MEB daire başkanının, milli eğitim uzmanı olarak atanması hukuka aykırı
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığında (Personel Genel Müdürlüğü Koordinasyon Biriminde görevli) daire başkanı olarak görev yapmakta olan davacının, Teftiş Kurulu Başkanlığına (Personel Genel Müdürlüğü Koordinasyon Biriminde görev yapmak üzere) milli eğitim uzmanı olarak atanmasına ilişkin işlemi hukuka aykırı buldu.
İlk derece mahkemesi işlemi hukuka uygun bulmuş, istinaf mahkemesi de bu kararı onamıştır.
Danıştay 2. Dairesi: Görevinden alınmasını gerektirecek somut bir tespiti
yoktur
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının geçmiş hizmetlerinin değerlendirilmesinden,
kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olarak daire başkanlığına atandığı, daire
başkanı olarak görev yaptığı süre zarfında, söz konusu göreviyle ilgili hakkında
hiçbir adli ve idari soruşturma açılmadığı gibi disiplin cezası da almadığı
ve görevinde başarısız veya yetersiz olduğu yönünde nesnel ve hukuken kabul
edilebilir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığının görüldüğü,
Bu durumda, davacının görevinden alınmasını gerektirecek somut bir tespitin
davalı idarece sunulamaması karşısında, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı
olarak davacının daire başkanlığı görevinden alınarak, milli eğitim uzmanı olarak
atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık yoktur.
İlk derece mahkemesi kararında ısrar etmiştir.
İDDK: İşlem sadece takdir yetkisine dayanılarak yapılmıştır
Somut uyuşmazlıkta; davacının, kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olarak daire
başkanlığına atandığı, davalı idare bünyesinde yedi yıldan fazla bir süre daire
başkanlığı görevini ifa ettiği, davalı idarece, davacının daire başkanlığı görevinden
alınmasını gerektirecek herhangi bir sebep gösterilmeksizin, takdir yetkisine
dayalı olarak dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davalı idare tarafından hem dava konusu işlemde, hem de dava konusu
uyuşmazlıkta verilen savunmalar ile temyize cevap dilekçesinde dava konusu işlemin
tesis edilmesine yönelik haklı bir sebep ortaya konulamadığından, salt takdir
yetkisine dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2024/488
Karar No: 2024/1192
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .
KARŞI TARAF (DAVALI) : . Bakanlığı
VEKİLİ: Huk. Müş. .
İSTEMİN KONUSU:
. Bölge İdare Mahkemesi. İdari Dava Dairesi'nin . tarih ve E:. , K:. sayılı
ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığında (Personel
Genel Müdürlüğü Koordinasyon Biriminde görevli) daire başkanı olarak görev yapmakta
olan davacının, Teftiş Kurulu Başkanlığına (Personel Genel Müdürlüğü Koordinasyon
Biriminde görev yapmak üzere) milli eğitim uzmanı olarak atanmasına ilişkin
. tarih ve . sayılı işlemin iptali ile yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının
yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
. İdare Mahkemesi'nin . tarih ve E:. , K:. sayılı kararıyla; 657 sayılı Kanun'un
76. maddesi kapsamında, memurların naklen atanmaları hususunda idareye, kazanılmış
hak aylık derecelerine ve 68. maddedeki esaslara uygun olmak şartı ile başkaca
bir sınırlama olmaksızın takdir yetkisi tanındığı, somut olayda idarenin mevzuat
uyarınca sahip olduğu takdir yetkisini kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı
kullandığına dair hukuken geçerli herhangi bir bilgi belgenin de bulunmadığı
dikkate alındığında; daire başkanı olarak görev yapan davacının, kamu yararı
ve hizmet gerekleri gözetilerek milli eğitim uzmanı olarak atanmasına ilişkin
dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine
karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:
. Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesi'nin . tarih ve E:. , K:. sayılı
kararıyla; idarenin mevzuat uyarınca sahip olduğu takdir yetkisini kamu yararına
ve hizmetin gereklerine aykırı kullandığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin
bulunmadığı, dava konusu işlemin, davacının geçmiş hizmetleri ve görevin niteliği
gözönünde bulundurularak, hizmetin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini
sağlamak amacıyla kamu yararı ile hizmet gereklerine uygun olarak tesis edildiği
anlaşıldığından, davacının geçmiş hizmetleri, yürütülen hizmetin niteliği ile
önem ve özelliği, bu göreve sınav, eleme gibi bir yöntemle gelmediği hususları
da dikkate alındığında, davacının daire başkanlığı görevinden alınmasında hukuka
aykırılık görülmediği;
Davacının "milli eğitim uzmanı" olarak atanmasına ilişkin kısma gelince;
davacının 21/04/2014 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatı Rehberlik
ve Denetim Başkanlığına Daire Başkanı olarak 3600 ek gösterge ile atandığı,
703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Geçici 1. maddesinin 3. fıkrasında sayılan
ve bu maddenin yürürlüğe girdiği 09/07/2018 tarihi itibariyla görevleri sona
eren üst kademe yöneticileri arasında bulunmadığı, bu nedenle 09/07/2018 tarihinden
sonra 28/10/2021 tarihinde daire başkanlığı görevi sona eren davacının atanacağı
kadro ve pozisyonun, Geçici 1. maddenin 4. fıkrası uyarınca 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname'nin mülga Ek 18. maddesi kapsamında belirleneceğinin anlaşıldığı,
3600 ek göstergeli daire başkanlığı görevi sona eren davacının, Ek 18. maddenin
1. fıkrasının "c" bendinin (1) numaralı alt bendi hükmü kapsamında
durumuna uygun olan "milli eğitim uzmanı" olarak atanmasına ilişkin
işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle; istinaf başvurusuna konu
olan kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek, davacının
istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle reddine
karar verilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay İkinci Dairesi'nin 20/09/2023 tarih ve E:2023/2830, K:2023/4151 sayılı
kararıyla;
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının geçmiş hizmetlerinin değerlendirilmesinden,
kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olarak daire başkanlığına atandığı, daire
başkanı olarak görev yaptığı süre zarfında, söz konusu göreviyle ilgili hakkında
hiçbir adli ve idari soruşturma açılmadığı gibi disiplin cezası da almadığı
ve görevinde başarısız veya yetersiz olduğu yönünde nesnel ve hukuken kabul
edilebilir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığının görüldüğü,
Bu durumda, davacının görevinden alınmasını gerektirecek somut bir tespitin
davalı idarece sunulamaması karşısında, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı
olarak davacının daire başkanlığı görevinden alınarak, milli eğitim uzmanı olarak
atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık; davanın reddi yolundaki
İdare Mahkemesi kararına yönelik davacının istinaf başvurusunun gerekçe eklenmek
suretiyle reddine dair . Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesince verilen
kararda ise hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle . Bölge İdare Mahkemesi .
İdari Dava Dairesinin . tarih ve E:. , K:. sayılı kararının bozulmasına karar
verilmiştir
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: . Bölge İdare Mahkemesi . İdari
Dava Dairesi'nin . tarih ve E:. , K:. sayılı kararıyla; Danıştay İkinci Dairesi'nin
bozma kararına uyulmayarak, istinaf başvurusunun gerekçe eklenmek suretiyle
reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, daire başkanlığı görevinden alınmasının herhangi bir disiplin
soruşturmasına ya da bu bağlamda idari bir teklife dayalı olmadığı gibi, bu
görevden alınmasını gerektiren idari bir zorunluluğun bulunduğu yönünde bir
beyana da yer verilmediği, sadece görünürde takdir yetkisi kapsamında tesis
edildiğinin ileri sürüldüğü, görevinde başarısızlık, yetersizlik ve verimsizlik
değil, personelle sağlıklı ve etkili bir iletişim kurarak pozitif bir çalışma
ortamı oluşturarak, kuruma en üst düzeyde verimlilik, aidiyet duygusunu geliştirerek,
bir ekip ruhuyla katma değer üreterek kamu yönetiminde arzulanan, ideal bir
çalışma ortamı sağladığı, davalı idare bünyesinde 8 yıl kesintisiz görev yaptığı
daire başkanlığı dönemine ilişkin olarak adli/idari yönden bir soruşturma yapılmadığı
gibi, idare tarafından görevden alınmasını gerektiren somut bir sebep de ileri
sürülemediği, takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmetin gerekleri göz önünde
tutulmadan kullanıldığı, kısacası görevden alınmasına yönelik işlemin amaç ve
konu yönünden hukuka uygun olmadığı gibi, hukuki güvenlik ilkesine de aykırı
olduğu, temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği ileri
sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından, ısrar kararının hukuka ve usule uygun bulunduğu, davacı
tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebeplerin kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte olmadığı, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ . 'İN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi ile . Bölge İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesi ısrar
kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı; 07/09/1994 tarihinde öğretmen olarak göreve başlamış, sırasıyla . Lisesi
Müdürü, . İlçe Milli Eğitim Müdürü, müfettiş yardımcısı, müfettiş, denetçi,
maarif müfettişi olarak görev yapmıştır. 21/04/2014 tarihinde Rehberlik ve Denetim
Başkanlığı bünyesinde daire başkanı olarak görevlendirilmiştir. 23/10/2014 tarihinde
Rehberlik ve Denetim Başkanlığına asaleten daire başkanı olarak atanmış, akabinde
09/12/2016 tarihinde Teftiş Kurulu Başkanlığı bünyesinde daire başkanı olarak
görev yapmış ve davalı idarenin . tarih ve . sayılı işlemiyle milli eğitim uzmanı
olarak atanmıştır.
Bunun üzerine temyizen incelenen davayı açmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76. maddesinin 1. fıkrasında "Kurumlar,
görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları
bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde
daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler."
hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen madde ile memurların naklen atanmaları konusunda idareye
tanınan takdir yetkisinin kullanımının, mutlak ve sınırsız olmayıp kamu yararı
ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu ve bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğu
İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca, bir idari
işlem, dava konusu edilmesi halinde diğer unsurları yanında sebep unsuru yönünden
de yargı merciince hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacak olup, sebep unsuru,
idareyi işlem tesis etmeye sevk eden maddi veya hukuki durumlardır. İdare hukukunda
sebepsiz idari işlemin olamayacağı, idarenin tüm işlemlerinin, idari faaliyetlerin
nihai amacı olan kamu yararını gerçekleştirmeye yönelen bir sebebe dayanması
gerektiği, bu anlamda, hakkında idari işlem tesis edilenlerce hukuka aykırılık
iddialarının etkin bir biçimde ileri sürülebilmesi ve yargı mercii tarafından
idari işlemin hukuki denetiminin gerçekleştirilebilmesi için idarece, tesis
edilen işlemin maddi ve hukuki sebeplerinin ortaya konulması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta; davacının, kariyer ve liyakat ilkelerine uygun olarak daire
başkanlığına atandığı, davalı idare bünyesinde yedi yıldan fazla bir süre daire
başkanlığı görevini ifa ettiği, davalı idarece, davacının daire başkanlığı görevinden
alınmasını gerektirecek herhangi bir sebep gösterilmeksizin, takdir yetkisine
dayalı olarak dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davalı idare tarafından hem dava konusu işlemde, hem de dava konusu
uyuşmazlıkta verilen savunmalar ile temyize cevap dilekçesinde dava konusu işlemin
tesis edilmesine yönelik haklı bir sebep ortaya konulamadığından, salt takdir
yetkisine dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı davacının
istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu ısrar kararında hukuki isabet
bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin . İdare Mahkemesi kararına
yönelik yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddi yolundaki . Bölge
İdare Mahkemesi . İdari Dava Dairesi'nin temyize konu . tarih ve E:. , K:. sayılı
ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın . Bölge İdare Mahkemesi . İdari
Dava Dairesine gönderilmesine, 27/05/2024 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile
karar verildi.
KARŞI OY
X-Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; . Bölge İdare Mahkemesi
. İdari Dava Dairesinin temyize konu . tarih ve E:. , K:. sayılı ısrar kararının,
usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin
kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz
isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.