Rüşvet suçunda idari soruşturma ve adli kovuşturma nasıl yapılır?
Bu yazımızda, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan Devlet memurlarının rüşvet suçunu işlemesi halinde ilgililere uygulanabilecek yaptırımlar ve soruşturma ve/veya kovuşturmanın aşamaları açıklanacaktır.
Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48/A-5 maddesinde, "Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahküm olmamak." hükmü yer almaktadır.
Söz konusu hükümde, rüşvet suçundan mahkumiyet alanların Devlet memurluğuna alınmasındaki şartları sağlayamadığı ve mezkur hükümden anlaşıldığı üzere affa uğramış olsa da rüşvet suçundan mahkum olanlar cezasının infazı yerine getirilse dahi memuriyete giriş şartlarını taşımamaktadır. Yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereğince memuriyeti sırasında bu suçtan mahkumiyet alanlar da bu madde hükmüne istinaden memurluktan çıkartılacaktır.
Mezkur Kanunun 125/E-(g) maddesinde, "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak," eyleminden disiplin cezası alanların Devlet memurluğundan çıkartılacağı ifade edilmiştir.
Yine aynı Kanunun disiplinle ilgili hükümlerini düzenleyen ilgili maddelerinde (126-136); Devlet memurluğundan çıkarma cezasının, yüksek disiplin kurulu kararıyla verileceği, bu disiplin cezasının verilmesini gerektirecek fiil ve hallerin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde disiplin kovuşturmasına başlanılması gerektiği aksi takdirde Devlet memurluğundan çıkarma cezasının verilme yetkisinin zamanaşımına uğrayacağı, ilgilinin amiri tarafından yaptırılan soruşturma dosyasının yüksek disiplin kuruluna iletildiği tarihten itibaren en geç 6 ay içinde karara bağlanması gerektiği, memura 7 günden az olmamak üzere savunma hakkı verilmesinin zorunlu olduğu, olay sebebiyle ceza mahkemelerinde kovuşturmanın ve idari soruşturmanın ayrı ayrı yürütülebileceği, mahkemelerce verilecek takipsizlik, iddianame vb. karar suretlerinin ilgilinin kurumuna mahkemelerce gönderileceği, yüksek disiplin kurulunun kuruluşu vb. esaslar hükme bağlanmıştır.
Dolayısıyla, söz konusu rüşvet suçunun öğrenilmesinden itibaren idarelerce ilgiliye, anılan Kanunun ilgili maddesindeki hüküm sebebiyle Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilebilecektir.
Söz konusu Kanunun 137 nci maddesinde, görevi başında kalmasında sakınca bulunan memurlar hakkında görevden uzaklaştırma tedbirinin de uygulanabileceği hükme bağlanmıştır. Bakanlıklarda bu durumun yaşandığı düşünüldüğünde, Bakanlıklarda atamaya yetkili amirler veya Bakanlık müfettişleri bu hususta yetkilidir.
Anılan Kanunun 145 inci maddesi hükmü gereğince ise disiplin soruşturması sebebiyle en çok 3 ay, ceza kovuşturması sebebiyle ise atamaya yetkili amir her 2 ayda bir ilgilinin durumunu gözden geçirerek bu tedbiri (görevden uzaklaştırma/açığa alma) uygulayabilecektir.
Diğer taraftan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 252 nci maddesinde rüşvet suçu, bir kamu görevlisi (rüşvet alan) ve diğer kişinin kamu göreviyle ilgili bir işi yapmak veya yapmamak şeklinde haksız menfaat edilmesine yönelik bir anlaşma şeklinde ifade edilmiştir.
Rüşvet suçunun cezası 4 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu ceza her iki taraf için de geçerlidir. Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması ceza alınması için yeterlidir. Ayrıca suçun tamamlanmasına gerek bulunmamaktadır. Rüşvet suçu şikayete bağlı bir suç olmayıp Cumhuriyet Savcılarınca doğrudan soruşturulabilmektedir. Ayrıca kişinin rüşvet suçunu işleyip kamu görevini bırakması, istifa etmesi gibi sebepler suçun soruşturulmasına engel değildir.
Ayrıca, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununda rüşvet suçuyla ilgili şüpheli veya sanık hakkında, elkoyma, dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, teknik araçla izleme, ses ve görüntü kaydı alınabilme, mala kayyım atama gibi tedbirlere yer verilmiştir.
Öte yandan, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununda, rüşvet suçundan veya bu suça iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı yani Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarınca re'sen soruşturma yapılabileceği, soruşturma iznine gerek olmadığı hükme bağlanmıştır. Ancak, bu Kanunda müsteşarlar (yeni sistemde Bakan Yardımcıları), valiler ve kaymakamlar hakkında soruşturma izni alınması gerektiği istisnai olarak belirtilmiş olup bu kişilere koruyucu olarak ayrı hüküm getirilmiştir.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, rüşvet suçu sebebiyle ilgili kamu görevlisi hakkında idari soruşturma sonucunda, Devlet memurluğundan çıkarma cezası tecziye edilebileceği, adli soruşturma sonucunda verilecek hükme istinaden ilgilinin memurluktan çıkartılabileceği ve hapis cezasına hükmolunabileceği, Cumhuriyet Savcılarınca bu suç sebebiyle doğrudan soruşturma izni alınmadan soruşturma yapılabileceği ve çeşitli teknik ve adli tedbirlerin uygulanabileceği değerlendirilmektedir.