Bakan Işıkhan'dan kamu işçilerinin toplu sözleşme sürecine dair açıklama
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan; "Sendika konfederasyonları, özellikle Türk-İş ve Hak-İş konfederasyonları çalışmalarına başladılar. Sendikalardan alacağımız görüş ve muvaffakatlar tabii ki bakanlığımıza gelecek. Bakanlıkta da bir değerlendirme yapacağız ve şubat ayı içerisinde de inşallah resmi görüşmeleri başlatacağımızı öngörüyoruz." dedi.
Işıkhan, burada Ulusal İstihdam Stratejisi'ne ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, Türkiye'nin iş gücü piyasalarındaki mevcut durumuna ve gelecek hedeflerine değindi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla kamuoyuna duyurulan Ulusal İstihdam Stratejisi Eylem Planı'nın, Türkiye'deki iş gücü piyasalarının mevcut durumunu analiz ederek, geleceğe yönelik kapsamlı bir yol haritasının nasıl oluşturulabileceğine yönelik ipuçları verdiğini söyledi.
"Eğitim istihdam ilişkisini güçlendireceğiz"
Stratejinin dört temel politika çerçevesinde şekillendirildiğini belirten Işıkhan, "Birincisi, iş gücü piyasalarında yeşil ve dijital dönüşüm ile beceri uyumunun geliştirilmesi konusu. Burada ne yapacağız? Eğitim istihdam ilişkisini güçlendireceğiz. Yeşil ve dijital dönüşüme uyumun adil bir şekilde gerçekleşmesi yönünde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Dijitalleşmenin iş gücü piyasasına etkilerinin incelenmesi ve geliştirilmesi söz konusu. Aynı zamanda Türkiye beceri ekosisteminin güçlendirilmesi noktasında bu politika alanı içerisinde başlıklarımız olacak." dedi.
Işıkhan, kapsayıcı istihdamın geliştirilmesinin öncelikli politika alanlarından biri olduğunu belirterek, kadınlar, engelliler, yaşlılar, eski hükümlüler ve göçmenlerin iş gücü piyasalarına girişlerinin kolaylaştırılması yönünde çalışmalar yapacaklarını söyledi. Işıkhan, bunun yanında çalışma hayatında fırsat eşitliğinin güçlendirilmesi, iş yaşam dengesine yönelik politikaların geliştirilmesi gibi politikaları da hayata geçirme fırsatı bulacaklarını belirtti.
"Kayıt dışı istihdamla mücadeleyi güçlendireceğiz"
Sosyal koruma ve istihdam ilişkisinin güçlendirilmesine yönelik de adımlar atılacağını belirten Bakan Işıkhan, sosyal koruma sisteminin kapsayıcılığını artırarak kayıt dışı istihdamla mücadeleyi güçlendireceklerini, iş gücü piyasası programlarının etkinliğini artıracaklarını söyledi.
Son olarak kırsal bölgelerde sürdürülebilir istihdamın geliştirilmesine değinen Işıkhan, kırsal ekonomik çeşitliliği artırarak büyükşehirlere olan göçü azaltmayı amaçladıklarını vurgulayan Işıkhan, mevsimlik tarım işçilerinin yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesinin de bu politika önemli bir hedef olduğunu söyledi.
İstihdam oranı yüzde 52,5'e yükseltilecek
Ulusal İstihdam Stratejisi kapsamında belirlenen hedeflere de değinen Işıkhan, 2028 yılına kadar işsizlik oranının yüzde 7,5'e düşürülmesini, genç işsizlik oranının ise yüzde 16,6'ya indirilmesini hedeflediklerini ifade etti.
Kadınların iş gücüne katılımının artırılmasına yönelik çalışmaların sürdüğünü vurgulayan Işıkhan, bu oranın yüzde 40,1 seviyesine yükseltilmesini amaçladıklarını söyledi. İstihdam oranını daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini belirten Işıkhan, bu oranın yüzde 52,5'e çıkarılacağını kaydetti.
Kayıt dışı istihdamla mücadeleye de değinen Bakan Işıkhan, 2002 yılında yüzde 52 seviyelerinde olan kayıt dışı istihdam oranının yüzde 23,4'e düşürülmesini hedeflediklerini belirtti.
Suriyeli işçilerin iş gücü piyasasına yansıması
Tabii bu süreç çok hızlı bir şekilde ilerledi. Sizler de kamuoyunda, kıymetli basın mensupları olarak da dikkatle izliyorsunuz. Haberleri bizlere yansıtıyorsunuz. Tabii Suriye'nin etkilerini analiz etmek için şu an çok erken olduğunu ifade etmek istiyorum. Ancak ilk veriler ve saha gözlemlerimiz, özellikle iş gücü piyasasında çok ciddi değişikliklerin olmayacağı yönünde. Hatırlarsanız 2011 tarihinde Suriye'de ortaya çıkan iç savaştan dolayı, sınır kapılarımıza gelen Suriyeli kardeşlerimizi, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde açık kapı politikası uygulayarak Türkiye'ye gelmelerini sağladık ve yaklaşık 13-14 yılda bu kardeşlerimizle iç içe birlikte yaşadık.
Suriyeli kardeşlerimiz burada iş kurdular, evlendiler, işletmeler kurdular, yanlarında işçi çalıştırdılar ve ülkemizin ekonomisine de ciddi anlamda katkıda bulunduklarını söyleyebilirim. Tabii geri dönüş sürecinin başlangıcından dolayı çok büyük memnuniyet duyduğumuzu da ifade etmek istiyorum. Suriye'nin yeniden şekillenmesinde, Çalışma Bakanlığı olarak elimizden gelen her türlü desteği vereceğimizi ifade etmek istiyorum.
"Ortaya çıkan iş gücü açığını da belirlemeye gayret edeceğiz"
Bu çerçevede özellikle haziran ayı sonrasında belki okulların tatile gelmesiyle birlikte Suriye'ye olan göçün hızının artacağını öngörüyoruz biz de. İŞKUR İl Müdürlüklerimiz aracılığıyla, özellikle sınır bölgelerinde bulunan illerimizde, özellikle Gaziantep, Kilis, Urfa ve Mardin illerimizde, burada tüm İl Müdürlerimiz iş gücü değişimlerini aylık olarak zaten gözlemleyebiliyorlar. Burada ortaya çıkan iş gücü açığını da belirlemeye gayret edeceğiz biz de.
İş gücü açığı var mı, yok mu? Bunu takip etmek bizim en önemli görevimiz. Yalnız dikkatle yönetilmesi gereken bir süreçtir. Bakın Halep'te ve Şam'da elçilikler açılıyor. Ticaret hızlanmaya başladı ve Türkiye'nin, bu noktadaki desteği devam edecek.
"227 bin 500 Suriyeli kardeşimize çalışma izni verildi"
2024 yılında Türkiye'de geçici koruma altındaki Suriyelilere 109 bin 377 çalışma izni ve 118 bin 123 çalışma izni muafiyeti verildi. Toplamda 227 bin 500 Suriyeli kardeşimize çalışma izni verildi. Burada Suriyelilerin büyük bir kısmının da düşük nitelikli işlerde çalıştığını, yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Bunlar nedir? İmalat sektörü, perakende sektörü, inşaat sektörü, turizm ve ticari sektör olmak üzere. Bu alanlarda yoğunlaştıklarını söyleyebiliriz. Genel olarak biz güçlü bir ekonomiye, güçlü bir istihdam yapısına sahibiz. 32 milyon iş gücümüz var. İstihdamımız var. Bu yüzden, Suriyeli kardeşlerimizin tabii ülkelerine gidip orada kendi vatanlarında çalışmaları, üretmeleri noktasında biz, bakanlık olarak her türlü desteği vereceğimizi tekrar ifade etmek istiyorum sizlere.
Kamu işçilerinin toplu sözleşme süreci
Çalışma hayatının dinamikleri sürekli değişiyor. Çünkü ihtiyaçlar değişiyor, yapı değişiyor, çalışma hayatının genel konjonktürü değişiyor. Bu çerçevede de önümüzde çıkan tüm ihtiyaçları ve sorunları kademe kademe, Türkiye yüzyılı vizyonumuza yakışır şekilde çözmeye başladığımızı görüyoruz aslında. Şimdi önümüzdeyse, kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve protokolü. Özellikle ülkemizde çalışma hayatını, doğrudan etkileyen en önemli dinamiklerden bir tanesi. 600 binden fazla işçimizi kapsayan bir, süreç. Bu bağlamda sendika konfederasyonları, özellikle Türk-İş ve Hak-İş konfederasyonları çalışmalarına başladılar.
Sendikalardan alacağımız görüş ve muvaffakatlar tabii ki bakanlığımıza gelecek. Bakanlıkta da bir değerlendirme yapacağız ve şubat ayı içerisinde de inşallah resmi görüşmeleri başlatacağımızı öngörüyoruz. Tabii buradaki amacımız çalışanlarımızın, işçilerimizin haklarını korumak. Bunun yanında aynı zamanda kamu kaynaklarını da etkin bir şekilde yönetmek bizim dikkat etmemiz gereken iki temel ilke.
"Adil ve sürekliliği olan çözümler üretmek bizim temel ilkelerimiz olacaktır"
Bunun yanında biliyorsunuz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak özellikle sosyal diyalog süreçlerine çok önem verdiğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bu çerçevede önümüzde çalışma hayatı tabii toplu, kamu toplu iş sözleşmeleri söz konusu ama aynı zamanda 2026-2027 yılında kamu görevlileri, memurlarımız ve sözleşmeli personel için de toplu sözleşme süreçleri başlayacak.
4688 sayılı kamu görevlileri sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu gereği biz bu toplantılarımızı ağustos ayında gerçekleştirmek zorundayız. Sonuç olarak hem işçilerimiz hem de memurlarımızla ilgili bu toplu sözleşme süreçlerini gerçekleştirirken yine iletişime değer vereceğiz. Burada hem işçinin menfaati hem de memurun menfaatini gözetirken de çalışma barışını korumak bizim için çok önemli, tüm tarafların memnuniyetini sağlayarak adil ve sürekliliği olan çözümler üretmek bizim temel ilkelerimiz olacaktır. İnşallah hayırlı sonuçlara ulaşırız diye ümit ediyorum ben de.
"Ulusal istihdam stratejimizi dört temel politika alanı içerisinde planladık"
Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle, Ulusal İstihdam Stratejisi Eylem Planımızı açıkladık, kamuoyuyla paylaştık. Burada özellikle Ulusal İstihdam Stratejisi, Türkiye'deki iş gücü piyasalarının mevcut durumunu analiz ederek, özellikle geleceğe yönelik kapsamlı bir yol haritasının nasıl oluşabileceği yönelik ipuçları vermekte. Bu stratejimizi de özellikle dört temel politika alanı çerçevesi içerisinde planladık.
Birincisi, iş gücü piyasalarında yeşil ve dijital dönüşüm ile beceri uyumunun geliştirilmesi konusu. Burada ne yapacağız? Eğitim istihdam ilişkisini güçlendireceğiz. Yeşil ve dijital dönüşüme uyumun adil bir şekilde gerçekleşmesi yönünde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Dijitalleşmenin iş gücü piyasasına etkilerinin incelenmesi ve geliştirilmesi söz konusu. Aynı zamanda Türkiye beceri ekosisteminin güçlendirilmesi noktasında bu politika alanı içerisinde başlıklarımız olacak.
OECD tarafından, inşallah 2026 yılındaki Beceri Zirvesi Kongresi Türkiye'de yapılacaktır. Neden beceri önemli, ön plana çıkıyor? Düşündüğümüze katıldığımız yurt dışındaki tüm toplantılarda, ILO'nun ve OECD'nin toplantılarında hep beceri uyumunun, ortaya çıkabileceği, çıkabileceği sıkıntılarla ilgili tartışmaların yapıldığını görüyoruz. Çünkü çalışma hayatı değişiyor, sosyal güvenlik yapısı değişiyor, çalışma hayatındaki modeller değişiyor ama bunun yanında becerilerin nasıl değişeceği, nasıl uyum sağlayacağı konusunda da önemli tartışmaların olduğunu görüyoruz.
"Kapsayıcı istihdamın geliştirilmesi ikinci politika alanımız"
Bunun yanında kapsayıcı istihdamın geliştirilmesi ikinci politika alanımız. Bu çerçevede de kadınlar, gençler, engelliler, yaşlılar, eski hükümlüler ve göçmenlerin iş gücü piyasalarına girişlerinin kolaylaştırılması yönünde çalışmalar yapacağız. Bunun yanında çalışma hayatında fırsat eşitliğinin güçlendirilmesi, iş yaşam dengesine yönelik politikaların geliştirilmesi gibi politika, önerilerimizi inşallah hayata geçirme fırsatı bulacağız.
Sosyal koruma ve istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi politika başlığı altında da sosyal koruma sisteminin kapsayıcılığının geliştirilmesine yönelik çalışmalarda bulunacağız. Kayıt dışı biliyorsunuz mücadele ettiğimiz çok önemli bir sorun alanı. Kayıt dışı istihdamla mücadelenin güçlendirilmesi bizim için önemli bir hedef olacaktır. İş gücü piyasası programlarının etkinliğinin artırılması da yine bir politika alanı içerisinde gerçekleştiğimiz çalışmalara bir ana hat çiziyor.
"Artık kırsaldan büyükşehirlere olan göçü önlememiz gerekiyor"
Son politika alanımız ise kırsal bölgelerde sürdürülebilir istihdamın geliştirilmesi. Bu çerçevede de kırsal ekonomik çeşitliliğin artırılması, göç eğiliminin azaltılması, artık kırsaldan büyükşehirlere olan göçü önlememiz gerekiyor. Tarımsal üretim elbette önemlidir ama bu tarımsal üretim içerisinde o coğrafi bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın yaşam kalitesini ve çalışma koşullarını iyileştirmek de bizim için önemli bir hedef olarak ortaya çıkıyor.
Burada mevsimlik tarım işçilerinin yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, üzerinde durmamız ve çalışma yapmamız gereken bir alan. Tarımda modern tekniklerin benimsenmesi de bu politika alanı içerisinde.
"90 eylem maddesi belirledik"
Siz de fark ediyorsunuz ne kadar kapsamlı yol haritaları, politika alanlarımız. Bu çerçevede 90 eylem maddesi belirledik. Bu eylem maddelerinde özellikle biz yeşil ekonomi, dijital dönüşüm, mesleki eğitim ve sosyal güvenlik alanında somut adımların atılması noktasında çalışmalarda bulunacağız. Elbette ulusal istihdam stratejimizin de çok önemli hedefleri var. İnşallah 2028 yılına kadar işsizlik oranının yüzde 7,5'e düşürülmesi, genç işsizlik oranının yüzde 16,6'ya indirilmesi, kadınların iş gücüne katılım oranının yüzde 40,1'e yükseltilmesi, istihdam oranının çok güçlü bir yapıya sahibiz ama biz bunu yeterli görmüyoruz, yüzde 52,5'e yükseltilmesi kayıt dışı istihdam oranının ise yüzde 52'lerde olan 2002'de olan oranının yüzde 23,4'e düşürülmesi ulusal istihdam stratejimizin temel hedefleri arasında yer alıyor. İnşallah biz de bakanlık olarak bu stratejilerin geliştirilmesi ve yönetilmesi, izlenmesi noktasında da üzerimize düşen görevleri fazlasıyla yerine getireceğimizi öngörebiliyoruz.
"Kadınların iş gücüne katılımını istihdam stratejimizde öncelikli hale
getirdik"
Öncelikle 2025 yılının aile yılı olarak ilan edilmesinden dolayı ben de büyük bir memnuniyet duyuyorum. Hayırlı uğurlu olur inşallah. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız bu çerçevede özellikle ailenin güçlendirilmesi dolayısıyla toplumun ve devletin ve milletin güçlendirilmesi noktasında çok önemli stratejileri hayata geçirecektir. Biz de bu çerçevede zaten daha önce çalıştığımız bir önemli bir başlık aslında politika alanı. Kadınların iş gücüne katılımını bu istihdam stratejimizde öncelikli hale getirdik.
Sayın Cumhurbaşkanımızın da sık sık vurguladığı gibi aslında kadın istihdamını arttırmak ve kadınların iş gücüne katılımını desteklemek, ekonomik kalkınmanın ve sosyal refahın temel unsurlarından biri olarak değerlendiriliyor strateji belgemizde. Stratejimizde özellikle kadınların istihdama katılımını arttırmak amacıyla kapsayıcı istihdamın geliştirilmesi başlığı altında biraz önce ifade ettim.
Kadınların iş gücüne katılım oranı artırılacak
Bu başlık altında kadın istihdamını arttırılması için şu müdahalelerde ve çalışmalarda bulunacağımızı ifade etmek isterim.
Birincisi, kadınların iş gücüne katılım oranını arttırmak. 2028 yılında kadınların iş gücüne katılım oranı şu an arzu ettiğimiz noktada değil. İnşallah yüzde 40,1 seviyesine çıkarılması önemli bir hedef olacaktır. İş yaşam dengesindeki politikaların güçlendirilmesi bizim ikinci çalışma alanımız olacak. Kadınların çalışma hayatına katılımını desteklemek için esnek çalışma ve özellikle çocuk bakım hizmetlerinin verilmesi yönünde desteklerimiz söz konusu olacaktır ve bu konudaki düzenlemeleri inşallah hayata geçireceğiz.
Kendi işini kuran kadınlara teşvikler olacak
Kadın girişimciliğinin desteklenmesi önemli bir alt başlık olarak karşımızda duruyor. Kadınların kendi işini kurarak ekonomiye katkıda bulunmaları yönünde hem mesleki eğitimlerimiz hem de teşviklerimiz söz konusu olacak. Bu yönde eğitim programlarımızı geliştireceğiz. İstihdam destekleri yine biraz önce söyledim. Çalışan annelerin özellikle çocukların bakımı ile ilgili destekleri arttıracağız. Doğum sonrası kısmi çalışma ya da yarı zamanlı çalışma ile ilgili mevzuatta değişiklikler öngörüyoruz. Bu yönde de kadınların istihdama katılmasındaki engelleri yavaş yavaş kaldırma yönünde çalışmalarımız söz konusu olacak.
"İş Pozitif Projesi ile 833 bin kadın çalışma hayatına, iş piyasasına
girmişlerdir"
Kadınlar için mesleki eğitim ve beceri geliştirme programları, biraz önce söz ettik. Dijital ve yeşil dönüşüm çerçevesinde özellikle kadınların bu dönüşümünün sonrasında ortaya çıkabilecek yeni meslekler yeni alanlarda yeni istihdam alanlarının oluşturulması bakanlık olarak bizim en önemli vazifelerimiz arasında. Geçen yıl 2024 yılında da çok kadın istihdamının arttırılması yönünde çok önemli projeleri imza attık. Özellikle saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi'nin teşrifleri ile şubat ayında hayata geçirdiğimiz İş Pozitif Kadın İstihdamını Arttırma Projesi ile bugüne kadar 833 bin kadın çalışma hayatına, iş piyasasına girmişlerdir.
Bunun yanında iş gücü uyum programı biliyorsunuz yeni başlattığımız bir program. Bu çerçevede de üç ayda yaklaşık 137 bin 476 kişi istihdama kazandırıldı. Bunların %88'ini de kadınlar oluşturmaktadır. Tabii ki Ulusal İstihdam Stratejisi kapsamında biz kadınların ekonomik ve sosyal hayata güçlü bir şekilde, daha güçlü bir şekilde katılımlarını sağlamak amacıyla sürdürülebilir ve fırsat eşitliğini destekleyen politikaları öncelikledir dediğimizi belirtmek isterim.
Yapay zekanın iş gücü piyasasına yansıması
Teknoloji ve yapay zeka artık sadece bir yenilik değil, çalışma hayatını ve iş gücü piyasalarını doğrudan değiştiren ve dönüştüren bir özelliğe sahip olmaya başladı. Bizler de bu dönüşümü tabii bir tehdit olarak değil, bir fırsat olarak görüp bu değişimin ortaya çıkarmış olduğu faydaları da görmek ve yararlanmak istiyoruz.
Ulusal İstihdam Stratejimizde ilk kez yapay zeka kavramına özel bir başlık açtık ve bunun da çalışma hayatına olabilecek etkilerini de dikkate almak zorundayız aslında. Yapay zeka çok önemli bir gelişme. Öncelikle şunu da vurgulamak isterim ki, özellikle teknoloji devrimleri, özellikle yapay zeka, her zaman iş gücü piyasalarını ve çalışma hayatını etkilemiştir. Endüstri devrimini düşünün. Burada buhar makinesi sanayiyi değiştirdi. Elektriğin fabrikalara girmesiyle birlikte üretim hızlandı. Çalışma hayatında da özellikle bilgisayarlar çalışma hayatına girmesiyle birlikte dijitalleşme daha da fazla olmaya başladı. Demek ki teknoloji girdiği her ortamda çalışma hayatı başta olmak üzere tüm yapıları, sistemleri, fabrikaları, üretim yerlerini değiştiriyor. Eğer gerekli önlemleri almazsak, burası bizim için çok önemli. Birçok sektörün çalışma dinamikleri değişebilir. Bazı meslekler kaybolabilir ve iş gücü katılımında yeni zorluklarla karşı karşıya kalabiliriz.
"Yenilikçi müfredatlar geliştiriyoruz"
İşte biz de önümüzdeki beş yılı dört yılı hedefleyen ulusal istihdam strateji belgemizde de bunlara dikkat ettik ve değişimin olası risklerini analiz ettik ama bu olası riskleri de iyi bir şekilde yönetmemiz gerekiyor. Bu konuda ne yapıyoruz diye düşünebilirsiniz. Özellikle ilk politika alanımız olan iş gücü piyasalarında yeşil ve dijital dönüşüm ile beceri uyumunun geliştirilmesi politika alanının altında şu çalışmaları inşallah önümüzdeki dört yıl içinde gerçekleştireceğiz.
Yapay zeka ve dijital beceriler kazandıran eğitim programlarını hayata geçiriyoruz. Üniversiteler, meslek liseleri ve iş dünyası ile birlikte yenilikçi müfredatlar geliştiriyoruz. Dijitalleşme ve otomasyonun getirdiği riskleri yönetmek için sektör bazlı beceri uyum programları geliştireceğiz. Artık biliyorsunuz geleneksel mesleklerin bazıları günden kaybolmaya başlıyor. Biz de aslında ortaya çıkacak yeni mesleklere yönelik de hazırlıklarımızı yapmamız gerekiyor. Dijital ekonominin fırsatlarını değerlendirmek istiyoruz. Özellikle gençlerimizi ve kadınlarımızı yapay zeka, büyük veri analitiği ve siber güvenlik ve yeşil ekonomi alanında istihdama hazırlıyoruz ve bu yöndeki programlarımızı da işlevsel hale getirmek için gerekli adımları atıyoruz.
"İşçi hakları ve sosyal güvenlik mekanizmalarını da güçlendirmek zorundayız"
Dijitalleşen çalışma hayatında tabii ki düşünülebilir ki işçi hakları ve sosyal güvenlik mekanizmalarını da güçlendirmek zorundayız. Yapay zeka gelebilir, robotlar üretebilir. Çalışma hayatımızın belki 5 yıl sonrasında robotlarla birlikte bu ortamda, stüdyoda birlikte çalışabileceğimiz co-workerlar olacak, arkadaşlarımız olacak ama işçi hakları ne olacak, sosyal güvenlik hakları ne olacak çalışanlarımızın bu dönüşüm sonrasında? Bunu da çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Bu yönde de tabii en önemli başlıklardan bir tanesi hukuki düzenlemeler yapmak.
Özellikle mevzuat kapsamında düzenlemeler yaparak ortaya çıkan bu değişiklere karşı da çalışanlarımızın hem sosyal güvenlik hem de çalışma hayatına yönelik haklarının korunması noktasında da çalışmalarda bulunmamız gerekiyor.
"Rekabetçi, adil ve kapsayıcı bir model oluşturulması için çalışmalarımızı
sürdüreceğiz"
Dünyada artık gündeme gelen ve en çok tartışılan iki kavram var. Birincisi yenilikçilik, bir diğeri rekabet. Bu iki sihirli kavramı biz iyi bir şekilde yönetip bunlardan da faydalanmak istiyoruz. Özellikle insan kaynağımızı teknolojiyle entegre etmenin yollarını İŞKUR aracılığıyla bulmaya çalışıyoruz. Tabii burada rekabetçi, adil ve kapsayıcı bir model oluşturulması için de çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Her zaman olduğu gibi tüm sektörlerde olduğu gibi biz seyirci olmayı değil o oyunda oyun kurucu ve aynı zamanda geleceği inşa etmek için Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığı olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Hem bizi dinleyen vatandaşlarımıza hem de gençlerimize geleceğimizin meslekleri neler olacak gibi bir küçük bir başlık açmak istiyorum ki İŞKUR aracılığıyla, kamu istihdam kurumumuz İŞKUR aracılığıyla artık meslek kurslarımızı, eğitimlerimizi bu çerçevede şekillendirmeye başladık. Bakın teknoloji ve dijitalleşme, sadece bir iki örnek vereceğim. Siber güvenlik uzmanlığı, veri bilimciliği, metaverse uzmanlığı. Sağlık biyoteknoloji alanında genetik mühendisliği, yaşlanma bilim uzmanı, genontoloji ve geriatri. Yenilenebilir enerji ve çevre, enerji mühendisliği, iklim değişikliği analistleri, atık yönetim uzmanlığı gibi yeni meslekler ortaya çıkmaya başlıyor.
Eğitim ve yaratıcılık alanında da oyun geliştiriciliği ve içerik üreticiliği gibi meslekler ortaya çıkıyor. Robotik ve otomasyon alanında da robotik mühendisliği, otonom araç uzmanlığı. Artık biliyorsunuz yurt dışında otobüslerin kendi başlarına hareket edebileceği sistemler kurulmaya başlıyor. Otobüs bir noktadan başlayacak, yolcularını alacak ama şoför olmayacak. Böyle bir yapay zekanın egemen olduğu, hükmettiği bir dünyaya doğru gidiyoruz aslında. Son olarak tarım ve gıda teknoloji alanında dikey tarım uzmanlığı, laboratuvar gıda mühendisliği, hizmet sektöründe de dijital pazarlama uzmanlığı, yaşam koçluğu, wellbeing dediğimiz özellikle refah ve iyilik halini artıran uzmanlıklar geleceğin meslekleri olarak belki ismini yeni yeni sizin de yeni duyduğunuz meslekleri kamuoyuyla paylaşıyoruz. Biz bu mesleklere gençlerimizi, kadınlarımızı hazırlamak zorundayız. Bakanlık olarak da bu noktada çerçeve bu çerçevede de çalışmalarımıza ağırlık veriyoruz.
"Yeni nesil çalışma modellerine yönelik çalışmalar gerçekleştirdik"
Biraz önce ifade ettim aslında hem yapay zeka, dijital dönüşüm, yeşil ekonomi kavramlarının artık hem ekonomide ve çalışma hayatının birçok noktasında işlevsel olmaya başladığını görüyoruz. Tabii biz bunu şeyde özellikle COVID-19 pandemisi süreci içerisinde uzaktan çalışma, hibrit ve esnek çalışma modellerini deneme fırsatımız oldu aslında. Bizler de ulusal istihdam stratejimiz belgemizde bu dönüşümü dikkate alarak yeni nesil çalışma modellerine yönelik çalışmalar gerçekleştirdik.
"Esnek çalışma ve hibrit modellerin yaygınlaştırılması yönünde çalışmalarımız
olacak"
Bu çerçevede artık klasik anlamda çalışan memnuniyeti, iş yaşam dengesi gibi geleneksel yapılarla çalışma hayatını yönetmemiz oldukça zor. Verimlilik de öyle, verimliliği de dönüştürmemiz gerekiyor, ölçmemiz gerekiyor. Bu yüzden çalışma hayatında da sizin de ifade ettiğiniz yeni modellerin ortaya çıkması kaçınılmaz. Bu çerçevede üç ana başlığımız söz konusu.
Birincisi esnek çalışma ve hibrit modellerin yaygınlaştırılması yönünde çalışmalarımız olacak. Özellikle bilişim, finans, eğitim, danışmanlık ve hizmet sektöründe hibrit ve uzaktan çalışma modellerinin yerleşmesi amacıyla yasal çerçeveyi hazırlayacağız. Uzaktan çalışmanın biraz önce söylediğim işçi hakları üzerindeki etkilerini göz önüne alarak sosyal güvenlik ve çalışma süreleri ile ilgili düzenlemeler gerçekleştirilecek. Dijitalleşmeye uyumlu çalışma şekillerinin desteklenmesi, bu çerçevede serbest ve proje bazlı çalışma modellerine yönelik teşviklerimizi daha da artıracağız.
Çalışma saatleri ve esnek mesai sektör bazında ele alınacak
Platform ekonomisi sizin de çok iyi bildiğimiz çok önemli bir ekonomi haline gelmeye başladı. E-ticaret, serbest çalışma, dijital hizmetler olarak gruplandırabileceğimiz bu alanda çalışanların haklarının güvence altına alacak mekanizmaların oluşturulması yönünde çalışmalarımız olacak. Son olarak da iş yaşam dengesinin güçlendirilmesi için de yapacağımız çalışmalardan sadece bir iki örnek vereceğim. Çalışanların verimliliğini artıracak, tükenmişlik sendromunu önleyecek yeni uygulamalar teşvik edilecektir. Özellikle iş yerindeki mobbing, ayrımcılık gibi uygulamalara asla izin verilmeyecek. Bu konuda da yasal düzenlemeleri gerçekleştireceğiz ve geliştireceğiz. Çalışma saatleri de esnek mesai düzenlemeleri ve kısmi çalışma alternatiflerini de sektör bazında ele alarak tekrar bir düzenleme içerisinde bulunacağız.
İŞKUR Gençlik Projesiyle ne gibi destekler sağlanacak?
Cumhurbaşkanımızın kamuoyuyla paylaştığı İŞKUR Gençlik Projemizin gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Bu program özellikle üniversite öğrencilerinin eğitimlerini aksatmadan hem iş hayatına hazırlanmalarını sağlamak hem de üniversitelerine aynı zamanda harçlıklarına da bir miktar katkıda bulunmak amacıyla geliştirdiğimiz bir program oldu. Gençlerimiz için İŞKUR tarafından gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda gençlerimizin iş hayatına atılmalarındaki en önemli sıkıntılardan bir tanesi iş tecrübesizliğiydi. Tecrübe yok. Üniversite eğitim hayatı boyunca bir iş ortamına giremediği için de mezun olur olmaz iş dünyası doğal olarak soruyor, "Tecrübeniz var mı?" diye. Tabii gençlerin büyük bir kısmı da ne yazık ki bu sebepten dolayı istihdama giremiyordu.
Biz de bu programla birlikte öğrencilerimiz okurken deneyim kazanacak, çalışma disiplini edinecek ve iş hayatına çok daha donanımlı bir şekilde girmelerine katkı sağlayacağız. Üniversite öğrencilerimiz haftada 3 gün, en fazla 3 gün çalışacak şekilde tecrübe sahibi olmalarını biz bu programla hedefliyoruz. Öğrencilerimizin günlük ücreti 1083 lira olarak belirlenmiştir. Ayda 5 gün çalışan bir öğrenci 5 bin 415 lira, 14 gün çalışan bir öğrenci ise 15 bin 162 lira gelir elde edebilecektir. Rakamları düşündüğümüzde bir öğrenci için ne kadar anlamlı olduğunu görebiliyoruz. Biz de öğrenci olduk. Sizler de öğrenci oldunuz. Ailelerimizin desteğiyle işte devletimizin verdiği burslarla ve kredilerle büyüdük. Ama İŞKUR Gençlik Projemizle birlikte biz üniversite öğrencilerimize aslında çifte bir yarar sağlıyoruz.
"Gençlerimizin kendilerini geliştirebilecek alanları kendileri seçecektir"
Program kapsamında öğrencilerimizi kısa süreli sigorta kapsamına alıyoruz. GSS kapsamına alıyoruz. Gençlerimizin kendilerini geliştirebilecek alanları kendileri seçecektir. Hangi alanlar diye düşünülebilir? Kütüphane çalışmaları başta olmak üzere, laboratuvar destek hizmetleri, araştırma projeleri, dijital sistemlerin geliştirilmesi, tarihi diyoruz ya arkeolojik kazı çalışmalarında, kültürel, sportif etkinliklerin her alanında öğrencilerimiz faaliyetlerde bulunabileceklerdir. Bunun yanında öğrencilerimize iş arama teknikleri, mülakat teknikleri, CV hazırlama ve finansal okuryazarlık gibi dersler vereceğiz. Aynı zamanda bu başlıklar altında da eğitim görmelerine destek vereceğiz. Tabii böylece gençlerimiz iş dünyasına daha hazır hale getirecektir bu uygulamamız. Gençlerimizi ne kadar fazla nitelikle, beceriyle donatabilirsek gençlerimiz iş dünyasına daha rahat iş bulabileceklerdir.
Nasıl başvuracaklar peki öğrenciler? Bu da önemli bir soru. Şu an gençler belki bunu da soruyor olabilirler. İŞKUR mobil uygulaması üzerinden başvuruları alacağız. Her üniversitenin kendi öğrencilerine özel bir model uygulayacağız. Hane geliri, burası çok önemli. Hane geliri asgari ücretin üç katının altında olan öğrenciler bu programa başvurabileceklerdir.
Talep olursa öğrencilerimizin, istihdamda yer almaları noktasında da desteklemeye devam edeceğiz. Bu programımızın gençlerimize, üniversite öğrencilerimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
Nadir hastalıklara ilişkin uygulamalar
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye Yüzyılı vizyonuyla sağlık hizmetlerinde devrim niteliğinde atılımlar gerçekleşti. Bugüne kadar özellikle nadir hastalıklarla mücadele eden çocuklarımız ve aileleri için birçok önemli projeyi hayata geçirdik. Biraz önce siz de ifade ettiniz. Tip 1 diyabet hastası çocuklarımızın özellikle cilt altı glikoz izlem cihazlarından faydalanmasını geçen aylarda bunu biz hayata geçirdik.
Gerçekten, ailelerden ve çocuklardan, ziyaret ettiğimiz illerdeki bu çocuklardan çok olumlu tepkiler aldık. Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorlar. Çünkü gerçekten, şeker ölçümü biliyorsunuz, eziyet verici bir süreç ya parmaktan ya da başka bir kaynaktan, sürekli, parmakların delinmesi, çocukların şeker komasına girmesiyle sonuçlanan bir durum ortaya çıkıyordu. Biz bu sorunu, Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla hayata geçirdik. Ancak burada durmuyoruz.
"Hemofili A hastalığına yönelik biyoteknolojik ilaçlar yakında devreye
alınacaktır"
Özellikle sağlıkta fırsat eşitliği ilkemiz doğrultusunda da özellikle nadir hastalıklar çerçevesinde yeni uygulamalarımız söz konusu olacaktır. TRT haber aracılığıyla da sizlere bir müjdeyi paylaşmak isterim. Burada Hemofili A hastası çocuklarımız için önemli bir adım atıyoruz. Kronik ve tedavi süreci oldukça zorlu olan Hemofili A hastalığına yönelik biyoteknolojik ilaçlar yakında devreye alınacaktır. Bunu müjde olarak, kamuoyuyla paylaşabiliriz. İnşallah bu ilaçlar sayesinde de çocuklarımızın tedavi süreçleri çok daha kolay hale gelecek hem çocuklar hem de aileleri bu, hizmetten yararlanabileceklerdir. İnşallah detaylarını da yakın zaman içerisinde inşallah sizlerin aracılığıyla, bu ailelerimize, sunma ve paylaşma fırsatımız olacaktır inşallah.
"8 bin 873 ilaç SGK tarafından karşılanmaktadır"
Özellikle geri ödeme listesine kanser hastalığı ile ilgili küçük bir bilgiyi eğer vaktimiz varsa paylaşmak isterim. Gerçekten Türkiye hem sağlık reformu hem de sosyal güvenlik reformuyla vatandaşlarımıza sunulan sağlık hizmetlerindeki kaliteyi, Avrupa ve dünya standartları üzerine de çıkarmış. Sadece rakam vereceğim. Özellikle 8 bin 475'i yurt içi, 398'i yurt dışı olmak üzere toplamda, 8 bin 873 ilaç SGK tarafından karşılanmaktadır. Geri ödeme listesine alınmıştır. Bu noktada özellikle, geri ödeme listesi kapsamında da Türkiye'nin, ülkemizin, dünyadaki birçok gelişmiş ülkeden daha farklı bir ödeme listesine sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bunu da sizinle son olarak paylaşmak isterim.
Gassal dizisi sayesinde de İŞKUR'a başvurularda artış oldu"
TRT'nin dijital platformu, tabii geçen yıl yayın hayatına başladı. Çok önemli yapımlara imza attı. Gerçekten tüm eki, ekibinizi kutlamak istiyorum. Özellikle son dönemde Gassal dizisi, hem çok dikkat çekti hem de çok fazla izlendi. Sizlerin aracılığınızla, özellikle, İletişim Başkanımız Fahrettin Altun'a, TRT Genel Müdürümüz Zahid Hocama ve ekibine, sizlere teşekkür ediyorum. Gassal dizisi sayesinde de İŞKUR'a başvurularda artış oldu. Gassal olmak isteyen gençler, gençlerde bir artış olduğunu gözlemledik. Bu da bizim için çok güzel ve sevindirici bir gelişme. Yarıyıl tatilinde ben ve eşim Gassal dizisini izledik. O kadar güzel bir şekilde analiz edilmiş ki gerek kurgusu gerek çekimleri gerek şarkıları, bizleri çok ayrı bir dünyaya getiren bu ekibe huzurlarınıza da teşekkür etmek istiyorum.
TRT her zaman olduğu gibi öncülüğünü göstermiş oldu. Tüm ekibi buradaki kameraman arkadaşlarımızdan en üst düzeydeki arkadaşlarımıza, ekibinize teşekkür etmek istiyorum. Bana bu fırsatı verdiğiniz için de çok mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum.