Kamu kurumlarında görevlendirilen akademisyenin idari görevleri devam eder mi?
Devlet üniversitelerinde çalışan akademisyenlerin kamu kurumlarında görevlendirilmesi halinde idari görevlerinin sona ermesi hususu, tam ve yarı zamanlı olarak iki başlıkta incelenmelidir!
Bilindiği üzere, akademisyenler diğer kamu idarelerine akademik bilgi ve birikimlerini aktarabilmek için geçici süre ile görevlendirilebilmektedir.
Anılan hususu düzenleyen 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun "Kamu Kuruşları ve Vakıflarda Görevlendirme" başlıklı 38 inci maddesinde; "Öğretim elemanları; ilgili kurumların talebi ve kendisinin muvafakati, üniversite yönetim kurulunun uygun görmesi ve rektörün onayı ile ihtiyaç duyulan konularda, özlük işlemleri kendi kurumlarınca yürütülmek kaydıyla, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında geçici olarak görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilenlerin, kadrosunun bulunduğu yükseköğretim kurumlarındaki aylık ve diğer ödemeler ile öteki hakları devam eder. Yükseköğretim Kurulu, bağlı birimleri ve Üniversitelerarası Kurul ile Adli Tıp Kurumunda görevlendirilenler hariç olmak üzere bu fıkra uyarınca görevlendirilenler döner sermayeden yararlanamaz.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile dernek ve vakıfların yönetim ve denetim organlarında görev yapanlar bakımından ayrıca bir görevlendirme kararı aranmaz. Ancak bu görevler, öğretim elemanının bu Kanundan kaynaklanan mesaisini aksatmayacak şekilde yürütülür.
Yükseköğretim Kurulunun isteği ve ilgili kamu kuruluşunun onayı ile yükseköğretim kurumları veya birimleri, ilgili adli mercilerin talebi ile adli tıp mevzuatı çerçevesinde adli tıp olaylarında ve diğer adli konularda resmi bilirkişi olarak görevlendirilebilirler. Bu madde uyarınca görevlendirilen öğretim elemanları kendi kurumlarından alacakları aylık ve ödeneklerin yanısıra, görevlendirildikleri kurumda yürüttükleri görev için birinci derecenin dördüncü kademesinde bulunan bir genel müdürün aylık ve ek gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunan tutarı geçmemek üzere ilgili bakan tarafından tespit edilecek miktarı net olarak ikinci görev aylığı şeklinde ayrıca alırlar. Bunlar görevlendirildikleri kurumlarca kendilerine bu suretle yapılan ödemeleri döner sermayelere yatırmak zorunda değildirler. Bunlara görev yapacakları kurumca bu ödeme dışında başkaca bir ödeme yapılmaz." hükümleri yer almıştır.
Anılan Kanun hükmünden de görülebileceği üzere, akademisyenlerin diğer kamu kurumlarında ve vakıflarda görevlendirilmesi hususuyla ilgili izin yöntemi, özlük hakları ve diğer sair hususlar açıkça ifade edilmişken, geçici görevlendirmenin süresi (tam zamanlı/kısmi zamanlı gibi) ve etkilerine dair kesin hükümler bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, bazı akademisyenler diğer kamu idarelerinde haftalık ders görevini aksatmayacak şekilde belirli bir zaman dilimi için görevlendirilmekte iken, bazıları ise tam zamanlı olarak bir fiil ilgili kamu idaresine hizmet sunmaktadır.
Bu şekilde görevlendirmesi olan öğretim elemanlarının kadrosunun bulunduğu yükseköğretim kurumlarında yürüttüğü idari ve idarecilik görevlerinin akıbetinin ne olacağı yazımızın konusunu oluşturmaktadır. Konuyu sağlıklı bir şekilde açıklığa kavuşturabilmek için görevlendirmenin tam zamanlı mı ya da haftanın/ayın belirli günleri ile mi sınırlı olduğu hususu önemli bir ayrıntı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Üniversitelerde bir takım idari görevler tam zamanlı olarak yürütülmekte iken, bazılarında ise belirli periyodik takvime bağlı olarak çalışılabilmektedir. Tam zamanlı olarak ifade edilebilecek görevler; "Rektör, Rektör Yardımcısı, Dekan, Dekan Yardımcısı, Yüksekokul Müdürü, Yüksekokul Müdür Yardımcısı, Enstitü Müdürü, Enstitü Müdür Yardımcısı, Bölüm Başkanı, Bölüm Başkan Yardımcısı, Anabilim Dalı Başkanı(özellikle Anabilim Dalı Bazlı Eğitim veren, uygulama yapan Fakülteler-Eğitim Fakültesi, Tıp Fakültesi Vb.)" olarak, diğer idari görevler ise "Akademik Kurul Üyelikleri, Komisyon Üyelikleri, Etik Kurul, Son Soruşturma vb. Kurul üyelikleri" gibi sıralanabilir.
İlave olarak, "Akademik Teşkilat Yönetmeliği"nin "Yöneticilerle İlgili Ortak Hükümler" başlıklı 18 inci maddesinin 4 üncü fıkrasında; "Bölüm, anabilim, anasanat, bilim ve sanat dalı başkanları görevi başında bulunamayacağı süreler için yardımcıları veya öğretim üyelerinden birini vekil olarak bırakırlar. Herhangi bir nedenle altı aydan fazla ayrılmalarda kalan süreyi tamamlamak üzere aynı yöntemle yeni bir başkan atanır." hükmü de yönetici görevindeki kişilerin, görevlerinden belirtilen süreden uzun bir şekilde ayrılmaları halinde hizmetin aksamaması için yeni bir kişinin atanmasını güvence altına almıştır.
Bununla birlikte idari görevler ve özelde idarecilik görevleri haftanın ya da ayın belirli günleri ile sınırlı olmayan, görevin getirdiği sorumluluğun ve yönetim anlayışının dinamik ve devamlı suretle varlığını gösterdiği görev türleridir. Sürecin ve de görevin sağlıklı bir şekilde icra edilebilmesi için görevi yürütenin bu görevi üstelenmesine dayanak olan fiili durumunun da görevin icra edileceği kurumda kesintisiz bir şekilde devam etmesi gerekmektedir. Yükseköğretim kurumlarındaki akademik görevler açısından baktığımızda, akademisyenin başka bir kurumun misyon, vizyon ve hedefleri doğrultusunda o kuruma kısmi ya da tam zamanlı olarak katkı sağlayacak çeşitli çalışmalarda bulunması (Kanunun 38 inci maddesi kapsamında) kendi kurumunda yürüttüğü ya da yürüteceği idari görevlerin verimliliği ve sıhhatine gölge düşürebilecektir.
Bütün bu değerlendirme ve tespitler sonucunda, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38 inci maddesi çerçevesinde tam zamanlı olarak kamu kurumlarında görevlendirilen öğretim üyelerinin idari görevleri ile çeşitli akademik ve idari kurullardaki görevlerinin sona ermesi gerektiği, haftanın belirli günleri ders yüklerini aksatmayacak şekilde görevlendirilenlerin ise "Rektör, Rektör Yardımcısı, Dekan, Dekan Yardımcısı, Yüksekokul Müdürü, Yüksekokul Müdür Yardımcısı, Enstitü Müdürü, Enstitü Müdür Yardımcısı, Bölüm Başkanı, Bölüm Başkan Yardımcısı, Anabilim Dalı Başkanı" gibi haftanın tüm günü idari hizmet sunan görevlerde bulunamayacakları, ancak diğer kurul, komisyon vb. görevlerini (toplantılara katılmak ve varsa ilgili mevzuatındaki diğer yükümlülükleri sağlamak kaydıyla) yürütmelerinde sakınca bulunmadığı düşünülmektedir.