Türkiye Kamu-Sen 'Asrın Felaketi'nin yıl dönümünde deprem bölgesinde

Asrın felaketi, 6 Şubat Depremlerinin ikinci yıl dönümünde Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, sendikaların Genel Başkanları ve Genel Merkez Yöneticileri 11 ilde temas ve incelemelerde bulundu.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 06 Şubat 2025 21:18, Son Güncelleme : 06 Şubat 2025 22:56
Türkiye Kamu-Sen 'Asrın Felaketi'nin yıl dönümünde deprem bölgesinde
Bu temaslar çerçevesinde teşkilat yöneticilerinin de katıldığı Bölge İstişare Toplantısı Gaziantep'te gerçekleştirildi.

Gaziantep Bölge İstişare Toplantısına, Genel Başkan Önder Kahveci, Sendikaların Genel Başkanları, Genel Merkez Yöneticileri, Şube Başkanları ve çok sayıda misafir katıldı.

KAHVECİ: YAŞADIĞIMIZ BU FELAKETİ HİÇ BİR ZAMAN UNUTMAYACAĞIZ

Genel Başkan Önder Kahveci İstişare Toplantısında katılımcılara hitaben yaptığı konuşmada, asrın felaketinin yaşandığı ve 11 ilimizi etkileyen depremlerin ülkemizi yasa boğduğunu ifade ederken, "Türkiye Kamu-Sen olarak, 110 bin Kilometrekarelik bir alanda gerçekleşen ve 13 buçuk milyon insanımızı etkileyen depremlerde yitirdiğimiz her bir kardeşimizin acısını ilk günkü sıcaklığıyla en derinden hissediyoruz" dedi.

Önder Kahveci, "Asrın felaketinin ikinci yılında, depremin şiddetinin büyüklüğü ve etkilenen bölgenin genişliği nedeniyle hasarlı binaların fazlalığına rağmen 110 bin kilometrekarenin her karışına devletimizin elinin uzandığını görüyoruz. Güçlü ve büyük bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nin yaraları en kısa sürede tamamen saracağına yürekten inanıyor, bu süreci, millet olarak birbirimize kenetlenerek ve destek olarak manevi anlamda da atlatacağımızdan da kuşku duymuyoruz" dedi.

Toplantının açılışında konuşan Gaziantep İl Temsilcisi Mehmet Akmaz, "6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve bizleri derin bir üzüntüye boğan deprem felaketinin ikinci yıl dönümünde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza bir kez daha yüce Allah'tan rahmet diliyorum. 2 yıldır bizleri ve bölgede görev yapan kamu çalışanlarını unutmayan Türkiye Kamu-Sen'imizin değerli Genel Başkanı ve sendikalarımızın Genel Başkanları ve Genel Merkez Yöneticilerimize sonsuz teşekkür ediyorum. Deprem felaketinin yıl dönümünde bugün bizlerle olup acımızı paylaştığınız için teşekkür ediyorum" dedi.

Gaziantep İstişare Toplantısına katılan MHP Gaziantep Milletvekili Sermet ATAY ve MHP İl Başkanı Mustafa Bozgeyik'de birer konuşma yaparak katılımcıları selamlarken, deprem felaketinden itibaren bölgede sürekli olarak çalışmalarını sürdüren konfederasyona teşekkürlerini sundular.

Gaziantep İstişare Toplantısında Toplu Sözleşmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Türk Büro-Sen Genel Başkanı Türkeş Güney'de bir sunum gerçekleştirdi.

YÜCEL KAZANCIOĞLU: DEPREMDEKİ DAYANIŞMA RUHU TÜM DÜNYAYA ÖRNEKTİR

İstişare Toplantısında konuşan Teşkilatlardan Sorumlu Genel başkan Yardımcısı ve Türk Haber-Sen Genel Başkanı Yücel Kazancıoğlu, "Bugün burada, yüreğimizde tarifsiz bir acıyı ve aynı zamanda büyük bir gururu taşıyarak bir araya geldik. İki yıl önce, 6 Şubat'ta yaşanan deprem felaketi, milletimizi derinden sarstı. Gaziantep'ten Hatay'a, Kahramanmaraş'tan Adıyaman'a, milyonlarca insanımızın hayatı altüst oldu; on binlerce canımızı kaybettik.

Ancak bu büyük felaket karşısında milletimiz kenetlendi, teşkilatımız seferber oldu ve Türkiye Kamu-Sen ailesi, bu acıyı paylaşmakla kalmadı, yaraları sarmak için de canla başla mücadele etti. Türkiye'nin dört bir yanındaki teşkilatlarımız, arama kurtarma çalışmalarına katıldı, enkaz altındaki vatandaşlarımızın kurtarılması için gece gündüz demeden çalıştı. Şubelerimiz, üyelerimiz ve gönüllülerimiz, gıda, barınma ve temel ihtiyaç malzemeleriyle dolu yardım tırlarını deprem bölgelerine ulaştırdı. Maddi, manevi elinden ne geliyorsa bütün imkanlarını bölgedeki vatandaşlarımız için seferber etti. PTT, AFAD çalışanlarımız, öğretmenlerimiz, sağlık çalışanlarımız, belediyelerdeki emekçilerimiz, kamu kurumlarında görev yapan fedakar üyelerimiz, hem kendi sorumluluk alanlarında hem de sahada gönüllü olarak depremzedelerimize destek oldu. Türkiye Kamu-Sen olarak yalnızca ilk günlerde değil sonraki süreçte de depremzede vatandaşlarımıza yardım elimizi uzatmaya devam ettik, yaraların sarılması için var gücümüzle çalıştık.

Bu büyük dayanışma ruhuyla gösterdi ki, Türkiye Kamu-Sen ailesi, yalnızca üyelerinin haklarını savunan bir kuruluş değil aynı zamanda milletinin en zor gününde yanında olan koca bir çınardır. Türkiye Kamu-Sen, 600 bin neferiyle yalnızca bir sendika değil, milletimizin dertleriyle dertlenen, sevinciyle mutlu olan, vatanı için atan kocaman bir yürektir. Bizim mücadelemiz yalnızca maaş bordrolarına rakam ekleme mücadelesi değil adaletin terazisini ayakta tutma, haksızlığa karşı durma, devletimize ve milletimize sahip çıkma mücadelesidir.

Gaziantep, Milli Mücadele'nin destan yazıldığı topraklardır. Bu şehir, "Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum" diyerek vatan uğruna canını ortaya koyanların şehridir! Şahin Bey'in, Karayılan'ın, "Vurun Antepliler namus günüdür!" diyerek düşmana karşı göğsünü siper eden kahramanların mirasını taşır. Bu nedenle Gaziantep en kısa sürede yeniden ayağa kalkacak ve ülkemizin en mamur şehirlerinden biri olacaktır. Buna yürekten inanıyor, bunu gerçekleştirmek için elimizden gelen her türlü desteği vereceğimizi bir kere daha ilan ediyoruz. O gün düşmana karşı nasıl dimdik ayakta durduysak, bugün de devle ve milletimizi muhafaza etmek adına aynı inanç ve iradeyle sesleniyoruz. Türkiye Kamu-Sen olarak, milletimizin ve devletimizin teminatıyız. Birlik içinde olduğumuz sürece, aşamayacağımız engel, çözemeyeceğimiz sorun yoktur. Çünkü biz, yalnızca bugün için değil, geleceğimiz için, çocuklarımız için, vatanımız için buradayız!

Türkiye Kamu-Sen olarak bizler, bu ülkenin sadece emek mücadelesinin değil, aynı zamanda sosyal dayanışma ve adaletin de yılmaz savunucularıyız. Depremde teşkilatımızın gösterdiği özveri, bunun en somut örneğidir. Türkiye Kamu-Sen'in bu felaket süresince ortaya koyduğu dayanışma ruhu, teşkilatımızın ne kadar güçlü bir aile olduğunu göstermiştir. Antep'in kahramanlarından aldığımız ilhamla, depremde kaybettiklerimize olan vefa borcumuzu asla unutmadan, yarınlara daha güçlü bir şekilde hazırlanmak zorundayız.

Düşmez kalkmaz bir Allah'tır. Felaketler de bizler için bir imtihan vesilesidir. Önemli olan bu felaketlerden sonra birlik olup, her düştüğümüzde yeniden ayağa kalkabilmektir. Düşmekten korkmayacağız, düştüğümüzde ayağa kalkamamaktan korkacağız. Çok şükür ki Türk milleti birlik ve beraberlik içinde, her zor durumda kenetlenerek bütün zorlukların üstesinden gelmiştir. Teşkilatımızın gücü, birliğimizden, dayanışmamızdan ve inancımızdan gelir. Bizler, omuz omuza verdiğimiz sürece aşamayacağımız engel, altından kalkamayacağımız zorluk yoktur. Bu vesileyle bir kez daha Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Antep'in kahramanlarını ve depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Teşkilatımızın her bir ferdine, gösterdiğiniz emek ve dayanışma ruhu için şükranlarımı sunuyorum. Var olsun devletimiz! Var olsun milletimiz! Var olsun Türkiye Kamu-Sen" dedi.

ÖNDER KAHVECİ: YARALARIN HIZLA SARILMASI İÇİN ÇABAMIZ DEVAM EDİYOR

İstişare toplantısında katılımcılara hitap eden Genel Başkan Önder Kahveci, depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı anarak sözlerine başladı. "Bundan iki yıl önce 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız bu vahim hadise 11 ilimizde, 110 bin kilometrekarelik bir alanda yaşayan yaklaşık 13,5 milyon insanımızı doğrudan etkilerken, 85 milyonluk Türk halkını derin bir yasa boğdu.

Türkiye Kamu-Sen olarak Asrın felaketi olarak nitelendirilen bu afette yitirdiğimiz her bir kardeşimizin acısını ilk günkü sıcaklığıyla en derinden hissediyoruz.

Aynı gün içinde iki büyük depremle sarsılan ve bu afetlerde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza yüce Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralananlara ve Türk milletine geçmiş olsun dileklerimizi bir kez daha sunuyorum. Allah ülkemizi ve tüm insanlığı her türlü afetten, felaketten muhafaza eylesin, bir daha böyle acılar yaşatmasın.

Biz Türk milleti olarak, özellikle zor zamanlarda ortaya koyduğumuz birliktelik ve gösterdiğimiz sağduyu ile bütün dünyanın takdirini kazanmış olan bir milletiz. İki yıl önce de Asrın felaketinin yaşandığı bugünlerde büyük bir dayanışma örneği göstererek yaraların sarılması için devletimizle birlikte seferber olduk.

"İlkemiz önce ülkemiz" düsturuyla hareket eden ve "Türkiye sevdasıyla" faaliyetlerini yürüten Türkiye Kamu-Sen depremin haber alınmasının hemen ardından teyakkuz durumuna geçmiş, derhal yapılacaklar listesi hazırlayarak milletimizin ve devletimizin yanında konumlanmıştır.

Depremin üzerinden iki yıl geçerken, sendikalarımızın genel başkanları ve teşkilat mensuplarımız düzenli olarak gerçekleştirdikleri deprem bölgesi ziyaretleri ile yaraların sarılması, bölgenin yeniden ayağa kaldırılması çalışmalarını yakından takip ettiler.

Teşkilatımız bölgeye nakdi ve ayni yardımlarını bu süreç boyunca da sürdürürken, bölge halkı ve kamu idareleriyle daima dayanışma içinde oldu.

Bugün felaketin üzerinden geçen iki yıl sonunda bölgeye baktığımızda devletimizin olağanüstü gayretlerini görmekten mutluluk duyuyoruz. Özellikle kalıcı konutların yapılması ve barınma konusunda gösterilen hassasiyet çok önemlidir.

Asrın felaketinin ikinci yılında, depremin şiddetinin büyüklüğü ve etkilenen bölgenin genişliği nedeniyle hasarlı binaların fazlalığına rağmen 110 bin kilometrekarenin her karışına devletimizin elinin uzandığını görüyoruz.

6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan bu felaketin izleri uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek boyuttadır. Güçlü ve büyük bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nin yaraları en kısa sürede tamamen saracağına yürekten inanıyor, bu süreci, millet olarak birbirimize kenetlenerek ve destek olarak manevi anlamda da atlatacağımızdan da kuşku duymuyoruz.

Giden canları geri getirmek mümkün değil ancak geride kalanları korumak ve gözetmek boynumuzun borcudur. Türkiye Kamu-Sen olarak bu büyük felakette hayatını kaybedenlere bir kez daha Yüce Allah'tan rahmet diliyor, Allah bir daha bizlere böyle felaketler yaşatmasın diyoruz" dedi.

KAHVECİ: EK ZAM VE REFAH PAYI KAÇINILMAZDIR

Gaziantep İstişare Toplantısında çalışma hayatından başlıklara da değinen Genel Başkan Önder Kahveci, Türkiye Kamu-Sen olarak her bir sorunun takipçisi oldukalarını vurguladı.

Genel Başkan Kahveci;

"Kamu çalışanlarının zam oranları enflasyon farkı dahil % 11,54 olarak gerçekleşti. Yılın ilk günlerinde Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde ve eşzamanlı olarak Türkiye'de bütün illerde ek zam ve refah payı talebimizi yaptığımız basın açıklamasıyla bir kez daha dile getirdik.

Yine ifade ediyoruz ki, Enflasyon farkı bir zam değildir. Enflasyon farkı memurlara ve emeklilere sıfır zam verildiğinin tescilidir. Enflasyonun hızla artmasıyla birlikte, memurlarımızın maaşlarındaki reel kayıpların telafi edilmesi için mutlaka ek zam ve refah payına ihtiyaç vardır. Geçtiğimiz aylarda Türkiye ekonomisinin %2,5 büyüdüğü açıklanmıştır. Türkiye ekonomisi son 16 çeyrektir aralıksız büyümektedir ama memurun ekonomisi sürekli küçülmektedir.

Türkiye Kamu-Sen olarak, kamu çalışanlarının yaşam standartlarının korunması ve iyileştirilmesi için hükümetten ek zam talep ediyoruz. Ekonomik zorlukların yoğun olarak hissedildiği bu dönemde hem ekonomik büyümenin tabana yayılması hem de memurlarımızın refah seviyesinin korunması adına refah payının da maaşlara yansıtılmasını istiyoruz. Kamu çalışanlarının özverili hizmetlerini sürdürebilmeleri ve ailelerinin geçimlerini sağlamaları için bu taleplerin karşılanması elzemdir. Yüksek enflasyon ortamında kamu çalışanlarının maaşlarının hızla erimesi, yalnızca memurlarımızı değil, dolaylı olarak tüm toplumu olumsuz etkileyen bir durumdur. Biz, memurlarımızın hakkını savunmaya ve ekonomik koşullarının iyileştirilmesi için gerekli adımları atmaya devam edeceğiz. Bu bağlamda, hükümetin taleplerimize olumlu yanıt vermesini ve kamu çalışanlarının yaşam standartlarının korunmasını bekliyoruz" dedi.

KAHVECİ: AİLE YILINDA AİLE BİRLİĞİNİN SAĞLANMASINA DİKKAT EDİLMELİDİR

Genel Başkan Önder Kahveci, "Bilindiği gibi hükümet 2025 yılını aile yılı olarak ilan etti. Bizler de aile birliğinin korunması, Türk aile yapısının güçlendirilerek sürdürülmesi bakımından bu yılın önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede aile birliğinin sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınması özellikle birbirlerinden ayrı çalışmak zorunda kalan ailelerin bir araya getirilmesi için politikaların belirlenmesi, eş yardımı ve çocuk parasının yükseltilmesi, evlilik ödeneğinin arttırılarak evliliklerin teşvik edilmesi gibi önlemlerin alınarak aile yılının hedefine uygun bir biçimde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

KAHVECİ: VERGİDE ADALET İSTİYORUZ

Son dönemlerde yaşanan ekonomik gelişmelere bağlı olarak çalışanlarımızın alım gücü düşmektedir. Çalışanlarımızın alım gücünü ancak ücret ve vergi politikaları yoluyla yükseltmek mümkündür. Ülkemizde vergi yükünün çalışanlarımızın omuzlarına yüklendiği de açık bir gerçektir. Yıl başında bir üst vergi dilimine geçişte toplam gelir üst sınır artışının düşük tutulması sonucunda çalışanlar her geçen yıl biraz daha erken bir üst vergi dilime girmekte, ödedikleri vergi giderek artmaktadır. Öyle ki vergi dilimlerindeki artış oranı memur maaşlarına yapılan artışların altında kaldığı için kamu çalışanlarından kesilen gelir vergisi rakamları da orantısız biçimde yükselmiştir. Çalışanlarımız her yıl bir öncekinden daha fazla vergi ödemektedir. Ülkemizde vergi politikası, kayıt altındakinden alabildiğine vergi tahsili üzerine kurgulanmış, dar ve sabit gelirlilerin ödediği vergi üst gelir gruplarının çok daha üzerine çıkmıştır.

Dolayısıyla halihazırda vergi ödeyenden daha fazla alarak açığı kapatmak yerine hiç vergi ödemeyen ya da ödemesi gerekenden daha az ödeyen kesime yönelmek doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu politika nedeniyle Türkiye, Avrupa'nın en yüksek dolaylı vergi oranına sahip ülkesi olmuştur. Bu nedenle vergi politikaları vergiyi tabana değil artık tavana yaymak şeklinde belirlenmeli ve herkesin gelirine göre vergi ödemesini sağlayacak, servet transferini alttan yukarı doğru değil yukarıdan aşağıya doğru gerçekleştirecek vergi sistemine ihtiyaç vardır. Aksi halde ekonomideki bütün olumsuz gelişmeler dar ve sabit gelirlilerin yapacağı fedakarlığa bağlı olarak aşılmakta, her dönemde zengin daha zengin fakir daha fakir hale gelmektedir.

Ortaya çıkan bu durumun düzeltilmesi ve kamu çalışanlarımızın gelirlerinden yapılan kesintilerin düşürülerek alım güçlerinin korunması için gelir vergisi dilimlerinin ekonomik gerçeklere uygun şekilde yükseltilmesi ve çalışanlar için gelir vergisi oranının %15'te sabitlenmesi gerekmektedir. Yakın bir zamanda bütçe görüşmeleri başlayacaktır. Türkiye Kamu-Sen olarak vergide adaletin sağlanması, herkesten geliri nispetinde vergi alınması ve çalışanlarımızın alım güçlerinin yükseltilmesi için gerekli adımların atılmasını beklemekteyiz"

KAHVECİ: MEMUR EMEKLİSİNE İLAVE EK ÖDEME VERİLMELİ

"Memurlar, emekliler ve aileleri hesaba katıldığında yaklaşık 25 milyonu bulan bir kitlenin beklentilerinin iktidarımız nezdinde mutlak surette karşılık bulması ve sorunlarının çözülmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi 2023 yılı temmuz ayında yalnızca çalışan kamu görevlilerine ödenmeye başlanan 8 bin 77 TL tutarındaki ilave ek ödeme, artışlarla birlikte bugün 16 bin 165 TL'ye yükselmiş ancak bu ödemenin emekli maaşlarına sayılmaması nedeniyle çalışma yaşamı ile emeklilik arasındaki bağ tamamen kopmuş, emekli maaşlarının ödenen prim ve kadro ile olan ilişkisi kesilmiştir. Memur emeklilerine çalışırken aldıkları maaşın %45'i kadar emekli maaşı bağlanmaktadır. İlave ek ödemenin emekli maaşlarına yansıtılmaması bu oranı daha da düşürmüştür. Emekli maaşı hesabına dahil olmayan miktar büyüdükçe, emeklilikteki adaletsizlik de katlanarak büyümektedir.

Yaşanan ekonomik gelişmeler ve memurların alım gücündeki erime dikkate alındığında; emekliliğe yansımayan ilave ek ödeme Anayasamızın ölçülülük, adalet ve kanun önünde eşitlik ilkelerine de aykırı bir durum teşkil etmektedir. Çalışma hayatı ile emeklilik arasındaki makasın bu denli açılmasının adalet ve hakkaniyetle bağdaşır bir yanının olmadığı açıktır. Kamu çalışanlarımızın bu şartlar altında emekli olduğunda hayat standardını nasıl koruyacağı izaha muhtaçtır. Böyle olunca memurlarımız emekli olmak istememekte, memurlarımızın çoğu 65 yaşına kadar çalışmak zorunda kalmaktadır. Emekli olduktan sonra da düşük maaşla yaşam mücadelesi verecektir. Sosyal devlet, vatandaşlarına çalışırken de emekli olduğunda da onurlu bir yaşam sağlamakla mükelleftir. Yıllarca devletimize hizmet etmiş emeklilerin hayat standardını korumak, açlık sınırının üstünde bir maaşla huzur içinde yaşamasını sağlamak, önceliğimiz olmalıdır. Memur emeklilerinin durumu mutlaka düzeltilmeli, ilave ek ödeme memur emeklilerine verilerek bu yoldaki ilk adım atılmalıdır"

KAHVECİ: TÜM EK ÖDEMELER EMEKLİLİĞE SAYILMALIDIR

"Hepimizin bildiği gibi memur emeklileri, ülkemizin en mağdur kesimidir. Memurlarımızın hem emekli aylığına sayılmayan ödemeler nedeniyle maaşları ve emekli ikramiyeleri son derece düşük hesaplanmakta hem de ifa ettikleri görev ve görev aylıkları ile emekli aylıklarındaki ilişki tamamen kopmuş durumdadır. Bir memurun emekli maaşı ile çalışırken yaptığı görev, aldığı maaş ve ödediği pirimin hiçbir bağlantısı kalmamıştır. Çalışırken bir işçi ile aynı maaşı alan bir memur, emekli olduğunda işçiden yarı yarıya daha az emekli maaşı almaktadır. Hal böyleyken bir de 5510 sayılı Kanunun getirdiği olumsuzluklar memurlarımızı mağdur etmektedir. 2008 yılının Ekim ayından önce göreve başlayan bir memurla bu tarihten sonra göreve başlayan memurun sosyal güvenlik ve emeklilik hakları aynı değildir. 2008 sonrasında göreve başlayan memur daha fazla prim ödemekte ama bu tarihten önce göreve başlayan memurdan daha az emekli maaşına hak kazanmaktadır. Ayrıca en düşük emekli aylığı miktarı da 2008 öncesi ve sonrasında göreve başlayanlar için farklı hesaplanmaktadır. Bu durum, kanun önünde eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı gibi sosyal devlet anlayışına da uygun değildir. 5510 sayılı Kanundan kaynaklı bu çifte standardın da mutlaka giderilmesi en büyük beklentimizdir."

KAHVECİ: BİRİNCİ DERECEYE GELEN KAMU GÖREVLİLERİNE 3600 EK GÖSTERGE VERİLMELİDİR

"Bununla birlikte yine geçtiğimiz yıllarda sayın Cumhurbaşkanımızın da söz verdiği, birinci dereceye gelen tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 3600'e yükseltilmesi konusu da henüz hayata geçirilmiş değildir. Ek gösterge bilhassa memur emeklilerinin maaşlarını doğrudan ilgilendirdiği için emekli maaşlarının belirlenmesi bakımından hayati öneme sahiptir. Milyonlarca memur ve emekli Cumhurbaşkanımızın sözünün hayata geçirilmesini beklemektedir. Hatırlanacağı gibi 2023 yılında yürürlüğe giren uygulama ile kamu görevlilerinin ek gösterge sorunu büyük ölçüde çözülmüş iken o dönemdeki ikazlarımızın karşılık bulmaması nedeniyle 1. dereceye gelen memurlarımız açısından bir haksızlık ortaya çıkmıştı.

Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümet yetkilileri de genel seçimler öncesinde bu durumun düzeltileceğine ve birinci dereceye gelmiş tüm memurların ek gösterge rakamlarının 3600'e yükseltileceğine dair taahhütte bulunmuştu. Hatta dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin de konu hakkındaki kanun teklifinin hazır olduğunu belirtmişti. Ne var ki, bugüne kadar bu yönde atılmış herhangi bir adım olmadığını görmekteyiz. Devlette devamlılık esastır.

Bu doğrultuda Sayın Cumhurbaşkanımızın seçimler öncesinde verdiği sözün gereği yerine getirilmeli, önceki çalışma Bakanı döneminde hazırlanan teklif, vakit geçirilmeden TBMM gündemine taşınmalıdır. Ekonomik gelişmelerin kamu çalışanları üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin bertaraf edilmesi adına atılacak en önemli adım ek gösterge konusudur.

Birinci dereceye gelen tüm memurların ek göstergeleri 3600'e yükseltilerek bu konu çözüme kavuşturulmalıdır"

KAHVECİ: YARDIMCI HİZMETLİLER MÜJDE BEKLİYOR

"Kamu kurum ve kuruluşlarında yaklaşık 110 bin dolayında yardımcı hizmetler sınıfı personeli bulunmaktadır. Bu çalışanlarımızın büyük çoğunluğu yüksekokul mezunudur ve pek çoğu kurumlarında memurlarla aynı görevi yürütmektedir. Bu çalışanlarımız da kamu görevlisi olduğu halde, bir türlü açılmayan görevde yükselme sınavları nedeniyle eğitim durumlarına uygun kadrolara yükselme imkanı bulamamaktadır. Yardımcı hizmetlilerimizin yer değiştirme hakkı da kısıtlıdır. Kamuda en düşük ücretli kesim olan yardımcı hizmetler sınıfı personelin mağduriyetini gidermenin en uygun yolu bu çalışanlarımızın yaptıkları işlere ve eğitim seviyelerine uygun görevlerin bulunduğu genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmeleridir.

Daha önce toplu sözleşme görüşmelerinde ve Kamu Personeli Danışma Kurulunda bu yönde önemli gelişmeler kaydetmiştik. Ancak sonrasında yetkililerin olumsuz tavırlarıyla karşılaştık. Kamu bütçesine yük teşkil etmeyecek olan bu talebimizin hayata geçirilmesi ve Yardımcı Hizmetler Sınıfı personelinin Genel İdare Hizmetleri Sınıfına alınması yüzbinlerce vatandaşımızın yüzünü güldürecek, kamuda kariyer ilkesinin hayat bulmasını sağlayacaktır.

Türkiye Kamu-Sen olarak yardımcı hizmetli personelimizin haklı taleplerinin daima takipçisiyiz, bu sorun çözülünceye kadar mücadele etmeye kararlıyız.

KAHVECİ: TAŞERON VE SÖZLEŞMELİ İSTİHDAMA SON VERİLMELİ

Kamu çalışanlarının önemli sorunlarından bir tanesi de kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli istihdamının asıl istihdam biçimi haline gelmesi ve birçok kurumda yeniden taşeron işçiliğinin artış göstermesidir. 7433 sayılı Kanunla 2023 yılında sözleşmeli personelin büyük bir kısmı kadroya geçirilmiştir. Ancak aynı Kanunla kurum ve kuruluşlarda ilk atamalarda personelin 3 yıl süre ile sözleşmeli personel pozisyonlarına atanması, ardından da 1 yıl boyunca atandıkları kurum ve bölgede çalıştıktan sonra memur kadrolarına geçebilmeleri hükme bağlanmıştır.

Bu da sözleşmeli personel çalıştırmayı bir istisna olmaktan çıkarmış kamuda asıl istihdam haline getirmiştir. Buna bağlı olarak sözleşmeli kamu çalışanları 4 yıl boyunca ailelerinden ayrı kalmakta, yer değiştirme başta olmak üzere birçok hakkı kullanamamaktadır. Kamuda asli ve sürekli görevler mutlaka kadrolu memurlar eliyle gördürülmelidir. 3+1 süreli sözleşmeli statüde istihdam kaldırılarak tüm kamu görevlilerinin 657 sayılı Kanunun 4/A maddesi kapsamında kadrolu olarak istihdamı sağlanmalı, kamuda 4/A'lı kadrolu ve güvenceli istihdam esas alınmalı, esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri tamamen sonlandırılmalıdır. Ayrıca Kanunda kapsam dışı kalan PTT'deki İHS'li personel, fahri Kur'an kursu öğreticileri, Aile Bakanlığı'nda ek ders karşılığı çalışan personel ile diğer vekil memurlar gibi çalışanlar da kadro kapsamına alınmalıdır. Bununla birlikte kamuda yeniden giderek artış gösteren taşeron işçi çalıştırılması uygulamasına bir an önce son verilmelidir. Taşeron uygulamasının doğurduğu olumsuz sonuçları yakın zamanda yaşayarak gördük. Sorunun çözülmesi için büyük mücadeleler verdik.

Nihayet gelinen noktada aynı sorunların tekrar baş göstermesinden son derece rahatsız olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Hem sözleşmeli personeli kadroya geçirerek hem de taşeron uygulamasına çözüm üreterek bu uygulamaların yanlış olduğunu kabul ettikten sonra bu yanlışlara yeniden dönmenin kimseye bir yarar sağlamayacağını da özellikle vurguluyoruz. Bunun yanında kamuda görev yapan mühendislerimiz başta olmak üzere meslek erbabımızın da köklü sorunlarının tez elden çözülmesi için özel bir gayret gösterilmeli, mühendislik meslek kanunu mutlak surette çıkarılmalıdır"

KAHVECİ: YENİ BİR KAMU PERSONEL REJİMİ İÇİN ÇALIŞMALARIMIZI SONA GETİRDİK

"Türk Kamu Personel Sisteminin temelini oluşturan 657 sayılı Kanun, 1965 yılında kabul edilmiş, mali hükümleri ise 1970 yılında yürürlüğe girmiştir. 60 yıla yakın süredir uygulanan bu sistem de değişen şartlara uyarlanmak zorundadır. Geride kalan zaman diliminde istihdam biçimleri çeşitlenmiş, 32 farklı mevzuata tabi çalışan grubu oluşmuştur.

Aynı işi yapan, aynı nitelikteki çalışanların özlük hakları, maaşları, yetki ve sorumlulukları farklıdır. Kamuda ücret sistemi, çok çeşitli ödeme kalemleri nedeniyle karmaşık bir hal almış, kamu görevlileri mali haklarını dahi bilemez hale gelmişlerdir. Atama, sicil, yer değiştirme, terfi, izin hakkı, disiplin gibi birçok konuda ciddi sorunlar baş göstermiştir.

Görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki bağ kopmuş, memur emekli maaşı reel olarak azalmış, 2008 öncesi ve sonrası göreve başlayanların sosyal güvenlik hakları farklılaştırılmıştır. Çeşitliliği artan kamu hizmetleri nedeniyle hizmet sınıfları, personelin nitelik ve görevlerini yansıtmaz hale gelmiştir.

Ortaya çıkan sorunların bir kısmının uygulamadan kaynaklı aksaklıklar olduğunu göz ardı etmeksizin, bu sistemin düzenlenmesi ve içinde bulunduğumuz 21. yüzyılın şartlarına uygun hale getirilmesi bir gereklilik haline gelmiştir. Yeni bir çağa adım atarken eskinin aksayan ve köhnemiş mantığıyla değil yeni, geleceğe uygun ve etkili bir sistem ile büyük ülke idealine ulaşabileceğimize inanıyoruz. Ülkemizi geleceğe taşıyacak, yapay zeka, otonom sistemler, nesnelerin interneti gibi unsurlarla iç içe çalışmaya uygun bir yapı, zaman kaybetmeksizin oluşturulmalıdır.

Türk Yüzyılına uygun bir kamu yönetimini oluşturacak, nitelikli bir kamu istihdamı ve Türk Yüzyılını omuzlarında yükseltecek, geleceğinden umut var olan bir kamu çalışanı için, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı hedeflerine uygun bir zihniyet değişimi gerekmektedir. Türkiye Kamu-Sen olarak üstlendiğimiz çalışan, üreten ve yol gösteren sendikacılık misyonumuza uygun bir şekilde yine bir ilki gerçekleştirdik. Türk Yüzyılında yeni Kamu Personel Rejimi için elimizi taşın altına koyduk, bütün imkan ve birikimimizle geleceğimizi şekillendirecek bir personel rejiminin kapılarını araladık. Uzun bir süreden beri akademisyenlerimizle, uzmanlarımızla, değerli bürokratlarımızla yoğun çalışmalar yürüterek yeni personel sisteminin temel dinamiklerini ortaya koyduk. Yaptığımız çalışmayı temel ilkeler, amaçlar ve yapılması gerekenler şeklinde çerçevelendirdik.

Naip olursa 11 Şubat'ta düzenleyeceğimiz panelimizde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Vedat Işıkhan başta olmak üzere, siyasi partilerden değerli isimler, bürokratlar, akademisyenlerin katılımlarıyla Kamu Personel Rejimi çalışmamızı kamuoyu ile paylaşacağız.

KAHVECİ: KAMU ÇALIŞANLARINA BAYRAM İKRAMİYESİ VERİLMELİ

"Türkiye Kamu-Sen olarak kamuda yalnızca memurlarımızın alamadığı bayram ikramiyesinin ödenmesi için yıllardır dile getirdiğimiz talebimizi bir kere daha yineliyoruz. Memurlar da devletin görevlisi olarak bu ödemeyi herkes kadar hak etmektedir. Memurlarımıza bayram ikramiyesi ödenmesi, son derce insani ve eşitlik ilkesinin gerektirdiği haklı bir taleptir. Kamuda bayram ikramiyesi alamayan tek kesim olan memurlarımız, artık daha fazla ihmal edilmemeli, yok sayılmamalıdır. Hükümet 25 milyon memur ve memur ailesinin beklentilerini sevince dönüştürmelidir"

KAHVECİ: TÜM HİZMET KOLLARINDA YETKİYİ ALACAĞIZ

"Ekonomik ve sosyal alanda yaşadığımız pek çok olumsuzluğun yanında bu süreçte özellikle kamu çalışma hayatında yetkili görünen ama ortalarda hiç görünmeyen malum sendika ve konfederasyonların durumun vahametini kavrayamamış olmaları, geleceği görmekten uzak tutum ve yaklaşımları, toplu sözleşme görüşmelerinde ihanete varan vurdumduymazlıkları, kamu çalışanlarının ekonomik olarak her geçen gün biraz daha geriye gitmesiyle sonuçlanmıştır.

Yetkili sendikalar ve konfederasyonun bu gafleti, yıllar içinde memur maaşının dolar, euro, altın gibi yatırım araçları karşısında sürekli erimesine, ailenin zorunlu tüketim harcamalarına yetecek düzeyde uzak kalmasına neden olmuştur. Vergi dilimlerindeki adaletsizlik, önümüzdeki dönemde yaşanacak enflasyon ve oluşan belirsizlik 2025 yılının kamu çalışanları açısından çok daha zorlu geçeceğini göstermektedir. Önümüzdeki yıl yapılacak toplu sözleşme görüşmeleri, 2028 yılına kadar memur ve emeklilerin kaderinin belirleneceği önemli bir dönemeçtir.

Bu noktada kamu görevlilerimizin ve emeklilerin geleceği, 2025 yılı ağustos ayında gerçekleştirilecek toplu sözleşme görüşmelerinde yetkili olarak yer alacak sendikalara bağlanmıştır. Bu nedenle önümüzdeki yetki dönemi kamu görevlilerimiz açısından hayati bir önem kazanmıştır. Hepimizin bildiği gibi son yıllarda üye sayımızı sürekli artırmayı başarıyoruz. Bu sene de türlü olumsuzluklara rağmen üye sayımızı 16 bin 598 artırarak toplamda 569 bin 546'ya ulaştık. Üye sayımız her geçen gün artmaya devam ediyor. Önümüzdeki yetki süreci toplu sözleşme görüşmelerine yetkili olarak oturabilmemiz açısından son dönemde önemlidir. Bu dönem bizlerle birlikte mücadeleye karar veren yeni üyelerimizle kucaklaşacağımız günler olacaktır. Teşkilat mensuplarımızın var gücüyle çalışarak bu gerçekleri kamu çalışanlarımıza anlatacağından ve Konfederasyonumuz ve sendikalarımızın yeniden yetkiyi alarak memurlarımızı en güzel şekilde temsil edeceğinden şüphem yoktur. Kamu çalışanlarının ekonomik uçuruma sürüklenmelerini önlemenin yegane yolu budur.

Bugüne kadar verdiğimiz mücadele ile kamu görevlilerinin sahip olduğu hakların büyük çoğunluğunda emeği ve imzası olan ve her türlü olumsuz şarta rağmen üye sayısını istikrarlı bir biçimde artıran Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalarımız, siz değerli teşkilat mensuplarımızın gayretleriyle, bu süreçten de büyüyerek çıkacaktır.

İlkemiz önce ülkemiz düsturu ile yürüttüğümüz; çalışan, üreten, yol gösteren sendikacılık anlayışıyla beslediğimiz mücadelemiz, bugün dünyanın içinden geçmekte olduğu bu değişim döneminde kamu görevlilerinin en fazla ihtiyaç duyduğu olguları bünyesinde barındırmaktadır. Bundan sonra gerçek anlamda milli sendikalara ve yol gösterici anlayışa her zamankinden fazla ihtiyaç vardır. Ürettiği fikirler, geliştirdiği öneriler, getirdiği tedbirler ve geleceği öngören yaklaşımlarıyla Türkiye Kamu-Sen ve sendikalarımız geleceğin sendikacılığını inşa etmektedir. Çok çalıştık, çok yorulduk ama asıl mücadele bundan sonra başlıyor. Gerçekleştirilecek toplu sözleşme görüşmelerine yetkili konfederasyon olarak katılmak, sendikalarımızın yetkiyi alarak kamu çalışma hayatında yaşanan travmayı bertaraf etmek için önümüzde tarihi bir dönemeç bulunmaktadır. Bu tarihi günlerde her bir teşkilat mensubumuzun omuzlarına da tarihi sorumluluk yüklenmiştir.

Kamu görevlilerimizin ihmalden kurtulmaları için son bir şans imkanı sunan bu günleri iyi değerlendirerek geleceğe Türkiye Kamu-Sen mührünü vurmak, siz kıymetli ve vefakar teşkilat mensuplarımızın ellerindedir. Türkiye Kamu-Sen ve sendikalarımızın toplu sözleşme masasında söz ve imza sahibi olması adına her zamankinden fazla gayret göstereceğinize inanıyor, bu kutlu yolda daha fazla çalışmamız gerektiğinin bilinmesini istiyorum" diyerek sözlerini noktaladı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber