Erdoğan: İsrail ile ticareti de ilişkileri de kestik, nokta
Suudi Arabistan ve Azerbaycan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilerle söyleşi yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan; "Biz İsrail ile ticareti de ilişkileri de kestik, nokta. Biz Filistin'in sonuna kadar haklı davasında yanındayız" dedi.
Riyad'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Birliği İkinci Olağanüstü Ortak Zirvesi'ndeki konuşmasında Gazze ve Lübnan'daki soykırıma değindiğini belirten Erdoğan, acil ateşkes ilanı öncelikli olmak üzere, insani yardımların kesintisiz ve düzenli şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerekliliğine dikkat çektiğini kaydetti.
"En somut adımı atan ülke hiç tartışmasız Türkiye'dir"
Erdoğan, "Malumunuz İsrail üzerindeki baskıyı canlı tutmak ve uluslararası
hukuk temelinde bu ülkeye karşı zorlayıcı tedbirler alınması için yoğun gayret
gösteriyoruz. İsrail mezalimine dünyada en güçlü tepkiyi veren, bu konuda ticaretin
durdurulması dahil en somut adımı atan ülke hiç tartışmasız Türkiye'dir."
dedi.
İsrail'e silah ve mühimmat sevkiyatının engellenmesi
Gazze'ye gönderilen insani yardım miktarında en üstte yine Türkiye'nin olduğunu
vurgulayan Erdoğan, "İsrail'e silah ve mühimmat sevkiyatının engellenmesi
amacıyla Birleşmiş Milletler'de başlattığımız girişime 52 ülke ve 2 uluslararası
kuruluş desteğini bildirdi. Bu girişimimize dair mektubumuzu geçtiğimiz günlerde
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Güvenlik Konseyi Dönem Başkanı ve Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri'ne ilettik." diye konuştu.
Riyad'daki zirvede de tüm teşkilat ve Arap Birliği üyelerini mektubu imzalamaya davet eden bir karar alındığını hatırlatan Erdoğan, zirvede Türkiye'nin, katliamın durdurulması için attığı adımlardan ve insani yardım çabalarından sitayişle bahsedildiğini aktardı.
"İkili görüşmeler yapma imkanı bulduk"
Zirve vesilesiyle ikili görüşmeler yapma imkanı bulduklarını anlatan Erdoğan,
"Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'la bir araya geldik.
Verimli bir görüşme oldu. Ayrıca Ürdün Kralı Abdullah ve Filistin Lideri Mahmud
Abbas'ın yanı sıra Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Irak, Gana, Burkina
Faso, Çad, Gine Bissau, Senegal ve Maldivler devlet, hükümet başkanı ve diğer
yetkililerle temas ve görüşmeler yaptık." dedi.
Bakü'deki Dünya Liderleri İklim Zirvesi
Ziyaretinin ikinci ayağında Bakü'de düzenlenen Dünya Liderleri İklim Zirvesi'ne
katıldığını hatırlatan Erdoğan, "Şahsıma ve heyetime gösterilen hüsnü kabulden
ötürü zirveye ev sahipliği yapan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşime
bu vesileyle tekrar teşekkür ediyorum." dedi.
Birleşmiş Milletler çatısı altındaki en önemli iklim etkinliği olan zirveye 80 ülkenin devlet ve hükümet başkanı düzeyinde iştirak ettiğini söyleyen Erdoğan, "Zirvede beklentinin en yüksek olduğu müzakere başlığı, iklim değişikliğinin finansmanıydı. Bilhassa gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu mali kaynağın ne şekilde oluşturulacağı ele alındı. 2009 yılında Danimarka İklim Zirvesinde açıklanan yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanı hedefinin 2025 yılı sonrası için teyidi ve ilave mekanizmalarla desteklenmesini değerlendirdik." ifadelerini kullandı.
"Sıfır Atık Hareketi'nin önemini ifade ettim"
Zirveye hitabında Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadele yolundaki gayretlerini
anlattığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Küresel iklim eğilimine katkı sunmaya devam edeceğimizi vurguladım. Eşim Emine Erdoğan'ın girişimleriyle başlatılan ve kısa sürede küresel ölçekte bir projeye dönüşen Sıfır Atık Hareketi'nin önemini ifade ettim. Ayrıca ağaçlandırma, su idaresi ve yenilenebilir enerji başlıklarında kaydettiğimiz ilerlemelere işaret ettim. Yenilenebilir enerjide Avrupa'da beşinci, dünyada 11'inci sırada yer alıyoruz. Su verimliliği seferberliğimize ilave olarak, her 11 Kasım gününü 'Milli ağaçlandırma günü' ilan ettik. Dünden itibaren milyonlarca fidanı halkımızın desteğiyle toprakla buluşturmaya başladık."
"Bölgesel gelişmeler hakkında istişarelerde bulunduk"
Liderler Zirvesi'ne katılan muhataplarıyla ikili görüşmeler de gerçekleştirdiğini
söyleyen Erdoğan, "Bu kapsamda İngiltere Başbakanı Sayın Keir Starmer,
Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Kasım Cömert Tokayev, Moldova Cumhurbaşkanı Sayın
Maia Sandu, Karadağ Cumhurbaşkanı Sayın Yakov Milatovic ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı
İlham Aliyev ile bir araya geldik. Bu görüşmelerimizde ikili münasebetlerimizle
birlikte bölgesel gelişmeler hakkında istişarelerde bulunduk. Her iki zirvede
alınan kararların hayırlara vesile olmasını diliyor hem Suudi kardeşlerimize
hem can Azerbaycan'a, bilhassa İlham kardeşime nazik ev sahiplikleri dolayısıyla
teşekkür ediyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
SORU-CEVAP
"Tedbirlerimizi aldık, alıyoruz ve almaya devam edeceğiz"
İklim meselesi dünyanın önünde bulunan en kritik tespitlerden bir tanesi. Savaşları,
çatışmaları, göçleri ne kadar önemsiyorsak bu meseleye de aynı ciddiyetle yaklaşıyoruz.
Türkiye'de hükümet olarak bu konuda ilgili bakanlıklarımızla ne gibi tedbirler
alabileceğimizin üzerinde ısrarla duruyoruz. Dünyamızın sınırlı kaynaklarını
en verimli şekilde kullanmak ve insanlık olarak yüzyıllar boyunca gelişim göstererek
oluşturduğumuz medeniyetimizi çok farklı bir seviyeye getirebilmek için tedbirlerimizi
aldık, alıyoruz ve almaya devam edeceğiz.
"Organize hareket etmeli, bu sorunun yükünü hep birlikte omuzlamalıyız"
Türkiye olarak bu konuyu önemsiyor ve üzerimize düşeni yapmak için azami gayret
gösteriyoruz. Fakat sadece bizim ya da beraberimizdeki birkaç ülkenin gayretleriyle
bu meseleye köklü ve kalıcı çözüm bulmak mümkün değil. Organize hareket etmeli,
bu sorunun yükünü hep birlikte omuzlamalıyız. Bazı ülkeler iklim değişikliği
ile eksiksiz mücadele ederken, bazıları kar hırsıyla alınması gereken tedbirleri
görmezden gelir, hatta çevreyi daha fazla kirletmeye kalkışırsa bu problemin
üstesinden gelemeyiz.
Toplumların en küçük birimi ailelerden başlamak üzere, kurumlar, kuruluşlar, yerel yönetimler, sivil toplum, ülkeler ve uluslararası kuruluşlara kadar hedefe odaklanmış ve farkındalığı yüksek bir seferberlik haliyle bu küresel sorunu aşabiliriz. Özellikle de iklim değişikliği ile mücadele konusunda yeterli kaynağa ve imkana sahip olmayan ülkelerin de mücadeleye katılımını sağlamak için finansman, teknoloji transferi ve kapasite gelişimi önemlidir.
"Çevre ve iklim hassasiyetimiz en üst düzeydedir ve öyle kalacaktır"
Sıfır Atık girişiminin öneminin her geçen gün daha çok anlaşıldığı günümüzde
bu girişimin yaygınlaştırılması ve bir yaşam tarzına dönüşmesi için gayret gösteriyoruz.
Çevre ve iklim hassasiyetimiz en üst düzeydedir ve öyle kalacaktır. Biz tedbirlerimizi
şu ana kadar nasıl aldıysak, bundan sonra da almaya devam edeceğiz.
"Türkiye ile ABD ilişkilerinin gelişmesi telefon diplomasisiyle sağlanmaz"
Yeni dönemde Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkilerin
gelişmesi yaptığımız bir telefon diplomasisiyle sağlanmaz. Biz Sayın Trump'la
inşallah uluslararası toplantılar ya da ikili görüşmelerde bir araya gelmek
suretiyle bundan sonraki süreci nasıl değerlendireceğimizi çok daha iyi bir
şekilde tespit edeceğiz. Şu anda Sayın Trump'ın kabinesi nasıl oluşacak, nasıl
bir kabine ortaya çıkacak bunları görmemiz gerekiyor. Bir de Sayın Trump'ın
kabinesi, benim kabinemdeki arkadaşlarla yapacakları görüşmelerle birbirlerini
çok daha yakından tanıyacak, bilecek ve ona göre de adımlarımızı inşallah atacağız.
Bu noktada Başkan Yardımcıları ve Dışişleri Bakanları önem arz ediyor. Bu bakanlarımız bir araya gelmek suretiyle birbirlerini tanıyıp, istişare edecekler. Temennimiz odur ki; Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında çok daha farklı bir süreç başlamış olsun.
"Yeni iş birliklerini geliştirmemiz mümkün"
Şüphesiz iki ülke arasında fırsatlar her zaman mevcuttur. Bu fırsatları değerlendirme
iradesi ve iki ülkeye de kazandıracak adımların atılması temel beklentimizdir.
Biz konuya her liderin yaptığı gibi ülkemizin çıkarları perspektifinden yaklaşıyoruz.
Trump yönetimi, ekonomiyi öncelikli hedeflerinden biri olarak görüyor. Türkiye
de stratejik coğrafi konumu ve genç nüfusu ile yatırım fırsatları sunan bir
ülke. İki ülke arasında ticaret hacminin artırılması ve yatırımların teşvik
edilmesi için yeni fırsatlar oluşturabiliriz. Özellikle enerji, altyapı ve teknoloji
alanlarında yeni iş birliklerini geliştirmemiz mümkün.
"İş birliği fırsatlarının doğması halinde Musk ile de adımlar atılabilir"
Bu kampanyada Musk, Sayın Trump'ın yanında yer aldı. Bizi burada ilgilendiren
konu Musk'ın uzay ve teknoloji alanında çalışan bir iş insani olması... Kendisi
teknolojiyi yakından takip eden ve bazı ciddi teknolojik adımları da atan bir
isim. Türkiye'de kendisiyle bu konuyla ilgili bir görüşme yaptık. Son Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu'nda Türkevi'nde kendisiyle görüştüğümüzde çocuğunu da
yanında almış ve Türkevi'ne öyle gelmişti.
Türkevi'ndeki görüşmemizde de samimi bir havada görüşmeyi yaptık. Türkiye'nin teknoloji alanında attığı atılımlar, dünyanın dikkatini çekiyor. Teknoloji tek başına ilerleyeceğiniz bir alan değil, mutlaka bazı iş birliklerine ihtiyacınız oluyor. Bu alanda iş birliği fırsatlarının doğması halinde Musk ile de adımlar atılabilir. Elon Musk, Sayın Trump yönetiminde hangi alanda görev alacak, hangi alanda aldığı görevle Sayın Trump'a veyahut da Amerika yönetimine faydası olacak bunu zaman içerisinde göreceğiz.
Trump'ın seçilmesinin İsrail işgali tehdidine etkisi
Bana bu konu ile ilgili tespitler için biraz erken gibi geliyor. Trump görevi,
Biden'den teslim alsın bakalım. Devir teslimden sonra yeni dönemde ne gibi adımlar
atacak, bunu o zaman göreceğiz. Temennimiz odur ki; Trump bu dönem bölgeye yönelik
çok daha farklı adımlar atsın. Çünkü zaman zaman verilen mesajlar bizi kaygılandırabiliyor.
Onun için de ocak ayını bir görmemiz lazım. Ocak ayından itibaren ne gibi adımlar
atılacağını bence o zaman göreceğiz.
Kendisiyle seçilmesi sonrası nasıl birkaç gün içerisinde görüşüp konuştuysak, bundan sonraki süreçte de bu temaslarımızı aynı şekilde gerçekleştireceğimize inanıyorum. Çünkü geçmişte Trump'la görüşmelerimiz Biden'le mukayese edilemeyecek derecede fazlaydı. İnşallah bu dönemde de bu adımları en güzel şekilde atarız ve hem Amerika Birleşik Devletleri hem Türkiye buradan kazançlı çıkar.
Rusya ve Çin'in İsrail ve Gazze konusundaki tutumu
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in, Rusya Devlet Başkanı Putin'in ne gibi tavırları
olacak bunları zaman bizlere gösterecek. Bu işin en ideal şahidi zamandır. Bizler
de bunu takip etmek durumundayız ve takip edeceğiz. Ona göre de ne gibi tavır
takınıyorlar ne gibi adım atacaklar göreceğiz. Çünkü bunlar artık dünyada çok
önemli konuma gelmiş olan ülkeler. Dolayısıyla biz de artık onları takip edeceğiz.
Çin ve Rusya İsrail'in bu saldırılarının haksız ve hukuksuz olduğuna ilişkin açıklamalar yaptı. Saldırıların sonlandırılıp konunun diplomasi yoluyla çözülmesi noktasında beyanları da bulunuyor. Birleşmiş Milletler zemininde başlattığımız İsrail'e silah ve mühimmat sevkiyatının durdurulması için tedbir isteyen ortak mektup girişimimize Rusya ve Çin imza verdi bu önemli bir adımdır. Çünkü İsrail'e bu silah ve mühimmat sevki devam ettiği müddetçe İsrail daha saldırgan hale gelecek.
İsrail'in durdurulmadığı her gün Filistin ve Lübnan'daki insani tablo biraz daha ağırlaşıyor. İnsani yardımların kesintisiz ulaşımının sağlanamadığı her gün insanlar ilaçsızlık, açlık, susuzluk ve vahşice saldırılar nedeniyle ölüyor.
"Zulmün karşısında olmak için insan olmak yeterlidir"
İsrail'in Gazze soykırımına giriştiği günden bu yana herkesi katliamların ve
ölümlerin karşısında olmaya davet ediyoruz. Görüştüğümüz tüm ülkelerle gündem
başlıklarımızdan biri mutlaka İsrail'in Filistinlilere yönelik uyguladığı zulümdür.
Zulmün karşısında olmak için insan olmak yeterlidir. Hangi dili konuştuğunuz,
hangi inanca sahip olduğunuz, derinizin ya da saçınızın, gözünüzün rengi değil
insani değerlere sahip olup olmadığınız önemlidir. Maalesef bazı Batılı ülkelerin
yönetimlerinden bunu göremedik
Çırpınan Filistinli çocukların feryatları karşısında yürekleri titremeyenlerle ortak bir paydada buluşmamız çok zor. Hastanelerin, ambulansların vurulduğunu gördüklerinde buna isyan etmeyenler bunu normal görüp "İsrail'in kendini savunma hakkı var" kılıfıyla bu suçu örtmeye çalışanlardan zulme karşı duruş beklemek hayalcilik olur.
"İnsanlık ittifakını genişletmek için çalışıyoruz"
Arap ülkeleri ve Türk devletleri ile insanlık ittifakını genişletmek, tek ses
ve tek yürek olduğumuzu göstermek için çalışıyoruz. Bir ve beraber aynı amaçla
ve aynı tonda bu zulme karşı seslerimizi yükseltmemiz gerekiyor. Kaybedilen
zamanı çoğaltmadan bunu yapmak ise daha da önemli. Çağrımız somut adımları içeriyor.
Mesela Uluslararası Adalet Divanı'nda bir hukuk mücadelesi başladı ona güçlü
destek önemli.
Filistin Devleti'nin tanınması için çabalamak bir başka somut adım. İki devletli çözüm olmadan bölgeye huzur ve barışın gelmesi mümkün değildir. İsrail'e yönelik ticari kısıtlamalar ve ambargolar da yine başka bir mücadele biçimi. Diplomatik baskının artırılması için İsrail'i her alanda köşeye sıkıştıracak aktif bir diplomasi ortaya konulması da mühim. Büyük bir insanlık sınavının ortasındayız. Bu sınavdan geçmek insanlık ittifakının parçası olmakla mümkün. Yoksa tarih İsrail'in yanında duranları da zulme sessiz kalanları da yargılayacaktır.
"İsrail ile ticaretin devam ettiği" iddiaları
Siyasetin en kirli tarafı burası. Niye yaparlar bunları? Mevcut hükümeti nasıl
yıpratırız anlayışı ile bu amaç için yaparlar. Biz şu anda Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ve Hükümeti olarak İsrail ile ilişkileri kesmiş durumdayız. Bizim şu
anda İsrail'le bu noktada herhangi bir ilişkimiz yok. Bundan sonraki süreçte
de bu ilişkileri geliştirmek için attığımız adım da yok.
Malum bu siyasi partiler, ki bunlar da 'cürmü kadar yer yakar.' Ne yapıyorlar şimdi? Acaba biz Cumhur İttifakı'nı nasıl yıkarız veya Cumhur İttifakı'nı nasıl yerden yere vururuz bunun arayışı içindeler. Bununla yerden yere vurulmaz. Şu anda Cumhur İttifakı İsrail ile ilişkilerin kesilmesi konusunda kesin kararlıdır. Biz bu kararlılığımızı bundan sonraki süreçte de devam ettireceğiz. Tayyip Erdoğan'ın başında olduğu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İsrail ile hukukunu devam ettirmez, geliştirmez. Böyle bir niyetimiz de söz konusu değil.
Bu konuda bazıları kulaklarını, gözlerini ve zihinlerini hırs tıkaçları ile kapatmış durumda. Onlar hakkı görmeye kör, hakkı işitmeye sağır, hakkı söylemeye dilsizler. Onlar için yapacak bir şey kalmamıştır. Bulundukları çukurda çırpınmaya ne dersek diyelim devam edecekler. Bizim muhatabımız iftiracılar hiç olmadı. Biz bu konuyu milletimize anlattık ve anlatmaya devam ediyoruz. Çünkü bizim bu konuda ne kadar samimiyetle gayret gösterdiğimize milletimiz şahittir. Sadece milletimiz değil, dünya şahittir. Biz İsrail ile ticareti de ilişkileri de kestik, nokta.
"Sonuna kadar zalimlerin ensesinde olacağız"
Biz Filistin'in sonuna kadar haklı davasında yanındayız. Biz Netanyahu denilen
zalimden de onun çetesinden de bu yaptıklarının hesabını hukuk önünde soracağız.
Sonuna kadar zalimlerin ensesinde olacağız. Biz böylesi bir baskı yaptığımız
için İsrail'in dümen suyundaki bu iftiracılar bizi hedef alacak, biliyoruz.
Biz istikametimizi iftiracıların kirli cümlelerine göre değil, milletimizin
işaret ettiği yöne göre tayin ediyoruz.
"Ben hala Esed'den umutluyum"
Beşar Esed'in konuşmasını dinleme imkanım olmadı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi
Muhammed Bin Selman ile görüşme için çıktım. Ben hala Esed'den umutluyum. Bir
araya gelip Suriye-Türkiye ilişkilerini inşallah yoluna koyalım diye hala umudum
var. Çünkü bizim Suriye-Türkiye arasındaki terör yapılanmalarını yok etmemiz
lazım. Suriye'de adil ve kalıcı barışın zemini vardır. Bunu sağlamak için atılacak
adımlar da bellidir.
Biz Suriye tarafına normalleşme konusunda elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barışa ve huzura kapı aralayacağını düşünüyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden biz değiliz. Suriye'nin toprak bütünlüğünü terör örgütü PKK/PYD/YPG başta olmak üzere teröristler tehdit ediyor. Suriye'nin toprak bütünlüğünü çoğu ülkelere dağılmış Suriyeliler de tehdit etmiyor. Esed bunun farkına varıp ülkesinde yeni bir iklimi başlatacak adım atmalı ve ülkesine sahip çıkmalıdır. Yanı başlarındaki İsrail tehdidi bir masal değil. Çevredeki ateşin istikrarsız topraklarda hızla yayılacağı unutulmamalıdır.
"Konut yapımlarıyla Suriyeli kardeşlerimize bir zemin hazırladık"
Bu terörden arındırılmış bölge konusunda 30 kilometre derinlik durumu var. 30
kilometre derinlik meselesinde aslında Suriye'nin içinde bu terör örgütlerini
yok etme adımlarımız söz konusuydu. Bir diğer taraftan da amaç Türkiye'ye gelen
Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde geriye dönüşleri
için zemin hazırlamaktı. Bu konuda da belli bir mesafe alındı. Hala bizim Suriye'nin
kuzeyinde konut yapımlarımız devam ediyor. Oradaki konut yapımlarıyla Suriyeli
kardeşlerimize bir zemin hazırladık.
Şu anda da gerek COP Zirvesinde gerek Riyad'da yaptığımız toplantılarda Suriye'deki atacağımız adımlar büyük önem arz ediyor. Bunu hallettiğimiz andan itibaren zaten Suriye'nin kuzeyinde ciddi mesafe alacağız. Şu anda Suriye'de Kamışlı bölgesini düşünün. Niye biz Kamışlı'da güvenlik güçlerimizle gerekli adımları atıyoruz? Çünkü orada bu terör örgütünü kökünü de yok edelim diyoruz. Bu adımlarla da güvenlik güçlerimiz oralarda çok ciddi mesafeler aldılar. Çok ciddi neticeler elde ettiler. Gerek istihbarat teşkilatımız gerek güvenlik güçlerimiz buralarda aldıkları neticeyle Türkiye'yi rahatlattılar.
"Sınır ötesi operasyonlarımız her zaman gündemimizde"
Ülkemizin güvenliği, vatandaşlarımızın huzuru için sınır ötesi operasyonlarımız
her zaman gündemimizde. Tehdit hissedersek her an sınır ötesi operasyonlarımıza
başlayacak hazırlığımız mevcut. Bizim Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygımızdan
kimsenin şüphesi olmasın. Fakat Suriye'nin kuzeyinde tam bir istikrarsızlık
hüküm sürüyor. Bu da terör örgütlerinin o bölgedeki karmaşadan beslenmesi ve
orada tutunması için elverişli ortam hazırlıyor.
Suriye'deki istikrarsızlık ve terör örgütlerinin orada tutunması bizim için bir güvenlik riskidir. Bizim gerek DEAŞ'a gerek PKK/PYD/YPG'ye yönelik tüm harekatlarımızın amacı kendi güvenliğimizi sağlamaktır. Bundan sonra atacağımız adımlar da bunun için olacak. Sınırlarımızda hala teröristlerin tutunduğu alanlar bulunuyor ve burası bizim güvenliğimiz için risk oluşturuyor. Oraları tamamen temizlemeden ve terör bataklığını kurutmadan tam anlamıyla güvenliği sağlamak mümkün değil.
İsrail saldırganlığına yönelik muhalefetin duruşu
Şu anda muhalefetin böyle bir derdi yok. Muhalefetin böyle bir derdi olmadığı
için biz artık kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz. Mecburuz, başka çare yok.
Gelen bütün haberler de Suriye'de alınan netice bana göre Suriye'yi de rahatlatacak.
Ama bizim burada Beşşar Esed ile aramızdaki hukuku yeniden ihya etmemiz, bölgeyi
çok daha fazlasıyla inşallah rahatlatacaktır. Bizim iç cephemizi sağlam tutma
anlayışımızı muhalefet anlayamamış gibi görünüyor. İç cephenin tahkimi elbette
her zaman önemli ancak ne yazık ki iç cepheyi güçlendirmek istediğimizde ortak
hassasiyetlerle hareket eden bir muhalefeti yanımızda bulamadık.
"Muhalefet kazançlar, rantlarla uğraşıyor"
Muhalefet gündelik siyasi meseleler, kazançlar, rantlarla uğraşıyor. Biz ise
küresel ve bölgesel riskleri okuyarak, uzun yıllara sirayet edecek politikalar
üzerinde çalışıyoruz. İç cephemizi sağlam tutarken aynı zamanda teröre de göz
açtırmayacağız. İç cepheyi sağlamlaştırmak terör örgütlerine alan açmak, onların
milletin kaynaklarını terör baronlarına peşkeş çekmesine göz yummak anlamına
gelmiyor.
"Aramıza nifak sokmaya çalışanların elleri boş kalsın diye uğraşıyoruz"
Bizler birlik ve beraberliğimizi güçlendirme çağrısı yapıyoruz. Bizi bölmeye
çalışanlara, bizi parçalamaya çalışanlara aynı kararlılıkla ve aynı tonda yanıt
verelim ve "biz biriz, bütünüz, hep birlikte Türkiye'yiz" diyelim
istiyoruz. Aramıza nifak sokmaya çalışanların elleri boş kalsın diye uğraşıyoruz.
Bu birlik ve beraberlik ruhu bizim mayamızda var zaten. Bize birlik, beraberlik
ve kardeşliğimizi hatırlatacak bir kıvılcımdır iç cepheyi sağlam tutma çağrımız.
Bizi biz yapan değerlere sımsıkı tutunup, oluşturduğumuz o eşsiz tabloyu lekelemeye
çalışanları elimizin tersiyle itelim çağrısıdır.
Brezilya'daki G20 Zirvesi
Brezilya toplantısı inanıyorum ki dünyaya çok farklı mesajların verileceği bir
zirve olacak. Bu konuda biz kararlıyız. İnşallah dersimize de iyi çalışacağız.
Brezilya'da Rio Zirvesi çok çok verimli, faydalı bir zirve olacak diye düşünüyorum.
Sayın Lula ile oradaki buluşmamız inşallah dünyada ses getirecek bir buluşma
olacaktır.
"Türkiye, küresel ekonomi için istikrarı artırıcı önlemler ve iş birliklerine
yoğunlaşmış bir ülke"
Rio'da gerçekleşecek G20 Zirvesini, küresel ekonomi ve enerji güvenliği konularında
önemli bir platform olarak görüyoruz. Türkiye, küresel ekonomi için istikrarı
artırıcı önlemler ve iş birliklerine yoğunlaşmış bir ülke. Özellikle pandemi
sonrası ekonomik toparlanma süreçlerine yönelik ortak stratejilerin geliştirilmesi
gerektiğini vurgulayarak, ülkeler arası dayanışmanın önemini her fırsatta dile
getirdik.
Enerji güvenliği de Türkiye için kritik bir konu. Küreselleşen dünyada gelişmekte olan ülkelerin ekonomik zorluklarına yönelik somut öneriler içeren bir gündem oluşturmalıyız. Çünkü zincirleme reaksiyonla sadece bir ülkenin değil, ilişkili birçok ülkenin ekonomisini etkileyen krizlere karşı tedbir almalıyız. Bulunduğu uluslararası platformların aktif ve etkili üyelerinden olan Türkiye hem kendi ekonomik çıkarlarını hem de gelişmekte olan ülkelerin durumunu iyileştirmeye yönelik çok sayıda öneri üzerinde çalışıyor.
"Özel'in çıkışını samimi bulmuyorum"
Özgür Özel'in bu çıkışını samimi bulmuyorum. Türkiye, 40 senedir bölücü terör
belasıyla mücadelede ediyor. Binlerce güvenlik mensubumuzu, kamu görevlimizi,
sivil vatandaşımızı terör örgütünün alçakça saldırılarında şehit verdik. Son
olarak TUSAŞ'a yönelik terör eyleminde 5 vatan evladı şehit oldu; Rabbim tüm
şehitlerimizin ruhunu şad, mekanlarını cennet eylesin. Terör tehdidini kaynağında
bertaraf etme stratejimiz sayesinde sahada çok önemli kazanımlar elde ettik.
Bu mücadele aynı azim ve kararlılıkla devam edecek. Türkiye'nin geleceğinde
teröre de, terör takviyeli siyasete de yer yok. Cumhur İttifakı olarak bu konuda
tam bir mutabakat içindeyiz.
"Ben konser belediyeciliği yapmadım"
Ben belediye başkanlığı da yaptım. Ama konser belediyeciliği yapmadım. Yapmanız
gereken nedir? İstanbul'un dört bir yanını bir defa elinizdeki imkanlar neyse
bunlarla her tarafı donatmak. Altyapıyı donatmak, üst yapıyı donatmak. Dikkat
edin, benim belediye başkanlığımda çöp, çukur, çamur İstanbul'da yok edildi.
Şimdi durum felaket. İstanbul öyle, Ankara öyle, İzmir öyle, hepsi öyle. Biz
çağrımızı vatandaşımıza yapıyoruz. Diyoruz ki aynı oyuna gelmeyelim ve emin
adımlarla geleceğe yürüyelim. Millet bu belediye başkanlarına şehirlerine hizmet
versin diye oy verdi ancak hizmetten anladıkları eğlence düzenlemekten öteye
geçmiyor.
"Kamunun hakkını hoyratça kullananlardan hesabını hukuk önünde sorarız"
O eğlenceleri de millet için düzenlemedikleri, birilerine maddi kazanç için
yaptıkları da yeni yeni ortaya çıkıyor. Biz nereden seçilirse seçilsin yerel
yönetimlerin milletin ihtiyaçlarını karşılamasını isteriz ve bunu amaç edinenleri
destekleriz. Fakat şehirlerin hali ortada. Millet hizmetsizlikten ne yapacağını
şaşırmış halde. Bir de üzerine konser adı altında birilerine ödenen milyonlar
çıkınca olan vatandaşa oluyor. Kamu kaynaklarının teröre, terör örgütlerine
aktarılmasına nasıl karşı çıktıysak, bu kaynakların yandaşlara aktarılmasına
da elbette karşı çıkarız. Herkes harcamasını hesap verebilirlik üzerinden yapsın.
Kamunun hakkını hoyratça kullananlardan, yandaşlarına sermaye edenlerden hesabını
hukuk önünde sorarız.