Darbenin 'sivil imamı' 17/25 Aralık'tan sonra kaybolmuş

Holding bünyesinde faaliyet gösteren bir şirkette çalışan İ.M. ifadesinde, şirket yöneticilerinden olan ve 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde yakalanan "sivil imam" Kemal Batmaz'ın ilginc bir sekilde 17/25 Aralık'tan sonra ortalıktan kaybolduğunu ve şirketteki hisselerini devredip devretmedigini de bilmediğini söyledi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 21 Mart 2018 13:38, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Darbenin 'sivil imamı' 17/25 Aralık'tan sonra kaybolmuş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) finans kaynağı olduğu gerekçesiyle kayyum atanan Kaynak Holding'e ilişkin hazırlanan iddianamede, holding çalışanlarından İ.M, şirket yöneticilerinden olan ve 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde yakalanan ''sivil imam'' Kemal Batmaz'ın ilginc bir sekilde 17/25 Aralık'tan sonra ortalıktan kaybolduğunu belirtti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca, FETÖ'nün finans merkezi olduğu gerekçesiyle kayyum atanan Kaynak Holding'in yöneticilerine yönelik, aralarında darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde olan örgütün "sivil imamları" Kemal Batmaz ve Harun Biniş ile sözde "Başyüceler Şurası Başkanı" Mustafa Özcan, eski Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun'un da bulunduğu 36'sı firari, 47'si tutuklu 97 sanık hakkında hazırlanan iddianamede, tanık beyanları ile holding çalışanlarının bilgi sahibi sıfatıyla alınan ifadelerine yer verildi.

Kaynak Holding'e bağlı şirketlerden olduğu değerlendirilen Gürmed'de çalışan İ.M. ifadesinde, 2005'ten beri çalıştığı şirketin yöneticisinin Mehmet Sungur olduğunu ve bu şahsı, sonradan örgütten olduğunu anladığı birçok kişinin ziyarete geldiğini anlattı.

Mehmet Sungur'un Ankara'daki ofisine Adil Öksüz'ün 2-3 kez tek basına geldiğini, Öksüz'ün ofise gelecegi zaman Sungur'un çalışanları kapıya kadar gondererek onu karşılattığını ve ofisine kadar refakat ettiklerini belirten İ.M, ''O zaman onemli bir isim oldugunu dusunurduk. Ofise girdikten sonra yanlarına baska kimseyi almadıkları icin ne konustuklarını bilmemiz mumkun degildir.'' dedi.

Öksüz'ün kayınbiraderi Abdulhadi Yıldırım'ın da şirkete gelerek Mehmet Sungur'u sık sık ziyaret ettiğini anlatan İ.M, ''Mehmet Sungur aracına cok hassas davranırdı, kendisinden baska kimseye kullandırmadıgı halde Abdulhadi Yıldırım'a aracını vermesi o donem bize enteresan gelmisti. Bir universite ogrencisinin sirkette patron ile bas basa surekli gorusmesi, hatta hurmet gormesi bizim tarafımızdan normal karsılanabilir bir durum degildi.'' ifadelerini kullandı.

İ.M, 2009 ya da 2010 yıllarında 15 Temmuz darbe girişiminde Akıncı Üssü'nde yakalanan Kemal Batmaz'ın sirkete ortak olduğunu, Batmaz'ın sirkette cok aktif birisi olmadığını ve sık sık sirkete gelip gitmediğini anlatarak, şirketin İstanbul'daki toplantılarına katılan Batmaz'ın, bu toplantılarda çok pasif durduğunu, tam bir kapalı kutu olduğunu söyledi.

Sirketi aktif olarak Sungur'un yönettiğini, Kemal Batmaz'ın neden ve nasıl bu şirkete ortak yapıldığını bilmediğini anlatan İ.M, ''Kemal Batmaz ilginc bir sekilde 17/25 Aralık'dan sonra ortalıktan kayboldu. Hisselerini devredip devretmedigini ya da ne zaman devrettigini bilmiyorum." dedi.

- "Kur'an'a el bastırarak HDP'ye oy vermesi için yemin"

İddianamede yer verilen holding çalışanlarından gizli tanık "Berrak" ifadesinde, holdingde 17-25 Aralık'tan once toplantılarda örgüt elebaşısı Fetullah Gülen'in kitaplarının okunduğunu, sonrasında ise sohbetlerin tamamen siyasi yapıldığını anlatarak, şunları kaydetti:

''17-25 Aralık'tan sonra, ozellikle secime yakın toplantılarda Kur'an-ı Kerim'e el bastırılarak HDP'ye oy vermek uzere yemin ettirildi. Buna ben bizzat sahit oldum. A.U. isimli calısan bu toplantıların birinde, kesinlikle HDP ya da baska partiye oy vermeyecegini, AK Parti'ye oy verecegini soyleyince şüpheli Suleyman Tetik isimli birim muduru onu ayrı bir odaya goturdu. Orada HDP'ye oy vermesi icin yemin ettirmek istediginde bu sahıs kabul etmeyince bir sekilde tazminatı odenmeden isten cıkarıldı."

- Kaynak Holding'e Karşı gazetesi

Gizli tanık "Berrak", yine 17 Aralık'tan sonra kurulan Karsı gazetesinin, holdingde bedava dağıtıldığını ve bu gazetenin calısanlara verilerek guvenilen cevrelere dagıtmalarının istendiğini anlatarak, ''Yine 17 Aralık'tan sonraki toplantılarda nereden temin ettiklerini bilmedigim ozellikle Basbakanı ve bazı siyasilerle ilgili tapeler toplantıya gelenlere dinletilirdi. Ozellikle 17 Aralık'tan sonraki tape dinletme toplantılarını T.K. diye bir sahıs yapıyordu. Bildigim kadarıyla bu sahıs Zaman gazetesinde yazı yazıyordu. Hatta bu sahıs ozellikle siyasilerin kendi ellerinde yatak odası goruntulerinin dahi tum goruntulerinin bulundugunu söylüyordu." ifadelerini kullandı.

Aynı sekilde Kaynak Holding'in sirketlerinde ozelikle 17 Aralık'tan sonra bilisim calısanları tarafından I.K. koordinesinde yasal olmayan dinleme icin takılan tum kayıt cihazlarının söküldüğünü anlatan tanık "Berrak", ''17 Aralık'tan sonra tum sirketlerin guvenlik kamera sistemleri sıfırlandı. Sirketlere gelen burokratlar ve ust duzey memurların tespit edilmemesi icin bunu yaptıklarını soylediler." dedi.

Destek amacıyla birim mudurlerinin 50 bin lira, calısanların 10 bin lira Yapı Kredi'den kredi cekerek Bank Asya'ya yatırılmasının istendiğini öne süren tanık "Berrak", Bank Asya için birim müdürlerinin kendilerini toplayarak ''Bunun hukuki olarak hicbir sakıncasının bulunmadıgı, zaten bu surecin gecici olduğu, normallestiginde her seyin yola girecegi'' yönünde açıklamalarda bulunduğunu anlattı. Tanık "Berrak", söz konusu toplantı için Yapı Kredi Bankası'nın yetkililerinin Kaynak Holding'in sirketlerine geldiğini ve kredi cekme islemlerinin evraklarının holding şirketlerinin merkezlerinde yapıldığını iddia etti.

Tanık "Berrak", örgütün son dönemde Pak Egitim Sendikası'nı kurduğunu anımsatarak, son zamana kadar cekirdek kadroların bu sendikaya uye yapıldığını ancak kendilerine herhangi bir baskı uygulanmadığını anlattı.

En son kayyum atanmasından bir gun once çalışanları topladıklarını ve sendikanın oneminden bahsederek, "Eger sirketlere kayyum atanırsa kamuoyunda sendikacılıgın onunu kesiyorlar.'' diye algı olusturmak amacıyla herkesin bu sendikaya uye olmasını istediklerini ifade eden tanık "Berrak", ''Bu konuda uye olmak icin e-Devlet sifresi gerekiyordu. Toplantıda e-Devlet sifresi olmayanları toplayarak PTT'ye goturduler, topluca e-Devlet sifresi aldılar ve bu sifreleri birim mudurleri bizzat kullanarak sahısların rızası olsun ya da olmasın Pak Egitim Sendikası'na zorunlu uye yaptılar, dolayısıyla maaslarımızı Bank Asya'dan aldıgımız icin otomatikman sistem uzerinden sendika kesintisi de yapılmıs oldu." ifadesini kullandı.

Gizli tanık "Yavuz" da ifadesinde, holdinge bağlı Sürat Kargo'da çalıştığını anlatarak, 2014 yılında ''Paralel yapıya'' karsı ilk operasyonlar basladıgında, ozellikle Zaman gazetesi ve Samanyolu TV ile ilgili sorusturmalarda tum Turkiye'de oldugu gibi adliyede eylemlerin yapıldığını ve şirket calısanlarının bu eylemlere katılmasının zorunlu olduğunu kaydetti.

- "Evrakları imha etmişler"

Gizli tanık "Duman" da ifadesinde, tarihini tam olarak hatırlayamadığını ancak devlet yetkililerinin geldigi soylenerek holdingde çalışan herkesin alarma gecirildiği belirterek, şunları anlattı:

''Gelen yetkili ve gorevlileri Ilhan Kose karsılar, gelenleri bir muddet oyaladıktan sonra Bayram Alkan'a yonlendirirdi. Bu sure zarfında imha edilmesi gereken tum evraklar zaten imha edilmis oluyordu. Hatta bir seferinde Bayram Alkan'ın odasında dolabın icerisinde bulunan ve icerisinde para trafigi ile ilgili cesitli evrak bulunan gizli celik kasa şüpheli avukat Hurol Karadas'ın odasına goturuldu. Ozellikle 17-25 Aralık'tan sonra sirketlerde inanılmaz derecede evrak imha edildi. Bir dekont dahi cok ince parcalara ayrılarak, ayrı kagıt kutularına konuldu. Asagı yukarı her saat olmak uzere bunlar -4. kattaki kagıt atık depolama birimine goturuldu. Ozellikle baskın yapılacagını duyduklarında evrakları -4 ve -2. katlarda bulunan bolumlerde saklıyorlar, tehlike gecince tekrar bazılarını geri cıkartıyorlardı. Yine bilgisayarların harddiskleri ozel bir ekip tarafından komple temizlendi. Devlet yetkilileri incelemeye geldiklerinde ise -2 de bulunan tamir bolumune goturuyorlardı. Yine devlet gorevlileri gelecegi zaman Fetullah Gulen'in resmi kaldırılarak Ataturk'un resmi takılıyordu.''

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber