Danıştay'dan üniversitelerde ceza soruşturmaları hakkında açıklamalı karar!
Danıştay Sekizinci Dairesi, üniversitelerde görevli öğretim elemanları ve idari personelin ceza soruşturmalarının itiraz makamları hakkında açıklama yaptı.
Danıştay Sekizinci Dairesi, 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesinde yapılan değişiklikle getirilen inceleme yapılması sonucunda itiraz makamlarının nasıl olacağına dair önemli bir karar verdi.
Bilindiği üzere, 02/12/2016 tarihli ve 6764 sayılı Kanunla 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesinde yapılan değişiklikten sonra; aynı madde kapsamındaki personelle ilgili bir suç ileri sürülmesi halinde ilgililer doğrudan soruşturma yolu saklı tutulmakla birlikte soruşturma açmadan önce yetkili mercilere ayrıca bir inceleme yapma yetkisi verilmiştir.
Yapılacak inceleme sonucunda, yetkili merci soruşturma açılmasına veya açılmamasına karar verecek; soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, yine (c) bendinin alt bentlerinde belirtilen usuller uygulanacaktır.
Ancak, kanunda soruşturma açılmaması halinde şikayetçiye itiraz merci açıkça gösterilmediğinden, Danıştay Sekizinci Dairesi bu gibi durumlarda 4483 sayılı Kanun kapsamında verilen işleme konulmama kararlarına yapılan itirazlarda olduğu gibi 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesine göre soruşturma açılmamasına dair kararlara yapılacak itirazların da, bu madde uyarınca verilen lüzum-u muhakeme veya men-i muhakeme kararlarına yapılan itirazları değerlendiren kurullar tarafından incelenmesi gerektiğini hükmetmiştir.
Bu kapsamda, öğretim elemanları ve diğer personel hakkında verilen lüzum-u muhakeme veya men-i muhakeme kararlarına karşı itirazları inceleyen Danıştay 2. Dairesi, 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesine göre yapılacak incelemeler sonucunda soruşturma açılmamasına dair kararlara yapılacak itirazları da değerlendirecektir.
T.C
DANIŞTAY
Sekizinci Daire
Esas No : 2015/14304
Karar No : 2018/1372
Özeti : Üniversite öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından başka bir öğretim üyesi hakkında ceza takibi istemiyle yapılan şikayet üzerine, 2547 sayılı Yasanın 53 (C) maddesi uyarınca soruşturma açılmasına mahal bulunmadığı yönünde tesis edilen işlemlerin hukuki denetiminin nasıl yapılacağı hakkında
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : .....
Vekili : Av.....
Karşı Taraf (Davalı) : Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili : Av....
İstemin Özeti : Antalya 1. İdare Mahkemesinin 29/05/2015 gün ve E:2014/1561, K:2015/520 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. Maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : Hilal AKTEMUR DERMANCIOĞLU
Düşüncesi : Dava; Üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından, başka bir öğretim üyesi hakkında ceza takibi istemiyle yapılan şikayet üzerine, 2547 sayılı Yasanın 53 (c) maddesi uyarınca soruşturma açılmasına mahal bulunmadığı yönünde tesis edilen Rektörlüğün 10/09/2014 gün ve 15327 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun "İtiraz" başlıklı 3. Maddesinden söz edilerek; soruşturma izni verilmemesine ilişkin işleme itiraz yolunun öngörülmesi nedeniyle bu karara karşı Bölge İdare Mahkemesi nezdinde itiraz edilebileceği; dava konusu edilen soruşturma izni verilmemesine ilişkin karar, idari davaya konu olacak bir işlem olarak nitelendirilmeyeceğinden bu karara karşı, davacı tarafından, Antalya Bölge İdare Mahkemesine kararın kaldırılması talebiyle itiraz yoluyla başvurulması gerekirken, iptali talebiyle açılan işbu davanın incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
2547 sayılı Yasanın 53. Maddesinin (c) bendinin 8. Fıkrasında; Bu Kanunda yer almamış hususlarda Memurin Muhakematı Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş; 4483 sayılı Yasanın 16. Maddesinde de; Kanunlarda Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkatın uygulanacağı belirtilen hallerde, 4483 sayılı Yasanın uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
2547 sayılı Yasanın 53 (c) maddesinde, soruşturma izni verilmesi sonrası izlenecek yol açıkça düzenlenmiş ise de; soruşturma emri verilmemesi işlemlerinde ise durum oldukça değişiktir. Zira Yükseköğretim Kanununun 53. maddesinde soruşturma emrinin verilmesinden sonra ne gibi işlemler yapılacağı ve hangi mercilerce karar verilmesinden sonra ne gibi işlemler yapılacağı ve hangi mercilerce karar verilerek söz konusu sürecin nasıl sonuçlandırılacağı ayrıntılı olarak düzenlediği halde, soruşturma emri verilmemesi halinde ne bir başvuru yolu gösterilmiş ne de bu konuda karar verecek bir merciden söz edilmiştir. Dolayısıyla yukarıda yer verilen atıf uyarınca 4483 sayılı Yasa hükümlerine bakmak gerekmiştir.
4483 sayılı Yasanın 5. maddesinde; soruşturma izni vermeye yetkili merciin Cumhuriyet Savcısının soruşturma izni istemesi üzerine ya da doğrudan ön inceleme başlatacağı, 6. Maddesinde; ön incelemecinin raporu üzerine soruşturma izni verilmesine ya da verilmemesine karar verileceği; 9. Maddesinde; her iki karara da savcı veya şikayetçi veya hakkında inceleme yapılan memurun, Danıştay veya Bölge İdare Mahkemesine itiraz edebileceği; 11. maddesinde ise; soruşturma izni verilmesine ilişkin işlemin kesinleşmesi üzerine dosyanın derhal Cumhuriyet Başsavcılığına gönderileceği ve savcının izin üzerine hazırlık soruşturmasını yürütüp sonuçlandıracağını düzenlenmiş olup; bu Yasanın soruşturma izni verilmesi ve verilmemesine ilişkin hükümlerinin hazırlık soruşturmasından da önceki bir döneme ilişkin işlemler hakkında kurallar getirdiği anlaşılmaktadır. Oysa 2547 sayılı Yasanın 53/c maddesindeki kurallarda; ilk soruşturma da denilen hazırlık soruşturmasının, izin vermeye yetkili merciice yapılacağı, ilk soruşturma raporuna göre oluşacak 3 kişilik kurulun, son soruşturma denilen yargılama/kovuşturmaya esas olmak ve hatta iddianame yerine geçmek üzere lüzumu muhakeme kararı vereceği (ya da meni muhakeme kararı ile kovuşturma yapılmasına engel olacağı) belirtilmekle bu Yasadaki hükümlerde 4483 sayılı Yasada yer aldığı gibi hazırlık soruşturması öncesi sürece ilişkin olan "ön inceleme" safahatının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla; 2547 sayılı Yasanın 53/c-8. Fıkrasında yer alan ve 2547 sayılı Yasada düzenlenmeyen hususlarda 4483 sayılı Yasanın uygulanacağını öngören hüküm uyarınca ilk soruşturma denilen hazırlık soruşturması öncesi sürece ilişkin olarak merciin, (Rektörün), 4483 sayılı Yasada düzenlenen "ön inceleme" yetkisinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Merciin bu yetkisi uyarınca 53/c'de düzenlenen ilk soruşturmayı (hazırlık soruşturması) başlatmadan önceki aşamada yaptırdığı, ön inceleme neticesine göre soruşturmayı başlatmama (ilk soruşturma açılmaması) yetkisinin bulunduğunun kabulü zorunludur.
Bu hale göre, ilk soruşturmayı başlatmaya yetkili amirler tarafından soruşturma emri vermeden önce iddiaları inceletmek üzere verilen inceleme emri ile olayın inceletilmesi ve bir suç tespiti halinde inceleme raporu üzerine soruşturma emri verilmesi, inceleme sırasında soruşturulacak bir eylemin olmadığının anlaşılması üzerine soruşturma emri verilmemesi şeklinde yetkilerinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Aksi yöndeki kabul; başka bir anlatımla bir suç bulunduğuna kanaat getirilmedikçe soruşturma açılmasına karar verilmesi ya da ön incelemenin de soruşturma olarak kabulü, 2547 sayılı Kanunun amacı dışına çıkılarak personelin soruşturma psikolojisi altında mağdur edilmesine ve soruşturmanın tabii sonucu olarak fezlekeye bağlanın dosyanın yetkili kurulda zorunlu olarak görüşülerek bu kurulların gereksiz yere işlerinin çoğalmasına; her fiil için soruşturma izni verilmesi zorunluluğu yönündeki kabulün de, özel soruşturma usulünü anlamsızlaştırarak, bu soruşturma yöntemiyle korunan yararın asılsız ihbar ve şikayetlerin de karşısında korunmamasına yol açacaktır.
Bu durumda; soruşturma izni vererek ilk soruşturmayı başlatmak konusunda yetkili olan (ve bu yetkisi 2547 sayılı Yasanın 53/c'de düzenlenen) rektörün, ilk soruşturmanın başlatılıp başlatılamayacağının tespiti amacıyla 4483 sayılı Yasa uyarınca yaptırdığı ön inceleme sonucu hazırlanan rapor üzerine ilk soruşturma başlatılmamasına ilişkin yetkisi uyarınca tesis ettiği işleme karşı, şikayetçi veya savcının Bölge İdare Mahkemesine itiraz etmesine ilişkin bir mekanizma öngörülmesi nedeniyle bu işlemin idari davaya konu edilemeyeceği anlaşılmakta, temyize konu kararın yukarıda yer verilen açıklama ile onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; Üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından, başka bir öğretim üyesi hakkında ceza takibi istemiyle yapılan şikayet üzerine, 2547 sayılı Yasanın 53 (c) maddesi uyarınca soruşturma açılmasına mahal bulunmadığı yönünde tesis edilen Rektörlüğün 10/09/2014 gün ve 15327 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'un "İtiraz" başlıklı 3.maddesinden söz edilerek; soruşturma izni verilmemesine ilişkin işleme itiraz yolunun öngörülmesi nedeniyle, bu karara karşı Bölge İdare Mahkemesi nezdinde itiraz edilebileceği; dava konusu edilen soruşturma izni verilmemesine ilişkin karar, idari davaya konu olacak bir işlem olarak nitelendirilmeyeceğinden bu karara karşı, davacı tarafından, Antalya Bölge İdare Mahkemesine kararın kaldırılması talebiyle itiraz yoluyla başvurulması gerekirken, iptali talebiyle açılan işbu davanın incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Anayasamızın 129. Maddesinin son fıkrasında, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılmasının, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlı olduğu hükmüne yer verilmiş, idari bağımsızlığın korunması, Devlet işlerinin sağlıklı yürütülmesi, memur suçlarının anlaşılmasının uzmanlık gerektirdiği yolundaki Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkatin gerekçesine benzer olarak, Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Kurumları görevlilerinin de yaptıkları işin niteliği, tabi oldukları hizmet rejimi ve taşıdıkları sıfatlar sebebiyle özel kovuşturma usulü getirilmesinin zorunlu olduğu gerekçesiyle 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53. maddesinin (c) fıkrası, 20/04/1982 gün ve 17670 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2653 sayılı Yasa ile değiştirilmiştir.
2547 sayılı Yasanın 53. Maddesinin değişik (c) fıkrasında; "Ceza soruşturması usulü: Yükseköğretim üst kuruluşları başkan ve üyeleri ile yükseköğretim kurumları yöneticilerinin, kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanlarının ve bu kuruluş ve kurumların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlarının görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri ileri sürülen suçlar hakkında yetkili makamlarca inceleme başlatılabilir, inceleme sonucunda soruşturma açılmasına karar verilmesi ya da doğrudan soruşturma başlatılması halinde aşağıdaki hükümler uygulanır:
(1) İlk soruşturma: Yükseköğretim Kurulu Başkanı için, kendisinin katılmadığı, Milli Eğitim Bakanının başkanlığındaki bir toplantıda, Yükseköğretim Kurulu üyelerinden teşkil edilecek en az üç kişilik bir kurulca, diğerleri için, Yükseköğretim Kurulu Başkanınca veya diğer disiplin amirlerince doğrudan veya görevlendirecekleri uygun sayıda soruşturmacı tarafından yapılır. Öğretim elemanlarından soruşturmacı tayin edilmesi halinde, bunların, hakkında soruşturma yapılacak öğretim elemanının akademik unvanına veya daha üst akademik unvana sahip olmaları şarttır.
(2) Son soruşturmanın açılıp açılmamasına;
a) Yükseköğretim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri hakkında Danıştayın 2 nci Dairesi,
b) Devlet ve vakıf yükseköğretim kurumu rektörleri, rektör yardımcıları ile üst kuruluş genel sekreterleri hakkında, Yükseköğretim Kurulu üyelerinden teşkil edilecek üç kişilik kurul,
c) Üniversite, fakülte, enstitü ve yüksekokul yönetim kurulu üyeleri, fakülte dekanları ve dekan yardımcıları, enstitü ve yüksekokul müdürleri ve yardımcıları ile üniversite genel sekreterleri hakkında, rektörün başkanlığında rektörce görevlendirilen rektör yardımcılarından oluşacak üç kişilik kurul,
d) Öğretim elemanları, fakülte, enstitü ve yüksekokul sekreterleri hakkında üniversite yönetim kurulu üyeleri arasından oluşturulacak üç kişilik kurul, ü
e) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlar hakkında, mahal itibariyle yetkili il idare kurulu, Karar verir....
(4) Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri hakkında Danıştayın 2 nci Dairesinde verilen lüzum-u muhakeme kararına itiraz ile men-i muhakeme kararlarının kendiliğinden incelenmesi Danıştayın İdari İşler Kuruluna aittir. Diğer kurullarca verilen lüzum-u muhakeme kararına ilgililerce yapılacak itiraz ile men-i muhakeme kararları kendiliğinden Danıştay 2 nci Dairesince incelenerek karara bağlanır. Lüzum-u muhakemesi kesinleşen Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyelerinin yargılanması Yargıtay ilgili ceza dairesine, temyiz incelemesi Ceza Genel Kuruluna, diğer görevlilerin yargılanmaları suçun işlendiği yer adliye mahkemelerine aittir." denilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, görevini kötüye kullandığı iddiasıyla bir başka öğretim üyesi hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine, ilk ve son soruşturmanın, 2547 sayılı Yasanın 53-c maddesi uyarınca rektörlükçe yapılacak olması nedeniyle savcılık tarafından görevsizlik kararı verilerek, dosyanın davalı idareye gönderildiği; davalı Rektörlük tarafında şikayete konu fiil sebebiyle inceleme raporu hazırlamak üzere bir öğretim üyesinin incelemeci olarak atandığı, incelemeci tarafından hazırlanan raporda; iddiaların sübut bulmadığı kanaatine varılması nedeniyle" soruşturma izni verilmesine gerek olmadığı" yönünde görüş belirtmesi üzerine, Rektör tarafından 2547 sayılı Yasanın 53/c maddesi uyarınca soruşturma açılmasına mahal bulunmadığı yönünde davaya konu kararın verildiği anlaşılmaktadır.
Olayda; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53. Maddesinin (c) bendi uyarınca değişik statüdeki kişilerin suç işlemeleri halinde soruşturma usulü ve yetkili yargılama mercilerin belirlenmesine ilişkin özel hüküm gereği; disiplin amirince doğrudan veya görevlendireceği uygun sayıda soruşturmacı tarafından yapılan ilk soruşturma neticesinde Üniversite Yönetim Kurulu üyelerinden teşkil edecek üç kişilik kurul tarafından hakkında lüzum-u muhakeme veya men-i muhakeme şeklinde karar verilmesi gerektiği; oluşturulacak üç kişilik komisyon tarafından verilecek lüzum-u muhakeme ya da men-i muhakeme kararının doğrudan ilgililere tebliği ve lüzum-u muhakeme kararının ilgililerin itirazı üzerine, men-i muhakeme kararının ise kendiliğinden Danıştay Birinci Dairesince incelenmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda, mevzuatta düzenlenen usullere aykırı olarak yetkili kurullarca ilgililer hakkında lüzum-u muhakeme veya men-i muhakeme şeklinde karar verilmeksizin tesis edilen işlemde hukuka uygunluk, aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamakta olup, kararın bozulması gerekmektedir.
Buna karşın; 2016 yılında gerek 2547 sayılı Yasanın 53/c maddesinde gerekse 4483 sayılı Yasada yapılan değişikliklerle belirtilen özel soruşturma usulleriyle ilgili yeni düzenlemeler yapılmakla; değişiklikten sonra tesis edilen işlemler hakkında yapılacak iş ve işlemlere dair değerlendirme yapılması da kaçınılmaz olmuştur. Buna göre; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53 üncü maddesinin ceza soruşturması usulünün düzenlendiği (c) bendinin 02/12/2016 tarihli ve 6764 sayılı Kanunla değişmeden önceki halinde yükseköğretim üst kuruluşları başkan ve üyeleri ile yükseköğretim kurumları yöneticilerinin, kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanlarının ve bu kurum ve kuruluşların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi memurlarının görevlerini yaptıkları sırada ya da görevleri dolayısıyla işledikleri ileri sürülen suçlar hakkında aynı bent altında düzenlenen usullerin uygulanacağı hükme bağlanmış, yine aynı (c) bendinin (8) numaralı alt bendinde de bu Kanunda yer almamış hususlarda 4 Şubat 1329 tarihli Memurin Muhakematı Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
2547 sayılı Kanunun 53/c maddesinde aynı madde kapsamındaki personelle ilgili bir suç ileri sürülmesi halinde ilgililer hakkında ilk soruşturma açılması öngörülmüşken söz konusu (c) bendinin birinci fıkrasında 02/12/2016 tarihli ve 6764 sayılı Kanunun 26'ncı maddesiyle değişiklik yapılarak doğrudan soruşturma yolu saklı tutulmakla birlikte soruşturma açmadan önce yetkili mercilere ayrıca bir inceleme yapma yetkisi de verilmiştir. Yapılacak inceleme sonucunda, yetkili merci soruşturma açılmasına veya açılmamasına karar verecek; soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, yine (c) bendinin alt bentlerinde belirtilen usuller uygulanacaktır.
Yukarıda söz konusu değişikliğin bir benzeri daha önce 20/08/2016 tarihli ve 6745 sayılı Kanunun 44'üncü maddesiyle 4483 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde yapılmış bulunmaktadır. 4483 sayılı Kanunun yetkili merciler tarafından verilen kararlara itirazları düzenleyen 9 uncu maddesinin ilk şeklinde soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi şeklinde iki çeşit karar düzenlenmişken, 6745 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra yetkili mercilere işleme koymama kararı verme yetkisi de tanımıştır. Böylece daha önce 4483 sayılı Kanun kapsamında ileri sürülen suçlarla ilgili olarak bir ön inceleme başlatılmadan önce idarece yapılan bir araştırmaya dayalı olarak verilen işleme koymama kararlarına karşı idari yargıda iptal davası açma yoluna gidilebilirken 6745 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra bu kararlara karşı sadece 4483 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde belirtilen itiraz yolu kullanılabilecek olup, iptal davası açılması yasal olarak mümkün bulunmamaktadır.
İşleme koymama kararı, personel hakkında ileri sürülen suç iddiasının, suçun unsurları, vasfı, gerçekliği gibi hususlar bakımından ceza hukuku kapsamında bir soruşturmayı gerektirmediği açık olan durumlarda idarenin zaman ve kaynak israfını önlemek için alınan kararlardır.
2547 sayılı Kanunun 53/c maddesinde yapılan değişiklikle getirilen inceleme yapma yolu da benzer bir nitelik taşımakta ve inceleme sonucunda soruşturma açılmamasına dair yetkili merciler tarafından verilecek kararlar da 4483 sayılı Kanun uyarınca verilen işleme koymama kararlarıyla aynı sonucu doğurmaktadır. Ancak bu kararlara itiraz edilmesi halinde ne tür işlem yapılacağıyla ilgili olarak 2547 sayılı Kanun'da bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu konuda yine 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesi yoluyla Memurin Muhakematı Hakkında Kanun uygulanacak fakat bu Kanun da yürürlükten kaldırıldığından 4483 sayılı Kanun'un 16'ncı maddesi uyarınca 4483 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
Bu durumda 4483 sayılı Kanun kapsamında verilen işleme konulmama kararlarına yapılan itirazlarda olduğu gibi aynı Kanunun 9 uncu maddesinde öngörülen itiraz yolu kıyasla uygulanarak 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesi kapsamında değişiklikten sonra (02.12.2016) verilen soruşturma açılmamasına dair kararlara yapılacak itirazların da, bu madde uyarınca verilen lüzum-u muhakeme veya men-i muhakeme kararlarına yapılan itirazları değerlendiren kurullar tarafından incelenmesi gerekmektedir. Aksi halde bu itirazların idari yargıda iptal davasına konu edilmesi, kanunda özel olarak düzenlenmiş bir ceza soruşturması usulünü anlamsız kılacaktır. Bu yol suçun ve suçlunun kısa sürede soruşturulması bakımından ceza hukukunun amaçlarına da uygun olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; Antalya 1. İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 14/03/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.