AYM'den uyuşturucuyla mücadelede önemli karar

Anayasa Mahkemesinden uyuşturucu ile mücadeleye ilişkin önemli karar

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 01 Mart 2022 11:09, Son Güncelleme : 01 Mart 2022 11:26
AYM'den uyuşturucuyla mücadelede önemli karar

Anayasa Mahkemesi, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi sınırlarına iki yüzmetreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi halinde verilecek cezanın artırılmasına ilişkin düzenlemede eyer alan bir ifadenin iptalini reddetti.

Düzenlemeye göre, okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlara ilişkin idareye "gibi" ifadesi ile takdir hakkı vermekteydi.

Mahkemeye göre; umumi veya umuma açık yerler kapsamına giren farklı sosyal amaçlarla toplanılacak bina ve tesislerin özellikle ekonomik, kültürel, sosyal ilişkilerin çeşitlilik gösterdiği çağımızda tek tek sayılması ve önceden öngörülmesi mümkün değildir. Kanun koyucu sadece tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesislerin okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi yerler olabileceğini belirterek bu bina ve tesislere örnekler vermiştir

İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ

Kanun'un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 188. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkraları şöyledir:

"(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 18/6/2014 -6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması halinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 27/3/2015-6638/11 md.) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması,

b) Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüzmetreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi,

halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır."

İtirazın Gerekçesi

Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralın uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçunun ilgili madde metninde açıkça sayılmayan yerlerde de işlenmesi halinde cezanın artırılmasını öngördüğü, bu durumun suçta ve cezada kanunilik ve kıyas yasağı ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa'nın 2., 7., 11. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasa'ya Aykırılık Sorunu

5237 sayılı Kanun'un 188. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (b) bendinde uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişilerin bu fiilleri okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlemeleri halinde haklarında verilecek cezaların yarı oranında artırılması öngörülmektedir. Anılan bentte yer alan "...gibi..." ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.

Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez" denilerek suçun kanuniliği, üçüncü fıkrasında da "Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur" denilerek cezanın kanuniliği ilkesi güvence altına alınmıştır.

Anayasa'nın anılan maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi fiillerin yasaklandığının ve bu yasak fiillere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belirli olması gerekmektedir. Kişilerin yasak fiilleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır (AYM, E.2019/9, K.2019/27, 11/4/2019, § 13).

Ceza hukukunun toplumun kültürel, sosyal ve ekonomik hayatıyla yakından ilgili olması nedeniyle suç ve suçlulukla mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihinde bulunulması devletin ceza siyaseti ile ilgilidir. Bu bağlamda hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından kanun koyucu; Anayasa'nın temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla toplumda belirli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması, suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçüde ceza yaptırımlarıyla veya seçenek yaptırımlarla karşılanacağı, hangi hal ve hareketlerin ağırlaştırıcı ya da hafifletici öge olarak kabul edileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir.

5237 sayılı Kanun'un 188. maddesinin (4) numaralı fıkrasının itiraz konusu kuralın da yer aldığı (b) bendine göre ceza artırımı için öncelikle suçun işlendiği toplu bulunulan bina ve tesislerin genel veya herkesin serbestçe girebileceği yer olması, bu bina ve tesislerin örnekleme suretiyle sayılan okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla kullanılması gerekir. Ayrıca bu bina ve tesislerin değişik şekillerde belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın uzaklıkta bulunan yerlerde de suçun işlenmesi cezanın ağırlaştırılmasına sebep olacaktır (AYM, E.2017/179, K.2018/106, 8/11/2018, § 14).

Kuralla korunmak istenen hukuki yarar kamu sağlığının korunmasıdır. Bu bağlamda takdir yetkisi kapsamında kanun koyucu, tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçlarla toplu bulunulan bina ve tesisler ile buralara belirli uzaklıkta bulunan umumi veya umuma açık yerlerde suçun işlenmesini söz konusu eylemlerin topluma yayılmasını sağlayan bir etken olarak görerek bunu ağırlaştırıcı bir sebep kabul etmiş ve suçun yaygınlaşmasını önlemeyi amaçlamıştır (AYM, E.2017/179, K.2018/106, 8/11/2018, § 15).

Umumi veya umuma açık yerler kapsamına giren farklı sosyal amaçlarla toplanılacak bina ve tesislerin özellikle ekonomik, kültürel, sosyal ilişkilerin çeşitlilik gösterdiği çağımızda tek tek sayılması ve önceden öngörülmesi mümkün değildir. Kanun koyucu sadece tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesislerin okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi yerler olabileceğini belirterek bu bina ve tesislere örnekler vermiştir (AYM, E.2017/179, K.2018/106, 8/11/2018, § 16). Bu itibarla kural, örnekleme suretiyle belirtilen tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesislere benzer nitelikteki yerleri ifade etmektedir.

Bu bağlamda kuralla ilgili olarak suçun işlendiği yerin, somut olayın özellikleri dikkate alınıp anılan bentte sayılan örnekler de gözetilerek tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesis olup olmadığı yargı organlarınca belirlenecek ve kural bu suretle uygulanacağından kuralın kanunilik ilkesine aykırılığından söz edilemez.

Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 38. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.

Kuralın Anayasa'nın 2. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa'nın 38. maddesi yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa'nın 2. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

Kuralın Anayasa'nın 7. ve 11. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

Esas Sayısı: 2021/103

Karar Sayısı: 2021/107

Karar Tarihi: 30/12/2021

R.G. Tarih-Sayısı: 1/3/2022 - 31765

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber