Babacan'ın üstatlardan rövanşı!
MALİYE Bakanlığı içten içe kaynıyor. Kurulların birleştirilmesine yönelik yasa tasarısı teşkilatın moralini bozmuş durumda. Öyle ki bu konu, geçtiğimiz hafta İstanbul'da Beyti Restoran'da bir araya gelen 6 önemli isim tarafından da masaya yatırıldı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'la eski bakanlar Ziya Müezzinoğlu, Kurtcebe Alptemoçin, Sümer Oral, Zekeriya Temizel ve Abdüllatif Şener'i özel bir ortamda buluşturan yemeğin ana gündemi, "Denetim birimlerinin tek çatı altında toplanmasıydı."
Eski maliye bakanları, "Teftiş Kurulu, Hesap Uzmanları Kurulu ve Gelirler Kontrolörleri'nin vergi denetçisi adı altında yeniden yapılandırılması, beklenen sinerjiyi sağlamayabilir. Hatta bugünkü hassas ortamda biri 129, diğeri 60 yıllık iki kurulun tasfiyesi, Cumhuriyet kurumlarına müdahale gibi sunulabilir. Kaldı ki Fransa ve İtalya'da da farklı adlarda denetim birimleri var" tezini savundular. Derken bam teline bastılar. "Kamu geliri, kamu gideri ve kamu borçlanması tek merkezde toplanmalı. Hazine, yeniden Maliye'ye bağlanmalı veya en azından Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü Maliye bünyesine alınmalı" görüşünü dile getirdiler.
Öyle anlaşılıyor ki maliyeci üstatlar, IMF üzerinden gelişen kurulların kapatılması girişiminden Hazinecileri de sorumlu tutuyorlar. Onların da hassas olduğu bir başka kartı açarak rövanş alınacağını bugünden hatırlatıyorlar.
Babacan'a vergi incelemesi
Tüm bunların Dışişleri Bakanı Ali Babacan'la ilgisine gelince; Kasım 2002 seçiminde milletvekili adayı olan Babacan, henüz siyasete ısınırken bir vergi denetimi ile sarsıldı. Babacanların şirketine belki mesaj verme niyetiyle belki de tesadüf eseri hesap uzmanları gönderildi. Gerçi denetimden bir şey çıkmadı ama Babacan, o olayı hiç unutmadı. Hazine Bakanlığı sırasında dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'le birlikte Gelir İdaresi Başkanlığı'nın kuruluşuna dört elle sarıldı. Ama o sırada denetim birimlerinin birleştirilmesi başarılamadı. Buna rağmen konu, önce IMF'nin aklına sokuldu, sonra da Niyet Mektupları'nın bir parçası haline getirilip nihai neşter vuruldu.
Devletler, kuşkusuz gelenekleri ile yaşarlar. "Tarihi birikim, kurumsal hafıza, bürokratik terbiye" vazgeçilmez unsurlardır. Ancak kurumları ayakta tutan güç, topluma ne verdikleriyle yani performansları ile ölçülür. Çünkü vatandaş, kurulların ismine değil topluca vergi denetiminin etkinliğine bakar. Yargısını buna göre verir. Rekabetin yerini çekişme aldı mı, dışsal müdahale gelir. Ve başlayan süreç kurul, kişi ayrımı yapmaksızın önüne katıp götürür. Proaktif olmayan bedelini öder!