Yeşil alan sulaması yeraltı sularından yapılsaydı, Ankara susuz kalmazdı

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 01 Ağustos 2007 22:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

ANKARA'DAKİ SU SORUNU

- JMO, SU KESİNTİLERİNİN SORUMLUSUNUN KURAKLIK DEĞİL, KÖTÜ YÖNETİM OLDUĞUNU İDDİA ETTİ

- JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI:

- "SADECE SON 5 YILDA YEŞİL ALAN SULAMASI YER ALTI SULARINDAN YAPILSAYDI, ANKARA BUGÜN SU KESİNTİSİ İLE KARŞI KARŞIYA KALMAMIŞ OLACAKTI"

MÜGE TUTCALI

ANKARA (İHA) - Jeoloji Mühendisleri Odası, örnek bir kent olması gereken başkent Ankara'nın, bugünlerde yaşamsal bir sorunla karşı karşıya kaldığını belirterek, sadece son 5 yılda yeşil alan sulaması yeraltı sularından yapılsaydı, Ankara'nın bugün su kesintisiyle karşı karşıya kalmamış olacağını öne sürdü.

Jeoloji Mühendisleri Odası'ndan yapılan yazılı açıklamada, yaşanan sorunun kaynağının asıl olarak kuraklık olmadığı, özellikle aklı, planı, bilimi, mühendisliği bir kenara iten, uzman kuruluşların ve meslek odalarının görüşlerini dikkate almayan, popülist, günlük çözüm üretebilen, faydacı bir yönetim tarzını benimseyen siyasal iktidarlar ve yerel yönetimler ve yöneticiler olduğu savunuldu. Ankara'nın bugün uzun süreli su kesintilerine başlamış olmasının sorumlusunun doğrudan küresel ısınma olmadığı,

Ankara Büyükşehir Belediyesi ve dolayısıyla ASKİ olduğunun iddia edildiği açıklamada, Gerede-Işıklı projesinin başlangıçta, Gerede'den yani Batı Karadeniz havzasına dökülen Gerede suyunun pompajla Çamlıdere Barajı'na basılmasını içerdiği belirtildi. Projenin birinci aşamasının 2003 yılında tamamlanmasının planlandığı ve projenin DSİ tarafından bir protokolle ASKİ'ye devredildikten sonra yaklaşık 30 kilometrelik tünel vasıtasıyla Çamlıdere Barajı'na aktarılması şeklinde yeniden planlandığı ancak, proje

değişikliğinden başka ASKİ tarafından bu güne kadar Gerede Işıklı sistemiyle ilgili hiçbir şey yapılmadığı ileri sürüldü.

ASKİ'nin Gerede sisteminden sonra hayata geçecek en son ve yedek proje olan Kızılırmak projesini devreye sokmak durumunda kaldığının ifade edildiği açıklamada, "Kızılırmak projesinde de iki önemli sorun bulunmaktadır. Birincisi sülfat oranının yüksek olması ve ağır metaller içermesi nedeniyle önemli sağlık sorunlarını getirebilecek olması ve ikincisi ise, yaklaşık 500 metre gibi bir kot farkının bulunması nedeniyle maliyetinin yüksek olmasıdır" denildi.

Açıklamada, Ankara'daki arıtma tesislerinin bu nitelikteki bir suyu arıtacak teknik özelliklere sahip olmadığı da belirtilerek, Kızılırmak suyunun Ankara'ya getirilmesi, eğer bulunursa diğer baraj suları ile karıştırılsa dahi, önemli sağlık sorunlarının yaşanmasına yol açacağı kaydedildi. Böylece Ankara'nın içilebilir su olanağından mahrum kalabileceği ve yüksek fiyatla sadece kullanma suyuna mahkum edilmiş olacağı belirtildi. Ankara'nın yeraltı suyu potansiyelinin kent içindeki yeşil alanları park

bahçeleri sulamaya yetecekken, ASKİ'nin bugüne kadar bu alanları arıtılmış içme suyu ile suladığı belirtilerek, bu amaçla yapılan sulamaya harcanan miktarın, Ankara'nın yaklaşık 1.5 aylık içme suyu miktarı olduğu ifade edildi. Açıklamada, "Sadece son 5 yılda yeşil alan sulaması yer altı sularından yapılsaydı, Ankara bugün su kesintisiyle karşı karşıya kalmamış olacaktı" ifadeleri yer aldı.

Öte yandan, suların da bir gün çeşitli nedenlerle tükenebileceği gerçeğinden hareketle insanlarda 'su tasarrufu' bilincinin oluşturulması gerektiği ve Başkent Ankara'nın karşılaşabileceği kuraklığın bir afete dönüşmemesi için; aklı, planı, bilimi, mühendisliği temel alıp, uzman kuruluşların ve meslek odalarının görüşlerini dikkate alan politikalar geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. Açıklamada, "Unutmayalım ki, sularımız sorunlu ve sonludur" denildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber