Depremde ailesini korurken ölen astsubay ve oğlu için tören düzenlendi

"Asrın felaketi" olarak nitelenen ve 10 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli deprem sırasında Astsubay Kıdemli Başçavuş Özgür Yeğin, eşi Yasemin ve çocukları Furkan Efe ve Zeynep Kayra Yeğin ile bu kentteki evinde enkaz altında kaldı.

Ekiplerin çalışmaları sonucu Yeğin ve ailesinin cenazeleri 72 saat sonra enkazdan çıkarıldı. Özgür Yeğin ve oğlu Furkan Efe'nin cenazeleri İstanbul'a getirildi, eşi ve kızı ise Aydın'da defnedildi.

Özgür Yeğin'in, Güngören'de annesi ve kız kardeşlerinin yaşadığı Mareşal Çakmak Mahallesi Mahmudiye Sokağı Türk bayraklarıyla donatıldı.

Anne Yasemin Yeğin ile kız kardeşleri Özlem Yüzgeç, Aslı Aslan ve Nazlı Önk taziyeleri kabul etti.

Yaşadığı acıya dayanamayan anne Yeğin fenalaşınca yakınları kendisini teselli etmeye çalıştı.

Astsubay Yeğin ve oğlu için Ataköy 5. Kısım Ömer Duruk Cami'sinde tören düzenlendi. Törene, Bakırköy Kaymakamı Abdullah Köklü, Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Kadircan Kottaş, 3. Kolordu Kurmay Başkanı Tuğgeneral Tolga Genç ile çok sayıda subay ve astsubay katıldı.

- "Bu acı Tüm Türkiye'nin acısı"

Anne Yasemin Yeğin, gazetecilere, bu acının sadece kendisinin değil tüm devletin tüm Türkiye'nin acısı olduğunu belirterek, herkesin kendi acısını yandığını söyledi.

Oğlunu, gelinini ve iki torununu kaybettiğini anlatan Yeğin, "Herkesin başı sağ olsun, vatan sağ olsun. Diyecek bir şey yok, acımızı yaşıyoruz. Benim oğlum zaten 2 yıldır görevde, telefonlaşıyorduk. Sünnet düğünümüz vardı. Düğünden bir gün önce (cumartesi) konuştuk. En son görüşmemiz oydu. 'Hayırlı olsun anne' dedi. 72. saatte çıkartıldı. Ben ilk gün oradaydım. Allah razı olsun askeriyeden. Bütün gece arama köpeklerini getirdiler, enkazın üzerinde dolaştırdılar. Oğlumun görev arkadaşlarıydı. Onlar gelince, oradaki insanlar da çok sevindi. 'Askeriye geldi, şimdi bizi kurtaracaklar' diye." şeklinde konuştu.

- "Kahramanca da öldüğünü düşünüyorum. Bu sefer de çocuklarını koruyarak"

Özgür Yeğin'in kız kardeşi Özlem Yüzgeç de internet üzerinden kardeşinin evinin yakınlarındakilere ulaşarak, haber almaya çalıştığını belirterek, adrese gönderdiği kişilerin, "Abla yerle bir olmuş" dediklerini anlattı.

Yüzgeç, bunun üzerine yola düşerek zorlu şartlarda Kahramanmaraş'a vardıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Yani ben şöyle düşünüyorum. Rabbim o gün orada ölenlerin vefatını orada yazmış. Çünkü o gün gece hava sıcaklığı sıfırın altında 13 dereceydi. Fırtına vardı ve abimin evinin altında yangın vardı. Ve yangın hiç sönmedi. Yangından öldüler, zehirlendiler. LPG'li araç varmış altında. Gelenler o yüzden müdahale edemedi. Çünkü bizim binadan hiç umut yoktu, hiç kimse de çıkmadı zaten. Pırlanta Apartmanı zaten her yerde paylaşılmış. Umut kesilmişti. Biz aileler umutla bekliyorduk. Abimin yatak odasına ulaştık. Böyle bir çukur, televizyon alev alev... Yangınlar çıkıyordu. Ağabeyim asker olduğu için, onun eğitimini aldığı için sürünmüş, çocuklarını bacaklarının arasına koymuş, karısını böyle koymuş. hepsini koynuna almış, üstlerine siper olmuş... Vefat etmişler. Zeytin Dalı Barış Harekatı'nda oradaydı, 2 yıl Suriye'de savaştı. Lice, Irak... Hep buralarda terörle mücadele etti. Çok kahraman bir insandı. Kahramanca da öldüğünü düşünüyorum. Bu sefer de çocuklarını koruyarak."

Kendilerine şehitlikte bir cenazelik yer tahsis edildiğini belirten Yüzgeç, ancak ağabeyini ve ailesini ayırmak istemedikleri için kendisi ve oğlunu Kıraç Mezarlığı'nda babalarının yanına defnedeceklerini söyledi.