Yargıdan Dönebilecek Maddeler Nelerdir?

24 Nisan 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama Yönetmeliğine ilişkin ilk değerlendirmeyi 23 Nisan tarihinde yayımladık. Yayımladığımız dosyada, yönetmeliğe göre eğitim kurumlarına yönetici atamalarının nasıl olacağı anlatılmaya çalışılmıştı. Bugünkü dosyamızda ise yönetmeliğin Danıştay kararları bağlamında bir değerlendirmesi yapılacaktır. Maksut Balmuk'un değerlendirmesi için başlığa tıklayınız.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 24 Nisan 2008 00:45, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bu Yönetmelikte Danıştay Kararları İle Çelişen ya da Yargıdan Dönebileceğini Düşündüğümüz Durumlar Nelerdir?

DANIŞTAY, HİZMET SÜRELERİNİN KISA TUTULMASINI ELEŞTİRMİŞTİR

Yönetmelik ile yapılan düzenlemede A, B ve C tipi eğitim kurumu müdürlüklerine yapılacak atamalarda aranacak hizmet şartı, 2007 yılındaki düzenleme ile neredeyse aynıdır. Ancak Danıştay 2. Dairesi, 13.04.2007 tarihli yönetmelikle ilgili kararında 2004 yılındaki yönetmeliği yürürlükten kaldıran ve "2, 3 ve 5 yıl görev yapmış olmak" şeklinde aranan şartı 2007 yılında "1, 2 ve 3 yıl görev yapmış olmak" şeklinde yeniden düzenleyen yönetmeliği hukuka uygun bulmamıştı.

YÖNETİCİ DEĞERLENDİRME FORMUNDAKİ SORUNLU KONULAR

EK-2 Yönetici Değerlendirme Formunu İncelersek;

Burada da yargıdan dönebilecek nitelikte hükümler olduğu göze çarpmaktadır.

Teşekkür belgesinin 3, takdir belgesinin 5, Aylıkla ödülün ise 8 puanla değerlendirildiği Ek-2'de;

Yönetim alanında Yüksek Lisansın 5 puan, Doktoranın ise 8 puanla değerlendirilmesinin de hukuki, kamu yararı ya da hizmetin gereği olacağını düşünmüyorum. Çünkü Yüksek Lisans yapmış bir öğretmene 5 puan takdir edilirken 2 teşekkür belgesine sahip bir öğretmenin 6 puana sahip olması puan değerlendirmesi açısından sakıncalı olacaktır. 2 teşekkür belgesi almanın mı yoksa akademik olarak kariyer yapmanın mı eğitim, yönetim, hizmetin gereği ya da kamu yararı açısından daha önemli olabileceği sorusunun cevabı kuşku götürmemektedir. Akademik olarak Eğitim Yöneticisi ünvanı almış olan bir öğretmenin 2 teşekkür belgesi ile dahi eş değer tutulmaması sakıncalı bir durumdur.

Ayrıca Asalaten yapılan müdür yardımcılığının her yılı için 1 puan verilirken yine ödüllerde yer alan puanlar ile de çelişkiler bulunmaktadır. Şöyle düşünelim 3 yıl müdür yardımcılığı yapmış ve olumlu sicil almış bir personel mi (ki olumlu sicil almasaydı yöneticiliği üzerinden alınabileceğine göre) yoksa bir teşekkür belgesine sahip bir personel mi idari yönden daha avantajlı durumdadır? Kaldı ki bu belgeler 3 taneye kadar geçerli olduğundan 3 Teşekkür, 3 Takdir ve 1 Aylıkla ödül alan (toplam da 32 puan) bir öğretmen (elbet ki başarılı bir öğretmendir) fakat bu öğretmenin öğretmenlikte gösterdiği başarıyı yöneticilikte göstereceği anlamı taşımamaktadır. Bu öğretmen ödüle dayalı olarak toplamda 32 puan alabilirken yıllarını yönetici olarak geçirmiş bir öğretmenin atanabilmesi yani bu puana ulaşabilmesi için 32 yıl asaleten müdür yardımcılığı ya da 29 yıl asaleten müdür başyardımcılığı ya da 25 yıl asaleten okul müdürlüğü yapmış olması gerekir.

Bu ödül belgelerinin tamamının bir yıl içerisinde alınması hukuken mümkün iken yöneticilikten bu puanların toplanması neredeyse imkansızdır. Burada aynı yıla ait birkaç belgenin kullanılamayacağı sınırlaması da yoktur. Aynı günde her ne kadar da bir makamdan verilmese de (etik olmayacağından) aynı günde İlçe Milli Eğitim Müdürü, Kaymakam ve İl Eğitim Müdüründen aynı günde toplam 3 Teşekkür Belgesi alınması mümkündür.

Bu puan değerlendirmeleri objektif olmadığı gibi ödülleri ön plana çıkarır niteliktedir.

Kaldı ki Danıştay'ın yine son kararında bulunan ?Hizmet süresi; kariyer ve liyakat ilkeleri acısından temel nitelikte bir unsurdur. Nitekim, Danıştay Beşinci Dairesi'nin 27.6.2001 günlü, E:2000/384, K:2001/2833 sayılı kararında; "yönetici olarak atanacak ya da üst göreve getirilecek kişilerde diğer koşulların yanı sıra işlem tarihi itibariyle hizmet süresinin ön planda tutulmasının personel rejimimizin esasları arasında ver aldığı, başka bir anlatımla hizmet süresinin kıdem ve liyakatin ana unsurları arasında bulunduğu ve kişilerin somut olarak değerlendirilmesinin de önemli bir ölçütü olduğu" belirtilmiştir.? Şeklindeki hizmet süresini ön plana çıkaran ifadeler hiç dikkate alınmamıştır.

KURUCU MÜDÜRLÜĞE ATAMADA KRİTER YOK

Kurucu müdürlere ilave olarak 5 puan verilmesinin; Kurucu Müdürlüğün zorluğunu bilen bir kişi olarak uygun görüyorsam da; Kurucu Müdürlüğe görevlendirilme kriterlerinin belli olmaması, bu konuda yeni yönetmelikte de hiçbir kriter bulunmaması ve tamamen idarenin takdir yetkisine bırakılması Danıştayın bir çok kararında yer alan (idarenin takdir yetkisi sınırlıdır şeklindeki kararı) gereği olarak ta hukuki değildir. Bu nedenle yönetmelik bu yönüyle de sakıncalıdır.

YÜKSEK LİSANS YADA DOKTORA YAPAN UZMAN ÖĞRETMENE NEDEN PUAN YOK?

Ek-2 Değerlendirme Formunun altında yer alan açıklamalar bölümünde * işaretli bölümde ?Yüksek Lisans ya da doktora yapmış olan uzman ve baş öğretmenlere ayrıca puan verilmez? şeklindeki hükümde sakat bir hükümdür.

Bir örnekle açıklayacak olursak; Uzman öğretmen olmak için ya sınav kazanmak, ya da alanınız ile yönetim alanında yüksek lisans yapmış olmak gerekmektedir. Eğer bu şartlardan birine sahipseniz o zaman değerlendirme kriterlerine göre uzman olabiliyorsunuz. Şimdi öğretmen sınav kazanıp uzman olmuşsa (yani yüksek lisansa dayalı uzman olmamışsa) bu öğretmene sadece bir taraftaki puanın takdir edilmesi doğru olmayacaktır.

Yani Yüksek Lisans ya da Doktora'ya dayalı olarak Uzman ya da Başöğretmen olan öğretmenlere(Ek-2? nin Kariyer Bölümünde yer alan) Uzman ya da Başöğretmenlik puanı verilmemesi doğru olmakla beraber bu ünvanları sınava dayalı olarak alanlara uygulanması doğru değildir. Öğreteninin Sınava dayalı olarak Uzman ya da Başöğretmen olduktan sonra Yüksek Lisans ya da Doktora yapmasının değerlendirmeye alınması daha vicdani ve hukuki olacaktır.

ASALETEN VE VEKALETEN GÖREVLENDİRMELERDEKİ PUAN FARKI ÇOK AZ

Yine Ek-2'de asaleten yapılan yöneticilik görevi ile vekaleten yapılan görevler arasında hiç denecek kadar az puan farkı bulunmaktadır. Yani Danıştay kararlarına aykırı olarak tamamen takdir yetkisi kullanılarak yapılan vekaleten görevlendirmeler ile asaleten yapılan görevlerin yakın puan olması da anlamsızdır.

Vekaleten Müdür Yardımcılığında geçen her yıl için 0.8 puan, Vekaleten Müdür Baş Yardımcılığında geçen her yıl için 0,9 puan verilirken bunların altında bir görev olan Eğitim Kurumu Yöneticiliklerinde Görevlendirme Olarak Geçen Sürelerin Her Yılı İçin 1 puan verilmesi da anlamsızdır. Geçici görevlendirmelerde idarenin takdirine bağlı olarak yapılabilmektedir. Vekaleten görevlendirmelerde ise 2 önemli şartın sağlanması gerekir. 1.Şart vekalet boş bir kadroya olmak zorundadır, 2.şart vekil olacak kişinin asil olma şartlarını taşıması gerekmektedir. Burada daha alt göreve yani Geçici görevlendirmeye daha yüksek puan verilmesi de hukuki değildir.

MÜDÜR YARDIMCILIĞI İLE A TİPİ OKUL MÜDÜRLÜĞÜ ARASINDAKİ PUAN FARKI

Ayrıca Müdür Yardımcılığı ile A tipi okul müdürlüğü arasındaki puan farkı 0,3 gibi anlamsız sayılabilecek kadar az tutulmuştur. Yani 3 yıl müdür yardımcılığı(3 puan) (A,B,C hangi kurumda olduğu farketmez) yapmış ve bir Takdir Belgesi (5 Puan) almış bir kişi A tipi Y kurumuna müdür olmak istediğinde 3+5=8 puan alırken, A tipi okulda 6 yıl Müdürlük yapmış bir kişi Y kurumuna müdür olarak yer değiştirmek isterse 1,3*6= 7,8 puan alacağından 3 yıllık Müdür Yardımcısı o okula atanacaktır.

Yine A tipi yani en üst tipteki genellikle Anadolu'daki kasaba büyüklüğünde bir okulun müdürlüğü ile C tipi yani genellikle köy ve kasabalarda yer alan C tipi küçük okulların müdürlüğünün eşit puanda değerlendirilmesi de hukuki değildir.

DANIŞTAY'A GÖRE OBJEKTİFLİK YAZILI SINAV İLE SAĞLANIR

Yönetmeliğin sakıncalı olabilecek taraflarından biri de sınav olmamasına ilişkindir. Zira, Danıştay kararında şu şekilde bir gerekçe yer almıştır: ?Kamu hizmetinin etkin ve süratli bir şekilde yürütülmesinin sağlanması amacıyla, liyakatin; kriterleri objektif olarak belirlenmiş bir yazılı sınavla saptanması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.?

Ancak Danıştayın, bu kararı, objektif bir kriter olan sınavın kaldırılması ve objektif olmayan yöntemlere göre eğitimi kurumu yöneticisi atanması sonrasında aldığı gözden ırak tutulmamalıdır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber