Öğretim Görevlisi İlanlarında Rekabetin Önü Açılmalı!
Devlet yükseköğretim kurumları, öğretim görevlisi ilanlarında akademik rekabeti sağlayacak tedbirleri sağlamalı!

Bilindiği üzere, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından üniversiteler tarafından ilan edilen öğretim üyesi, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi kadrolarında kişiye özel şartların önüne geçmek, uygulamada birlikteliği sağlamak amacıyla 11 Nisan 2023 tarihinde tüm üniversitelere yazı göndermişti.
Habere ulaşmak için TIKLAYINIZ.
Söz konusu yazıda her bir ünvan için ilanlarda yer verilebilecek şartlar izah edilirken, akademik kadroların kullanımında mevzuatlara uygun olmayan, bilimsellikten uzak, sübjektif, kişiye özgü ve bir adayı tanımlayan şartlara yer verildiğinin tespit edildiği de ifade edilmiştir.
Gelinen iki yıla yakın süreçte, "Cami ne kadar büyük olsa imam bildiğini okur" atasözünden hareketle Rektörler ne Yükseköğretim Kurulu Başkanlığını ne de kendi iç kurullarını dinlemek yerine bildiğini okumaya devam etmektedir.
Hadi gelin size yine "İmam Bildiğini Okur" örneğinden bir ilan gösterelim.
Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından 28 Şubat 2025 tarihli Resmi Gazete'de iki adet Öğretim Görevlisi ilanı yayımlanmıştır.

Her iki ilanda da yer alan şartlara dikkat ettiğimizde, her ne kadar istihdam edilecek programlarla ilişkili görünse de belirli bir adayı tarif ettiği açıktır.
Örneğin; Sivil Savunma ve İtfaiyecilik Programı Öğretim Görevlisi kadrosuna başvuracak adaylarda aranan C sınıfı iş güvenliği belgesi tecrübesi yalnızca kamu kurumlarıyla sınırlandırılmıştır. Özel sektörde iş güvenliği uzmanı olarak çalışanlar başvuramamaktadır.
Diğer yandan, "yanma ve yangın, arama ve kurtarma, ilk yardım ve acil sağlık hizmetleri" kritik önemi haiz olan konulardaki eğitimlerin süresi, eğitimlerin alınması gereken yerler gibi birçok husus belirsizdir. İlanın bu haliyle bir saatlik farkındalık eğitimleri alan kişiler de bu kadroya başvurabilecektir.
Yakın bir zamanda acı kayıplar yaşadığımız Bolu yangınından sonra Sivil Savunma ve İtfaiyecilik programı gibi sahaya meslek elemanı yetiştiren programlara alınacak akademisyenlerde çok daha hassas ve seçici davranmamız gerektiğini düşünüyoruz.
Bununla birlikte, İletişim Koordinatörlüğünde çalıştırılacak öğretim görevlisinde de önceliğin İletişim Fakültesi mezunlarında olması gerektiğini değerlendiriyoruz. İlave olarak, redaktörlük tecrübesi ilgili birim için önemli olmakla birlikte bunun üç yıl gibi belirli bir adayı tarif eder düzeyde sınırlandırılması da soru işaretleri barındırmaktadır.
Sonuç olarak, umarım yanılırız ancak bu iki kadroya da ikinci bir kişinin başvurmasının oldukça zor olduğu görülmektedir. Üniversitelerin YÖK'ün yazısını dikkate almak suretiyle öğretim görevlisi kadrolarında akademik rekabeti sağlayacak şekilde ilanlarını hazırlamalarını bir kez daha dikkatlerine sunmak isteriz.