Bakan Çelik: Eylül'de 10 bin öğretmen ataması olacağını söylemedim

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 14 Eylül 2008 11:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Umur Talu'nun yazısı

Mektupları açıklıyorum!

Bugün üç yazıya üç "yetkili"den gelen "resmi" mektupları yazıyorum. Ses geliyor yani! Hepsinden de "üzülerek".

Milli Eğitim Bakanı Çelik mektup yollamış:

"Bir yazınız üzerine zat-ı âlinizle yaptığım telefon görüşmesinde size Eylül ayında 10 bin öğretmen atayacağımızı kesinlikle söylemedim.

18 bin sözleşmeli öğretmen atamasından sonra 2008 içerisinde 10 bin sözleşmeli öğretmen daha atayacağımızı söyledim.

Görüşmemizin kaydı varsa, şayet kaydı varsa oraya bakmanız yeterli olacaktır ve kayıtlar bizi teyit edecektir."

Ben önce sağa sola sordum; "bunamış olabilir miyim" diye.

Onca telefon, kod, şifre, hatıra, sır, tarih, coğrafya, mekan ve zaman tutabiliyor aklım hala.

Ama "şayet kayıt"a da baktım.

Tabii, kimi çok demokrat ve etik olan da dahil, kimi meslektaş ile devletin tüm istihbarat birimlerinin yaptığı gibi, habersiz, gizli, kuralsız banda kaydetme kabiliyetim yok.

Yazarım.

O kayıtlara baktım.

Bakan beni 26 Ağustos'ta aramış. Aynen not almışım. Notları da aynen yazıya koymuşum (27 Ağustos 2008):

"2008 başında ' 30 bin öğretmen atayacağız ' dedim. Sonra bunu 35 bine çıkardık. 25 bini atandı. Eylül'de de 10 bini atanacak."

Böyle bir cümleyi ben nasıl organize ederim! Atayamam, atamam!

Bakan başka şey düşünüp bambaşka şey söylemiş olabilir, ağzından öyle çıkmış olabilir, ama evet, ağzından çıkan bu işte.

İlk yazdığımda da, sıcağı sıcağına "Ben öyle demedim" itirazı yok; ikincide de. Üçüncüde geliyor ancak.

Aradaki fark anormal zaten:

Biri "30 binden 35 bine çıkartılan öğretmen ataması; 25 bini atandı, 10 bini eylülde"... İkincisi, "18 bin sözleşmeli öğretmen atamasından sonra 2008 içinde 10 bin sözleşmeli öğretmen daha."

İkincinin manası şu: Zaten görevli sözleşmeli öğretmenlere kadro.

"2008 içerisi" için de Bakan'ın yeni açıklaması şu: "Söz konusu 10 bin sözleşmeli öğretmen atamamız Kasım ayında gerçekleşebilecektir."

Bakan nazikçe, "Kimsenin bizim yalancımız olmasını da istemeyiz" demiş.

Hakikaten öyle.

Ben neden hükümetin yalancısı olmak isteyeyim ki! O iş için görevli bakanlar, bürokratlar var.

Ama, on binlerce yetiş(tiril)miş insan; perişan, kırgın, kırık, bunalmış... "sahici" bir şeyler bekliyor! Yatsıya kadar mumlara bakıp durmak istemiyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber