Yeni nüfusun ekonomik göstergelere etkisi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 21 Ocak 2008 13:54, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Akademik çevreler, 'adrese dayalı' nüfus rakamlarının projeksiyona dayalı nüfustan daha az çıkmasının, kişi başına gelirin yükselmesi dahil, bazı ekonomik göstergelere etkisi olacağını ifade ediyor.

'Projeksiyona dayalı' nüfus 2007 yılı ortası için 73,9 milyon, 2008 yılı ortası için 74,8 milyon olarak hesaplanmasına karşılık, son durumda 'adrese dayalı' Türkiye nüfusu 70 milyon 586 bin 256 olarak açıklandı.

Akademik çevreler, bunun ekonomik göstergelere olası etkilerini değerlendirdi.

-''FİKTİF BİR DURUM, EKONOMİYE ETKİSİ OLMAZ''-

TOBB ETÜ İktisat Bölümü öğretim üyesi ve eski bakan Abdüllatif Şener, soru üzerine, nüfusun düşük çıkmasının her şeyden önce kişi başına milli gelir oranını yükselteceğini söyledi.

Toplam milli gelir veya gayri safi milli hasılanın nüfusa bölünerek kişi başına milli gelirin bulunduğunu belirten Şener, şöyle devam etti:

''73 milyon yerine bunun 70,5 milyon olarak alınmasıyla, nüfus azalacağı için daha az nüfus mevcut milli gelire bölünmüş olacak ve kişi başına milli geliri artıracaktır. Dolayısıyla 2007 yılı rakamlarını buna göre revize ettikleri takdirde ortaya daha yüksek bir milli gelir çıkmış olacaktır.

Bu fiktif (sanal) bir durumdur, bunun ekonomiye bir etkisi olmaz, bu sadece bir söylem olarak, milli geliri daha yüksek bir düzeyde söylememize yol açabilir. Ancak bu durum, kişi başına milli gelir rakamlarının önceki daha yüksek bir nüfus esas alınarak yapılan hesaplarla karşılaştırılma kabiliyetini azaltır. Önceki yıllarla kıyaslayabilmek için, bu son çıkan nüfus projeksiyonunun geriye doğru düzeltilmesi ve düzeltilen rakamlarla 2007 ve 2007 sonrasını ifade etmeye ihtiyaç var.''

Bunun dışında diğer bazı göstergelerin de etkilenebileceğini belirten Şener, iş gücüne katılım oranını buna örnek gösterdi.

Şener, ''Şimdi toplam nüfus ve çalışabilecek yaştaki nüfus düşmüş olduğuna göre Türkiye'de iş gücüne katılım oranının; bu yeni düzeltmeyle yükselmesi gibi bir sonuç ortaya çıkabilir'' dedi.

2006 yılı yoksulluk oranlarının açıklandığını hatırlatan Şener, ''2007 yılına ait yoksulluk oranını artırıcı bir etki yapabileceğini düşünüyorum. Çünkü tespit edilen yoksul nüfusun sayısını, ister istemez nüfusun tamamına oranlayacaklardır'' diye konuştu.

-BELEDİYELERİN ALDIĞI PAYLAR

Bu arada kamu kaynaklarının dağılımında önemli farklılıklar ortaya çıkabileceğine işaret eden Şener, bu farklılıkların özellikle, genel bütçe gelirlerinden belediyelerin aldığı paylar itibariyle olabileceğini söyledi.

İller Bankası vasıtasıyla belediyelere vergi gelirlerinden pay dağıtılırken ilgili belediyelerin nüfusunun baz olarak alındığını belirten Şener, şunları kaydetti:

''Böyle bir durumda, nüfusu artmış olan belediyelerin aldıkları pay artacaktır. Hatta nüfusu önceki hesaplamaya göre aynı olan belediyelerin payı bile artmış olacaktır. Eskiden daha yüksek nüfusa göre hesaplanırken, belediye nüfusunu koruduğu için toplam nüfusa göre alacağı oran yine artmış olacak. Bu sayımda nüfusu genel düşüşten daha fazla düşenler daha az pay alacaklar. Bu da yeni bir tartışmayı, belediyeler arasında bazıları için memnuniyeti bazıları için memnuniyetsizliği getirebilir.''

-''İKTİSADİ ANLAMDA HÜKÜMETİN ELİNİ RAHATLATAN BİR DURUM''-

Hacette Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Tokat da, 'adrese dayalı' nüfus tahmin edilenden az çıkınca, ekonomik büyüme olmasa bile fert başına düşen milli gelirin fazla çıkmış olacağını söyledi.

İşsizlik oranlarının da düşmüş olacağına işaret eden Tokat, şöyle konuştu:

''Bu kadar kişi zaten var olmadığına göre çalışmayacak, işsizlik sayısı nüfus yaşları arasındaki farklardan çıkartıldığı ve bu kadar nüfus işsizlikten düşüleceği için Türkiye'nin işsizliği azaltılmış olacak. Talep baskısı düşecek. Önümüzdeki dönemlerde enflasyon üzerinde negatif etkilerde bulunacak. Çünkü bu kadar kişinin tahmini talepleri piyasadan çekilmiş oluyor. Bu sanal bir kavram ama endirekt olarak olabilir. Nereden bakarsak bakalım, hükümetin elini iktisadi anlamda rahatlatan bir durumla karşı karşıyayız.''

Bu durumun, bütçenin ve diğer harcama giderlerinin de azalmasını gerektireceğini belirten Tokat, ''Bütçe tahsisi nüfusa göre yapılıyor. Valilikler kanalıyla yapılan bir takım yardımlar veya diğer tahsisler yine nüfusa göre yapılıyor. Öyleyse toplam harcamaları da aşağı doğru çekecek. Bunun da yine enflasyonu aşağı çekme etkisi olacak. Toplam sayı düştüğünde oranlar da düşecek'' dedi.

-''TÜRKİYE, RAKAMLARINA SAHİP ÇIKMALI''-

Bu durumun, istatistiki verilerin ne kadar sağlıksız yapıldığını, dolayısıyla bunu yapanların takdir haklarının ne kadar fazla olduğunu gösterdiğini de dile getiren Tokat, Türkiye'nin bunları ortadan kaldırabilmek için çok düzenli bir istatistik kaydı tutması gerektiğini vurguladı.

Tokat, ''Türkiye her şeyden önce rakamlarına sahip çıkmalı. Rakamlarına sahip çıkmazsa bu spekülasyonlar her zaman yapılacaktır'' dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber