Türkiye'de 6 üniversite koronavirüs aşısını bulmaya çalışıyor
SBÜ Öğretim Üyesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kadriye Kart Yaşar: Ülkemizde halihazırda 6 üniversitemizde aşı ile ilgili çalışmaların başlatıldığını biliyorum. Geçmiş yıllarda kendi aşısını üretebilmiş bir ülke olarak, Kovid-19 pandemisiyle ilgili de sonuç alınacağına inanıyorum. Ancak aşı ve ilaç çalışmaları zor ve zaman alan çalışmalardır. Kısa sürede olmasa da inşallah eylül ayından sonra iyi haberler alabiliriz
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kadriye Kart Yaşar, "Ülkemizde hali hazırda 6 üniversitemizde aşı ile ilgili çalışmaların başlatıldığını biliyorum. Geçmiş yıllarda kendi aşısını üretebilmiş bir ülke olarak, Kovid-19 pandemisiyle ilgili de sonuç alınacağına inanıyorum. Ancak aşı ve ilaç çalışmaları zor ve zaman alan çalışmalardır. Kısa sürede olmasa da inşallah eylül ayından sonra iyi haberler alabiliriz." dedi.
Prof. Dr. Yaşar, SBÜ öğretim üyelerinin, sahada ve hastanelerde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına yakalanan hastaların tanı ve tedavisinde aktif olarak çalıştığını belirterek, Kovid-19 ile ilgili çeşitli bilimsel çalışmaların planlandığını söyledi.
Kovid-19 pandemisini önlemek için Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilen çalışmalardan umutlu olduğunu dile getiren Yaşar, "Ülkemizde hali hazırda 6 üniversitemizde aşı ile ilgili çalışmaların başlatıldığını biliyorum. Geçmiş yıllarda kendi aşısını üretebilmiş bir ülke olarak Kovid-19 pandemisiyle ilgili de sonuç alınacağına inanıyorum. Ancak aşı ve ilaç çalışmaları zor ve zaman alan çalışmalardır. Kısa sürede olmasa da inşallah eylül ayından sonra iyi haberler alabiliriz." diye konuştu.
Yaşar, koronavirüsle salgınını önlemek için verilen mücadelede Türkiye'nin Avrupa ülkelerine kıyasla büyük bir başarı elde ettiğine işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Salgınla mücadelede en önemli unsur pro-aktif yani erkenci davranabilmektir. Türkiye Kovid-19 salgınında Avrupa ülkelerine kıyasla oldukça erken bir dönemde tedbirlerini alarak salgına hazırlıklı girdi. Türkiye ilk vakanın görülmesinden 15-20 gün kadar öncesinde salgında nasıl davranılacağı, olası vaka tanımları, hastaya yaklaşım, şüpheli vakaların yatırılacağı hastaneler, sağlık çalışanlarının kullanacağı koruyucu ekipman olan maske, önlük, gözlük, siperlik ve benzeri malzeme dahil pek çok konuda 'Salgın Eylem Planı' adı altında hazırlıklar yaptı.
Pek çok ülkeden daha önce salgının görüldüğü ülkelere uçuşları durdurdu, İran'la sınır kapılarını kapattı, İran'dan karayoluyla gelenlere karantina tedbirler uyguladı. Bunlar çok önemli adımlardır çünkü Türkiye nüfusu kalabalık bir ülke ve salgında bu tedbirler olmazsa vaka sayıları kısa sürede 100 binleri bulabilirdi. Avrupa ve Amerika'nın hatası, tedbirler konusunda erkenci davranamamış olmasıdır. Bizden çok daha fazla yaşlı nüfusa sahip bu ülkelerdeki yüksek ölüm oranları, geç alınan tedbirler sebebiyle vaka sayılarının yüksek olmasıyla doğrudan ilişkilidir."
Kovid-19 günlerine denk gelen ramazan ayında "Evde kal" çağrısına uyan vatandaşların dikkat etmesi gereken önlemleri sürdürmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Kadriye Kart Yaşar, "Ramazan ayında iftar, teravih gibi toplu etkinliklerden kaçınmalarını şiddetle tavsiye ediyorum. Sadece aynı ev içindeki aile fertleriyle iftar, sahur yapıp sosyal mesafeyi koruyarak teravihin evde kılınmasını öneririm. Müslüman, kendinden emin olunan kişidir. Bu yüzden dinimiz, ibadetleri vesile ederek başkalarına zarar verebilecek riskli davranışlardan kaçınmamızı tavsiye eder." değerlendirmesinde bulundu.