbir Anayasa'da ve Türk siyasi hayatının hiçbir teamülünde bulunmayan "dindar sıfatını" üstüne basa basa telaffuz ediyorsa, bu davranışını hangi ifadeyle izah edebiliriz?
Ben "Provokatör" diyorum.
Türkçesi "Kışkırtıcı"dır.
* * *
Bülent Arınç artık AKP'ye çok zarar vermektedir.
Bundan böyle o ruh halini değiştirmesi de mümkün değildir.
Verdiği zarar sadece partisiyle sınırlı kalsa mesele değil.
Ama Türk siyasetine de zarar vermektedir.
"İnadına aday oldum" ifadesini Türk siyasetine sokan kişi odur.
Abdullah Gül, benim en beğendiğim siyasetçilerden biridir.
Başbakanlığı, Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı dönemlerinde; hem vatandaşlara, hem devletin kurumlarına güven verdi, uyumlu çalıştı.
Ben açıkça şunu söylüyorum:
Türkiye'nin Abdullah Gül gibi bir siyasetçisini harcama lüksü yoktur.
AKP işte bu nedenle de artık Arınç gibi kişileri, temsil ettikleri marjinal partilere göndermelidir.
* * *
AKP, iktidardaki ilk 4.5 yılında çok önemli değişimlere, ekonomik başarılara imza attı.
Bu süre içinde yeni bir "Hasan Mezarcı" vakasına izin vermedi.
Bir Şevki Yılmaz, bir Hasan Hüseyin Ceylan olayına tanık olmadık.
Bütün bunlara dikkat eden bir parti, artık Arınç'ın kendi duygu dünyasının ağdalı kaprislerinin esaretinden kurtulmalı.
Emin olun, AKP'nin böyle bir karar için ödeyeceği hiçbir diyet yoktur.
Tabii şeyh, şıh tarzından bir hiyerarşik sıkıntı yoksa...