Denizciler 'güvenlik ve yıpranma hakkı' istiyorlar
Nijerya açıklarında korsanlar tarafından kaçırılan Türk gemicileri kurtarmak için çalışmalar devam ederken, denizciler bölgede, Somali'de görev yapan 'Birleşik Deniz Görev Kuvveti'ne benzer bir görev gücünün oluşturulması gerektiğini belirtiyor.
Gemicilerin bir diğer beklentisi de 2008 yılında kaldırılan 'yıpranma hakkı'nın yeniden getirilmesi. Denizcilere Nijerya'da yaşanan olayı ve mesleki beklentilerini sorduk:
Ordu Fatsa Denizcilik Mezunları Derneği Başkanı Harun Akbaş: Denizcilerin yıprandığını ispatlamaya bile gerek yok
Olayın yaşandığı bölge, korsanların özellikle 2020 yılında faaliyetlerini artırdığı bir bölge. Bunlar daha önceden yoğunlukla Somali tarafındaydı. Son zamanlarda Gine Körfezi'ne kaydı. Aden Körfezi'nden geçerken savaş gemileri konvoylar eşliğinde sizi geçiriyor. Hem de bölgenin öncesinde siz silahlı güvenlik alıyorsunuz. Ancak son olayın yaşandığı bölgede böyle bir durum söz konusu değil. Bu bölgeye gidildiğinde limana belli bir milde, ülkenin askeri karşılıyor. Eskort botla limana götürüyor. Limanda silahlı güvenlik veriyor. Sonrasında tekrar aynı bot sizi belli bir mesafeye kadar çıkarıyor. Bu mesafe bıçak gibi keskin bir alan değil. Oradan sonra bir başka ülkenin karasularına giriyorsunuz. Ondan sonra da korsanlar aktif olabiliyorlar. Aden Körfezi'nde nasıl bir çözüm bulunduysa yine aynı çözüm bulunabilir. Yaşananlar ortada.
Cumhurbaşkanı'mızdan denizcilerin yıpranma payının geri verilmesini istiyoruz. Korsanla mücadelemiz, limanlarda uğraştığımız her bir limanın ayrı şartları var. Hızlı gemiler, hızlı liman operasyonları, kötü hava şartları, bir iklimden bir iklime çok hızlı geçişler gibi o kadar çok konu var ki. Denizcilerin yıprandığını ispatlamaya gerek yok.
Türk Uzakyol Gemi Kaptanları Derneği Başkanı Arif Bostan: Korsanlarla, 10 metrelik dalgalarla boğuşuyoruz
Somali-Aden Körfezi ve Hint okyanusu tarafında çok görülürken şimdi Batı Afrika'ya kaydı. Gemi süratli bir gemi, o gemiye yetişen bot ondan daha süratli olması gerekiyor. Soru işaretleri var. Ben beş parasızım silahı nereden buluyorum, o botu o kadar açığa götürecek yakıtı nereden buluyorum. Bunları birileri destekliyor. Arkada bir el var ama o elin adını ben koyamıyorum. Siz ne kadar kilit vurursanız vurun, hırsız kafaya koyduysa o kilidi açacaktır.
Korsan saldırısına açığız, denizdeki doğa şartlarına açığız. Ailemizden uzak, günlerce uyuyamadığımız, taze meyve-sebze bulamadığımız, kar-yağmur-tipi durmadığımız bir ortamda çalışan biz denizcilerin yıpranma hakkı 2008 yılında elimizden alındı. Biz lodos olduğunda, sert bir deniz olduğunda 10 metre dalgayı görüyoruz. Denizcilik denince insanların aklına beyaz elbise, şapka falan geliyor. Bunlar işin hikaye kısmı. Gerçekte biz hayatını doğayla mücadelesiyle kazanan insanlarız. Bu ilk gemiden beri böyleydi. Yıpranma kesinlikle denizcilerin hakkıdır ve verilmelidir.
İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunları Sosyal Yardım Vakfı Başkanı İlker Meşe: Haydutlukların arkasında kimler var onlara bakılmalı
Aden Körfezi'ndeki gibi bir güvenlik ortamının acilen bu bölgelerde alınmasında fayda var. Kısa vadede çözüm olarak bu gözüküyor. Ama sonrasında büyük resme bakmamız lazım. Nasıl silahlanıyorlar, eğitiliyorlar, organize oluyorlar? Devletler bu işin içinde mi? Bu sorulara cevap verilmesi için ciddi bir çalışma gerekiyor.
Kaçırmak için karar verilen geminin bence fazla şansı yok. Korunmasız gemileri seçiyorlar. Okuduklarımıza göre yakıt ikmali için bir yakıt tankeri ayarlandığı söyleniyor. Belki 100 mil yerine 250 mil açıktan geçselerdi, sürat teknesi yakıt ikmali yapsa bile menzilinin dışına çıkması söz konusu olabilirdi. Bu devirde, korsanlığın anlaşılır olması mümkün değil. Büyük resim önemli. Buradan kim kazançlı çıkıyor bunu iyi incelemek lazım. Bizim için daha önce verilen yıpranma payının neden geri alındığını anlamak mümkün değil. Zaten Türk bayraklı gemi sayısı çok azaldı. Korkarım yakında yıpranma hakkı isteyecek gemi adamımız da kalmayacak.
TMMOB Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası Başkanı Feramuz Aşkın: Denizcilik örgütleri devreye girmeli
Bu bölgelerde koruma amaçlı yapılması gerekenlerden ilki 'açık seyir' yapılması. İkincisi ise gemilere silahlı muhafız alınması. Haydutlar güvenlik olan gemilere yaklaşmıyorlar. Bunun dışında koruyucu olarak yapılacak bir şey yok. Bu bölgelerde Uluslararası Denizcilik Örgütünün ve BM'nin devreye girmesi lazım. Orada bir gemi bulundurulursa ya da oradaki ülkelere destek verilip ülkenin karasularında bir destroyer ya da kruvazör konuşlandırılabilirse caydırıcı olabilir. Bu şekilde terörizme prim tanınıyor bir yerde.
Her mesleğin kendine özgü zorlukları var ama bence denizcilik dünyanın en zor mesleği. Bu insanlar mesleğini büyük fedakarlıklarla yapıyorlar. Dünya ticaretinin yüzde 90'ından fazlasının deniz yoluyla yapılıyor. Yıpranma hakkının bir an evvel yasalaşması lazım. Denizcilerin bu haktan yararlanabilmesi için Türk sahipli ve Türk bayraklı gemilerde çalışması lazım. Maalesef, son yıllarda Türk bayraklı gemilerden çeşitli sebeplerden dolayı çıkış var. İncelediğimiz zaman bu haktan yararlanacak çok da fazla gemi insanı kalmadı. Yine de dünya denizlerinde yaklaşık 30-35 bin tane Türk deniz emekçisi çalışıyor. Bunların yabancı şirkette de olsa yine bu haktan faydalanabilmesini sağlayacak yasanın hazırlanması gerekiyor.
OSMAN ÇOBANOĞLU