Kamu bankalarının özel hukuk hükümlerine göre personel çalıştırması Anayasa'ya aykırı bulunmadı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 29 Ocak 2009 09:30, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01

29 Ocak 2009 PERŞEMBEResmî GazeteSayı : 27125

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Esas Sayısı : 2007/73

Karar Sayısı : 2008/158

Karar Günü : 6.11.2008

İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri Kemal Anadol, Haluk Koç ile birlikte 137 Milletvekili

İPTAL DAVASININ KONUSU: 15.11.2000 günlü, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un 2. maddesinin (3) numaralı fıkrasının, 18.4.2007 günlü, 5626 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle değiştirilen beşinci ve altıncı tümceleriyle, aynı maddeyle eklenen yedinci tümcesinin Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 6., 7., 8., 11. ve 138. maddelerine aykırılığı savıyla iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.

I- İPTAL VE YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN GEREKÇESİ

İptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren 8.6.2007 günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:

?III. GEREKÇE

05.11.2000 Tarihli ve 4603 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun 2 nci Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasının; 18.04.2007 Tarih ve 5626 Sayılı Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci Maddesi ile Değiştirilen Beşinci ve Altıncı Cümlelerinin ve Aynı Madde ile Eklenen Son Cümlesinin Anayasaya Aykırılığı

18.04.2007 tarih ve 5626 sayılı Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesiyle 05.11.2000 tarihli ve 4603 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikler ve bu fıkraya eklenen cümle ile yapılan ve iptali istenen düzenlemede; 4603 sa­yı­lı Ka­nu­nun 2 nci mad­de­si­nin (3) nu­ma­ra­lı fık­ra­sı­na gö­re, ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rı­lan ban­ka­la­rda özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne gö­re ça­lış­tı­rı­la­cak per­so­ne­lin sa­yı­sının, un­va­nının, üc­ret ve sa­ir ma­li hak­la­rının banka­la­rın ge­nel ku­rul­la­rın­ca tes­pit olu­nması, ge­nel ku­rul­ların bu yet­ki­le­ri­ni yö­ne­tim ku­rul­la­rı­na dev­re­de­bi­leceği ve per­so­nel is­tih­da­mı­na iliş­kin di­ğer hu­sus­lar­da yö­ne­tim ku­rul­la­rının yet­ki­li­ olduğu hükme bağlanmıştır.

Böyle bir düzenleme, Anayasa hükümleriyle bağdaşmamaktadır.

15 Ka­sım 2000 ta­ri­h ve 4603 sa­yı­lı Kanunun 1 inci maddesinde ?Bu Kanunun amacı, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketinin (bankalar) çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin gereklerine göre çalışmalarını ve özelleştirmeye hazırlanmalarını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmaları ile hisse satışlarına ilişkin düzenlemelerin ve hisselerin tamamına kadarının özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzel kişilere satışının gerçekleştirilmesidir? denilmiştir.

4603 sayılı Kanunun açıklanan 1 inci maddesi ile diğer maddeleri incelendiğinde, bu Yasa'nın söz konusu bankaların özelleştirmeye hazırlanmalarını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmalarını ve bu süreç tamamlandıktan sonra özelleştirilmelerini amaçladığı görülmektedir.

Diğer yandan, bu bankalarda özel hukuk hükümlerine göre istihdam edilecek personelin belirlenmesinde uygulanması gereken Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Daimi Kadrolarına İlk Defa İşçi Olarak Alınacaklar Hakkında Uygulanacak Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in (R.G.T. 29.08.2002, 24861 Sa. 24861) 2 nci maddesinde, bu Yönetmeliğin uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşlar arasında özelleştirme programına alınmış kamu payı ağırlıklı kuruluşlara yer verildikten sonra 4 üncü maddesinde, bu Yönetmelik kapsamında bulunan kamu kurum ve kuruluşlarına daimi işçi olarak alınacaklarda, kamu personeli için yaptırılan merkezi sınavla aynı veya farklı tarihlerde ve en fazla yılda bir, en geç dört yılda bir olmak üzere Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünün koordinatörlüğünde Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığına yaptırılacak merkezi yazılı sınava katılarak başarılı olduklarına dair belgeye sahip olmaları şartının aranacağı öngörülmüş, 5 inci maddesinde ise, kamu kurum ve kuruluşlarının kendi yönetmelik ve diğer düzenlemelerindeki bu Yönetmeliğe aykırı hükümleri uygulanmayacağı; daimi işçi kadrosu için yapılan merkezi sınavı kazananlar arasından karşılanamayan işgücü talepleri, kamu personeli için yapılan merkezi sınava katılan ve başarılı olanlar arasından bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde karşılanabileceği kurallarına yer verilmiştir.

Öte yandan, 4603 sayılı Kanunun 2 nci ve 3 üncü maddeleri ile 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesine göre çıkarılan 09.08.2004 tarih ve 2004/7682 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (R.G.T. 14.08.2004, Sa. 25553) ile değiştirilen 28.03.2001 tarihli ve 2001/2202 sayılı Bakanlar Kurulunun Kararının 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında, ?Bankalar; modern bankacılık anlayışı ile kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda ihtiyaç duyacağı niteliklere sahip personeli, örgüt analizi, iş analizi, iş ölçümleri, her bir pozisyonun görev tanımı ve bu pozisyonlarda çalıştırılacaklarda aranacak nitelikler ile gerekli pozisyon sayısı esas alınarak bankaların yönetim kurullarınca belirlenecek norm kadro dahilinde istihdam ederler. İhtiyaç duyulan niteliklere sahip adaylardan yeterli iş tecrübesi olmayanlar için yazılı sınav şarttır? denilmiştir.

Yukarıda değinilen Yasa, Yönetmelik ve Bakanlar Kurulu kararı hükümleri birlikte değerlendirildiğinde 4603 sayılı Yasa'da niteliği belirtilen yeniden yapılandırma sürecinde bankalarca özel hukuk hükümlerine yeni istihdam edilecek personele ilişkin yasal düzenlemelerin de, özelleştirme amacına yönelik, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak yapılmasının gerekeceği açıktır.

İptali istenen cümleler ile yapılan düzenlemelerin; yeni istihdam edilecek personel sayısına bir sınırlama getirmedikleri, sınav yapılmadan personel istihdamına olanak sağladıkları ve belirli bir öğrenim görmüş olma koşulunun aranmasını öngörmedikleri ve bütün bu hususları banka genel kurulları ile yönetim kurullarının takdirine bıraktıkları için kamu yararı amacına yönelik olmadığı kuşkusuzdur.

Yasaların kamu yararına dayanması gereği hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır. Bir hukuk devletinde, devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının ?kamu yararı? olması gerekir. Bu gereklilik, kamu yararını, yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir.

Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen hukuk devleti, her eylem ve işlemi hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumları benimseyen, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, yasaların üstünde Anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir. ?Yasaların kamu yararına dayanması? gereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır (Anayasa Mahkemesinin 28.01.2004 tarih, E.2003/86, K.2004/6 sayılı kararı).

Açıklanan nedenle iptali istenen cümleler ile yapılan düzenlemeler, kamu yararı amacına yönelmemiş oldukları için Anayasanın 2 nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadırlar.

Öte yandan, 4603 sayılı Kanun'un yü­rür­lü­ğe gir­di­ği 25.11.2000 ta­rihinde söz konusu ban­ka­lar­da ka­mu per­so­nel re­ji­mi­ne gö­re gö­rev ya­pan per­so­nel­den isteyenlere mevcut sta­tü­sü ile ça­lış­ma hak­kı, is­tek­le­ri ha­lin­de ve yö­ne­tim ku­ru­lun­ca uy­gun gö­rü­len­le­re özel hukuk hü­küm­le­ri­ne gö­re ça­lış­ma hak­kı, özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılmak üzere kendisine sözleşme teklif edilen ancak özel hukuk hükümlerine göre çalışmayı kabul etmeyen gerekse özel hukuk hükümlerine göre çalışması uygun görülmeyip sözleşme imzalanmayan personele de, di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­na na­kil hak­kı ve­ril­miş­tir.

Bankaların bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte çalışan personelinden 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa göre emeklilik hakkını kazanmış olanlara Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay, bu hakkı 2002 yılı sonuna kadar kazanacak olanlara da kazandıkları tarihten itibaren üç ay içinde emeklilik başvurusunda bulunmaları halinde emekli ikramiyeleri % 30 fazlasıyla ödenmesi, ancak, bu kapsamda emekli olan personel, emekli oldukları tarihten itibaren üç yıl içinde bu bankalarda yeniden istihdam edilmemesi öngörülmüştür.

Da­ha son­ra, 20 Ha­zi­ran 2001 ta­rih­li ve 4684 sa­yı­lı Kanun ile, yeniden yapılandırma sürecinde bankaların yönetim kurulunca istihdam fazlası olarak tespit edilen banka personelinin, bu per­so­ne­lin rı­za­sı aran­mak­sı­zın 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesine (süreler hariç) göre, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmesi öngörülmüştür.

30.01.2002 ta­rih­li ve 4743 sa­yı­lı Kanun ile de, ka­mu per­so­nel re­ji­mi çerçevesinde ça­lı­şan per­so­nel­den yö­ne­tim ku­ru­lun­ca özel hu­kuk hü­küm­le­ri­ne gö­re ça­lış­ma­sı uy­gun gö­rül­me­yen­le­rin ve­ya ça­lış­mak is­te­me­yen­le­rin 31.12.2002 tarihinden son­ra anı­lan ban­ka­lar­da ça­lı­şa­ma­ya­ca­ğı hük­mü ge­ti­ril­miş­tir.

Yukarıda açıklanan ya­sa­ma sü­re­cin­den de anlaşılacağı üze­re, ön­ce­lik­le personelin rı­za­sı­na da­ya­lı olan uy­gu­la­ma­lar, ya­pı­lan de­ği­şik­lik­ler­le banka yö­ne­ti­min takdirine bı­ra­kıl­mış­tır. Yaşanan bu sü­reç­te:

- Türkiye Em­lak Ban­ka­sı A.Ş., 2001 yılında bankacılık ve mevduat kabul etme yetkileri kaldırılarak tasfiye sürecine sokulmuş ve 10 bin ci­va­rın­da­ki per­so­ne­li Zi­ra­at ve Halk Ban­ka­la­rı­na ak­ta­rıl­mış­tır.

- 2001 ? 2002 yıl­la­rı ara­sın­da­ki dö­nem­de her iki ban­ka­dan yak­la­şık ola­rak 18 bin ki­şi emek­li­ye sevk edil­miş­tir. Bun­la­rın bir kıs­mı ken­di is­te­ği ile emek­li olur­ken büyük bir kıs­mı da bir baş­ka il­le­re ya­pı­lan ta­yin­ler ne­de­niy­le emek­li ol­mak zo­run­da kal­mış­tır.

- 2001 ? 2002 yıl­la­rı ara­sın­da her iki ban­ka­dan yak­la­şık 15 bi­ni aş­kın per­so­nel ban­ka­la­rın yö­ne­tim ku­rul­la­rın­ca ve­ri­len yet­ki­ye da­ya­nı­la­rak is­tih­dam faz­la­sı per­so­nel ola­rak be­lir­len­miş­tir. Bu çer­çe­ve­de Zi­ra­at Ban­ka­sın­dan top­lam 9143, Halk Bankasından ise 6649 ki­şi ih­ti­yaç faz­la­sı ola­rak di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­na gönderilmiştir. İs­tih­dam faz­la­sı ola­rak belir­le­nen 15 bi­ni aş­kın per­so­ne­lin is­mi­nin Devlet Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­na bil­di­ril­me­si sonucu söz ko­nu­su per­so­nel 4046 sa­yı­lı Özel­leş­tir­me Uy­gu­la­ma­la­rı­na iliş­kin Ya­sa­nın 22 nci mad­de­si uya­rın­ca ban­ka­cı­lık mes­le­ği ile il­gi­si bu­lun­ma­yan di­ğer ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­na nak­le­dil­miş­tir. İstihdam fazlası olarak tespit edilerek nak­le­di­len per­so­ne­lin bü­yük bir kıs­mı Şef, Şef Yar­dım­cı­sı, Me­mur, Vez­ne­dar, Ko­ru­ma ve Gü­ven­lik Gö­rev­li­si gi­bi bankacılık hizmetle­ri­ni yü­rü­ten esas kad­ro­lar­da­ki per­so­nel­dir.

Yeni istihdam edilecek personelin bankacılık alanında yetişmiş, iş tecrübesi olan kişiler arasından seçilmesinin kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olacağı açıktır. Bu nedenle, iptali istenen cümleler ile yapılan düzenlemede; daha önce bu bankalarda çalışan ve istihdam fazlası personel olarak tespit edilerek diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen personelin yeniden söz konusu bankalarda istihdamını öngören kurallara yer verilmemiş olması da yasaların kamu yararı amacına dayanması ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Bu nedenle de, iptali istenen düzenlemeler Anayasanın 2 nci maddesine aykırıdır.

Diğer taraftan, Anayasaya göre yürütmenin asli düzenleme yetkisi, Anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yoktur. Bu yetki Anayasanın 7 nci maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiştir ve devredilemez. Yürütme, ancak yasayla asli olarak düzenlenmiş alanda kural koyabilir.

Anayasanın çeşitli maddelerinde yer alan ?kanunla düzenlenir? değiminden neyin anlaşılması gerektiği hususuna Anayasa Mahkemesi, kararlarıyla açıklık getirmiştir. Örneğin, 18.06.1985 günlü, E.1985/3, K.1985/8 sayılı kararında, konuyu şöyle belirginleştirmiştir:

?Yasa koyucu, belli konularda gerekli kuralları koyacak, çerçeveyi çizecek, eğer uygun ve zorunlu görürse, onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak, idare, ancak o alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasını sağlayacaktır.

Esasen Anayasanın 8 inci maddesinin, yürütme yetkisi ve görevinin Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir, hükmünün anlamı da budur.? (Anayasa Mahkemesinin 22.06.1988 tarih E.1987/18, K.1986/23, sayılı kararı, R.G. 26.11.1988, sa. 2001)

4603 sayılı Yasa'da niteliği belirtilen yeniden yapılandırma sürecinde bankalarca özel hukuk hükümlerine göre yeni istihdam edilecek personele ilişkin olarak Yasa'da ilke ve esaslar belirlenmemiş, çerçeve çizilmemiş; yürütme organına (bankaların genel kurullarına ve yönetim kurallarına) genel, sınırsız, esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi verilmiş olduğundan 18.04.2007 tarih ve 5626 sayılı Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesiyle 05.11.2000 tarihli ve 4603 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikler ve bu fıkraya eklenen cümle ile yapılan ve iptali istenen bu düzenlemeler yukarıda etraflıca belirtilen nedenlerle yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi uyarınca, Anayasanın 7 nci ve 8 inci maddelerinin yanı sıra Anayasanın 6 ncı maddesine de aykırı düşmektedir.

Di­ğer ta­raf­tan, 28.03.2001 tarihli ve 2001/2202 sayılı Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı ile özel­leş­tir­me sü­re­cin­de­ki ka­mu ban­ka­la­rı­na ya­zı­lı sı­nav ile an­cak mev­cut per­so­ne­li­nin yüz­de 1'i ka­dar açık­tan ata­ma yo­luy­la per­so­nel alın­ma­sı ka­rar­laş­tı­rıl­mış­tır. Ka­rar uyarın­ca da perso­nel alı­mı da­ha ön­ce­den ya­pıl­mış­tır. An­cak 09.08.2004 tarih ve 2004/7682 sayılı Bakan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rının 2 nci maddesi ile söz ko­nu­su sı­nır­la­ma kal­dı­rıl­mış­tır. Bu sınırlama­yı kal­dı­ran Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı­nın söz konusu 2 nci maddesinin ip­ta­li için açılan da­va­da Da­nış­tay 5. Da­ire­si yü­rüt­me­nin dur­du­rul­ma­sı iste­mi­ni red­det­miş, an­cak bu karara yapılan itiraz üzerine Danıştay İda­ri Da­va Dairele­ri Ku­ru­lu 22.12.2005 ta­ri­h ve YD. İtiraz 2005/785 numaralı kararı ile per­so­nel alı­mı­na izin ve­ren Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı­nın 2 nci maddesinin yü­rütül­me­si­ni durdurmuş­tur.

5626 sayılı Kanunda iptali istenen cümleler ile yapılan düzenlemenin, açıklanan yargı kararının uygulanmasının engellenmesi amacıyla yapıldığı yadsınamaz.

Kamu yararını gerçekleştirmek ereğiyle yasakoyucu değişik yolların seçimini siyasi tercihlerine göre yapmakta serbesttir. Ancak, yasakoyucunun kişisel, siyasi ya da saklı bir amaç güttüğü durumlarda, yani kamu yararı dışındaki özel ve başka bir amaca ulaşmak için bir konuyu yasayla düzenlediği durumlarda bir ?yetki saptırması? ve giderek de amaç öğesi bakımından yasanın sakatlığı ve dolayısıyla Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırılığı söz konusu olur.

Anayasanın 138/4 üncü maddesi gereği, yasama organı dahil bütün devlet organları ?... mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.? Aksi taktirde, yargı bağımsızlığı söz konusu olamaz ve hukuk devletinden de söz edilemez. Yasama organı, beğenmediği yargı kararlarını, üstelik de geriye yönelik uygulanmak üzere kanun çıkartıp etkisiz hâle getirecekse, elbette ki yargı bağımsızlığı zedelenecektir. (SABUNCU, Yavuz, Anayasaya Giriş, 8. Basım, İmaj Yayıncılık, Ankara 2002, s. 186).

İptali istenen cümleler ile yapılan düzenleme, yargı kararının uygulanmasının engellenmesi amacıyla gerçekleştirilmiş olduğundan, burada bir yetki saptırması vardır ve düzenleme amaç bakımından da sakattır. Bu nedenle söz konusu düzenleme Anayasanın 2 nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi, yargı bağımsızlığını zedelediği için Anayasanın 138 inci maddesine de aykırı düşmektedir.

Diğer yandan yasama erkinin, yargı kararlarının etkisizleştirilmesi için kullanılmasını, Anayasanın Başlangıç kısmı ile 7 nci, 8 inci ve 9 uncu maddelerinde ifade edilmiş olan kuvvetler aykırılığı ilkesi ile de bağdaştırmak olanaksızdır.

Bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden Anayasanın 11 inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır (Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve E.1987/28, K.1988/16 sayılı kararı, AMKD., sa. 24, shf. 225).

Açıklanan nedenlerle, 05.11.2000 tarihli ve 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasının; 18.04.2007 tarih ve 5626 sayılı Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesi ile değiştirilen beşinci ve altıncı cümleleri ile aynı madde ile eklenen son cümlesi Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci, 11 inci ve 138 inci maddeleri hükümleri ile Anayasanın Başlangıç kısmının dördüncü paragrafına aykırı olup, iptali gerekmektedir.

IV. YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ

05.11.2000 tarihli ve 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasının; 18.04.2007 tarih ve 5626 sayılı Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesi ile değiştirilen beşinci ve altıncı cümleleri ve aynı maddeyle eklenen son cümlesi ile yapılan düzenlemeler kamu yararı amacına dayanmadığı için bunların uygulanması halinde giderilmesi olanaksız zararlar doğabileceği açıktır. Diğer yandan bu düzenlemeler, yasama erki kullanılarak yargı kararının etkisizleştirilmesine yönelik bulunduklarından yargı bağımsızlığını tehlikeye düşürerek hukuk devleti yönünden de giderilmesi olanaksız durum ve zararların ortaya çıkmasına yol açabileceklerdir.

Yine iptali istenen bu cümleler ile yeniden yapılandırma sürecindeki bankalarca özel hukuk hükümlerine göre yeni istihdam edilecek personele ilişkin olarak genel ilke ve esaslar belirlenmemiş, çerçeve çizilmemiş; yürütme organına (bankaların genel kurullarına ve yönetim kurallarına) genel, sınırsız, esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi yani asli düzenleme yetkisi verilmiş olduğundan, özelleştirme amacı dışına çıkılması ve bundan ülke ekonomisinin sonradan giderilmesi olanaksız zararlara uğraması söz konusu olabilecektir.

Bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla, iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır.

V. SONUÇ VE İSTEM

Yukarıda açıklanan gerekçelerle 05.11.2000 tarihli ve 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasının; 18.04.2007 tarih ve 5626 sayılı Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesi ile değiştirilen beşinci ve altıncı cümlelerinin ve aynı madde ile eklenen son cümlesinin, Anayasanın 2 nci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci, 11 inci ve 138 inci maddeleri hükümleri ile Anayasanın Başlangıç kısmının dördüncü paragrafına aykırı olduğundan, iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz.?

II- YASA METİNLERİ

A- İptali İstenilen Yasa Kuralları

15.11.2000 günlü, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un iptali istenilen tümceleri de içeren 2. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

?Bankaların bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte mevcut personeli hakkında aylık, özlük ve emeklilikleri yönünden tabi oldukları mevzuatın uygulanmasına devam olunur. Bunlardan uygun görülenler istekleri halinde, emeklilik statüleri devam etmek üzere özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılabilir. 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile ilgileri devam eden personelin özel hukuk hükümlerine göre çalışacakları süreler kazanılmış hak aylıklarında değerlendirilir ve emeklilik işlemlerinde söz konusu Kanunun ek 48 inci maddesinin (b) fıkrası ile ek 68 inci maddesi hükümleri uygulanır. Bu kadro ve pozisyonlar emeklilik, istifa, ölüm ve sair nedenlerle boşaldıkları takdirde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. (Değişik 5. ve 6. cümleler: 5626-18.4.2007/m.1) Özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılacak personelin sayısı, unvanı, ücret ve sair mali hakları bankaların genel kurullarınca tespit olunur. Genel kurullar, bu yetkilerini yönetim kurullarına devredebilir. (Ek cümle: 5626-18.4.2007/m.1) Personel istihdamına ilişkin diğer hususlarda yönetim kurulları yetkilidir.?

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Dava dilekçesinde, Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 6., 7., 8., 11. ve 138. maddelerine dayanılmıştır.

III- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT'ün katılımlarıyla 5.7.2007 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

IV- ESASIN İNCELENMESİ

Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kurallarıyla bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

A- Dava Konusu Kuralların Anlam ve Kapsamı

15.11.2000 günlü, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun, kapsamındaki bankaların çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin gereklerine göre çalışmalarını ve özelleştirmeye hazırlanmalarını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmaları ile hisselerinin tamamına kadarının gerçek ve tüzel kişilere satışının gerçekleştirilmesi amacıyla çıkarılmış, iktisadi devlet teşekkülü statüsünde bulunan söz konusu bankalar, 4603 sayılı Yasa'yla birlikte Bankalar Kanunu ve genel hükümlere bağlı anonim şirket statüsüne geçirilmiştir.

Yasa'nın 2. maddesinin (3) numaralı fıkrasında, kapsamdaki bankaların mevcut personelinin durumu, Yasa'nın yürürlüğe girdiği 25.11.2000 tarihi itibarıyla belirtilmiş, bu personelin tabi oldukları mevzuatın uygulanmaya devam edileceği veya istekleri halinde özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılabilecekleri öngörülmüş, daha sonra 4684 ve 4743 sayılı Yasalarla yapılan düzenlemeler sonucunda, bu bankalardaki tüm personel özel hukuk hükümlerine tabi olarak çalıştırılmaya başlanmış, 31.12.2002 tarihinden sonra ise özel hukuk hükümlerine tabi olmayan personelin çalıştırılmayacağı ayrıca hüküm altına alınmıştır.

(3) numaralı fıkranın beşinci ve altıncı tümcelerinin 5626 sayılı Yasa'yla değiştirilmeden önceki şeklinde özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılacak personel konusunda bankaların genel kurulları ile Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Fıkrada 5626 sayılı Yasa'yla yapılan değişiklikle, personel konusunda tamamıyla bankaların genel kurulları yetkili kılınarak bu yetkinin yönetim kurullarına devredilebileceği öngörülmüş, yeni personel istihdamı konusunda 4603 sayılı Yasa'yla Bakanlar Kurulu'na verilen yetki kaldırılmıştır. Fıkraya eklenen yedinci tümceyle de personel istihdamına ilişkin diğer hususlarda bankaların yönetim kurulları yetkili kılınmıştır.

5626 sayılı Yasa'yla yapılan değişikliğin gerekçesinde, 4603 sayılı Yasa kapsamındaki bankaların anonim şirket statüsünde olup, Bankacılık Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre çalıştığı, diğer bankalarda olduğu gibi bu bankalarda da, bankaların sektördeki misyonuna uygun olarak, genel kurulların ve yönetim kurullarının yetkili kılınmasının amaca uygun olacağı, Anayasa Mahkemesi'nin de bu yönde karar verdiği, bankacılık sektöründeki gelişmelere bağlı olarak yeni personel istihdamına gerek duyulduğu, ekonominin gereklerine uygun olarak yeniden yapılanan bu bankaların personelinin, özel hukuk hükümlerine tâbi olarak çalışmasının hukuken zorunluluk arz ettiği, ?kadro? sözcüğünün kamu personel hukukuna özgü bir sözcük olması nedeniyle madde metninden çıkarılması gerektiği belirtilmiştir.

B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu

Dava dilekçesinde, bankaların personel düzeninin özelleştirmenin amacına yönelik, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak yapılması gerekeceği, getirilen düzenlemenin personel sayısına sınırlama getirmediği, sınav yapılmadan ve koşulları belli edilmeden personel alımına olanak sağladığı, bütün bu hususların bankaların genel kurulları ile yönetim kurullarına bırakıldığı, hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin amacının kamu yararı olması gerektiği, kamu yararının yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır olduğu, getirilen kurallarla yargı kararının uygulanmasının engellendiği, yasama erkinin yargı kararlarını etkisizleştiremeyeceği, bu nedenlerle dava konusu kuralların Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 6., 7., 8., 11. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Dava konusu kurallarla, 4603 sayılı Yasa'ya göre yeniden yapılandırılan bankalarda özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılacak personelin sayısının, unvanının, ücret ve sair mali haklarının bankaların genel kurullarınca belirleneceği, genel kurulların bu yetkilerini yönetim kurullarına devredebileceği ve personel istihdamına ilişkin diğer hususlarda da yönetim kurullarının yetkili olduğu hükme bağlanmış; söz konusu personelin kadro sayısının genel kurullarca, özel hukuk hükümlerine göre yeni istihdam edilecek personele ilişkin usul ve esasların da Bakanlar Kurulunca belirlenmesine ilişkin hükümler madde metninden çıkarılmıştır.

Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir. Hukuk devletinde yasa koyucu, Anayasa kurallarına bağlı olmak koşuluyla ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi yapma yetkisine sahiptir.

4603 sayılı Yasa kapsamındaki bankaların personeline ilişkin kuralların incelendiği, 19.6.2002 günlü, E.2001/33, K.2002/56 sayılı ve 25.6.2002 günlü, E.2002/31, K.2002/58 sayılı Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi söz konusu bankalar, 4603 sayılı Yasa dışında Bankacılık Kanunu ve özel hukuk hükümlerine göre çalıştığından, bu bankaların personelinin hizmeti Anayasa'nın 128. maddesi kapsamında genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli görevlerden sayılmaz ve personel de aynı madde kapsamında kamu görevlisi olarak değerlendirilemez. 4603 sayılı Yasa kapsamındaki bankalar, özel hukuk hükümleri çerçevesinde, bankacılık sektörü ve ekonomik kurallara uygun biçimde verimlilik ve rekabet esaslarına göre çalışması gereken kuruluşlar olduğundan, personel rejiminin de bu esaslara uygun olması gerekir.

4603 sayılı Yasa'nın 2. maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre özel hukuk hükümlerine bağlı olarak çalıştırılacak personelin, sayısı, unvanı, ücret ve sair mali haklarının bankaların genel kurullarınca tespit olunmasının, genel kurulların bu yetkilerini yönetim kurullarına devredebilmesinin ve personel istihdamına ilişkin diğer hususlarda yönetim kurullarının yetkili kılınmasının, bu personelin Anayasa'nın 128. maddesi kapsamında olmadığı gözetildiğinde Anayasa'ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.

Dava dilekçesinde, yeni personel alımına ilişkin objektif ölçütlerin Yasa'da gösterilmediği ileri sürülmekte ise de çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin gereklerine uygun olarak yeniden yapılandırılan bankaların çalışmalarını etkin, verimli, özerk bir yapıda sürdürebilmeleri yapılacak personel seçiminde belirleyici olacaktır. Özel hukuk kurallarına göre faaliyet gösteren söz konusu bankaların personelinin özel hukuk hükümlerine göre çalıştırılacağı dikkate alındığında dava konusu kuralların Anayasa'nın 7. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle dava konusu kurallar Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Kuralların, Anayasa'nın Başlangıç'ı, 6., 8., 11. ve 138. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.

V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI KARARI

15.11.2000 günlü, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un 2. maddesinin (3) numaralı fıkrasının;

1- 18.4.2007 günlü, 5626 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle değiştirilen beşinci ve altıncı tümcelerine,

2- 5626 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle sonuna eklenen yedinci tümcesine,

yönelik iptal istemleri, 6.11.2008 günlü, E. 2007/73, K. 2008/158 sayılı kararla reddedildiğinden, bu tümcelere ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE, 6.11.2008 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

VI- SONUÇ

15.11.2000 günlü, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un 2. maddesinin (3) numaralı fıkrasının;

1- 18.4.2007 günlü, 5626 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle değiştirilen beşinci ve altıncı tümcelerinin,

2- 5626 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle sonuna eklenen yedinci tümcesinin,

Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, 6.11.2008 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber