Hırsızlık suçunda ceza tecil edilmişse, kişi memur olabilir mi?
Danıştay Birinci Dairesi, hırsızlık suçu sebebiyle hüküm giyen kişinin cezasının tecil edilmesi sebebiyle memuriyete atanmasında engel olmadığına hükmetti.
Dava konusu olayda, davacı 1988 yılında işlemiş olduğu hırsızlık suçu sebebiyle 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmış, ancak bu ceza 36.000 TL ağır para cezasına çevrilmiş ve bu cezanın da teciline karar verilmiştir.
Daha sonra davacı hakkında Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 1997 yılında memnu hakların iadesi diğer bir deyişle yasaklanmış hakların geri verilmesine hükmedilmiştir.
14 sene sonra davacı KPSS 2011/2 yerleştirme sonuçlarına göre İçişleri Bakanlığı programcı kadrosuna yerleşmiştir. Ancak, İçişleri Bakanlığı tarafından hırsızlık suçundan hükümlü olduğunun anlaşılması üzerine atama şartlarını haiz olmadığından ataması gerçekleştirilmemiştir.
Danıştay Birinci Daire, ceza yargılamalarında tecilin esas amacının kişinin mahkumiyetini askıya alarak, bir süre toplum içinde, ailesinden ve işinden koparmadan denemek, iyi hal gösterdiği takdirde mahkumiyetini yok saymak olduğuna dikkat çekerek; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin A bendinin 5 numaralı alt bendinde sayılan "HIRSIZLIK" suçundan mahkum olan ve cezası tecil edilen davacının, beş yıllık süre içinde herhangi bir suç işlememiş olması nedeniyle, tecil edilmiş olan ve adli sicil kaydından silinen mahkumiyetinin esasen gerçekleşmediğini vurgulamıştır.
İŞTE DANIŞTAY KARARI
T.C.
DANIŞTAY
Birinci Daire
Esas No : 2016 / 1940
Karar No : 2018 / 925
Özeti: Hırsızlık suçu nedeniyle hüküm giymekle birlikte cezası tecil edilen davacının, hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde başka bir mahkumiyeti bulunmaması nedeniyle mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayıldığından atama şartlarını haiz olmadığı gerekçesiyle atamasının yapılamamasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.
Kararın düzeltilmesini isteyen (Davacı) : ...
Vekili : Av....
Karşı taraf (Davalı) : İçişleri Bakanlığı
Vekili : Birinci Hukuk Müşaviri, ...
İstemin Özeti : Danıştay Onikinci Dairesince verilen 16.09.2015 tarihli ve E:2015/3412, K:2015/4807 sayılı kararın ; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. Maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Selver Düdükcü
Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; KPSS 2011/2 sonuçlarına göre İçişleri Bakanlığı genel idare hizmetleri sınıfında boş bulunan programcı kadrosuna yerleştirilen davacının, atama şartlarını haiz olmadığından bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin 21.03.2012 tarihli ve 5335 sayılı yazı ile bildirilen İçişleri Bakanlığı Sınav Değerlendirme Komisyonu'nun 20.03.2012 tarihli ve 07 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 1.İdare Mahkemesi'nin 13.06.2013 tarihli, E:2012 / 772, K:2013/966 sayılı kararı ile; KPSS 2011/2 sonuçlarına göre programcı kadrosuna yerleştirilen ve Adalet Bakanlığı Adli Sicil Ve İstatistik Genel Müdürlüğü'ne yaptırılan tetkik sonucunda, hırsızlık suçundan hükümlü olan ve hakkında memnu hakların iadesi kararı verilen davacının,atama şartlarını haiz olmadığı nedeniyle atamasının yapılmamasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Danıştay Onikinci Dairesi'nin 16.09.2015 tarihli ve E:2015 /3412; K:2015/4807 sayılı kararıyla; memnu hakların iadesi kararı alınmasının,657 sayılı Kanun'un 48/A-5. maddesinde sayılan yüz kızartıcı suçlar dışında kalan suçlar bakımından Devlet memuru olabilme koşulları yönünden ehliyetsizliği geleceğe dönük olarak ortadan kaldırmakta olduğu ve hırsızlık suçundan hükümlü olan davacının kamu görevlerine alınmasına yönelik hak yoksunluğunun devam ettiğinin açık olduğu hususları göz önüne alındığında, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolundaki idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafından karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemiz kararının kaldırılarak İdare Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi istenilmektedir.
Danıştay Dava Daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararların düzeltme yolu ile yeniden incelenebilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54.maddesinde yazılı sebeplerden birinin varlığı ile mümkündür.
Davacının kararın düzeltilmesi istemini içeren dilekçede ileri sürdüğü sebepler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54.maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca , Dairemiz kararının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte bulunduğundan, kararın düzeltilmesi istemi kabul edilerek anılan kararın kaldırılmasından sonra uyuşmazlığın esası yeniden incelendi;
Dosyanın incelenmesinden; Kırıkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 05.12.1988 tarihli ve E:1988/ 643, K:1988/ 459 sayılı kararıyla davacının hırsızlık suçundan 4 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı, bu cezanın 36.000 tl ağır para cezasına çevrildiği ve bu cezanın da teciline karar verildiği, daha sonra Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi'nin 10.07.1997 tarihli ve Sayı:1997/396 müt. sayılı kararıyla memnu hakların iadesine hükmedildiği, KPSS 2011/2 Kamu Personel Seçme Sinavı Sonuçlarına göre İçişleri Bakanlığı Genel İdare Hizmetleri sınıfında boş bulunan programcı kadrosuna yerleştirilmesi üzerine, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'ne tetkik yaptırıldığı, hırsızlık suçundan hükümlü olduğunun bildirilmesi üzerine atama şartlarını haiz olmadığından bahisle atamasının yapılmadığı, bakılan davanın bu işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun Devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel ve özel şartların düzenlendiği 48 . maddesinin A bendinin 5 numaralı alt bendinde; "Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat katıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak", genel şartlar arasında sayılmıştır.
Davacının ceza yargılaması tarihinde yürürlükte bulunan mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 02.06.1941 tarihli ve 4055 sayılı Kanun ile değişik 95. maddesinde, "Kabahat ile mahkum olan kimse hüküm tarihinden itibaren bir sene içinde bir cürümden veya evvelki hükmün verildiği mahaldeki Asliye mahkemesinin kazası dairesinde diğer bir kabahatten dolayı aynı cinsten veya daha ağır bir cezaya, cürüm ile mahkum olan kimse hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde işlediği diğer bir cürümden dolayı evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahküm olmazsa, cezası tecil edilmiş olan mahkumiyeti esasen vakı olmamış sayılır. Aksi takdirde her iki ceza ayrı ayrı tenfiz olunur." ifadesine yer verilerek, tecile hükmedilmesi durumunda bu karara bağlanan sonuçlara yer verilmiştir.
765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu sistemi tecil müessesesini "cezanın infazının tecili" olarak görmemiş, aksine "şartlı mahkumiyet" sistemine dayandırmıştır. Bu sistemde, tecil mahkumiyetin hukuki varlığını etkiler, Cezanın infazı ertelenmekle birlikte, deneme süresi içinde yeni bir suç işlenmediği takdirde, mahkumiyet ortadan kalkar. Bir başka ifadeyle "mahkumiyet esasen vaki olmamış sayılır." Bundan çıkan hukuksal sonuç ise o kişinin, hiç suç işlememiş kişi ile aynı duruma gelmesidir.
Öte yandan,tecilin amacı,cezaların ferdileştirilmesi vasıtası olarak,kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların mahsurlarını ortadan kaldırmak olarak ifade edilmektedir.Bunun yanı sıra tecilin esas gayesi,kişinin mahkumiyetini askıya alarak,bir süre toplum içinde , ailesinden ve işinden koparmadan denemek , iyi hal gösterdiği takdirde mahkumiyetini yok saymaktadır.
Bakılan olayda; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin A bendinin 5 numaralı alt bendinde sayılan suçlardan birisinden mahkum olan ve cezası tecil edilen davacının, Kanun'da öngörülen beş yıllık süre içinde herhangi bir cürüm işlememiş olması nedeniyle, tecil edilmiş olan ve adli sicil kaydından silinen mahkumiyeti de esasen vaki olmamış sayılmaktadır.
Nitekim 28.09.2017 tarihli E:2016/1499, K:2017/2851 sayılı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararı da bu doğrultudadır.
Bu duruma göre; hırsızlık suçu nedeniyle hüküm giymekle birlikte cezası tecil edilen davacının, hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde başkaca bir mahkumiyeti bulunmaması nedeniyle mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamakta olup, her ne kadar İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde bulunmamakta ise de, sözü edilen husus, sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49, maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. İdare Mahkemesince verilen karar sonucu itibariyle hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından, davacının temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıdaki gerekçe ile onanmasına, davacının karar düzeltme aşamasında yaptığı 117 TI. yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine 01/03/2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacının karar düzeltme isteminin reddi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.