Akşener: HDP'lilerin yerinde olsam istifa ederdim, erken seçime giderdik
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, katıldığı bir canlı yayında HDP'li vekiller hakkında TBMM'ye sunulan fezlekelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Akşener, HDP'lilerin yerinde olsa istifa edeceğini böylece erken seçimin yolunun açılacağını ifade etti..
Terör örgütü propagandası yapma, suçu ve suçluyu övme, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, halkı kin ve düşmanlığa tahrik gibi suçlamalarla hazırlanan 28'i HDP'li 33 isim hakkındaki fezlekeler TBMM'ye ulaştı.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu'nun "Evet oyu vereceğiz" sözlerinin aksine, İYİ Parti yönetimi her bir dosyayı ayrıca değerlendireceklerini ve karar alacaklarını ifade etti.
"HDP'lilerin yerinde olsam istifa ederdim"
Habertürk'te katıldığı yayında fezlekelere ilişkin İYİ Parti'nin tutumunu değerlendiren
Akşener, "Ben HDP'lilerin yerinde olsam istifa ederdim. Böylece erken seçime
gidilebilir." ifadelerini kullandı
Kaç vekil istifa ederse erken seçime gidilir?
Anayasa'nın 78'inci maddesinin gereği olarak TBMM vekillerinin bir kısmı ölüm
yahut istifa gibi nedenlerle üyeliklerini sonlandırırsa ara seçime gidilir.
Ara seçim, her seçim dönemi için bir defa ve genel seçimden otuz ay sonra yapılabiliyor. Ancak, boşalan üyeliklerin sayısı, üye tam sayısının yüzde beşini bulduğu hallerde, ara seçimlerinin üç ay içinde yapılmasına karar verilir.
Üye tam sayısı olan 600'ün yüzde 5'i, 30 milletvekiline denk geliyor.
Meral Akşener, Habertürk'te gazetecilerin sorularını cevapladı. Cumhur İttifakı'nın bileşenlerinin kendilerine sürekli hakaret ettiklerini hatta kendisine PKK'lı dediklerini söyleyen Akşener, bazı tavırlardan rahatsız olduklarını anlattı.
İşte Akşener'in açıklamalarından bazı satır başları;
"Biz 24 Haziran'daki ittifakta Saadet Partisi, Demokrat Parti, CHP, İYİ Parti vardı. Bir karar beyan ettik, 'ikinci tura kim kalırsa onun arkasında duracağız' dedik. 31 Mart'ta teklifi götüren biziz. Saadet Partisi ayrı aday çıkarttı. Demokrat Parti her yerde aday çıkarttı. Biz CHP ile birlikte gittik. Bizimle ilgili Iğdır ve Ahlat'la ilgili bizzat benim teklifimle aday çıkartmadık. Iğdır'da MHP'nin adayı, Ahlat'ta geçmişi MHP'li olan sonra AK Parti'ye gitmiş adayı destekledik. HDP bizim adaylarımızın bulunduğu her yerde aday çıkardı, biz de buna saygı duyduk. Balıkesir'de HDP aday çıkardı, oy aldı ve biz 9 bin 900 oyla büyükşehir kaybettik, saygı duyduk. Siyaset böyle bir şey. Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı karıştırılıyor. Cumhur İttifakı et tırnak, mezara kadar, kader birliği, bu duygusal ittifak. Bizimki rasyonel, proje bazlı, kurumsal kimliklerimizi muhafaza eden, et tırnak olmayan, seçmenin taleplerine uygun şekillenmiş, probleme çözüm önerileri birbirinden farklı olan iki siyasi parti. Bizi oranın tavır ve davranışlarıyla değerlendirildiği zaman olmuyor. Fikirler farklı olur, karşılıklı eleştiriler ya da itirazlar olduğu zaman dönülüyor 'Bunlar AK Parti'ye göz kırpıyor'.
"Millet İttifakı içindeki görüş ayrılıkları"
Olabilir... Bakın sürekli diskur çeken kişiler var. Bir kesim var bize parmak sallayan. Kürtleri tanzim etmeye çalışanlar var. Daha liberal bir kesim. Sol liberaller de var, muhafazakarlar da var. Kürtlere parmak sallayan bir kesim var. Bu arada dönüp Kürtler'e 'sen ne düşünüyorsun' diyen de yok. Sayın İmamoğlu meselesine gelince. Bizim partimizin bu dediğim alanlardan kaynaklanan yok efendim Libya'ya asker gönderilmesine 'hayır' diyorsunuz yine PKK'lı oluyorsunuz. İdlib'e asker gönderilmesine 'evet' diyorsunuz, 'göz kırpılıyor' deniliyor.
Buldan'ın kendisini ima eden sözleri
Sayın Buldan Fox TV'de benimle ilgili faili meçhulcü olduğumu; yani katil demedi de tarif etti. Eşinin öldürülmesinde azmettirici olduğumu söyledi. Genç bir kadın, hamile, eşi öldürülmüş. 1994. Ben 1996 10 Kasım'ında İçişleri Bakanı oldum. O günkü İçişleri, Adalet Bakanı, Emniyet Genel Müdürünün kim olduğunu bilmesi gerekir. Genç bir kadınsınız, hamilesiniz, eşiniz öldürülmüş. O günün İçişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanını, MİT Müsteşarı'nı, Başbakanını bilirsiniz. Çünkü onlardan eşinizin faillerini bulması için onlara gidersiniz.
Meclis'te HDP'nin varlığı
Meclis Başkanlığım döneminde MHP milletvekili olarak Selahattin Demirtaş Grup Başkanvekili olarak gündem dışı söz vermiştim. Bana 'niye söz verdiniz' dendiğinde, içtüzüğe göre sizin şehrinizle ilgili söz alma hakkınız var. Bu çok önemli bir eylemdir. İçtüzüğe göre seçildiğiniz şehrin problemlerini anlatmakla yükümlüsünüz. Döndü bana dedi ki, 'İngiliz demokrasisine inanıyorsunuz' dedi. Ömrü hayatım boyunca 1 dakika sınıfa geç girmemişim. Kurallara uymaktan bahsediyorum. HDP veya BDP veya o insanlar seçim yoluyla gelmişler mi? Seçilirken yargı müdahale etmiş mi? Hayır. Peki seçilmiş insanların o günden bahsediyorum, şehirleriyle ilgili sorunlarını Meclis'in gündemine getirme hakları var mı? Var. Şimdi bizim arkadaşlarımız bunu biliyorlar.
Arkadaşlarımız sayın İmamoğlu'nun genel başkanlarına 'faili meçhulcü, eşinin öldürülmesine azmettirilmiş' olarak söylenen sözlerden ciddi rahatsızlıkları oldu.
"İmamoğlu'nun tweetine kızdı mı?"
Ben şerbetliyim. Çok değer verdiğim siyasetçi 'sizi üzdüler' dedi. Ben de 'alışkınım' dedim. Siyasette özen göstermek gerekir, empati yapmak gerekir. Pervin Buldan hanımla ağaç dikmesine yönelik bizim partiden incitici cümle çıktı mı? Hayır. Çünkü sayın İmamoğlu kimi davet edip etmeyeceğini, bizim kendisine diskur çekerek söylememiz mümkün değil. Biz siyasette saygıya inanıyoruz. İYİ Parti ne CHP'yi ne Saadet Partisi'ni incitecek, aslında Cumhur İtitfakı'nın paydaşlarını incitecek sözü davranışı bulamazsınız.
Tartışmalardan sonra İmamoğlu ile görüştü mü?
Sayın İmamoğlu bana mesaj attı. Ama şimdi whatsapp mesajlarını söylersek ayıp olur.
Sayın İmamoğlu CHP'nin mensubu olarak siyasi tutum ve davranışıyla ilgili orasının sorumluluğunda ama İstanbul'a hizmet konusunda bizim de ortak olduğumuz sorumluluk alanını temsil ediyor. Ben kapı kapı zil çalıp sayın İmamoğlu'na oy verdim. Söz verdik, İstanbul'a en iyi hizmeti götürecek dedim. Bunu denetlemek hem hakkımız, hem sorumluluğuz. Biz 'küstüm ver misketleri' gibi durumumuz yoktur.
Arkadaşlarımız o tweeti hiç beğenmediler. Ben onlara da saygı duyarım.
"Ben olsaydım istifa ederdim"
Bize bir taciz var. Bir taraf öyle bir taraf böyle şeklinde. Ben o 9-10 milletvekillerinden olsaydım, toplardım arkadaşlarımı 'hadi istifa ediyoruz'. Bizim test edilmemiz uğruna sürekli gagalanan bir pozisyonda. İstifalar Meclis'te oylanır. Bakalım Cumhur İttifakı'nın büyüğü, küçüğü o istifaları Meclis'e getirirler miydi?
İYİ Parti'nin HDP tutumu
HDP'nin PKK ile olan ünsiyetine, ilişki biçimine mesafe koyması gerektiğini, Türkiye'nin partisi olma yolunda yürümesi gerektiğini herkes söylüyor, biz de söylüyoruz. Bir pis ve çirkin dil var. HDP'nin ve PKK'nın dışında bir genel başkan yardımcısı HDP'ye oy veren 6 milyon insana beddua etti. Allah belanızı versin dedi. Bunun son derece yanlış olduğunu söylüyorum. Özür dilenmesi gerekiyor o insanlardan. Ben Güneydoğu'yu çalışmış hocalardan birisiyim. Burada yaşayan, devletin yanında saf tutmuş, şehit vermiş, itilmiş kakılmış o insanlar olmasaydı nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya kalırdık. Siyasi partilere oy veren seçmen şu veya bu sebeple oy verebilir ama seçmeni suçlayamazsınız. Oraya oy veren seçmen dönecek belki başka partilere oy verecek.
"Erdoğan'ın oyları yetmiyor"
Bizimle ilgili genel bir parmak sallama meselesi var. Sayın Erdoğan oylar yetmiyor, bizi yanında istiyor. Bunu tahkir ederek yapan küçük ortağı var. Buna su taşınmaması gerektiğini söylüyorum, bu parmak sallamaya.
HDP tartışmalarının perde arkası
Grup toplantısından çıktım, gazeteciler çevirdi. O gün farkında değilim. Sayın Erdoğan, sayın Kılıçdaroğlu'na bir şey söylemiş. Gazeteci kardeşim 'siz ne diyorsunuz' dedi. O gün karar verdim, bu değerler üzerinden kutuplaştırma. Bir diğer manivelası da HDP. Bu vatandaşın gerçek gündeminin örtüldüğü. İşsizlik, yoksulluk, pandeminin örtüldüğü siyaset etme biçimini reddediyoruz biz. Bunu örtme çabalarını elimizden geldiğince ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Bugün onca dükkana girdim çıktım. Bir arkadaşımız bilinen AK Partililerden biri olduğunu söyledi. Seçmenin velinimetimiz olduğunu anladı. Merkez miyiz, merkez sağ mıyız, neyiz, bunu seçmen tanımlayacak. Makulün, gerçeğin peşinde olduğumuz, Kübra Hanım'ın derdi nedir diye baktığımız bir politik duruş ve dil var.
"Değerler siyaseti unutuldu, çözüm unutuldu"
İnsanlar geliyor anlatıyor, ekonomik kurmaylarım not alıyor. Arkadaşlarımız bunu çalışıyorlar. Ben o insanların önerisi olabilir bir şeyse kaynağı ile birlikte grup konuşmamıza koyuyorum. Sonra arkadaşlarımız soru önergesi veriyor, canlı tutmaya çalışıyorum. Hatırlayın benim siyasette çömez olduğum dönemlerde ANAP-DYP yarışı vardı. DYP olarak gidersiniz, esnaf gezilir, çiftçi köylüye gidersiniz. Derler ki 'ahan da bu sözleri verdiniz, yerine getirmediniz, bir daha size oy yok' denirdi. Şimdi değerler üzerinden siyaset unutuldu, çözüm unutuldu. 2002'de milletvekili seçildim. Muhtarları topladım. Tarım ve Çevre Bakanı'ndan randevu aldım. Ne kadar siyasi parti varsa ilçe başkanlarını da davet ettik. Bakanlardan randevu alınmıştı. Abdülkadir Aksu Bey de gelmişti. Biz o problemlerin ve taleplerin takipçisi olduk. Şimdi aslında o iktidara yazdı. Eskiden muhalefet halkın avukatıdır, hükümet icraat yapar, onun zamanı doludur. Dolayısıyla siz problemleri alırsınız, AK Parti'nin belediye başkanı da bana ulaşabilir. Sonra yavaş yavaş kurbağanın ısıtılması gibi bu iş bitti."