Yıllık izin uygulamalarında 3 yanlış uygulama
Mülga Devlet Personel Başkanlığı görüşü bağlamında yıllık izin süresi içinde kalan genel tatil günlerinin izin alınan gün sayısına dahil edilmemesi gerekiyor. Bu konuda hak kaybı yaşanmaması için idareler memurun talebine gerek olmaksızın işlem yapmalıdır.
Dinlenme Anayasal bir haktır. Anayasanın 50. maddesinde, dinlenmenin çalışanların hakkı olduğu, ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartlarının kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu hükme uygun olarak 657 sayılı Kanunun 99. maddesinde cumartesi ve pazar günleri ücretli tatil günü olarak belirlenmiş, 102. maddesinde ise memurların ücretli yıllık izin hakları 10 yıllık hizmet süresi baz alınarak 20 gün veya 30 gün olarak düzenlenmiştir.
Genel tatil günleri nelerdir?
2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda ise ulusal bayram, resmi bayramlar, dini bayramlar ve genel tatil günleri belirlenmiştir. Kanuna göre Cumhuriyet Bayramı ulusal bayram; resmi bayramlar, dini bayramlar, yılbaşı günü, 1 mayıs ve 15 temmuz ise genel tatil günü olarak kabul edilmiştir.
Ulusal bayramımız olan Cumhuriyet Bayramı 1,5 gün; dini bayramlarımızdan Ramazan bayramı 3,5 gün, Kurban bayramı ise 4,5 gün devam etmektedir. Resmi bayramlarımız olan 23 Nisan, 19 Mayıs ve 30 Ağustos ile diğer genel tatil günleri olan 1 Ocak, 1 Mayıs ve 15 Temmuz günleri ise 1 gün sürmektedir.
İşçilerde işgünü esasıyla verilen yıllık izin memurlar bakımından farklı uygulanmaktadır. Yasal duruma baktığımızda 657 sayılı Kanunun 99. maddesi cumartesi ve pazar günlerini tatil olarak kabul etmesine rağmen bu günler uygulamada yıllık izin süresine dahil edilmektedir. Memurun kanunen tatil edilen ve çalışma imkanı olmayan cumartesi ve pazar günlerinin yıllık izinden sayılması yanlış bir uygulama olup maalesef Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğleri ve Devlet Personel Başkanlığı görüşleri doğrultusunda genel kabul gören yerleşik bir uygulama halini almıştır. Bu yanlış bulduğumuz uygulamaya ayak uydurabilmek için memurlar beşer gün izin kullanmakta, izin başlangıcını pazartesi gününe, bitimini ise cuma gününe denk getirmeye çalışmaktadır. İzinler parçalı olarak kullanılmakta memur ile idare arasında tatsız hadiseler yaşanabilmektedir.
Örneğin 3 Ağustos ile 1 Eylül arasında 30 gün kesintisiz yıllık izin alan bir memurun izninin 8 günü hafta sonuna denk gelmekte, memur aslında 22 gün izin kullanmaktadır. İş Kanununda ise en kıdemli işçi için yıllık izin süresi 26 işgünü olup bu durumda memurdan 4 gün daha fazla izin kullanmaktadır.
Bir başka yanlış uygulama ise yıllık izin günleri arasında kalan resmi ve dini bayramlar ile genel tatil günlerinin yıllık izinden sayılmasıydı. Neyse ki Devlet Personel Başkanlığı 2016 yılında vermiş olduğu 29.4.2016 tarihli ve 2635 sayılı görüşünde soruna kısmi bir çözüm bulmuştur. Söz konusu görüşte, "Yıllık izin süreleri içerisinde kalan Cumartesi ve Pazar günlerinin yıllık izne dahil edilmesi; yıllık izin verilirken yıllık izin süreleri içerisinde kalan ve mesai günlerine denk gelen Ulusal Bayram, genel tatil günleri ile Başbakanlıkça idari izinli sayılan sürelerin yıllık izne dahil edilmemesi; yıllık izin verildikten sonra Başbakanlıkça idari izinli sayılan sürelerin yıllık izin süreleri içerisinde kalması ve mesai günlerine denk gelmesi halinde ise bu sürelerin yıllık izin süresinden düşülmesi ve daha sonra amir tarafından uygun görülen zamanlarda memura 657 sayılı Kanunun 103. maddesine göre kullandırılması..." gerektiği belirtilmektedir. Temmuz 2018 sonrası dönemde metinde yer alan Başbakanlık ibarelerinin Cumhurbaşkanlığı olarak uygulanması gerekecektir.
Bu görüşe göre örneğin;
- 13 Temmuz ile 24 Temmuz arasında yıllık izin talep edecek bir memurun 12 gün değil 11 gün izin talep etmesi gerekecektir. Çünkü 15 Temmuz normal mesai gününe denk gelmektedir.
- Bir başka örnek vermek gerekirse, 13 Temmuzdan 7 Eylüle kadar yıllık izin talep eden bir memur 26 gün değil, 23 gün izin talep etmelidir. Çünki mesai günlerine denk gelen 1 gün 15 Temmuz, 2,5 gün ise Kurban Bayramıdır. Görüş yazısında mesai günlerine atıf olduğu için hafta sonuna rastlayan Kurban Bayramının iki günü izinden düşülemeyecektir.
Yukarıdaki örneklerde de yer aldığı üzere yıllık izin talebi karşısında idareler izin süresi içinde kalan resmi ve dini bayramlar ile genel tatilleri izin süresine dahil etmemeli, izin işlemlerini elektronik ortamda takip eden kurumlar da yazılımlarını bu doğrultuda güncellemelidir. Ayrıca izin talebinde gün sayısının değil iznin başlangıç ve bitiş tarihlerinin belirtilmesi hak kaybı yaşanmaması bakımından daha uygun bir yöntem olacaktır. İzin sürecinde sonradan Cumhurbaşkanlığınca mesai günleri için idari izin uygulaması gündeme geldiğinde ise memurun talebi olmaksızın özlük birimleri bu durumu dikkate almalı ve idari izinleri yıllık izin süresinden düşmelidir.
Sonuç olarak memurların yıllık izin süresinin iş günü olarak kullandırılmasına yasal bir engel olmadığını ama yerleşik gelenek dikkate alındığında kurumların buna cesaret edemeyeceğini ve sorumluluktan kaçınacağını düşündüğümüzden konuya ilişkin ivedilikle bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini belirtmek isteriz. Yıllık izinler işgünü hesabıyla kullandırıldığında hem idareler hem de memurlar rahatlayacaktır.