Farklı dillerin kapısını aralamak: Çok dil bilmek neden avantajlı?

Erken yaşta dil öğrenme fırsatını yakalayanlar, ileride yeni dilleri daha hızlı kavrıyor. Yetişkinlikte dil öğrenmeye başlayanlar da beyni aktif tutarak hem iş hem de sosyal hayatta kendilerine yeni ufuklar açıyor. İleri yaşlarda ise bu beceri, bilişsel gerilemeyle mücadelede bir "koruyucu kalkan" görevi üstleniyor.

Kaynak : TRT
Haber Giriş : 26 Ocak 2025 17:45, Son Güncelleme : 26 Ocak 2025 18:14
Farklı dillerin kapısını aralamak: Çok dil bilmek neden avantajlı?

Son yıllarda nöropsikoloji ve gelişim psikolojisi alanında yapılan araştırmalar, çok dilliliğin beynin yapısını ve işlevlerini dönüştürebildiğini gösteriyor. 2023 yılında yayımlanan nöropsikolojik çalışmalar, iki dilli çocukların karmaşık dikkat testlerinde tek dilli akranlarına göre daha yüksek puan aldığını ortaya koyuyor. Yetişkinlik ve yaşlılıkta da çok dil konuşabilmenin Alzheimer ve demans semptomlarını geciktirebileceğine dair bulgular mevcut.

Peki hangi yaşta dil öğrenmeye başlamak avantajlı? Çocuklukla sınırlı kalmak zorunda mı? Dezavantajlar veya dikkat edilmesi gereken noktalar var mı?

Bu soruları, Nöropsikolog Merve Tuğçe Doğru ile konuştuk.

Erken yaşta birden fazla dil: Neden daha kolay?

Erken çocukluk döneminde beynin şekillenebilirliği (nöroplastisite) özellikle 0-6 yaş arasında zirvede. Bu yaşlarda sinir hücreleri arasındaki bağlantılar çok hızlı kurulur ve pekişir. Dolayısıyla farklı dillere erken yaşta maruz kalmak, çocukların dil merkezlerini genişleterek daha esnek çalışmasını sağlar. Nöropsikolog Merve Tuğçe Doğru, bu konudaki kritik dönemi şu sözlerle vurguluyor:

"2-11 yaş arası öğrenilen diller bilişsel gelişimi desteklemesiyle, ikinci dili öğrenen çocukların üçüncü ve dördüncü dilleri çok daha hızlı sürede öğrendikleri görülmektedir. Bu süreçte beyin yapısını incelediğimizde bu dönemdeki nöronal bağlantılar ve beynin plastitesi öğrenilen her yeni bilgi ve dille birlikte çok daha güçlü bir esneklik ve gelişim göstermektedir.

En geç 10 yaşa kadar ki süreçte eğitimin başlanması önerebiliriz çünkü daha ileri yaşlarda beyinin sinaptik kapasitesi ve bilgiyi alma gücü farklılaşmaktadır."

Araştırmalar çocukluk döneminin dil öğrenimi açısından ideal olduğunu söylese de, ergenlik ve yetişkinlikte de yeni bir dili öğrenmek mümkün. Tek fark, beyin plastisitesinin azalmasıyla birlikte yerel aksan edinmenin veya tam akıcılığa ulaşmanın biraz daha çaba gerektirmesi.

Bilişsel avantajlar: Dikkat, hafıza ve problem çözme

İki veya daha fazla dili yönetmek, beynin odaklanma ve gereksiz bilgileri filtreleme becerisini güçlendiriyor; hafızayı besleyerek kelime dağarcığı arasında hızlı geçişi mümkün kılıyor.

Kanada'daki York Üniversitesi'nde yapılan bir çalışma, 4-6 yaş grubundaki iki dilli çocukların karmaşık dikkat görevlerinde tek dilli akranlarına göre daha başarılı olduğunu ortaya koydu. Avrupa'nın birden çok resmi dile sahip ülkelerinde de benzer bulgular söz konusu.

Merve Tuğçe Doğru da, çok dil konuşabilmenin bilişsel boyutunu şu sözlerle anlatıyor:

"Bilişsel yetenekler gelişir, bireyde dikkat ve odaklanma gücü artar, beyin plastisitesini geliştirir, işitsel yetenekler gelişir. Birden fazla dil konuşmak beyinde bilişsel esnekliği artırabilir. Diller arası geçişle, zihinsel çeviklik ve problem çözme becerileri ve yaratıcı düşünme becerileri gelişir. Çünkü farklı dil yapıları, kelime kullanımları beynin düşünsel yolaklarını etkiler."

Özetle, çok dil bilmek hafızayı zenginleştiriyor, problem çözme ve yaratıcılık becerilerini artırıyor. İki dilli olmak, birini kapatıp diğerine geçiş yapma sürecinde beynin yönetici işlevlerini sürekli devreye sokuyor.

Olası zorluklar: Kod kaydırma ve dil karışıklığı

Çok dilli büyümenin avantajları kadar dikkat edilmesi gereken noktalar da bulunuyor. Farklı diller arasında sürekli geçiş yapmak bazen kod kaydırma (aynı cümle içinde farklı dillerin karıştırılması) veya "kelime bulma" güçlüğü gibi durumlara yol açabilir. Bu her ne kadar doğal bir süreç olsa da ailelerde "acaba dil karışıyor mu?" endişesi yaratabilir.

Nöropsikolog Merve Tuğçe Doğru, bu konuda şunları söylüyor:

"Buradaki en hassas nokta bilişsel işlemlemeleri yavaşlatabildiği görülebilir. Örnek verecek olursak farklı diller arası geçiş yaparken dil karışıklığına yani kelime bulma ve ifade etme süreci daha uzun olabilir. Yanlış dilde kelime veya ifade kullanma durumu ortaya çıkabilir. Dil üretimi ve işleme hızına bakıldığında bu düzeylerde düşüklük görülebilir. Çünkü beyin hangi dilde hangi bilginin yer aldığını ayırt etmekte ve gerektiğinde geri çağırma süreçlerini yönetmekte zorluk yaşayabilir."

Ailelerin, evde "bir ebeveyn-bir dil" gibi tutarlı stratejiler kullanması veya düzenli aralıklarla her bir dile dair pratik yapılması, bu karışıklıkları azaltmada yardımcı oluyor.

Yetişkinlik ve yaşlılık döneminde faydalar

Çok dilli olmak, yaş ilerledikçe de avantaj sunuyor. Aktif dil kullanımı, beyni sürekli yeni bağlantılar kurmaya teşvik ettiği için Alzheimer ve demans semptomlarının gecikmesine katkı sağlayabiliyor. Merve Tuğçe Doğru, yaşlılıkta da nöroplastisitenin sürmesi konusunda şu açıklamayı yapıyor:

"Beyin doğumdan itibaren sürekli olarak değişir ve gelişir. Çocukluk ve ergenlik döneminde beyin, yeni bilgi öğrenmeye ve sinaptik bağlantılar kurmaya en yatkın olduğu dönemdir. Ancak, nöroplastisite olarak bilinen bu yetenek, yetişkinlik ve yaşlılık döneminde de devam eder.

Yetişkinlerde, beyin hücreleri arasındaki bağlantılar sürekli olarak yeniden yapılandırılır ve yeni bilgilerin öğrenilmesi mümkün olur. Yaşlılıkta da, beyin yeni bağlantılar kurabilir ve mevcut olanları güçlendirebilir. Burada kişinin motivasyonu ve performansına göre dilin öğrenimi, koruyuculuğu bireysel faktörlere göre değişiklik gösterir. Dil gelişimi ve çoklu dil hakimiyeti yaşlılık dönemindeki sosyokültürel ilişkiler, yeni keşifler, farklı deneyimler açısından pek tabi önemlidir."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber