Danıştay, Müdafiin Dosya İnceleme Yetkisi Kısıtlamasını İptal Etti
Müdafiin dosya içeriğini inceleme ve örnek alma yetkisini kısıtlayan yönetmelik maddesi, Danıştay kararıyla hukuka aykırı bulundu ve iptal edildi.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelikte yer alan "Şüpheli ve müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasına ilişkin yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi ve ilgili hakimin kararıyla kısıtlanabilir." düzenlemesinin iptalini hukuka uygun buldu.
Düzenleme adalet hizmetlerinin yürütülmesi açısından önemlidir
Yargı mercilerine bağlı bulunan yazı işleri müdürlükleri (ve ön büro), mahkemelerin yargısal ve idari yazışmalarının yapıldığı, dava dosyalarının tertipli bir şekilde tutulup arşivlendiği, bu suretle yargısal faaliyete yardımcı nitelikte görev yapan idari birimlerdir. Yargı mercilerinin yazı işlerini yapan bu birimlerde yürütülen hizmetlerin başında, soruşturma dosyalarının ve dava dosyalarının tertipli bir şekilde muhafaza edilmesi gelmektedir. Nitekim, yukarıda yer verilen dava konusu Yönetmelik'in 105. maddesinin 3. fıkrasının (ç) bendi ile zabıt katiplerine soruşturma ve kovuşturması devam eden dosyaları düzenli ve eksiksiz bir şekilde muhafaza etme görevi tevdi olunmuştur.
Davaya konu edilen düzenlemenin içeriğine bakıldığında da, söz konusu düzenlemenin soruşturma aşamasında şüpheli ve müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasına ilişkin kurallar getirdiği, dolayısıyla soruşturma evresinde soruşturma dosyalarının tutulduğu yazı işleri müdürlüklerinde ve/veya ön bürolarda incelenmesine ilişkin usule yer veren dava konusu düzenlemenin adalet hizmetleri kapsamında yer alan yazı işleri hizmetine dahil olduğu ve yargısal alana ilişkin olmadığı, bu itibarla 2992 sayılı Kanun ile davalı idareye tanınan düzenleme yapma yetkisi içerisinde kaldığı sonucuna varılmaktadır.
Ancak normal hiyerarşisine ayısı düzenleme yapılmıştır
5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin 2. fıkrasında, müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisinin, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürme ihtimalinin bulunması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim kararıyla kısıtlanabileceği, fakat bu kararın sadece madde metninde tahdidi olarak sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda verilebileceği hükme bağlanmıştır.
Dava konusu Yönetmelik maddesinde ise, suçlar arasında herhangi bir ayrıma yer verilmediği, başka bir ifadeyle müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisinin, ancak 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin 2. fıkrasında tahdidi olarak sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalar bakımından kısıtlanabileceğine yönelik bir düzenlemenin, madde metninde yer almadığı görülmüş olup, bu haliyle söz konusu maddenin eksik düzenlendiği sonucuna varılmakla, dava konusu düzenlemede hukuka uygunluk görülmemiştir.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/1974
Karar No: 2024/2714
İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Onuncu Dairesinin 30/11/2021 tarih ve E:2019/850, K:2021/5963 sayılı
kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
06/08/2015 tarih ve 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları
İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik 'in, "Soruşturma
evrakının incelenmesi ve örnek alınması" başlıklı 137. maddesinin 3. fıkrasının
iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay Onuncu Dairesinin 30/11/2021 tarih ve E:2019/850, K:2021/5963 sayılı
kararıyla;
Kararda yer verilen mevzuat hükümleri incelendiğinde; yargılama faaliyeti dışında
kalan adalet hizmetleriyle ilgili konularda hukuki düzenlemeleri yapma yetkisinin
Adalet Bakanlığının görevleri arasında bulunduğu ve Bakanlığın kanunla yerine
getirmekle yükümlü olduğu hizmetleri; tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve
diğer idari metinlerle düzenlemekle görevli ve yetkili olduğunun anlaşıldığı,
Bu bakımdan, davaya konu edilen düzenlemenin yetki unsuru yönünden hukuka uygun
olup olmadığının tespiti için, öncelikle düzenlemenin adalet hizmetlerinin yürütülmesi
kapsamında olup olmadığının ortaya konulmasının gerektiği,
Yargı mercilerine bağlı bulunan yazı işleri müdürlüklerinin (ve ön büronun),
mahkemelerin yargısal ve idari yazışmalarının yapıldığı, dava dosyalarının tertipli
bir şekilde tutulup arşivlendiği, bu suretle yargısal faaliyete yardımcı nitelikte
görev yapan idari birimler oldukları, yargı mercilerinin yazı işlerini yapan
bu birimlerde yürütülen hizmetlerin başında, soruşturma dosyalarının ve dava
dosyalarının tertipli bir şekilde muhafaza edilmesinin geldiği, nitekim dava
konusu Yönetmelik'in 105. maddesinin 3. fıkrasının (ç) bendi ile zabıt katiplerine
soruşturma ve kovuşturması devam eden dosyaları düzenli ve eksiksiz bir şekilde
muhafaza etme görevinin tevdi olunduğu,
Davaya konu edilen düzenlemenin içeriğine bakıldığında da, söz konusu düzenlemenin
soruşturma aşamasında şüpheli ve müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden
örnek almasına ilişkin kurallar getirdiği, dolayısıyla soruşturma evresinde
soruşturma dosyalarının tutulduğu yazı işleri müdürlüklerinde ve/veya ön bürolarda
incelenmesine ilişkin usule yer veren dava konusu düzenlemenin adalet hizmetleri
kapsamında yer alan yazı işleri hizmetine dahil olduğu ve yargısal alana ilişkin
olmadığı, bu itibarla 2992 sayılı Kanun ile davalı idareye tanınan düzenleme
yapma yetkisi içerisinde kaldığı sonucuna varıldığı,
Bununla birlikte, Anayasa'nın 124. maddesinde ifadesini bulan "normlar
hiyerarşisi" kuramına göre, hukuk düzeninin, farklı kademede yer alan Anayasa,
kanun, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içerdiği
ve her normun geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan aldığı, normlar
hiyerarşisine göre kanundan sonra gelen yönetmelik, genelge, tebliğ, talimat
gibi düzenlemelerin ancak kanunda verilmiş olan hakkın kullanılmasının açıklanması
ile ilgili olacağı, bu metinlerde kanun ile verilmiş olan hakkı genişletici
veya daraltıcı mahiyette hükümlere yer verilemeyeceğinin hukukun genel ilkelerinden
olduğu,
5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin 2. fıkrasında, müdafiin dosya içeriğini
inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisinin, soruşturmanın amacını tehlikeye
düşürme ihtimalinin bulunması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine
hakim kararıyla kısıtlanabileceği, fakat bu kararın sadece madde metninde tahdidi
olarak sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda verilebileceğinin hükme
bağlandığı,
Ceza Muhakemesi Kanunu'nda müdafiin dosya inceleme yetkisinin ancak kanunda
tahdidi olarak sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda kısıtlanabileceğinin
düzenlenmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik maddesinde suçlar arasında herhangi
bir ayrım yapılmadığı, bu haliyle söz konusu düzenlemenin kanunda belirlenen
sınırlamayı aşacak şekilde tüm suçlar açısından kısıtlama kararı verilmesine
imkan tanıdığı görüldüğünden, dava konusu düzenlemede üst hukuk normuna uyarlık
bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Esasen, Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında hak arama hürriyetine, adil yargılanma
ve savunma hakkına ilişkin bulunan bir konuda, 5271 sayılı Kanun'un verdiği
kısıtlama yetkisinin aşılması, dolayısıyla temel hak ve hürriyetlerin yasayla
veya yasanın açıkça verdiği yetkiye istinaden idari işlemle kısıtlanabileceği
kuralının ihlal edilmesi nedeniyle de dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık
bulunmadığı gerekçesiyle düzenlemenin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davalı idare tarafından, müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden
örnek alma yetkisinin, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek nitelikte
olması halinde Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 153. maddesinin ikinci fıkrasında
tahdidi olarak sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarla sınırlı olmak
kaydıyla Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim kararıyla kısıtlanabileceği,
yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönünden hukuka uygun olan düzenlemenin
iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, iptali yönünde
verilen kararda hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'ÜN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosunca
davacı hakkında rüşvet almak ve vermek suçundan şüpheli sıfatıyla soruşturma
başlatılmıştır. ... Sulh Ceza Mahkemesince 26/11/2018 tarihli karar ile davacı
hakkında yürütülen soruşturmaya ilişkin dosyanın, 6572 sayılı Kanun'un 44. maddesi
ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kısıtlanmasına
karar verilmiş; bu karar uyarınca şüpheli ve müdafiin dosya inceleme ve belge
alma hakkı kısıtlanmıştır.
Bunun üzerine kararın dayanağını teşkil ettiği iddia edilen 06/08/2015 tarih
ve 29437 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve
Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı
İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in, "Soruşturma evrakının
incelenmesi ve örnek alınması" başlıklı 137. maddesinin, "Şüpheli
ve müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasına ilişkin
yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının
istemi ve ilgili hakimin kararıyla kısıtlanabilir." düzenlemesini içeren
3. fıkrasının iptali istemiyle temyizen bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa'nın 123. maddesinde, idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu
ve kanunla düzenleneceği; 124. maddesinin, dava konusu Yönetmelik'in yürürlüğe
girdiği tarihteki halinde ise, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin,
kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak
üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükmüne
yer verilmiştir.
Anayasa'nın 124. maddesi, idarenin düzenleme yetkisinin anayasal dayanağını oluşturmaktadır. Anayasa'nın sözü edilen maddesinde, idareyi düzenleyici işlem yapma yetkisini kullanmaya zorlayan bir kurala yer verilmediği gibi, bu yetkinin ancak kanunda açıkça belirtilen hallerde kullanılacağına ilişkin bir sınırlama da bulunmamaktadır. Dolayısıyla Anayasa'nın 123. maddesi gereği kuruluş ve görevleri yasayla düzenlenen idare, bu görev alanlarını ilgilendiren yasaların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarma yetkisini haizdir. Başka bir ifadeyle, yasayla verilen görev alanlarında idarenin düzenleme yapma yetkisi mündemiçtir. Aksi yorum, idareye yasayla verilen görevin ifa edilmesinde yararlanılacak araçlardan biri olan düzenleme yetkisinin, görevli olunan alanda dahi kullanılamaması ve bu suretle görevin gereği gibi yerine getirilememesi sonucunu doğuracaktır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri incelendiğinde; yargılama faaliyeti dışında kalan adalet hizmetleriyle ilgili konularda hukuki düzenlemeleri yapma yetkisinin Adalet Bakanlığının görevleri arasında bulunduğu ve Bakanlığın kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetleri; tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve diğer idari metinlerle düzenlemekle görevli ve yetkili olduğu anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan, davaya konu edilen düzenlemenin yetki unsuru yönünden hukuka uygun olup olmadığının tespiti için, öncelikle düzenlemenin adalet hizmetlerinin yürütülmesi kapsamında olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir.
Yargı mercilerine bağlı bulunan yazı işleri müdürlükleri (ve ön büro), mahkemelerin yargısal ve idari yazışmalarının yapıldığı, dava dosyalarının tertipli bir şekilde tutulup arşivlendiği, bu suretle yargısal faaliyete yardımcı nitelikte görev yapan idari birimlerdir. Yargı mercilerinin yazı işlerini yapan bu birimlerde yürütülen hizmetlerin başında, soruşturma dosyalarının ve dava dosyalarının tertipli bir şekilde muhafaza edilmesi gelmektedir. Nitekim, yukarıda yer verilen dava konusu Yönetmelik'in 105. maddesinin 3. fıkrasının (ç) bendi ile zabıt katiplerine soruşturma ve kovuşturması devam eden dosyaları düzenli ve eksiksiz bir şekilde muhafaza etme görevi tevdi olunmuştur.
Davaya konu edilen düzenlemenin içeriğine bakıldığında da, söz konusu düzenlemenin soruşturma aşamasında şüpheli ve müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasına ilişkin kurallar getirdiği, dolayısıyla soruşturma evresinde soruşturma dosyalarının tutulduğu yazı işleri müdürlüklerinde ve/veya ön bürolarda incelenmesine ilişkin usule yer veren dava konusu düzenlemenin adalet hizmetleri kapsamında yer alan yazı işleri hizmetine dahil olduğu ve yargısal alana ilişkin olmadığı, bu itibarla 2992 sayılı Kanun ile davalı idareye tanınan düzenleme yapma yetkisi içerisinde kaldığı sonucuna varılmaktadır.
Bununla birlikte, Anayasa'nın 124. maddesinde ifadesini bulan "normlar hiyerarşisi" kuramına göre, hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Normlar hiyerarşisine göre kanundan sonra gelen yönetmelik, genelge, tebliğ, talimat gibi düzenlemelerin ancak kanunda verilmiş olan hakkın kullanılmasının açıklanması ile ilgili olacağı, bu metinlerde kanun ile verilmiş olan hakkı genişletici veya daraltıcı mahiyette hükümlere yer verilemeyeceği hukukun genel ilkelerindendir.
Yukarıda yer verilen 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin 2. fıkrasında, müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisinin, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürme ihtimalinin bulunması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim kararıyla kısıtlanabileceği, fakat bu kararın sadece madde metninde tahdidi olarak sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda verilebileceği hükme bağlanmıştır.
Dava konusu Yönetmelik maddesinde ise, suçlar arasında herhangi bir ayrıma yer verilmediği, başka bir ifadeyle müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisinin, ancak 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin 2. fıkrasında tahdidi olarak sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalar bakımından kısıtlanabileceğine yönelik bir düzenlemenin, madde metninde yer almadığı görülmüş olup, bu haliyle söz konusu maddenin eksik düzenlendiği sonucuna varılmakla, dava konusu düzenlemede hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu durumda, dava konusu işlemin iptali yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu düzenlemenin iptaline ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize
konu 30/11/2021 tarih ve E:2019/850, K:2021/5963 sayılı kararının, yukarıda
belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 07/11/2024 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.