Aynı olaydan dolayı iki ayrı ceza verilemeyeceği dair mahkeme kararı

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 03 Şubat 2009 01:24, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Aynı fiilden dolayı iki ayrı ceza verilmesinin mümkün olmadığı ile suçlama konusunda açık ve detaylı bilgi verilmeden yeterince savunma hakkı sağlanmadan ceza verilemeyeceği konusunda mahkeme kararı

Okul idaresince yapılan uyarılara rağmen görevine geç geldiği ve erken ayrıldığı, okul idaresi tarafından yazılı olarak verilen görevlere uygun çalışma yapmadığı ve okuldaki işleri aksatarak öğrencilerin mağduriyetine neden olduğu suçlamalarıyla soruşturma açılan ve soruşturma sonucunda 1702 sayılı yasanın 20/7 maddesi uyarınca ihtar cezasıyla cezalandırılan personel hakkında Eğitim-Sen tarafından açılan idari davada Ankara 7.İdare Mahkemesi 28.4.2008 gün ve E: 2007/1056, K: 2008/644 sayılı kararla işlemin iptaline karar verilmiştir.

Kararın sonuç bölümündeki; "Bu durumda, öğretmen olarak görev yapan davacının, memur statüsünde görev yaptığı ve bu sıfatı nedeniyle kamu görevlilerinin uymak zorunda bulundukları kurallara tabi olduğu açık olmakla birlikte, gerek soruşturma raporunda gerekse 28.6.2007 gün ve 1656 sayılı savunma istem yazısı ile 18.7.2007 günlü, 1792 sayılı dava konusu işlemde, davacının hangi tarihlerde görevine geç geldiği ve erken ayrıldığının, yani isnad olunan fiilin tarihlerinin belirtilmediği, bu suretle suçlama konusunda açık ve detaylı bilgi verilmeden davacının kendisini yeterince savunması sağlanmadan dava konusu işlemin tesis edildiği, öte yandan davacının hakkında ileri sürülen suçlama ile ilgili olarak daha önceden de 657 sayılı Yasanın 125/A maddesi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırıldığı, aynı fiilden dolayı iki ayrı ceza verilmesinin mümkün olabileceği anlaşılmakla, 1702 sayılı Yasanın 20/7 maddesi uyarınca ihtar cezası ile tecziyesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir." gerekçesinden aynı fiilden dolayı iki ayrı ceza verilmesinin mümkün olmadığı ile suçlama konusunda açık ve detaylı bilgi verilmeden yeterince savunma hakkı sağlanmadan ceza verilemeyeceği anlaşılmaktadır.

T.C
ANKARA
7.İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO:2007/1056
KARAR NO:2008/644

DAVACI : Erdal Küçüker adına Eğitim ve Bilim emekçileri Sendikası
VEKİLİ :Av.Mahmut Nedim ELDEM
Cinnah Cad.VVilly Brant Sok. No:13 - Çankaya/ANKARA
DAVALI : Milli Eğitim Bakanlığı-ANKARA
DAVANIN ÖZETİ : Öğretmen olan davacının, 1702 sayılı Yasanın 20/7 maddesi gereğince ihtar cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 18.7.2007 gün ve 1792 sayılı işlemin iptali istemidir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Dava konusu edilen ihtar cezasına karşı yargı yoluna gidilemeyeceği, davacının daha önce aynı eylemler nedeniyle uyarı cezası aldığı, işlemin hukuka uygun olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Ankara 7. İdare Mahkemesince işin gereği görüşüldü;
Dava, Öğretmen olan davacının, 1702 sayılı Yasanın 20/7 maddesi gereğince ihtar cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 18.7.2007 gün ve 1792 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 129. maddesinde, uyarma ve kınama cezalarına ilişkin disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakıldığı, bunların dışındaki disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamayacağı hükme bağlanmış, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 135. maddesinde; "disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabilir. Aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurabilir" hükmü yer almış, aynı Kanun'un 125.maddesinde ise, özel yasalardaki disiplin suçları ve cezalarına ilişkin kuralların saklı tutulduğuna işaret edilmiş olup, 1702 sayılı Yasanın 43. maddesinde, bu yasa uyarınca verilen disiplin cezalarının yargı denetimine tabi olduğunun hükme bağlanmış olması karşısında, davalı idarenin dava açılamayacağı yolundaki itirazı yerinde görülmeyerek işin esasının incelenmesine geçildi
1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun'un 20.maddesinin 7.fıkrasında: "Vazifeye geç gelmek veya vazifeden erken çıkmak" fiilinin ilk defasında ihtar cezası ile cezalandırılacağı, kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Açık Öğretim Okulu Öğretmeni olan davacı hakkında okul idaresince yapılan uyarılara rağmen görevine geç geldiği ve erken ayrıldığı, okul idaresi tarafından yazılı olarak verilen görevlere uygun çalışma yapmadığı ve okuldaki işleri aksatarak öğrencilerin mağduriyetine sebep olduğu iddialarıyla ilgili olarak açılan disiplin soruşturması sonucu düzenlenen 15.6.2007 tarih, 12389

sayılı raporda; okul idaresi tarafından yazılı olarak verilen görevlere uygun çalışma yapmadığı ve okuldaki işleri aksatarak öğrencilerin mağduriyetine sebep olduğu iddiasında somut bir belgeye ulaşılamadığı, iddianın sübuta ermediği, turnike giriş ve çıkış kayıt belgeleri, saatlik izin belgeleri ile devam takip imza sirküleri incelendiğinde, okul müdürünün bilgisi dahilinde olmadan, bir çok kez göreve geç gelip erken ayrıldığından 1702 sayılı Kanun'un 20/7 maddesi uyarınca "İHTAR" cezası ile tecziyesinin önerildiği, davacı hakkında düzenlenen inceleme raporu gereğince, 28.6.2007 gün ve 1656 sayılı savunma istem yazısı ile, okul idaresince yapılan uyarılara rağmen göreve geç gelmek ve erken ayrılmak fiili ile okul idaresi tarafından yazılı olarak verilen görevlere uygun çalışma yapmadığı ve okuldaki işleri aksatarak öğrencilerin mağduriyetine sebep olduğu gerekçesiyle savunmasının istenildiği, daha sonra 18.7.2007 gün ve 1792 sayılı dava konusu işlemle; okul idaresince yapılan uyarılara rağmen göreve geç gelip erken ayrılmak ve yazılı olarak verilen görevlere uygun çalışma yapmamak ve okuldaki işleri aksatarak öğrencilerin mağduriyetine sebep olmak eylemlerinin sübuta erdiği gerekçesiyle 1702 sayılı Yasanın 20/7 maddesi uyarınca davacının İhtar cezasıyla cezalandırıldığı ve anılan cezanın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, öte yandan davacı tarafından verilen savunmada, işyerine okul müdürünün bilgisi dışında geç gelmediği ve erken görev yerini terk etmediği, bütün çalışanların olduğu gibi haber vermek koşulu ile geç geldiği, yada erken ayrıldığı günler olduğunun, ifade edildiği anlaşılmıştır.
Kamu görevlilerinin disiplin cezası ile tecziye edilmeleri için, isnad edilen suçun gerçekleştiğinin yapılan soruşturma sırasında toplanan bilgi, belge ve tanık ifadeleri ile hiçbir tereddüde yer bırakmayacak açıklıkla saptanması gerekeceği hususu, disiplin hukukunun temel koşuludur.
Dava dosyasında mevcut soruşturma raporu ile eki tüm bilgi ve ifade tutanaklarının incelenmesinden; davacının okul idaresi tarafından yazılı olarak verilen görevlere uygun çalışma yapmadığı ve okuldaki işleri aksatarak öğrencilerin mağduriyetine sebep olduğu fiilinin sübuta ermediği, nitekim bu durumun 15.6.2007 gün ve 12389 sayılı soruşturma raporu ile de açıkça ortaya konulduğu hususu sabittir.
T.C.Anayasasının 129. maddesinde, memurlara savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceği, kuralı yer almıştır.

Öte yandan, anılan bu anayasa kuralına paralel olarak düzenlenen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 130.maddesinde de; Devlet memuru hakkında savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Savunma hakkı memur disiplin hukukunun en önemli teminatları arasında yer alır.
Savunma hakkının kullanılması bakımından önem taşıyan hususların başında suçlama konusunun ne olduğunun ilgili memura açıkça bildirilmesi gelmektedir. Bu bildirimin memura yüklenen fiil veya halin yerini, zamanını ve oluş şeklini içermesi gerekir. Suçlama konusunda

açık ve detaylı bilgi verilmeyen kimsenin kendisini yeterince savunabilmesinden söz etmek mümkün değildir.

Bu durumda, öğretmen olarak görev yapan davacının, memur statüsünde görev yaptığı ve bu sıfatı nedeniyle kamu görevlilerinin uymak zorunda bulundukları kurallara tabi olduğu açık olmakla birlikte, gerek soruşturma raporunda gerekse 28.6.2007 gün ve 1656 sayılı savunma istem yazısı ile 18.7.2007 günlü, 1792 sayılı dava konusu işlemde, davacının hangi tarihlerde görevine geç geldiği ve erken ayrıldığının, yani isnad olunan fiilin tarihlerinin belirtilmediği, bu suretle suçlama konusunda açık ve detaylı bilgi verilmeden davacının kendisini yeterince savunması sağlanmadan dava konusu işlemin tesis edildiği, öte yandan davacının hakkında ileri sürülen suçlama ile ilgili olarak daha önceden de 657 sayılı Yasanın 125/A maddesi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırıldığı, aynı fiilden dolayı iki ayrı ceza verilmesinin mümkün olabileceği anlaşılmakla, 1702 sayılı Yasanın 20/7 maddesi uyarınca ihtar cezası ile tecziyesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin İptaline, aşağıda dökümü yapılan 53.90.YTL yargılama gideri ile karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 350,00-YTL. Avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta giderinin istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere, 28.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

BAŞKAN Sevgi ATALAY26572
UYE Ercan AHİ 33605
UYE Ertuğrul ÇEKİN101798

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber