İki mutluluk bir büyük acı

Kartal'da çöken binadan kurtarılan Havva, 15 gün sonra yoğun bakımdan çıktı. Diğer mucize çocuk Mahmut Tayyip'in durumu da iyiye gidiyor. 22 yaşındaki kızı Şevval'i yitiren anne Güler Yılmaz'a ise kötü haber önceki gün verildi. Anne Yılmaz'ın feryadı yürekleri dağladı: Artık kızım yok

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 22 Şubat 2019 08:15, Son Güncelleme : 22 Şubat 2019 08:21
İki mutluluk bir büyük acı

İstanbul Kartal'da 6 Şubat'ta çöken 8 katlı Yeşilyurt Apartmanı'ndan sağ kurtarılan simge isimlerden Havva Azra'nın 15 gün sonra yoğun bakımdan çıkarılarak annesine kavuştuğu anlara SABAH tanıklık etti. Diğer mucize çocuk Mahmut Tayyip ise kendisine Trabzonspor forması hediye eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "Beni merak etme, iyileşiyorum" sözleriyle seslendi. Mutluluk rüzgarı esen bu iki hastane odasının hemen yanındaki odada ise gözyaşı döken bir anne var. 22 yaşındaki hemşire kızı Şevval'i kaybettiğini henüz 2 gün önce psikiyatrist eşliğinde öğrenen anne Güler Yılmaz ise, "Ben nasıl hayatıma devam edeceğim şimdi. Benim kızım yok" diyordu. 21 vatandaşımızın hayata veda ettiği acı olayda, tonlarca ağırlığın altından zamanla yarışarak kurtarılan 14 can, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştı. SABAH, hastanede görev yapan sağlık melekleri doktorlar ve yaralılarla görüştü. Ortopedi Servisi'nde yatan yaralılarla tek tek konuştuk, acılarına tanıklık ettik.

'KAVUŞTUK ANNEM'

Türkiye onu 14 saat sonra enkazdan kurtarılırken, "Havva'yı kurtarın, kızımı kurtarın" çığlıklarıyla tanıdı. 5 yaşındaki yaşam savaşçısı kızı Azra Havva'ya da 18'inci saatte ulaşıldı. Annenin bir bacağı kırık, minik kızın ise her iki bacağında ezilmeler var. Önceki gün servise alınan Azra Havva ile annesinin tedavisi yan yana yataklarda devam ediyor. O karanlık günden sonra ayrı kaldığı yavrusuna sıkı sıkı sarılışına ilk kez SABAH'ın tanıklık ettiği Nazan Tekgöz, "Kara gözlü kızım. Kavuştuk annem' diye sarılıp, yanaklarına, ellerine öpücükler konduruyor. Nazan Tekgöz, "5'inci kattaki evimizde eşimin halasıyla oturuyorduk. Çökme olunca deprem oluyor zannettik. Birbirimize sarıldık, düştük. Koltuk, betonla aramızda boşluk yarattı. Dışarıdan sesler duyuyorum, 'Orada kimse var mı' diye... Bir boşluk ilişti gözüme. Ordan taş attım, süpürgelik uzattım. Sonra bize doğru bir ışık hissetim. Meğer 14 saat geçmiş..." sözleriyle yaşadıklarını anlattı.

MERAK ETME, İYİLEŞİYORUM

9 saat sonra kurtarılan bir diğer mucize çocuk 9 yaşındaki Mahmut Tayyip Alemdar, yaşadıkları nedeniyle hastanede mavi gözleriyle etrafa korku dolu gözlerle bakıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ı ise hiç dilinden düşürmüyor ve getirdiği Trabzonspor formasını başucunda tutuyor. Erdoğan'a SABAH aracılığıyla da mesaj gönderiyor: "Beni merak etme. İyileşiyorum. Daha iyi olacağım." Sağ kolunda yumuşak doku zedelenmesi ve her iki bacağında da ezilmeler olan Mahmut Tayyip o korkunç dakikaları şöyle anlatıyor: Futbol oynuyordum. İki koltuk arasını kale yaptım kendime. Bina sallanmaya başladı. Masa mı, koltuk mu derken koltukların arkasına geçtim. Betonlar çöktü. Saatler sonra kurtarıcı köpeklerin seslerini duydum. 'Orada kimse var mı' diyorlardı. Beni duydular. Çok acı hissettim. Kalbim acıdı." Anne Fatma Alemdar, "Pazara gitmiştim. Bir baktım ki bina çökmüş. Dünya başıma yıkıldı. Evladım kurtarıldı ama benim için zaman durdu" dedi.

'SON KEZ GÖREMEDİM'

Tedavisi süren Güler Yılmaz ise tarifsiz bir acı yaşıyor. Biricik evladı Şevval'i 22 yaşında kaybetti. Acı haberi daha önceki gün psikiyatristler eşliğinde öğrenmiş. Sol bacağı kırık ve kafatasında yaralanmalar olan Güler Yılmaz, "Hemşireydi. Staj yapacaktı bu hastanede. Ne cenazesine gidebildim, ne son kez görebildim. O gün bir kıyametti. Bina çökerken, Şevval diye bağırdım. Tek bir ses duydum. O da inleme sesi. Dizlerimin üzerindeydim. Elime bir taş geçti. Onunla betona vurdum. Kurtarma köpeklerinin seslerini duydum. Sonra matkap sesleri ulaştı. Nefesim azaldı. Işık gelmeye başladı. 'Geliyorlarlar, kurtaracaklar' diyordum. Geldiler. 'Kızımı kurtarın' dedim. Hastanede de hep Şevval'i sordum. 'Başka hastanede' dediler. 48 saat sonra kurtarılmış. Ben tedavisi sürüyor zannettim. Meğer kızım kara topraktaymış."

'UZUN SÜRELİ HAREKETSİZLİK DOKU SİSTEMİNİ ETKİLİYOR'

Başhekim Prof. Dr. Recep Demirhan, şunları söyledi: "1999 Marmara depreminde de hastanemiz bir üs hastane gibi çalıştı. O gece de tüm ekip olarak hazır bekledik. Yaralıların yarasını sarmak için teyakkuz halindeydik. Uzun süreli sıkışmalarda, hareketsizlikte "Crush Sendromu" oluyor. Tüm doku sistemleri olumsuz etkileniyor. Dokularda toksik maddeler birikiyor. Böbrek yetmezliğine kadar götürebiliyor. Ne gerekiyorsa hastalarımıza yapıyoruz. 3'ü yoğun bakımda olmak üzere, 7 hastamızın tedavisi sürüyor."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber