Yeterliliğini almalarına rağmen atanamayan İş Müfettiş Yardımcılarının hukuk mücadelesi devam ediyor
Danıştay 2. Dairesi, İş Müfettiş Yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından, "İş Müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olarak ileri sürülen ve 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Müfettişliğe atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali ile yoksun kalınan parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davada kararını verdi.

Davacının, "iş müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin İPTALİNE karar verdi ama Yönetmelik hükmünü iptal etti.
Yeterlik sınavında başarılı olanların atanma açısından haklı beklentileri
vardır
Üç yıllık bir staj döneminden sonra yazılı ve sözlü yeterlik sınavına tabi tutulan
iş müfettiş yardımcılarının yeterlik sınavında başarı göstermeleri durumunda
müfettişlik kadrolarına atanmalarının öngörülmüş olduğu ve bu hususta idareye
takdir hakkı tanınmadığı da dikkate alındığında, yazılı ve sözlü sınavları geçerek
yeterlik sınavında başarılı olan ve iş müfettişliğine atanma hususunda haklı
beklenti içerisine giren davacının, aradan geçen zamana rağmen müfettişilik
kadrosuna atanmaması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Hükmü niye iptal etmedi
İdarelerin düzenleme yapma yetkisi kapsamında getirilen dava konusu 37. maddenin,
üst hukuk normu niteliğinde olan ve dava konusu Yönetmeliğin dayanakları arasında
yer alan 06/08/1979 günlü, 7/17925 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe
konulan İş Teftişi Tüzüğü'nün 6. maddesinin 1. fıkrasıyla aynı doğrultuda olduğu
anlaşılmaktadır.
T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/1736
Karar No : 2024/3291
DAVANIN KONUSU: Davalı idarede, İş Müfettiş Yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından, "İş Müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olarak ileri sürülen ve 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Müfettişliğe atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali ile yoksun kalınan parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Davacı tarafından;
1. 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Müfettişliğe
atanma" başlıklı 37. maddesinde müfettiş kadrolarına nasıl atanılacağının
düzenlenmesine rağmen; atama süresine ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığından
hak kayıplarının önlenmesi amacıyla anılan maddenin iptal edilmesi gerektiği,
2. Müfettiş olmak için tüm şartları haiz olduğu ve sınavları başarı ile geçtiği,
davalı idare tarafından dava konusu işlemde hiçbir sebep gösterilmediği, bu
durumun hukuka aykırılık teşkil ettiği,
3. İş müfettişi olarak atanmaması nedeniyle ileriye dönük kariyerinin engellendiği,
söz konusu işlem ile müfettiş ve iş müfettişi yardımcısı kadroları arasındaki
maaş farkı nedeniyle parasal hak kaybına uğradığı,
4. İdare tarafından tesis edilen işlemin idareye güven, kazanılmış hak, haklı
beklenti ve Devlet faaliyetlerinin belirliliği ilkelerine aykırı olduğu iddia
edilmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından;
1. İdari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem bulunmadığı,
2. Dava konusu Yönetmelik hükmünün hukuka uygun olması sebebiyle iptalini gerektirecek
bir hususun bulunmadığı,
3. Atama işlemine dayanak olan düzenleyici işlemlerde, atama işleminin tamamlanmasına
ilişkin herhangi bir süre öngörülmediğinden işlemin hukuka ve mevzuata uygun
olduğu,
4. İdarelerin yargı kararıyla belli bir kadroya atama yapmaya zorlanmasının
hukuken mümkün olmadığı,
5. Atama sürecinin halen devam ettiği, bu nedenle dava konusu işlem sebebiyle
oluşmuş herhangi bir maddi kayıptan söz edilemeyeceği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ: ...
DÜŞÜNCESİ : 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin
"Müfettişliğe atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali istemi yönünden
davanın reddine, davacının iş müfettişi kadrosuna atanmak istemiyle yaptığı
başvurunun reddine ilişkin işlemin ise iptaline, davacının yoksun kaldığı parasal
haklarının davalı idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte
ödenmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.
DANIŞTAY SAVCISI : ...
DÜŞÜNCESİ : Dava, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında, İş Müfettiş
Yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından, "İş Müfettişi" kadrosuna
atanması yolunda yapılan başvurunun reddine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı
olan 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin "Müfettişliğe
Atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali ve yoksun kalınan parasal hakların
yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
Anayasa'nın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri,
kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin
uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler
çıkarabileceği hüküm altına alınmıştır.
28/08/1979 günlü, 6738 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İş Teftişi Tüzüğünün
6. maddesinde, müfettişliğe, yönetmeliğine göre yapılacak müfettişlik yeterlik
sınavını başaran müfettiş yardımcılarının atanacağı, bu sınava girebilmek için;
A) Müfettiş yardımcılığı görevinde eylemli olarak en az üç yıl çalışmış olmak,
B) Müfettiş yardımcılığında geçen hizmet yıllarına ait bütün sicilleri olumlu
olmak,
C) Başkanlıkça, yönetmeliğin müfettiş yardımcılarının çalışma ve yeterlik sınavına
hazırlanma ilkelerini düzenleyen hükümleri uyarınca yaptığı çalışmalarda yeterli
görülmek, gerekeceği kuralına yer verilmiştir.
31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin 36. maddesinde,
yeterlik sınavının yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamadan oluşacağı. yazılı
sınavın, çalışma hayatı mevzuatı, kamu idaresi ve personeli ile ilgili mevzuat,
mesleki bilgiler, teftiş usulleri ve yöntemleri konularından yapılacağı, yazılı
sınavdan başarılı olabilmek ve sözlü sınava girebilmek için en az yetmiş puan
almak gerektiği, sözlü sınavın ise yazılı sınav konuları ile adayın anlama,
ifade ve temsil yetenekleri dikkate alınarak yapılacağı., sözlü sınavda başarılı
olabilmek için yüz üzerinden en az yetmiş puan almak gerekeceği, yeterlik başarı
sıralamasında, yeterlik yazılı ve sözlü sınav notlarının ortalamasının esas
alınacağı öngörülmüştür.
Anılan Yönetmeliğin 37. maddesinde ise, "Yeterlik sınavlarında başarılı
olanlar, yeterlik başarı sırasına göre müfettiş kadrolarına atanırlar. Yeterlik
sınav notlarında eşitlik olması halinde, yetişme notu esas alınır." düzenlemesine
yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının davalı idare Rehberlik ve Teftiş
Başkanlığı (mülga İş Teftiş Kurulu Başkanlığı) emrinde İş Müfettiş Yardımcısı
olarak göreve başladığı, iş müfettişliği yeterlik yazılı sınavında ve yeterlik
sözlü sınavında başarılı olduğu, İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca iş müfettişliği
yeterlik sınavında başarılı olanların ilan edildiği listede de adının bulunduğu,
bu listeye göre başarılı sayılan iş müfettiş yardımcılarının boş bulunan müfettişlik
kadrosuna atamalarının Personel Dairesi Başkanlığından talep edildiği, ancak
dava konusu işlemle atama süreçlerinin devam ettiğinin bildirildiği, sonuç itibarıyla
atamasının yapılmadığı anlaşılmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan,
bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun
olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren,
Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına
egemen kılan, Anayasa ve kanunlarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık
olan devlet olup "belirlilik" ve "hukuk güvenliği" hukuk
devletinin temel ilkelerindendir.
Belirlilik ilkesi, yalnızca yasal belirliliği değil, daha geniş anlamda hukuki
belirliliği de ifade etmektedir. Yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir
ve öngörülebilir gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla, mahkeme
içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir.
Burada aslolan muhtemel muhatapların mevcut şartlar altında belirli bir işlemin
ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörmelerini mümkün kılacak bir normun varlığıdır.
Hukuk güvenliği ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin
tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde
bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Kanunlara güvenerek hayatını yönlendiren, hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin,
bu kanunların uygulanmasına devam edileceği yolunda oluşan beklentisinin mümkün
olduğunca korunması hukuki güvenlik ilkesinin gereğidir.
Gerek yargı kararları, gerek öğretideki ortak tanımlamalara göre "haklı
beklenti", idarenin ister bir taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına
güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini
ümit etmeleridir.
31/10/2012 günlü 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin "Müfettişliğe
Atanma" başlıklı 37. maddesinde yer alan düzenlemenin, müfettiş yardımcılığı
yeterlik sınavında başarılı olanların müfettiş olarak atanma sürecine ilişkin
herhangi bir süre kaydını içermediği ve bu suretle düzenlemenin yarattığı belirsizlik
nedeniyle hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkelerine aykırı olduğu sonucuna
varılmıştır.
Dava konusu olayda, yazılı ve sözlü sınavları geçerek yeterlik sınavında başarılı
olan davacının, mevzuat hükümlerine göre müfettişlik kadrosuna atanma hususunda
haklı beklenti içerisine girdiği, ancak, aradan geçen zamana rağmen müfettişlik
kadrosuna atanamadığı görülmekle atama istemiyle yaptığı başvurusunun reddine
ilişkin işlemde hukuk devletinin gereği olan hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik
ilkelerine uygunluk görülmemiştir.
Anayasanın 125. maddesi uyarınca İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı
ödemekle yükümlü olduğundan, davacının tazminat isteminin karşılanması gerektiği
sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptali ile bu işlemler sonucu yoksun
kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte tazmini gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesince; davalı idarenin usule yönelik iddiası
yerinde görülmeyerek, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki
belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
08/03/2013 tarihinde davalı idare Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı (mülga İş Teftiş
Kurulu Başkanlığı) emrinde İş Müfettiş Yardımcısı olarak göreve başlayan davacının,
13/05/2016 tarihinde iş müfettişliği yeterlik yazılı sınavında, 21/03/2017 -
31/03/2017 tarihleri arasında yapılan yeterlik sözlü sınavında başarılı olduğu;
26/04/2017 günlü İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca iş müfettişliği yeterlik sınavında
başarılı olanların listesinde adının bulunduğu; bu listeye göre başarılı sayılan
iş müfettiş yardımcılarının boş bulunan müfettişlik kadrosuna atamalarının Personel
Dairesi Başkanlığından talep edildiği; ancak, iş müfettişi kadrosuna atanması
istemiyle davacının yaptığı başvuruya dava konusu işlemle verilen yanıtta atama
süreçlerinin devam ettiğinin bildirilmesi üzerine, söz konusu başvurunun reddine
ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olarak ileri sürülen ve 31/10/2012 günlü,
28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Müfettişliğe atanma"
başlıklı 37. maddesinin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT :
.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
I - 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin dava konusu "Müfettişliğe
atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali istemi bakımından;
Yukarıda alıntılanan düzenlemeler incelendiğinde, kamu idarelerinin yerine getirmekle
yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin en iyi biçimde yürütülmesini sağlamak amacıyla
gerekli önlemleri almaları gerektiği hususu idare hukukunun temel ilkelerindendir.
Bu önlemler arasında, hizmetin bilgi ve deneyim yönünden yetişmiş personel istihdam
edilerek gördürülmesi kuralı da yer almakta olup, anılan personelin ehliyet
ve başarısının tespiti amacıyla meslek içindeki ilerleme ve yükselmelerinde,
idarelerin genel düzenleme yetkisine dayanarak birtakım koşullar belirleyebilecekleri
hususunda kuşku bulunmamakla birlikte, bu koşulları belirleyen düzenlemelerin
üst hukuk normlarına ve hukukun genel ilkelerine aykırılık taşımaması gerektiği
tartışmasızdır.
İdarelerin düzenleme yapma yetkisi kapsamında getirilen dava konusu 37. maddenin,
üst hukuk normu niteliğinde olan ve dava konusu Yönetmeliğin dayanakları arasında
yer alan 06/08/1979 günlü, 7/17925 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe
konulan İş Teftişi Tüzüğü'nün 6. maddesinin 1. fıkrasıyla aynı doğrultuda olduğu
anlaşılmaktadır.
Yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, idarenin, mevzuat yapma konusunda
sahip olduğu takdir yetkisini, kamu yararı ve hizmet gereklerini gözeterek üst
hukuk normlarına aykırı olmayacak şekilde kullandığı sonucuna varıldığından,
dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
II - Davacının, "iş müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı
başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile yoksun kalınan parasal haklarının
ödenmesi istemi bakımından;
Yukarıda yer verilen mevzuatın ve uyuşmazlığın birlikte değerlendirilmesinden;
üç yıllık bir staj döneminden sonra yazılı ve sözlü yeterlik sınavına tabi tutulan
iş müfettiş yardımcılarının yeterlik sınavında başarı göstermeleri durumunda
müfettişlik kadrolarına atanmalarının öngörülmüş olduğu ve bu hususta idareye
takdir hakkı tanınmadığı da dikkate alındığında, yazılı ve sözlü sınavları geçerek
yeterlik sınavında başarılı olan ve iş müfettişliğine atanma hususunda haklı
beklenti içerisine giren davacının, aradan geçen zamana rağmen müfettişilik
kadrosuna atanmaması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Bu durumda, hem bireylerin tüm eylem ve işlemlerde devlete güven duyabilmesi
ilkesini ifade eden hukuki güvenlik ilkesine hem de idarenin yaptığı iş ve eylemlerde
makul süre içerisinde hareket ederek bireylerin mağduriyetini engelleme işlevi
olan hukuki belirlilik ilkesine aykırı olacak şekilde; davalı idarenin gerekli
kadro çalışmasını yapmayarak, yeterlik sınavında başarılı olan davacıyı aradan
uzunca bir süre geçmesine karşın iş müfettişi olarak atamadığının anlaşılması
karşısında, İş Müfettiş Yardımcısı olarak görev yapan davacının "İş Müfettişi"
kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka
uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu bireysel işlemin iptaline karar verildiğinden, işlem
nedeniyle davacının mahrum kaldığı parasal haklarının başvuru tarihinden (15/05/2019)
itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 31/10/2012 günlü, 28453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin "Müfettişliğe
atanma" başlıklı 37. maddesinin iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE;
2. Davacının, "iş müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı
başvurunun reddine ilişkin işlemin İPTALİNE;
3. Dava konusu işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı parasal haklarının davalı
idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya
ödenmesine;
4. Dava kısmen iptal-kabul, kısmen ret ile sonuçlandığından, aşağıda dökümü
yapılan ...-TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranına göre yarısı olan
...-TL'lik kısmının davacı üzerinde bırakılmasına, geriye kalan ...-TL yargılama
giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine; artan posta ücretinin
aidiyetine göre taraflara iadesine;
5. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ...-TL vekalet ücretinin
davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine;
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari
Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 29/05/2024 tarihinde oybirliğiyle
karar verildi.