Çelik: Başbakan'ın sesinin yükselmesine yol açarsam çeker giderim
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Yargıtay'ın bildirisiyle ilgili olarak, "Yargı ideolojik ve siyasi bir duruş sergileyemez. Yargı ideolojik amaçlı olarak muhalefet etmek için kurulmuş bir sivil toplum örgütü gibi hareket edemez. Yargıtay'ın açıklamaları talihsiz bir açıklamadır" dedi.
TGRT Haber'de Murat Odabaş'ın sunduğu Ankara'nın Gündemi programına katılan Bakan Çelik, eğitimdeki çalışmalar ve gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Yargıtay'ın Başkanlar Bildirisi'nin ardından Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in açıklamalarının hükümet ve parti adına yapılmış bir açıklama olduğunu söyleyen Çelik, "Yargı kesinlikle en ufak bir şüphe gölgesinin üzerine düşmesi gereken bir güçtür. Yargı ideolojik ve siyasi bir duruş sergileyemez. Yargı ideolojik amaçlı
olarak muhalefet etmek için kurulmuş bir sivil toplum örgütü gibi hareket edemez. Yargı hakem konumunda olan bir güçtür. Bütün her şeyde bir yozlaşma olabilir ama eğer bir ülkenin yargısı sağlamsa yargı orada hakem rolü oynar. Ama tuz kokmaya başlarsa onun çaresi olmaz. Yargıtay tarafından yayınlanan bu bildiri talihsiz bir bildiri olmuştur. Türkiye'nin buna değil başka şeylere ihtiyacı vardır. Anayasa Mahkemesi'nde iki dava görülmektedir. Bu iki davayla ilgili olarak bir manada Yargıtay'ın tavrını ve
duruşunu ortaya koyacak bir bildiri yayınlanması doğru değildir. O zaman siz burada olmaması gereken bir duruş sergilemiş olursunuz. Bunu kabul etmek bunu olumlu görmek iyi ki oldu demek doğru değildir. Nasıl ki hükümet icraatları eleştiriliyorsa yargı da eleştirilebilir. Yargı bir konu da karar verdiğinde insanlar bununla ilgili eleştirilerini ortaya koyabilir. Bir şekilde insanlar bu konuda hak sahibidir. Bunu yapabilir. Yargı elbette Türk milleti adına karar vermek durumundadır. Elbette yargı
kararlarını uygulamakla görevliyiz biz. Mahkeme kararları da eleştirilebilir. Yargının siyasallaşması yargıya ideoloji bulaşması kesinlikle tuzun kokması anlamına gelir. Bunların Türkiye açısından hayırlı olmadığını düşünüyorum. Bu meseleler tartışılırsa Türkiye yolunu bulacaktır. Yargının pozisyonunun da siyasetin pozisyonu da herkes tartışsın. Bütün bunlar oldu diye üzülmenin anlamı yok. Türkiye bunların üzerinden gelecektir. Yasaması yürütmesi ve yargısıyla hepimiz aynı geminin içindeyiz. Herkes bunun
sorumluluğu içinde hareket etmek durumundadır" diye konuştu.
"BAŞBAKAN'IN SESİNİN YÜKSELMESİNE YOL AÇARSAM ÇEKER GİDERİM"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile gittiği bir gezide uçakta tartıştığı yönündeki haberlere ilişkin olarak Çelik, "Ben hayretler içerisindeyim. Böyle bir senaryo nasıl uydurulabilir bunun hayreti içerisindeyim. Orada uydurulan senaryonun her kelimesi yalandır. Hem de katmerli ve kuyruklu bir yalandır. Ben bugüne kadar Sayın Başbakanla hiçbir şekilde Başbakan'ın sesinin yükselmesine yol açacak şekilde tartışmadım bile. O haberde diyor ki öyle bir tartışma meydana geldi ki Sayın Başbakan'ın tansiyonu
yükseldi. Sayın Başbakan'ın tansiyonunun yükselmesi değil sesinin yükselmesine yol açacak bir şey yaparsam ben ikinci gün orda olmam çeker giderim. Bu benim siyasi ve aile terbiyemin bir gereğidir. Biz bir ekibiz ve orkestra şefi odur. Hangi bakan başbakanla restleşebilir? Bunun zerresi doğru değildir. Giderken Çevre ve Orman Bakanımız vardı. Üç genel başkan yardımcımız vardı birlikte oturduk. Gayet güzel meseleler konuşuldu şen şakrak bir havada geçti orada bizi tek üzen şeyde Sayın Başbakan'ın gözünün
ağrısıydı. Biz ahenk içerisinde çalışıyoruz. 340 milletvekili içerisinde Başbakan sizi seçmiş ve kabinesi almış. Alırken de bir bildiği vardır. Hiçbir bakanın başbakanla restleşmeye hakkı yoktur. Biz meselelerimizi nezaket kuralları içerisinde konuşuruz" şeklinde konuştu.
"ÜNİVERSİTESİ OLMAYAN İL KALMADI"
Bakan Çelik, üniversitelerin kurulmasına ilişkin yapılan eleştirilerin hatırlatılması üzerine, "Doğmamış olan çocuğun büyümesi söz konusu olamaz" dedi.
İktidara geldiklerinde 41 ilde üniversite olmadığını belirten Çelik, önce 15 yeni üniversite kurduklarını daha sonra da 17 üniversitenin kurulduğunu söyledi. Meclis'te kurulan son görüşmelerden sonra da 9 yeni üniversitenin daha kurulacağını kaydeden Bakan Çelik, "Üniversitesi olmayan il kalmadı. Son çıkardığımız kanunla birlikte Şırnak'ta ve Hakkari'de, Iğdır, Ardahan, Bayburt ve Tunceli'de Bartın ve Yalova'da üniversite kurulmuş olacak. Bu üniversitelerin çok kısa bir süre içerisinde birer ODTÜ,
Boğaziçi olmasını iddia etmiyoruz. Üniversitesinin kurulduğu yere ne kadar etki getirdiğine bakmak lazım. Ekonomiye, kültüre ne kadar katkılar sağlıyor buna bakmamız lazım" diye konuştu.
Çelik bazı üniversitelerden de vakıf üniversitesi kurulması için kendilerine talep geldiğini söyledi. Türkiye'nin vakıf üniversiteleri ile birlikte 150 üniversiteye ulaşması gerektiğini belirten Çelik, bizimle büyüklüğü aynı olan ülkelere baktığımızda bu rakamların daha fazla olmadığını dile getirdi.
"MİLLİ EĞİTİM VE YÖK ÖSS İÇİN BERABER ÇALIŞIYOR"
Bakan Çelik, ÖSS'ye girecek öğrencilerin bir hafta önce tatile çıkacak olmalarıyla ilgili olarak ise, "Hasta olmadığı halde biz çocuklarımıza kağıt üzerinden birbirimizi kandırmayı öğretiyoruz. ÖSS dünya'nın en güvenli sınavlarından birisidir. Ölçme ve değerlendirme yöntemi itibariyle doğru bir sınavdır ama sınavın mantığı doğru değildir" ifadelerini kullandı.
YÖK Başkanı'nın İngiltere sistemi açıklamalarına de değinen Çelik, "YÖK Başkanı Özcan İngiliz sistemini sadece bir örnek olarak verdi. Biz aklımızı çalıştırırsak Amerika'yı yeniden keşfetmenin anlamı yoktur. Ülkemizin şartlarına çocuklarımızın eğitim sistemine uygun bir model üzerinde çalışıyoruz. YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu model üzerinde yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Gençler şundan dolayı endişelenmesinler çerisindeyim. Orada uydurulan saman ben iki yıldır eski sisteme göre
hazırlanıyorum yeniden baştan her şeyi alacağım şekilde bir sistem gelir mi gelmez. Biz bu sistemi ortadan kaldırdığımız zaman bile kademeli bir geçiş yapacağız" şeklinde konuştu.