Yeterliliğini almalarına rağmen atanamayan İş Müfettiş Yardımcılarının hukuk mücadelesi devam ediyor

Danıştay 2. Dairesi, İş Müfettiş Yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından, "İş Müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olarak ileri sürülen ve 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Müfettişliğe atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali ile yoksun kalınan parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davada kararını verdi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 21 Aralık 2024 00:10, Son Güncelleme : 12 Aralık 2024 15:41
Yeterliliğini almalarına rağmen atanamayan İş Müfettiş Yardımcılarının hukuk mücadelesi  devam ediyor

Davacının, "iş müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin İPTALİNE karar verdi ama Yönetmelik hükmünü iptal etti.

Yeterlik sınavında başarılı olanların atanma açısından haklı beklentileri vardır
Üç yıllık bir staj döneminden sonra yazılı ve sözlü yeterlik sınavına tabi tutulan iş müfettiş yardımcılarının yeterlik sınavında başarı göstermeleri durumunda müfettişlik kadrolarına atanmalarının öngörülmüş olduğu ve bu hususta idareye takdir hakkı tanınmadığı da dikkate alındığında, yazılı ve sözlü sınavları geçerek yeterlik sınavında başarılı olan ve iş müfettişliğine atanma hususunda haklı beklenti içerisine giren davacının, aradan geçen zamana rağmen müfettişilik kadrosuna atanmaması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Hükmü niye iptal etmedi
İdarelerin düzenleme yapma yetkisi kapsamında getirilen dava konusu 37. maddenin, üst hukuk normu niteliğinde olan ve dava konusu Yönetmeliğin dayanakları arasında yer alan 06/08/1979 günlü, 7/17925 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan İş Teftişi Tüzüğü'nün 6. maddesinin 1. fıkrasıyla aynı doğrultuda olduğu anlaşılmaktadır.

T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/1736
Karar No : 2024/3291

DAVANIN KONUSU: Davalı idarede, İş Müfettiş Yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından, "İş Müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olarak ileri sürülen ve 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Müfettişliğe atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali ile yoksun kalınan parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Davacı tarafından;
1. 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Müfettişliğe atanma" başlıklı 37. maddesinde müfettiş kadrolarına nasıl atanılacağının düzenlenmesine rağmen; atama süresine ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığından hak kayıplarının önlenmesi amacıyla anılan maddenin iptal edilmesi gerektiği,
2. Müfettiş olmak için tüm şartları haiz olduğu ve sınavları başarı ile geçtiği, davalı idare tarafından dava konusu işlemde hiçbir sebep gösterilmediği, bu durumun hukuka aykırılık teşkil ettiği,
3. İş müfettişi olarak atanmaması nedeniyle ileriye dönük kariyerinin engellendiği, söz konusu işlem ile müfettiş ve iş müfettişi yardımcısı kadroları arasındaki maaş farkı nedeniyle parasal hak kaybına uğradığı,
4. İdare tarafından tesis edilen işlemin idareye güven, kazanılmış hak, haklı beklenti ve Devlet faaliyetlerinin belirliliği ilkelerine aykırı olduğu iddia edilmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından;
1. İdari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem bulunmadığı,
2. Dava konusu Yönetmelik hükmünün hukuka uygun olması sebebiyle iptalini gerektirecek bir hususun bulunmadığı,
3. Atama işlemine dayanak olan düzenleyici işlemlerde, atama işleminin tamamlanmasına ilişkin herhangi bir süre öngörülmediğinden işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu,
4. İdarelerin yargı kararıyla belli bir kadroya atama yapmaya zorlanmasının hukuken mümkün olmadığı,
5. Atama sürecinin halen devam ettiği, bu nedenle dava konusu işlem sebebiyle oluşmuş herhangi bir maddi kayıptan söz edilemeyeceği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ: ...
DÜŞÜNCESİ : 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Müfettişliğe atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali istemi yönünden davanın reddine, davacının iş müfettişi kadrosuna atanmak istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin ise iptaline, davacının yoksun kaldığı parasal haklarının davalı idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.

DANIŞTAY SAVCISI : ...
DÜŞÜNCESİ : Dava, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında, İş Müfettiş Yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından, "İş Müfettişi" kadrosuna atanması yolunda yapılan başvurunun reddine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olan 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin "Müfettişliğe Atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali ve yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
Anayasa'nın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hüküm altına alınmıştır.
28/08/1979 günlü, 6738 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İş Teftişi Tüzüğünün 6. maddesinde, müfettişliğe, yönetmeliğine göre yapılacak müfettişlik yeterlik sınavını başaran müfettiş yardımcılarının atanacağı, bu sınava girebilmek için;
A) Müfettiş yardımcılığı görevinde eylemli olarak en az üç yıl çalışmış olmak,
B) Müfettiş yardımcılığında geçen hizmet yıllarına ait bütün sicilleri olumlu olmak,
C) Başkanlıkça, yönetmeliğin müfettiş yardımcılarının çalışma ve yeterlik sınavına hazırlanma ilkelerini düzenleyen hükümleri uyarınca yaptığı çalışmalarda yeterli görülmek, gerekeceği kuralına yer verilmiştir.
31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin 36. maddesinde, yeterlik sınavının yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamadan oluşacağı. yazılı sınavın, çalışma hayatı mevzuatı, kamu idaresi ve personeli ile ilgili mevzuat, mesleki bilgiler, teftiş usulleri ve yöntemleri konularından yapılacağı, yazılı sınavdan başarılı olabilmek ve sözlü sınava girebilmek için en az yetmiş puan almak gerektiği, sözlü sınavın ise yazılı sınav konuları ile adayın anlama, ifade ve temsil yetenekleri dikkate alınarak yapılacağı., sözlü sınavda başarılı olabilmek için yüz üzerinden en az yetmiş puan almak gerekeceği, yeterlik başarı sıralamasında, yeterlik yazılı ve sözlü sınav notlarının ortalamasının esas alınacağı öngörülmüştür.
Anılan Yönetmeliğin 37. maddesinde ise, "Yeterlik sınavlarında başarılı olanlar, yeterlik başarı sırasına göre müfettiş kadrolarına atanırlar. Yeterlik sınav notlarında eşitlik olması halinde, yetişme notu esas alınır." düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının davalı idare Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı (mülga İş Teftiş Kurulu Başkanlığı) emrinde İş Müfettiş Yardımcısı olarak göreve başladığı, iş müfettişliği yeterlik yazılı sınavında ve yeterlik sözlü sınavında başarılı olduğu, İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca iş müfettişliği yeterlik sınavında başarılı olanların ilan edildiği listede de adının bulunduğu, bu listeye göre başarılı sayılan iş müfettiş yardımcılarının boş bulunan müfettişlik kadrosuna atamalarının Personel Dairesi Başkanlığından talep edildiği, ancak dava konusu işlemle atama süreçlerinin devam ettiğinin bildirildiği, sonuç itibarıyla atamasının yapılmadığı anlaşılmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve kanunlarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet olup "belirlilik" ve "hukuk güvenliği" hukuk devletinin temel ilkelerindendir.
Belirlilik ilkesi, yalnızca yasal belirliliği değil, daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir. Yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla, mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir.
Burada aslolan muhtemel muhatapların mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörmelerini mümkün kılacak bir normun varlığıdır.
Hukuk güvenliği ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Kanunlara güvenerek hayatını yönlendiren, hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin, bu kanunların uygulanmasına devam edileceği yolunda oluşan beklentisinin mümkün olduğunca korunması hukuki güvenlik ilkesinin gereğidir.
Gerek yargı kararları, gerek öğretideki ortak tanımlamalara göre "haklı beklenti", idarenin ister bir taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmeleridir.
31/10/2012 günlü 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin "Müfettişliğe Atanma" başlıklı 37. maddesinde yer alan düzenlemenin, müfettiş yardımcılığı yeterlik sınavında başarılı olanların müfettiş olarak atanma sürecine ilişkin herhangi bir süre kaydını içermediği ve bu suretle düzenlemenin yarattığı belirsizlik nedeniyle hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Dava konusu olayda, yazılı ve sözlü sınavları geçerek yeterlik sınavında başarılı olan davacının, mevzuat hükümlerine göre müfettişlik kadrosuna atanma hususunda haklı beklenti içerisine girdiği, ancak, aradan geçen zamana rağmen müfettişlik kadrosuna atanamadığı görülmekle atama istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuk devletinin gereği olan hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkelerine uygunluk görülmemiştir.
Anayasanın 125. maddesi uyarınca İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğundan, davacının tazminat isteminin karşılanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptali ile bu işlemler sonucu yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte tazmini gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesince; davalı idarenin usule yönelik iddiası yerinde görülmeyerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
08/03/2013 tarihinde davalı idare Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı (mülga İş Teftiş Kurulu Başkanlığı) emrinde İş Müfettiş Yardımcısı olarak göreve başlayan davacının, 13/05/2016 tarihinde iş müfettişliği yeterlik yazılı sınavında, 21/03/2017 - 31/03/2017 tarihleri arasında yapılan yeterlik sözlü sınavında başarılı olduğu; 26/04/2017 günlü İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca iş müfettişliği yeterlik sınavında başarılı olanların listesinde adının bulunduğu; bu listeye göre başarılı sayılan iş müfettiş yardımcılarının boş bulunan müfettişlik kadrosuna atamalarının Personel Dairesi Başkanlığından talep edildiği; ancak, iş müfettişi kadrosuna atanması istemiyle davacının yaptığı başvuruya dava konusu işlemle verilen yanıtta atama süreçlerinin devam ettiğinin bildirilmesi üzerine, söz konusu başvurunun reddine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olarak ileri sürülen ve 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Müfettişliğe atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :
.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
I - 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin dava konusu "Müfettişliğe atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali istemi bakımından;
Yukarıda alıntılanan düzenlemeler incelendiğinde, kamu idarelerinin yerine getirmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin en iyi biçimde yürütülmesini sağlamak amacıyla gerekli önlemleri almaları gerektiği hususu idare hukukunun temel ilkelerindendir. Bu önlemler arasında, hizmetin bilgi ve deneyim yönünden yetişmiş personel istihdam edilerek gördürülmesi kuralı da yer almakta olup, anılan personelin ehliyet ve başarısının tespiti amacıyla meslek içindeki ilerleme ve yükselmelerinde, idarelerin genel düzenleme yetkisine dayanarak birtakım koşullar belirleyebilecekleri hususunda kuşku bulunmamakla birlikte, bu koşulları belirleyen düzenlemelerin üst hukuk normlarına ve hukukun genel ilkelerine aykırılık taşımaması gerektiği tartışmasızdır.
İdarelerin düzenleme yapma yetkisi kapsamında getirilen dava konusu 37. maddenin, üst hukuk normu niteliğinde olan ve dava konusu Yönetmeliğin dayanakları arasında yer alan 06/08/1979 günlü, 7/17925 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan İş Teftişi Tüzüğü'nün 6. maddesinin 1. fıkrasıyla aynı doğrultuda olduğu anlaşılmaktadır.
Yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, idarenin, mevzuat yapma konusunda sahip olduğu takdir yetkisini, kamu yararı ve hizmet gereklerini gözeterek üst hukuk normlarına aykırı olmayacak şekilde kullandığı sonucuna varıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

II - Davacının, "iş müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile yoksun kalınan parasal haklarının ödenmesi istemi bakımından;
Yukarıda yer verilen mevzuatın ve uyuşmazlığın birlikte değerlendirilmesinden; üç yıllık bir staj döneminden sonra yazılı ve sözlü yeterlik sınavına tabi tutulan iş müfettiş yardımcılarının yeterlik sınavında başarı göstermeleri durumunda müfettişlik kadrolarına atanmalarının öngörülmüş olduğu ve bu hususta idareye takdir hakkı tanınmadığı da dikkate alındığında, yazılı ve sözlü sınavları geçerek yeterlik sınavında başarılı olan ve iş müfettişliğine atanma hususunda haklı beklenti içerisine giren davacının, aradan geçen zamana rağmen müfettişilik kadrosuna atanmaması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Bu durumda, hem bireylerin tüm eylem ve işlemlerde devlete güven duyabilmesi ilkesini ifade eden hukuki güvenlik ilkesine hem de idarenin yaptığı iş ve eylemlerde makul süre içerisinde hareket ederek bireylerin mağduriyetini engelleme işlevi olan hukuki belirlilik ilkesine aykırı olacak şekilde; davalı idarenin gerekli kadro çalışmasını yapmayarak, yeterlik sınavında başarılı olan davacıyı aradan uzunca bir süre geçmesine karşın iş müfettişi olarak atamadığının anlaşılması karşısında, İş Müfettiş Yardımcısı olarak görev yapan davacının "İş Müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu bireysel işlemin iptaline karar verildiğinden, işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı parasal haklarının başvuru tarihinden (15/05/2019) itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Müfettişliğe atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE;
2. Davacının, "iş müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin İPTALİNE;
3. Dava konusu işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı parasal haklarının davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine;
4. Dava kısmen iptal-kabul, kısmen ret ile sonuçlandığından, aşağıda dökümü yapılan ...-TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranına göre yarısı olan ...-TL'lik kısmının davacı üzerinde bırakılmasına, geriye kalan ...-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine; artan posta ücretinin aidiyetine göre taraflara iadesine;
5. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ...-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine;
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 29/05/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber