Üniversite anlayışını YÖK ortadan kaldırdı

Haber Giriş : 23 Kasım 2004 07:01, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

YÖK'ün bir an önce kaldırılarak, Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde çağdaş bir öğretim kanunu yapılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. İbrahim Ortaş, "YÖK Kanunu ile üniversite anlayışı kaybedildi" dedi.

Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, "Üniversitelerin gelişmesinin önündeki en büyük engel olan YÖK bir an önce kaldırılmalıdır" dedi. Prof. Ortaş, kuruluşundan bu yana 23 yıl geçmesine rağmen Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) hiçbir olumlu gelişmeye imza atamadığını belirterek, "Nicel anlamda üniversite, öğrenci sayısı ve uluslararası yayın sayısı artmış ancak üniversiter anlayış ilerletilemediği gibi nerdeyse bütünüyle kaybedilmiştir" diye konuştu.

YÖK'ün bugüne kadar ki uygulamaları ile üniversitelerde bilimselliğin ve bilimsel yaklaşımların kurumsal kimliğe kavuşturamadığını kaydeden Ortaş, yapılan bir çok anket sonucunda öğretim üyelerinin kendi alanları dışında kitap okumadıkları, toplumdan izole yaşadıkları, yaşadıkları toplumun sorunları üzerinde düşünmedikleri, sanatsal ve kültürel etkinliklerle ilgilenmediklerinin ortaya çıktığını vurguladı.

Bilgi çağının gerisinde

Prof. Dr. Ortaş, Avrupa Birliği'ne adaylık sürecinde Türkiye'nin bütün sorunlarının temelinde nitelikli insan gücü ve teknik bilgi eksikliğinin bulunduğunu savundu. Türk yükseköğretiminin sorunlarının ve sorumluluklarının görünenden çok daha büyük olduğunu ifade eden Ortaş, YÖK Kanunu'nun Türkiye'yi bilgi çağına taşımakta yetersiz kaldığının başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hükümet, Yükseköğretim Kurulu, öğretim üyeleri, öğrenciler tarafından belirtilmesinin yeni bir üniversitelerarası üst örgütlenme kanununa ihtiyaç olduğunun en açık ifadesi olduğunun altını çizdi. Ortaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

Çağa uygun bir kanun

"Konuyu bilen değişik kesimlerden uzmanlarca oluşan bir platform çerçevesinde çağa uygun yeni bir yükseköğretim kanunu hazırlanmalıdır. Üniversiteler, TÜBİTAK, öğretim üyeleri ve öğrenci dernekleri ve sendikaları gibi kuruluşların temsilcilerinin atölye türü çalışmalarla şekillendireceği yeni bir kanuna gereksinim bulunmaktadır. Bu kanun bilim özgürlüğünü güvence altına almalı, üniversiteleri özerk, demokratik ve çağdaş bir yapıya kavuşturucu asgarileri içermelidir. Açıkçası yeni üniversite kanunu toplum hayatının her alanına bilimsel düşünceyi yerleştirmeyi hedeflemelidir. Bunun için de çağına uygun ve geleceği kazanmaya yönelik köklü bir bilim reformu yaratmayı ve bunu hayata geçirmeyi sağlamalıdır."

yenişafak

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber